Görev Beni Çağırıyor... Seni de...

17 Haziran 2025 Salı

Bir Bayram, Bir Cenaze

 


Zeliş Hakkın rahmetine kavuştu.🙏 2025 yılı Kurban bayramının arefe günü ölüm haberini aldık. Amcamın eşi olan Zeliş güleç, espri, neşeli tatlı bir insandır. Baba tarafı akrabalarım son derece dominant, baskın, farklılıklara kapalı  karakterlerden oluşurken, gelin olarak sülaleye katılan kadınlar da tam tersi o kadar uyumlu, neşeli, fedakar, uzlaşmacı, baskılanan kadınlardan oluşmakta. Bu iki zıt kutup arasında doğan ve yetişen benim ise bir yanım acayip neşeli, uyumlu iken bir yanım ise son derece dominant, tepemi attıran olaylarda ani reaksiyon gösterebilen asi bir yapıdayım. Bu iki yanım arasına dengeyi sağlamaya çalışıyorum yıllardır.

 Zeliş Hakkın rahmetine kavuştu.🙏 Çocukluğumuzda kızkardeşim ve bana ilk altın küpemizi alıp hediye eden bu neşeli kadını toprağın koynuna bırakılması önce ki Haccecan için bir yıkım konusu olurdu. Şu an ki Haccecan için ölüm gayet sıradan bir olaya dönüşmüş durumda. Bu sakinlik, kabul halini seviyorum. Bende kızgınlık ve öfke oluşturan konular değişmiş durumda. Bu değişikliği de seviyorum.

Zeliş Hakkın rahmetine kavuştu. 🙏Çocukluğumda Yengemin annesinin bahçeli evinde kuzenler buluşması yapılırdı. O ev ve o çocukluk günlerimi sevgiyle anıyorum. Geleneksel Müslümanlık inancına sahip Zeliş'in ailesi kara çarşaf giyen, Kuran’ı arapça okuyup, hadis yolunu takip eden, çoğu hurafelerden oluşan bir inanışa sahip.  Dini algıyabildikleri kapasitede yaşadıkları için suçlayamam tabi ki. Rabbimin merhameti herkesi kuşatmışken yargılamak benim haddimde değil…

İstanbul’da oturdukları için Zeliş'in cenazesi memlekete getirildi. Cenaze merasiminde aile etrafı vardı. Vefat edenin arkasından okunan Kur’anın ölünün ruhunu rahatlattığına inandıkları için Kuran okunup ruhuna bağışladılar. Halam öğretmen emeklisi, laikliği ve kendi egosunu! kendine göre cahil bulduklarını! aşağılamak için kullanan bir dominanttır. Atatürk’ü kendi bağnazlığını örtmek için kullananlardan birisidir.  Kur’an okunuyorken, Kuran okuyan kişi ile halam arasında  yaşanan tartışma sesi diğer odaya kadar geliyordu. Yanlarında değildim ancak halamın karakterini bildiğimden tartışmanın halamdan kaynaklandığına emindim!

Akşam ezanından sonra tekrar Kur’an okumak için bir araya geldik. Din konusunda düşüncelerim örfi Müslüman gibi değil artık, ancak böyle ortamlarda bir araya geldiğimizde de geleneklerden aykırı davranamıyorum. Etek, uzun kollu gömlek ve baş örtümle Kur’an okunmasına katıldım.  

İki saat Arapça Kuran okundu ve ardından sohbeti yapan kadın dini bilgiler verdi! Dini bilgiler vermekten çok, Kuran ayetlerini Allah adına korku salarak insanları kontrol etmek için kullanan başka bir dominant karakter tarafından büyüleniyorduk desem yeridir! Kuran’ı Kerim gibi müteşabbih ayetleri barındıran açıklamaya ihtiyaç duyulan bir kitabı, insanları korkutmak için kullanan insanlardan birisiydi. Uzay ve beyin ne ise Kuran da aynı. Bu 3 şey büyük bir gizem ve aralarında bir bağlantı var, insan tarafından keşif edilmedi henüz. Kuran’da ki cehennemli ayetleri orada ki kadınları korkutmak, baskı altına almak için kullanırsa ben buna razı gelemem. Kuran’ın korku düzlemi artık geride kaldı, sevgi düzlemi açıldı. Mantık dediğimiz ne ise onun da bir dengesi var. 2 saat Kur’an okuyup, sohbet eden kadın karşısında fazlasıyla sessiz kaldım. Sabrettim. Sonunda dayanamadım. “Sohbet denilen ortamda bir kişi konuşup, diğerlerinin onu masal gibi dinlenildiği ortamlar artık geride kalmalı” diyerek söze giriştim. Dini konuların konuşulduğu ortamlarda sorgulamaya dayalı, karşılıklı sohbet ortamları oluşturulmalı. Çapraz sorularla sıkıştırdım kadını. Söylediği konuların Kuran’da bir karşılığı yok!! Neden bütün Müslüman coğrafyaları, huzur içinde yaşamak için gavurların! memleketine göç ediyor?! Cevap veremedikçe sinirlendi. 16 yaşında ki yeğenimde benden yana destek çıkıp, mantıksal sorular sordu. Sohbetin sonuna doğru namaz kılıp kılmadığımı sorup, sorgulamanın dinden çıkartacağını söyledi! Din dediğimiz bir binamı ki sabah girip akşam çıkabileyim! Keşke ona Kuranda ki İbrahim’in sorgulama yaptığı hikayeden bahsetseydim. Dinin d’sinden haberi olmayan insanların ahkam kesmesine tahammül edemediğimi fark ettim. Üniversite mezunu Zeliş'in gelini dinin çok sorgulanmaması yönünde, üniversite mezunu kızı da hadislerin ne zararı var diyerek hocadan yana taraf olduklarında susmak zorunda kaldım. Bizim nesil sorgulama ile değil itaat etmek üzerine yetiştirildi. Sorgulayanları kafa karıştırmak, olay çıkartmak, huzur bozmak isteyen zorba olarak yorumluyorlar. Hepsine tek tek cevap vermek isterdim. Ancak cenaze eviydi orası. Ben din tanımaz birisi olarak algılanacağım zannıyla lafı çok uzatmadım. Cenaze onların cenazesi, yas onların yasıydı. Orada kuzenim, imam hatip lisesinde öğretmen olduğunu, bu tür tartışmaların okulda da yapıldığını, bu konuyu araştıracağını söylediğinde ben bir aydınlanma yaşadım. 10 sene önce ateist sitelerinde yaptığım tartışmalar artık halk arasında da, imam hatip liselerinde de  yapılır olmuştu! Gelişim ve ilerleme için durgun bir göl değil, bir akarsu olunmalıydı. Fikir akarsuyuna farklı farklı görüşler akıyorsa orada gelişim var demektir.  

Zeliş Hakkın rahmetine kavuştu.🙏 Ertesi gün tekrar cenaze evinde bir araya geldik. Daha yaşlıca başka bir kadın Arapça Kuran okuyup, vaaz verdi. Kuran’ı Türkçe meailini de okudu. Onların açısından büyük bir gelişmeye sebep oldum! Bir ayet okuduktan sonra 20 cümle kendi düşüncesini söyledi ama olsun. Türkçe okuması büyük gelişme! Klasik Kuran meali korku düzleminde ki bir kişi açıklarsa tabi ki cehennem, kadınların ahlaklı olması ve örtü konularında sohbet çıktı ortaya. Cinlerin musallat olmaması konusunda yapılacakları tek tek saydı. Orada dünkü sohbette sorduğum sorulara, kendi düzlemine göre cevap verdi. Cenaze sahiplerinin bu tartışmaları dinleyecek boyuttan çok uzaktaydılar. Onların acılarına saygı göstermek için mecburen sustum. O suskunluğun bana ne kadar zor geldiğini anlatamam!

Orada yaşananlardan sonra baba evinde de tartışmalar devam etti. Annem iki ay kadar benimle kalmıştı. Namaz üstüne namaz kılan annem benimle kaldığı süreçte din konusunda benden daha önce hiç duymadığı konuları dinlemek zorunda kaldı. İlk zamanlar şaşırdı, karşı geldi, geceleri uyuyamadı. Artık benimle tartışmalara girmiyor. Kafam karışıyor diyor. Benden daha eski sürüm olan annemin beyni bu konuları algılamaktan çok uzak. Namaz ve Kuran'ı arapça okuyarak huzur buluyor kendi dünyasında, o huzuru bozmamak adına artık üzerine çok gitmiyorum. Kız kardeşim cenaze evinde bu konuları uzattığımı düşünerek oda benim karşımda durup, haksızsın dediğinde, dedim artık tamam ben haksızım. Kendi haksızlığımı kabul etmek benim için ne kadar zor! Ama ettim valla.  Kendimi Tanrı sanan yanım, gerçek Tanrı'nın karşısında secdeye vardı. Ben haksızdım.  Kuzenlerimi telefonla arayıp helallik istedim. O hocadan helallik almadım. Cenaze evinde kendisi cennetlik diğer kadınlar cehennemlikmiş gibi dini sohbet yapmaya hakkı yoktu! Helallik alsam, kendini haklı görecekti . Salat kelimesini ve Kuranda ki hatemen nebiyye yi sormuştum ona. Umarım cevaplarını araştırır. Orada ki bu diyaloglar onun içinde de kıvılcımlara sebep olur umarım...

 Bütün bu süreçten sonra ki yorumum ise “Din konusunda artık kimse eskisi gibi düşünmüyor. Herkes din konusunda farklı farklı düşünüyor. Din artık 4 mezhep değil, binlerce mezhebe bölünmüş durumda, ancak yine İslam dini altında bir aradayız. Senin dinin sana, benim dinim bana sözü artık senin mezhebin sana, benim mezhebim bana sözüne evrilmek zorunda kaldı.  Peki bu evrimin bize ne faydası var? Türkiye’de ki laik yönetim çatısı altında yaşanan İslam dünyaya şifa olacak. Şifa olmadan önce bu şifalı ilaç milyonlarca insanın üzerinde test edildiği ülkedir Türkiye. Biz dünyada yaşanmaya başlayacak olan Hak Din İslam'ı, test aşamasında yaşandığı ilk ülkesiyiz. 

Yeryüzünde insanların arasında müslümanlık kültürü ile yaşatılan İslam ile Tanrı katında ki İslam ortak noktada buluşmasına doğru hızla ilerliyoruz.

Zeliş Hakkın rahmetine kavuştu. 🙏