12 Angry Man ve Confused Woman
Şurada bahsettiğim inşaatla ilgili yazıdan sonra kahvehanede
yapılan apartman sakinlerinin katıldığı toplantılara bazen tek başına bazen Yanımda
ki ile katılmaya başladım. Birkaç toplantı sonrası, inşaat için öne geçen
kişilerin bütün işleri makbuzsuz, kayıtsız, hesap vermeden, keyfe keder yürüttüğünü anladıktan
sonra toplantılarda daha çok sesimi çıkarmaya başladım. İlk toplantılarda sesi
çıkmayan bu kadına ne oluyor şaşkınlığı oluştu gariplerimin yüzlerinde. En hararetli toplantımızda, işlerin resmiyete
dökülmesi için yönetimin kurulması gerek diye bağırırken, işin önünde duran adam da
“yönetimi siz kurun o zaman” diye
bağırıyordu. Yönetici o oldu, ben de yönetici yardımcısı. Asansör cihazını
makbuzsuz almaya çalıştığında, asansör konusunun iş sağlığı güvenliğine uygun
olması konusunda baya dil döktüm ama adam hatasından geri dönmedi. Bende
kanunsuz işlerde, resmi bir konumda olmak istemediğimden yöneticilik görevinden
kendimi aldım. Karar defterine öğretmen olan üst komşum yönetici yardımcısı
olarak yazıldı. Başka bir toplantı da, inşaat süresince yaşanan kafamda beliren
şüphelerin hepsini, yazdığım iki sayfalık yazıyı, toplantıda bütün daire
sahiplerinin yüzüne okudum. Yazıyı okurken sözümü kesmeye çalışanlar olduğunda
yazımın sonunu bekleyin diye söyledim. Yazdığım yazıyı okuduktan sonrası tam
bir film. 3 kişi aynı anda bana cevap vermeye çalışıyordu. Yaptıkları
usulsüzlükleri yüzlerine okuyunca alakasız konulardan cevap vermeye çalıştılar.
Suçluluk psikolojine sahip insan davranışı sergilediler. İthamların hiç birine
yanıt vermediler, alakasız şeyler söyleyerek konuların üzerini örttüler. Bende
kahvehanenin yanında ki avukatın ofisine gidip bir saat bütün olayları kendi
bakış açımla anlattım. Avukat, Yöneticinin komşusu. Yöneticinin aleyhine beni pek
konuşturmak istemedi ve ona karşı dava açamam dedi. Benim amacım zaten dava açmak değil ki!!! Dava tehditiyle ayaklarını denk almasını sağlamaktı. Türkiye'de dava açarak bir sonuca varılamadığını çoktan anlamış bulunmaktayım. Dava yoluna bir daha kolay kolay başvurmam. Avukat onunla ne konuşmuşsa, bir süre benim dava açacağım söylentisi dolandı
ortalıkta. O süreci yaşamaları gerekiyordu. Bu konuyu örtmelerine izin verdim,
kurcalamıyorum. Şimdilik…
Toplantılara elimde kanun ve yönetmeliklerle katılıyorum. Avukatın
konuşmasından sonra toplantılar daha çok düzene girdi. Toplantılarda başkanlık
yapıyorum. Bir senedir bütün paralar yönetici adamda toplanıyordu. Yönetim
resmi olarak kurulduktan sonra, artık yönetici olmak istemediğini söylemeye
başladı. Birkaç kişi Haccecan hanım sizi yönetici olarak görmek istiyoruz dedi.
İlk duyduğumda bu laf egomu acayip okşadı. Kendimi yönetici koltuğunda hayal edip,
apartmana yapacağım hizmetleri düşünmeye başlamıştım. Sonra Yanımda ki’nin frenlerime basmasıyla geri adım attım. Öğretmen olan komşumda yönetici olma
konusunda ikna etme çabalarımı da durdurdum bu aralar. Bu işi üstlenen
yöneticinin bir sene daha yönetici olması gerek. Bizim apartmanın eski
mütahitine binanın sigorta borçlarını yıktılar. Eski mütahit dava açmaya
hazırlanıyormuş. Dava site yönetimine karşı açılırsa, mahkemelerde sürüm sürüm
sürünemem diye geri adım attım. Paraları hesabında toplayan adam bu işin
kaymağını yediyse hesabı da o vermeli. Üstünü örttükleri, kurcalamadığım
konular, çarşaf çarşaf serilecek ortalığa. Dava açıldığına, konuların üstünü
örtme çabaları, hesap vermemeleri yüzünden kimse yanlarında olmayacak. İlahi adaletin tecelli etmesini bekliyorum şu
aralar. Arka planda yöneten ama ön planda resmiyeti olmayan yönetici konumundayım
şu an. Bu sinsilik acayip hoşuma gidiyor….😈😈😈
Toplantı esnasında Gülüm “anne yarım saate geliyoruz dediniz, 2 saat oldu nerede kaldınız?” diye telefonla aradı. Bu süreç onlar açısından da zor oldu. Ama iyi üstesinden geldiler. Sobanın sönmemesi, kardeşini kollama görevini iyi idare etti Gülüm.
Toplantılara ilk katıldığım günler bu konuları acayip
kafaya takıyordum. Kafaya takma nedenim Yanımda ki’nin tavırlarıydı. Her
toplantı sonrası, bu inşaatı sen başımıza musallat ettin diye suçlayıcı tarzda
konuşunca bende savunma psikolojisi içinde karşı atağa geçince, evde bir ara hiç
huzur kalmamıştı. Şimdiler de birbirimizi karşımıza değil, yanımıza alınca bu
konuları onunla konuşmaktan acayip keyif alır hale geldim. Bu konuda ki kendi
hatalarımı da tespit ettim. Ben bir konuyu kafaya takmışsam, o konu ile ilgili çokça
hayal kurup, o konu ile yatıp kalkan, bütün enerjisini o konuya yoğunlaştıran
birisiyim. O konu ile ilgili her detayı, altını üstünü düşünürüm. O konuyla
ilgili olumsuz konuşan insanların sözlerini de duruma ve kişisine göre ya çok
önemsiyorum, ya da hiç önemsemiyorum. Ben evle ilgili her detayı düşünürken,
Yanımda ki’ni bu hayallerime ortak etmemiştim. O konuya benim kadar dahil
olmamışken, benimsememişken, ev konusunu bir yuva olarak algılamaktan çok bir
sıkıntı olarak algıladı. Sorun olarak algıladığı düzeyde itiraz etti, tartışma çıkardı. Bu yorucu süreç sonunda artık oda benim gibi inşaat olarak değil yuva olarak bakmaya başladı. Evle ilgili her şeyde ortak düşünmeye ve
davranmaya başladık. Eş ve evli olmakta bunu gerektiriyor zaten.
Angry Man filminde ki sahneler, bizim apartman toplantısı
sahneleri gibi. Filmin konusu, farklı karakterde ki, birbirini tanımayan, Amerikalı 12 adamın
bir cinayet olayında ki gencin idam edilip edilmeyeceği kararını vermeye
çalışıyorlar. Bizim apartman toplantısı filminde ise 16 adam, bir kadın var.
Olayın geçtiği ülke ise Türkiye… Bu filmde kendi karakterimi idam kararında ilk
hayır oyunu kullanan adama benzettim. Bizim apartman filminin henüz nasıl
sonuçlanacağını bilmiyorum, çekilmeye devam ediyor…. Confused woman, toplantıları şaşkın şaşkın izlerken, sinsi yönetici konumuna yükseliyor...
Şu aralar evin ahşap işleri ve cam işlerini yaptırmaya
uğraşıyoruz. Anlaştığımız ustalar, kendi iş programına müşterilerini uymak
zorunda bırakan insanlar. Kafalarına göre çalışıyorlar. Yalvarsan iş yaptıramıyorsun.
Cam işlerini yapan adamla ilgili birkaç sayfalık yazı yazabilirim. Hali,
tavırları bizi çok yıprattı. İki sene önce parasını verdiğimiz işini hala
yapmadı. Dükkanına bağırıp çağırmaya diye gidiyorum, bir şey olmamış gibi hiçbir
şey söylemeden geri çıkıyorum.
Sadece sinsi yöneticilik görevini üstlenmekle kalabilseydim keşke… Birde Gülüm’ün gittiği koroda ki veli grubunun yönetici grubunu, ayrıca oğlumun anaokulu veli grubunu yönetmekle de uğraşıyorum. Gülümün koroda takacağı aksesuarları seçmek için birbirini tanımayan 53 insanın olduğu grupta karar almanın zorluğunu ne sen sor, ne ben söyleyeyim okuyucu. 5 günde rengine karar verebildik sadece… Binlerce yıl savaşla iletişim kurmayı öğrenmiş farklı tekamül basamaklarında yükselmeye çalışan insanların, diyolog ile iletişim kurmayı öğrenmesi zorlu bir süreç… Bu süreçlerde daha çok olgunlaştığımı, kendimi daha çok geliştirdiğimi hissediyorum. Süreç boyunca çok mızmızlansam da, süreç sonunda ki yeni ben için şükran doluyum…