Görev Beni Çağırıyor... Seni de...

8 Mayıs 2024 Çarşamba

İnşaat

 


12 Angry Man ve Confused Woman

Şurada bahsettiğim inşaatla ilgili yazıdan sonra kahvehanede yapılan apartman sakinlerinin katıldığı toplantılara bazen tek başına bazen Yanımda ki ile katılmaya başladım. Birkaç toplantı sonrası, inşaat için öne geçen kişilerin bütün işleri makbuzsuz, kayıtsız, hesap vermeden, keyfe keder yürüttüğünü anladıktan sonra toplantılarda daha çok sesimi çıkarmaya başladım. İlk toplantılarda sesi çıkmayan bu kadına ne oluyor şaşkınlığı oluştu gariplerimin yüzlerinde.  En hararetli toplantımızda, işlerin resmiyete dökülmesi için yönetimin kurulması gerek diye bağırırken, işin önünde duran adam da “yönetimi siz kurun o zaman”  diye bağırıyordu. Yönetici o oldu, ben de yönetici yardımcısı. Asansör cihazını makbuzsuz almaya çalıştığında, asansör konusunun iş sağlığı güvenliğine uygun olması konusunda baya dil döktüm ama adam hatasından geri dönmedi. Bende kanunsuz işlerde, resmi bir konumda olmak istemediğimden yöneticilik görevinden kendimi aldım. Karar defterine öğretmen olan üst komşum yönetici yardımcısı olarak yazıldı. Başka bir toplantı da, inşaat süresince yaşanan kafamda beliren şüphelerin hepsini, yazdığım iki sayfalık yazıyı, toplantıda bütün daire sahiplerinin yüzüne okudum. Yazıyı okurken sözümü kesmeye çalışanlar olduğunda yazımın sonunu bekleyin diye söyledim. Yazdığım yazıyı okuduktan sonrası tam bir film. 3 kişi aynı anda bana cevap vermeye çalışıyordu. Yaptıkları usulsüzlükleri yüzlerine okuyunca alakasız konulardan cevap vermeye çalıştılar. Suçluluk psikolojine sahip insan davranışı sergilediler. İthamların hiç birine yanıt vermediler, alakasız şeyler söyleyerek konuların üzerini örttüler. Bende kahvehanenin yanında ki avukatın ofisine gidip bir saat bütün olayları kendi bakış açımla anlattım. Avukat, Yöneticinin komşusu. Yöneticinin aleyhine beni pek konuşturmak istemedi ve ona karşı dava açamam dedi. Benim amacım zaten dava açmak değil ki!!! Dava tehditiyle ayaklarını denk almasını sağlamaktı. Türkiye'de dava açarak bir sonuca varılamadığını çoktan anlamış bulunmaktayım. Dava yoluna bir daha kolay kolay başvurmam. Avukat onunla ne konuşmuşsa, bir süre benim dava açacağım söylentisi dolandı ortalıkta. O süreci yaşamaları gerekiyordu. Bu konuyu örtmelerine izin verdim, kurcalamıyorum. Şimdilik…

Toplantılara elimde kanun ve yönetmeliklerle katılıyorum. Avukatın konuşmasından sonra toplantılar daha çok düzene girdi. Toplantılarda başkanlık yapıyorum. Bir senedir bütün paralar yönetici adamda toplanıyordu. Yönetim resmi olarak kurulduktan sonra, artık yönetici olmak istemediğini söylemeye başladı. Birkaç kişi Haccecan hanım sizi yönetici olarak görmek istiyoruz dedi. İlk duyduğumda bu laf egomu acayip okşadı. Kendimi yönetici koltuğunda hayal edip, apartmana yapacağım hizmetleri düşünmeye başlamıştım. Sonra Yanımda ki’nin frenlerime basmasıyla geri adım attım. Öğretmen olan komşumda yönetici olma konusunda ikna etme çabalarımı da durdurdum bu aralar. Bu işi üstlenen yöneticinin bir sene daha yönetici olması gerek. Bizim apartmanın eski mütahitine binanın sigorta borçlarını yıktılar. Eski mütahit dava açmaya hazırlanıyormuş. Dava site yönetimine karşı açılırsa, mahkemelerde sürüm sürüm sürünemem diye geri adım attım. Paraları hesabında toplayan adam bu işin kaymağını yediyse hesabı da o vermeli. Üstünü örttükleri, kurcalamadığım konular, çarşaf çarşaf serilecek ortalığa. Dava açıldığına, konuların üstünü örtme çabaları, hesap vermemeleri yüzünden kimse yanlarında olmayacak.  İlahi adaletin tecelli etmesini bekliyorum şu aralar. Arka planda yöneten ama ön planda resmiyeti olmayan yönetici konumundayım şu an. Bu sinsilik acayip hoşuma gidiyor….😈😈😈

 En son 1 Mayısta, kahvehane de toplandık. Kahvehanede ki tek kadın olduğumu yazmama gerek var mı bilmiyorum. Yönetim planında ki bazı maddeleri kendimize göre değiştirdik. Toplantıya kafasına göre gelip giden oluyordu, toplantıdan çıkmadan imzalarını aldık. Bir ara Yönetici "burada konuşmayıp, arkamdan konuşuluyor" dediğinde atladım hemen, “ben, hem toplantıda yüzünüze, hem dışarıda arkanızdan konuşuyorum” dedim. Herkes kahkahalarla güldü bu lafıma.. 

Toplantı esnasında Gülüm “anne yarım saate geliyoruz dediniz, 2 saat oldu nerede kaldınız?” diye telefonla aradı. Bu süreç onlar açısından da zor oldu. Ama iyi üstesinden geldiler. Sobanın sönmemesi, kardeşini kollama görevini iyi idare etti Gülüm.

Toplantılara ilk katıldığım günler bu konuları acayip kafaya takıyordum. Kafaya takma nedenim Yanımda ki’nin tavırlarıydı. Her toplantı sonrası, bu inşaatı sen başımıza musallat ettin diye suçlayıcı tarzda konuşunca bende savunma psikolojisi içinde karşı atağa geçince, evde bir ara hiç huzur kalmamıştı. Şimdiler de birbirimizi karşımıza değil, yanımıza alınca bu konuları onunla konuşmaktan acayip keyif alır hale geldim. Bu konuda ki kendi hatalarımı da tespit ettim. Ben bir konuyu kafaya takmışsam, o konu ile ilgili çokça hayal kurup, o konu ile yatıp kalkan, bütün enerjisini o konuya yoğunlaştıran birisiyim. O konu ile ilgili her detayı, altını üstünü düşünürüm. O konuyla ilgili olumsuz konuşan insanların sözlerini de duruma ve kişisine göre ya çok önemsiyorum, ya da hiç önemsemiyorum. Ben evle ilgili her detayı düşünürken, Yanımda ki’ni bu hayallerime ortak etmemiştim. O konuya benim kadar dahil olmamışken, benimsememişken, ev konusunu bir yuva olarak algılamaktan çok bir sıkıntı olarak algıladı. Sorun olarak algıladığı düzeyde itiraz etti, tartışma çıkardı. Bu yorucu süreç sonunda artık oda benim gibi inşaat olarak değil yuva olarak bakmaya başladı.  Evle ilgili her şeyde ortak düşünmeye ve davranmaya başladık. Eş ve evli olmakta bunu gerektiriyor zaten.

Angry Man filminde ki sahneler, bizim apartman toplantısı sahneleri gibi. Filmin konusu, farklı karakterde ki, birbirini tanımayan, Amerikalı 12 adamın bir cinayet olayında ki gencin idam edilip edilmeyeceği kararını vermeye çalışıyorlar. Bizim apartman toplantısı filminde ise 16 adam, bir kadın var. Olayın geçtiği ülke ise Türkiye… Bu filmde kendi karakterimi idam kararında ilk hayır oyunu kullanan adama benzettim. Bizim apartman filminin henüz nasıl sonuçlanacağını bilmiyorum, çekilmeye devam ediyor…. Confused woman, toplantıları şaşkın şaşkın izlerken, sinsi yönetici konumuna yükseliyor...

Şu aralar evin ahşap işleri ve cam işlerini yaptırmaya uğraşıyoruz. Anlaştığımız ustalar, kendi iş programına müşterilerini uymak zorunda bırakan insanlar. Kafalarına göre çalışıyorlar. Yalvarsan iş yaptıramıyorsun. Cam işlerini yapan adamla ilgili birkaç sayfalık yazı yazabilirim. Hali, tavırları bizi çok yıprattı. İki sene önce parasını verdiğimiz işini hala yapmadı. Dükkanına bağırıp çağırmaya diye gidiyorum, bir şey olmamış gibi hiçbir şey söylemeden geri çıkıyorum.  

Sadece sinsi yöneticilik görevini üstlenmekle kalabilseydim keşke… Birde Gülüm’ün gittiği koroda ki veli grubunun yönetici grubunu, ayrıca oğlumun anaokulu veli grubunu yönetmekle de uğraşıyorum. Gülümün koroda takacağı aksesuarları seçmek için birbirini tanımayan 53 insanın olduğu grupta karar almanın zorluğunu ne sen sor, ne ben söyleyeyim okuyucu. 5 günde rengine karar verebildik sadece… Binlerce yıl savaşla iletişim kurmayı öğrenmiş farklı tekamül basamaklarında yükselmeye çalışan insanların, diyolog ile iletişim kurmayı öğrenmesi zorlu bir süreç… Bu süreçlerde daha çok olgunlaştığımı, kendimi daha çok geliştirdiğimi hissediyorum. Süreç boyunca çok mızmızlansam da, süreç sonunda ki yeni ben için şükran doluyum…

21 Mart 2024 Perşembe

Yalnızlık deyip geçme...

 


Yalnızlıkta buldum seni

Issızlıkta, ışıksızlıkta

Acıların toplamında

Toplamların yoksunluğunda

Arayışların, kafa karıştırışında

Alev alev tutuşmakta

Kızgınlıkların zirvelerinde

Zirvedeyken yere düşüşlerde

Bilmenin öncesi cahillikte

Marifet hep cahil kalabilmekte

Birde sıradanlıkta

Hepsi dönüşüyor sıra ile

Bir meraktı sana kapılmak

Kapılmak aslında bir hataymış anladım sonradan

Kapıldığım sen ile kapışmakta

Acıların ve hataların toplamında

Toplamların noksanlığında

Sarılıyorum sıkı sıkı sen saydıklarıma

Sensizlikte kavuştum sana

Bunca telaşın arasında

Yükledim bütün anlamları sana

Aydınlanıyorum farkındalıkta

Genişletiyorum evrenimi sonsuzlukta..

Haccecan

20-21 Mart 2024

Ali Reza Ghorbani / Ouje Aseman


8 Mart 2024 Cuma

Çözüm

 


Tövbe gelecekte, affetmek gelecekte, umut gelecek t…

Hiçbir sorunun çözümü yok ki şimdide

Sorunlar yumak olmuş yuvarlanıyor tepetaklak

Dünya’yı şu haliyle kim durduracak?

 

Tevbe ediyorum, affediyorum, umut şimdide…

Her sorunun çaresi akıllanırsak hepimizde

Sorunlardan oluşan çile yumağı

Hepimize sıkı sıkı sarılıp ısıtacak

Çözülüp, örülüp, örtünülürse...

Haccecan
07-08 Mart 2023

 Dünya Sorunlarına Çözüm Önerisi
Ali Lidar-O Gelsin Üstümü Örtsün Şiiri (Okuyan Furkan Özdemir)

4 Mart 2024 Pazartesi

Farkediş

 



Sahiydin onca yapmacıklığın arasında…

Yapmacıklar fark ettirdi seni bana…

Yapmacıklığı ondan sevdim, seni sevdirdiği için bana..

 

Güvenli bir liman gibiydin onca fırtınanın arasında

Fark ettim seni, çılgın kasırgalar arasında

Fırtınaları ondan sevdim, sana sığınmayı öğrettiği için bana…

 

Gökkuşağı gibi renkliydin onca renksizliğin arasında..

Fark ettim seni, karalar bağlamışların arasında…

Siyahı ondan sevdim, renge buladığı için başlı başına


Hakikat gibiydin onca doğru sanılan karışık bilginin arasında

Fark ettim seni, batıl konuşan bunca cahil arasında.

Cehaleti ondan sevdim, hakikat neymiş gösterdiği için bana.


04 Mart 2024

Haccecan

28 Şubat 2024 Çarşamba

Sevgi'ye Dair

 

Kendim ile bem🌞 arasında bir yerlerde

Kendimi arıyorum, bilmeden ne zaman kaybettiğimi…

Kaybetmek sanki bir meziyetmiş gibi…

Bir sürü mana buldum, aramaya kendimden başladığım yerde

Sonra her şey manasız geldi bem’e kavuştuğum yerde

Ne çok anlam yüklemişim “aramak” fiilinin üzerine

Kaybetmek, ne büyük bir meziyet imiş…

Buldurduğunda sevmek eylemini

 

Sevmek adında bir eylemi

Öğrenmek için gönderilmişiz yeryüzüne

Sevgi, bir eylem mi, yoksa bir duygu mu?

Belki de bunu öğrenmek için yaşıyoruz bunca durumu…

Yaşama daha iyi, eyleme dökmediysen sevgi gibi bir duyguyu…

Eyleme dökülmediği için sevgi yerine hissediyorsun bunca acuyu

Acı olan şeylerin bile, bir gün sevgi ile anılacağını

Acı olayı yaşarken hiç kimseler anlayamadılar..

Daha çok anlam yüklenilmeli “anlamak” fiili üzerine…

Haccecan

21.02.2024

🌞buRAK özDEMİR -Güne-eş Dil Kitabından alıntı.

19 Şubat 2024 Pazartesi

Olmasa


 

Deniz, gözler ve aşk olmasa

Nasıl yol alırdık şiir yollarında

Olmasaydı duygular, kötü sandıkların ve akıl

Neyi çekiştirdik gün boyu akan zamanda

Olmasaydı okyanus, sular nerede buluşur...

Eller olmasa sevgililer nasıl kavuşur..

Olmaz diye ne dedilerse...

Oldurdum her şeyi kendi içimde

Olur diye ne dedilerse

Olamaz diye kural koydum önlerine

Şiiştt ses etmeyesin sakın

Duyarlarsa alırlar benden ilhamımı..

İlham olmasa, sezdirmese varlığını

Neyi karalardım bu satırlara

Kızılderili benliğim soykırıma uğradıysa da

Var olmaya devam ediyor ruhum berzahta 

Yepyeni bir soy geliyor, soy aramayanların arasında 

Bazen bir sen gelir aklıma, bazen bir nağme gramofonda, 

Titreşirken buluyorum kendimi sonsuzluğun diyarında...

Deniz, gözler ve aşk olmasa...

Nasıl kavuşur deniz okyanusa, gözler aşk'a, ben sana....

Anlatılamayan her şeyi, sığdırmaya çalışıyorum satırlara..

Ben artık ben olmayacağım ki her şey anlaşıldığında... 

Haccecan

19.02.2024

1 Şubat 2024 Perşembe

Şiire Düştüm

 


Sevme ihtimaline kapıldığımda

Kendimi buldum, şairliğin ayazında

Sıkı sıkı sarılıp ısınayım diye bir yer ararken 

Düşüyorum dipsiz şiir uçurumlarına  

Tut elimden kaldır beni...


Şiire düştüm

Boğuluyorum kelimelerin manalarında,

Manaların herkesçe farklı yorumlanışına

Herkesin yolunun farklı oluşuna

Ve herkesin yolunda farklı yol alışına

Kayıt şartsızlığa yüklediğim anlamlara

Boğuşuyorum düşüncelerin karmaşıklığında

Birde zihnimde yanıp sönen o bakışlarınla

Yol göster, çıkar beni 


Şiire düştüm

Kur'an çarpmış gibi yerle bir olmuşluğuma

Çırpınmaların işe yaramayışına

Korku çıtasını aşmaya ramak kaldığında

Hayal ile gerçek sanılan arasında fark olmayışına

Varlığa ve yokluğa doğru akan tüm hayranlığa

Varlığında yokluğunda bir olma olasılığına

Olasılıklar arasında gidip gelirken yanılmışlığıma 

Teslim oluyorum artık bütün pişmanlığımla

Azat et, kendimden beni...


Şiire düştüm

Keder ve hüzünle aldığın yolun dumanlı oluşuna

Işığı düşleyip, bir hayalin peşinden yol almışlığa 

Öz'ün, nurun kaynağı olduğunun farkına vardığında 

Teslim et kendini; teslim olmaya, akış'a ve aşk'a 

Darmaduman et beynini ve yarat evrenini baştan aşağıya

Şairliğe imrendiğin yolda bunlar gelecek başına

Hala imrenecek halin kaldıysa, gözünü karartıp düş bu yola,

Hangi yolun yolcusu isen sabret, bir gün varacaksın yolun sonuna 

Yolun sonunda kendi özüne tutun ve kalk artık dimdik ayağa...


Haccecan

01 Şubat 2024

Mona Roza, Sezai Karakoç (Okuyan Sacit Onan)

16 Ocak 2024 Salı

Vasiyet

 

Merhum olduktan sonra mezarıma dik gömülmek isterim

Orada Sur’a yı hazır kıta bekleyeceğim…

Öldükten sonra meşhur olanlar kervanında Haccecan’a da bir gün gelecek sıra..

Şiirlerim basılsın kupalara, tablolara, kafe duvarlarına…

...dövme olarak kazıyın isteyen insanların vücutlarına

Yapışsın şiirlerim yürekleri sevgi ile donanmış gelecek neslin dudaklarına

Fotoğraflarım yastıklarda, tişörtlerde, pazar çantaların da

Gözümü kapattığım fotoğrafımı basın, taze nikahlıların çarşaflarına

Kırmızılı noktaları hallerinde, görmeye yok kimseyi tahammülüm

Bakir ve bakirelik artık ruhta aranılacak, aranmayacak çarşafta ki sıvılarda…

Adıma çekilecek filmim de bir deli oynasın, içten içten sürekli kahkahalar ataraktan

Kötü karakterleri devamlı tokatlasın, Ottaman🌞 kadını edalarıyla

O tokatlar oynadığı kötü rolü içindi, muhakkak verilmeli kötülüğe karşılığı

Verilmediği için karşılığı, bütün kötüler arsızlandı…

Ardından sıkı sıkı sarılsın, bilsin bir gün dönüşecek kötü kalbi iyiye nasılsa  

Filmde ki deliyi, çocuklarla bindirin lunaparkta ki balerinin eteğine

Fır fır dönsün Mevlana dervişleri gibi çığlıklar ataraktan

Başının dönmesine tahammül edemesin, sonra bir köşede boşaltsın midesinde ne varsa  

Ne uslu bir kadın gibi dursun, ne de arsız kadın gibi olsun, versin rolünün hakkını

Asiliğin de, suskunluğunda hakkını versin, ne olduğunu kimseler anlayamasın

Tam kararında yaşadım hayatı, tam kararında sevdim ve tam zamanında gideceğim

Hayat boyu deli ile aşık arası bir yerlerdeydim …

Ne kadar zorluk varsa üstesinden geldim, yazsın hepsini bir bir senaristler…

Farkında bile değilsiniz ama düşünce tohumlarını, gözlerinize serptim

O tohumlar filizlenecek ve inşa edecek yepyeni bir geleceği…

Er yada geç hakikat batıla üstün gelecek,

… bunda ki payım için kendimi de tebrik ederim….

Haccecan

🌞 Ottoman, Osmanlı için yeni isim önerisi. 

Güne🌞Eş Dil Kitabı Yazar buRAK özDEMİR

30 Aralık 2022 başlanıldı-16 Ocak 2024 sonlandı

Romeo and Juilet A Time For Us (1968) Henry Mancini& His Orchestra

9 Ocak 2024 Salı

Hakim'e Uçarak Saldırı


Bu habere bir çok Türk "oh olsun, eline sağlık" gibi saldırganı öven, şiddeti onaylayan yorumlar yazmış. Bu habere yazdığım yorum... 
 

Haccecan: Burada, tebrik edenler sabıkalı bir adamı mı tebrik ediyorlar anlamadım. Adam salınmayı istemiş, dediği olmadı diye kudurmuş. Türkiye de olsa hakimler suçluları salıyor, suçlular hak ettiği cezayı almıyor diye veryansın edersiniz. İyi ve doğru anlayışınızı gözden geçirin yoksa size karşı suç işleyen birini sokakta gezerken görüp sinirden deliren siz olursunuz...

Yorumcu 1 : Bunlar ne okuduğunu , ne de izlediğini süzüp anlayabilen insanlar değil. Doktor da döven tayfadan… görüntüyü izleyip helal olsun iyi yapmış diyen insan yarın nerede adalet diye ağlar. ABD' nin bir çok şeyi yanlıştır ama adalet sistemi bizimkinin fersah fersah üstündedir.

Haccecan: Kavram karmaşası yaşadıkları doğru ancak eğitimli tayfanın onlara doğruyu anlatmak yerine kibirli yaklaşımla onları küçümsemesini de doğru bulmuyorum. Bu davranış yanlışlarını daha da sahiplenmesine neden oluyor. Öfkelerinin asıl nedeni mazluma zulüm eden siyonistler ancak öfkelerini doğru kişiye aktarmıyorlar. Bir zamanlar bende kavram karmaşası ile her şeye öfke duyardım. Onlarda değişecek. Amerika da ki halklar da öfkesini doğru kişilere aktarmasını  öğrendiğinde tepemizde ki savaş ile yönetenlerin hepsi gidip bilge yöneticiler gelecek. Öğrenme sürecindeyiz şu an....

07 Ocak 2024

29 Aralık 2023 Cuma

Kendinilik

 


Kendinden sıkılmıyor musun?

Kendini dinlemekten ve kendini seyretmekten…

Bu bir başınalıktan

Kendinilikten

Kimsenin senin gibi olmayışından

Ve asla olamayacağı gerçeğinden

Can ağır geliyor,

Bir hamal gibi sırtına bindikçe biniyor…

Kendiniliğe, koşulsuz sevgiyi ekleyemezsen

Varlık yükü, ağır geliyor…

 

Bir varsayım üzerine hayat inşa etmek…

Bir yok oluştan daha önceydi…

Hayat yorduğunda sıkı sıkı sarıl yaşama

Kelimelerin gücü zannettiğinden daha kuvvetli

Kendi evrenini inşa ederken, ol deyiver

Ol’manın ardından değişiver

Ardından yokoluver

Yokuluş ve varoluşların ardında oluşuyor

Kendinilikte bir evren

Oluşturduğun evreni, yaşama uyumluyu ver

Sonra alıp başını gidiver  

Bu gidişi de sevdaya dahil ediver…


Haccecan

26 Ekim başlanıldı-29 Aralık 2023 final

Bor Prof&Chopin-Nocture Instrumental Piano

22 Aralık 2023 Cuma

Aşk'a ve Şarab'a

 

Bir şiir yazmalıyım

Hiç içmediğim şaraba..

Hiç tatmadığım gıdaya

Hiç çıkmadığım doruklara

Hiç adı anılmayan kadınlara

Kapasitemin asla alamayacağı

Hiç anlayamayacaklarıma

Bir gün çıkacağım başka boyutlara

Boşlukları doldursa da bana iyi gelen inanışlarım

Sınırlı bir beden ve bilincin içinde

Dipten başa kadar doluyum…

Katran karası bir kibirle.

Ev, eş, çoluk-çoşuk🌞

Çok güzel oyalasa da, oynatsa da kum plajında

Geçirtse de zamanı en kısa yolda

Kendime tapındığım kibir tahtından indirip

Taptıran, bokunu temizlediğim çoşuğa🌞 ...

Tapınmaların sonunda, beni yine bana vardıran

Kendime daha olgun bir ben kalıyorum

Bunca geçen zamanın ardından...

 

Bir şiir yazmalıyım

Hiç hissetmediğim duygulara

Hiç dilini anlayamadığım yürek sancılarıma

Hiç doğruluğunu sorgulamadığım sanrılarıma

Hiç daha önce tapmadığım tanrılara.

Aşkın şekle bürünmüş haline

Ve de şekle bürünememiş hallerine

Cezalandıracak kadar değerli gördüğüme

Silmeyi göze alacak kadar sevdiğime

Silmeye kıyamayıp sevmeye devam ettiklerime

Sevmeye değmeyecek hiç bir şeyin olmadığı gerçeğine

Bir gün çıkacağız bambaşka seyahatlere

Biliyorum, yerden yere vurulup, üstümde tepinilecek

Halat, iğne deliğinden geçebilecek kadar incelene

Dipten başa kadar naziklik, akıl, incelik ve bilgelik dolana …

Kendime bile kalmayacağım artık

Zaman bile sustuğunda…

 Haccecan

21-22 Aralık 2023

Çoşuk= Çocuk ( Güne🌞Eş Dil, buRAK özDEMİR)

Ferdi ÖZBEĞEN - Gündüzüm Seninle

21 Aralık 2023 Perşembe

Ortak nokta...




Bu videoyu çok değerli ve önemli buluyorum. Birbirine zıt iki görüş gibi görünen ateist ve teist iki insanın birbirini geliştirerek gerçekleştirdikleri bu sohbetleri çok güzeldi.  Ruh olgunluğu yüksek iki insan olmaları da bu videoyu daha değerli kılıyor. Videonun yorumlarında da insanların barış ortamında, birbirini dinleyerek, sözlerini kesmeden, kendi alanlarında fikirlerini açıklayabilmesine ne kadar da aç olduğunu görebilirsiniz. Bu videoya yapılmış 2700 farklı yorumdan da anlaşılıyor bu. Farkındalık konusunda belirli düzeye gelmiş insanların fikir dünyalarında çığır açabilecek noktalar var bu videoda.
 
Yıllarca birbiriyle çatışan, iki zıt kutup, nihayet ortak bir noktada buluştu. Ateistlerin, ilahi planda bir görevinin olduğunu düşünürdüm hep. Korku boyutunda olan, batıl bilgilerden, uydurulmuş hadis yolundan giden tutucu dinidarların dini yaşayışlarına bakarak ve dini sadece öfke yoluyla kusan zorbaların söylemlerini hakikat gibi algılayıp dinden kaçan ateistler;  mantıklı sorular sorarak  dinidarları köşe bucak sıkıştırırlardı. Ateistler, dinidarları resetlemekle görevliydi. Ateistlere dini öğreteceğim diye araştırma yoluna giren dinidar Müslümanların bir çoğu ateist olsa da, bir çoğu da maneviyatsız yapamayacağını anlayarak dini algılayışını değiştirme - genişletme yoluna gitti. Bu tartışma ortamları ateistlerinde, teistlerinde çok gelişmesine neden oldu. İlk okul seviyesinde olan tartışma düzeyinin şu an geldiği seviyeye inanamıyorum...  
 
Bilim kanadında da kendi içinde de büyük çatışmalar vardı. Bilimle uğraşan, batı tarzı eğitim alan insanların da çıktıkları tartışma programlarında aslında hiç birisinin kafamızda büyüttüğümüz kadar da büyük olmadığını gördük. Pandemi bunu açık kanıtı. Pandemi zamanı oluşan kaos ortamında hepsinden ayrı ses çıktı. Bilim yolunu tutunlar da halkı kutuplara bölmeyi başardı. Aşı taraftarları ile aşı karşıtları birbirine girdi sanal ortamda. Şimdi de aşının zararları diye doktorların videolarını izliyoruz, aşı şirketlerine açılan dava haberlerini okumaktayız. Bilim yolunu tutan insanlara güven sarsıldı. Güvendiği tek kaynak bilim olan insanların güvendiği dağlarına resmen kar yağdı. İnsanlarda artık yepyeni maneviyat, felsefe, düşünce arayışı var. Yepyeni etik ilkelerine ihtiyacımız var.  

Şu çağın düşünce nirvanasına bu sohbet ile yaklaştığımızı gözlemliyorum. Ateistler ve İslam müslümanları nihayet ortak noktada birleşti. Bu ortak nokta ne? Tanrı yok!! İnsanların kafasında yarattığı gibi bir Tanrı yok...!  Tanrı, ne zihinsel olarak korku boyutunda olan insanların algıladığı gibi öfkeli, ne de bu algıyı red eden ateistlerin red ettiği gibi materyalist.... Herkesin algısının çok ötesinde bulunan Tanrı'nın artık yepyeni bir algılanışa, onu anlatırken bambaşka ifade ve düşünce altyapılarına ihtiyacımız var. Bu açığı kapatacak, bu büyük ihtiyacı karşılayacak bir kaynak var mı? Var... Cevap burada...   
Zeka olarak çok hızlı evrilen insanlığın Tanrı'ya olan ihtiyacı her geçen gün artıyor. Tanrı'nın artık kapasitemiz kadar küçük olmadığı, algı hapishanemizde tutsak olamayacak kadar hür bir kavram olduğu anlaşılmalı... Onu algılayışımız değişince, yaşadığımız korku senaryoları da değişecek. 

 3 boyut artık bize yetmiyorsun... Sana veda zamanı gelmedi mi?

19 Aralık 2023 Salı

Ortak Bir Yer...

 

Göğe bak bugün, kendin için

Kendine bir çay koy, bir başkası için

Seyret aynada kendini, benim için

Sev doyasıya her şeyi, hepimiz için…

Keyiflendiğinde aldığın hazzı paylaş, bütünün hayrı için…

Her şey ne kadar güzel ve yolunda, hülyalar diyarında

Nedenlerini bulduracak sorular sor, insanlığın hakkı için.

Manaya çıkmayı bekliyor, materyalist felsefe…

Akıl ile buluşmayı bekliyor maneviyat hayalperesti de…

Her farklılık er ya da geç birleşecek ortak bir yerde…

Haccecan

19.12.2023

Adam Hurst -Paas De Coeur

12 Aralık 2023 Salı

Taş Sarmalı


 

İkiye bölüştüğümüz paydan...

sana kalan düşünmek olsun

Benim payıma ise kaçmak

Düşün bol bol, düşün dur ve yine

Yeniden düşün taşın; taşı

Taş ile sen ne kadar da ortaksınız

Yerinizde sapasağlam kaldınız

 

Benim payım kaçmak kolay mı sanki

Nefes nefes koş dur, varılamaz sanılana

Vardığımı sandığımda sonra tekrar sar başa

Kavuştum nihayet sarmalların sonuna…

Yerimde sapasağlam kalmaktayım…  


20 Nisan 2022-12 Aralık 2023

Haccecan

Adam Hurst- Pas De Coeur

29 Kasım 2023 Çarşamba

Bezmiş Nihayetim

 


Bezmişliğim

Yorulmak ile sevmek aynı olur mu bir dalda…?

Kimi sevdiklerin, seviyorum derken bile yorar ya…

Kalmak istemiyorsun artık onunla aynı dalda…

Huzuru dilenirsin, oynarken kavruk senaryoda

Dönüp dolaşıp sana varıyorum yine her kaçışlarımda

 

Nihayetim

Ağlama bahanesi için saklanmışsın yine ardıma

Ağlatan ben değilim ki seni, bu kadar suizan da boşuna…

Serinlemesini öğrenmişim ben, derin acıların kuytuluğunda

Tecrübeler yoracak ama her şey inan çok daha kolaylaşacak... 

Yorulmanın da sevmenin de aslında bir olduğunu anladığında.

 

02 Ağustos-29 Kasım 2023

Haccecan

Engin Arslan Çakal -Çökerten Zeybeği

21 Kasım 2023 Salı

Nihayet

 


Yazılmamış şiirlerim biriktiler bir köşede

Sıra ile yazıyorum bir anneye, bir sevgiliye

Kolluyorum gizlice ağlamak için sessiz köşeler

Sıra ile ağlıyorum bir anneye, bir sevgiliye

 

Dünyanın en derin acılarını salın gönlüme

Ar ederim, “ah!” demek için bile

Çekilen acıların sonunda, bütün mesafeler kısalacak…

Gözler ile gönül arasında ki…

Kederlerin sonu bile kafiyeli  

Varacağım nihayet bir anneme, bir sevgiliye…


Haccecan

21.11.2023

O gözler benim ağlar (Sema Moritz)

17 Kasım 2023 Cuma

Filistin

 


Kulağımda haykırır, asil yüreklilerin çığlığı

Ölüm acısını, şükürle karşıladı

Akan gözyaşları, gönül pasını aldı

Asaleti, dünyayı şaha kaldırdı

Varoluş,  ayakta selamladı

İnsanlığı, İslam’a uyandırdı

İmanları, göğüslerini yarıp Allah’a  ulaştı

Ne kutlusunuz Filistin Halkı…

 

Adını anmayacağım zalim zorbaların

Muhtacı olarak yaşayasınız, bir tas çorbanın

Kör vicdanınız yansın diye secdeye varacağım

Şahidi olacağım, yargılandığınız davanın

Mahkumu olun, kibir dağı zindanlarının 

Sonrada o dağ zirvelerinden aşağı yuvarlanın

Tarihten silineceksiniz, çocuk cellatları…

Haccecan

17.11.2023

Tuluyhan Uğurlu- Ayasofya

14 Kasım 2023 Salı

Denge

 


At bombaları, yok et  tüm bir ulusu

Kan revan içinde kalmalı insanın her bir uzvu

Yok olsunlar ki alayım tarafıma onların yurdu

Hak tanımaz kimseye, kendi bencilliğinde yaşatır benliğini

Atılgandır, hiçbir kural tanımaz, gücüdür efendisi

Olur ancak kendisinden daha güçlünün esiri

Dur durak bilmez, vicdan tanımaz eril enerji.

 

Savun ulusunu, ancak gözet de insan onurunu

Namlusunu sana doğrultana ancak ateşlemeli barutluyu

Kadın, çocuk, yaşlı olmalı sahne ardında, elleri duada 

Yol kenarında olacaksa da tedavi, yapılmalı anestezi

Geri planda durur, dikkate alınmaz, gücüdür sezgileri

Duymak için gönül kulağı ile dinlenilmeli…

Anlaşılması için daha çok yollar kat edilmeli

Hakkı gözetir, vicdanın sesi olur dişil enerji…  

 

Dişil enerji yoksa dünyayı savaş meydanına çevirir, eril enerji

Eril enerji yoksa dünyayı ruhani yurda çevirir dişil enerji

İkisi ancak uyumlu olduğunda, dünya bulacaktır hakikati…


06 -14 Kasım 2023

Haccecan

Kingdon of Heaven, Sounttrack

Okunası

Buda okunası

1 Kasım 2023 Çarşamba

Sipariş

 


Ben basit sevebiliyorum,

Kimi gün ulu orta

Kimi gün bir dağın sırtında

Kimi gün bir sırtlanın kovuğunda

Kimi gün evrenleri baştan yarattığımda

Sevdiceğim de olmalı işte böyle sıradan   

Basit öpmeli, sevişmeli sıradan…

Yemeğini yiyip, eline sağlık demeli…

Tezgahın üzerine koymalı, bulaşığım neyi…

Sevgililerin basitliği bile birbirine benzememeli…


Haccecan
01.11.2023

24 Ekim 2023 Salı

Buluşma

 


Şiir yazmak, ırmağın okyanusla buluşma hissi gibi

Kavuşuyorum sonsuzluğa, bir damla alıp sunuyorum insanlığa

Ey insanlar dinleyin beni, ruhlarınız da her şey gizli

Biliyorum bu sırrı çünkü bende ki ruh ile aynı sizde ki

 

Seni düşünmek su ile ağzın buluşma hissi gibi…

İçtikçe kanıyorum doya doya sana, seni imgelemek bile yeter bana

Ey sevdiğim dinle beni, sarılmak iyi gelecek sana, bağlama aç kollarını…

Herkesi belledikçe düşman, öfkem beni de yakar kül ederdi,

Kendinden ayrı düştüğü için çekti bunca derdi

Çektiği acıda tatlanacak, bulduğunda kendini. 

 

Olduğunu sandığın sen ile olman gereken sen arasında ki fark ne kadarsa

Benim kendim olmam için kat edeceğim yolda bir hayli fazla

Daha ne kadar uzaklaşabilir insan kendine!

Bir gün elbet bitecek, gidilecek yollar

Eski senden hiçbir eser kalmayana kadar…

Bildiğini sandığın her şeyi kendine sakla,

Öğrendiklerine de olma sakın aşina

Teslim ol, sadece ikna olduklarına 

Azat ol, teslim olduklarından sonra

Her bir bilgi bir basamak, daha iyi anlıyorsun tırmandıkça

Bir tek kendine iyi geliyor, herkesin kendi bildiği…

Göz önüne çıkana kadar, kimse anlayamayacak hakikati.

 

Düşünüyorum çokça sevginin tarihçesi üzerine

Dile bile getirilememiş hiç daha önce

Koşula bağlanmış sevgi, ardından bırakılmış derin sulara…

Çok hırpalandı, savruldu bir o yana, bir bu yana…

Gelip sıkı sıkı dolanacak boynumuza, koşul bağı koptuğunda 

Neden öğrenmesi bu kadar zor şu sevgiyi?

Yazıyorum, hiç dile getirilmese de...

Seviyorum ya işte, var mı ötesi…!


Haccecan

11 Temmuz-24 Kasım 2023