Görev Beni Çağırıyor... Seni de...

30 Haziran 2022 Perşembe

Ben, Sen, Biz

 


Yürürüm daha önce kimsenin geçmediği yollardan

Yürürüm keşif için, emek için, anlamak ve yorulmak için

Yürürüm  duyguların beni götüreceği kıtalara ulaşmak için

Varır mıyım, kanar mıyım, sanar mıyım, anlar mıyım…

Anladığımı sandıklarım gerçek midir hiç bilemeden, kanıtlayamadan

Dokunamadıklarımı kanıtlayamam, anlatamam var olmamışları

Hayalimde ki şehirlerde gökdelenler, göğü delmez, gökle birdir

Yeraltında ki mağaralar altında değildir hep gözlerde diridir

Bilemezsiniz, anlayamazsınız, kanamazsınız, sanamazsınız

Kanatmalı mı eski yaraları, deşmeli mi kör olasıca kapalı kuyuları

Çıkmalı mı en dipsiz uçurumlardan, yoksa her şeyi olduğu gibi mi bırakmalı..

Ah benim kırgın, kırıldıkça kıran, kızgınlıkla kırgınlıkla bir olmuş gönlüm….

Akmalı gözyaşları, şelaleler gibi dolu dolu, çoşkun çoşkun, kudurmalı yaş..

Dışa değil içe doğru akmalı, yıkamalı paklamalı, gönlü pırıl pırıl pamuk gibi yapmalı

Mis gibi yağmur sonrası bahar sabahına esneyerek uyanmalı,

Derin uykuların mahmurluğu öyle bir anda gitmez, yavaşça gerinerek ayılmalı

Uyan dostum! Uyan artık derin uykundan, Uyan… Uyan ne olur uyan…

Uyanmazsan her rüya kalacak ötelerde, her hayal kalacak zihinlerde

Gerçek olsun ne olur artık milyonlarca yıl beklenilen,

Bir sen, bir ben… Yani biz olalım hep bu değil mi istenilen?!

Ben diye başlayan şiirler sen olur, sen ile birlikte devam edip biz olarak bitirilen...

Haccecan

30.06.2022

Dinlenildi Omar Akram- Angel of Hope

İlham için Teşekkürler...


23 Haziran 2022 Perşembe

Yanımda ki

 

Gerçek her zaman algılanandan farklı olabilir. Hiçbir şey ama hiçbir şey bize anlatılanlar gibi olmayabilir. Gerçek ne? Gerçek olmadığı gerçeği… Herkes kendi fikirlerini gerçek sanarak gerçekliğini oluşturduğu sanal ortamlarda yaşıyor. Kendi etrafına ördüğü duvarlar ne kadar sert, kalın ve yüksek ise, geçmişten gelen öfkesi ne kadar büyükse yaşadığı sanal dünyayı o kadar gerçek sanıyor. Kendini korumak adına ördüğü etrafında ki duvarlar ne kadar şeffaf ve esnek ise etrafında ki olan bitenden daha çok haberi oluyor, gerçeği de o kadar net görebiliyor, değişime açık oluyor.  Sanal dünyasının kendini güçlendirmek ve geliştirmek için oluşturulduğunun farkına varıyor. Yaşadığınız hayat senaryosunu iyi gözlemleyin. Çok zor, çok zahmetli ve acı dolu bir hayatı yaşıyor olabilirsiniz şu an. Çok derin acıların ve zahmetlerin ağırlığının kaldırılması gerçekten çok zor. Ancak öyle yada böyle bir şekilde kaldırabildiğinin de farkındasındır. Bütün dünyaya köklü ve derin ve bütün herkesi etkileyen derin acıların yaşadığı süreçlerden geçiyoruz. Bireysel olarak acıları neden yaşadığının farkında olan insanların bu toplumsal acı olayları anlaması, yorumlayabilmesi çok daha kolay oluyor. Hakikati yani Beyaz Atlı Evrensel’i🌞anlayabilen insana hiçbir şey acı vermez. Anlayamadıkların anlaşılmayı bekliyor. Zihnini boşaltıp önyargısız baktığın her olayın ardında ki gerçeği de görüyorsun.

Benim en çok acı çektiğim anlar alkolik babamın saçma, küfürlü, dayaklı, gece sıcak yatağımızdan kaldırıp sabahlara kadar süren işkenceli sohbetini dinlediğim anlardı. Asla anlayamadığım ama çocuk aklımda anlamak için kendimi paraladığım zamanlardı. 2009 yılında vefat edene kadar yani 26 yaşına kadar bu acılarla yoğurdum kendimi.  Bu zamanların tesirlerini acı olarak kayıt etmişti zihnim. Bu acıları tekrar tekrar yaşatıyordum kendime. Benzer acıları yaşayan insanlarla karşılaştığım zaman çok üzülürdüm, yardım için çırpınıp durduğum zamanlarım da oldu. Üstelik bu acılardan çıkış olabileceğini de bilmiyordum. Acılarından çıkış yolunu bilmeyen birisi başka birisine yardım edebilir mi? Tabi ki hayır. Acılarımdan çıkış yolunu nasıl buldum? O acıları bana yaşatacak birebir aynı ortama girerek acılarımdan çıkış yolunu buldum desem!! Böyle yazınca anlatımım kapalı kapı gibi ve saçma oldu. Kapının ardında ne var henüz bilmiyorsun. Okumaya devam….

 Burada yazmıştım. Evlenmeden önce Karşıda’ki babasının hastalığı ile ilgili detayları anlatmadığını evlendikten sonra anladım. Geçirdiği trafik kazası sonrası kafasına aldığı darbe sonucu beyin hasarı oluştuğunu söylemişti ancak  davranış bozukluğu sergilediğini evlenmeden önce detaylı olarak anlatmamıştı Karşıda ki. Bende ailemde yaşadığım sorunları detaylı olarak hiç anlatmamıştım. Bilmesine gerek görmemiştim. Onun anlatamadıklarını evlendikten sonra yaşayarak öğrendim. Evlendikten sonra kendimi birebir çocukluğumda ki gibi bir aile ortamında buldum. Her sıkıntıyı sızlanmadan çeken, iyi niyetli, herkesin kolaylıkla laf sokmasına rağmen gıkını çıkartmayan, sorgulamaya değil kadının itaatine dayalı bir kültüre sahip bir kayınvalidem (tıpkı annem), kriz anlarında kontrolsüz davranışlar sergileyen, sürekli saçma konuşan, konuşmaları gerçeklerden kopuk, bağıran, çağıran, küfürler savuran, olayları kişileri karıştıran, aynı cümleleri tekrar tekrar ve tekrar… konuşup duran, yer-zaman-mekan kavramlarını karıştıran, sakinliğinde ise tadından yenmeyen, fasulye ayıklayan bir kayınpederim (tıpkı babam) olmuştu. Karşıda ki ise hem eş hem arkadaş.. Sevdiği kadın ile ailesi arasında sıkışıp kalan bir adam Karşıda ki… Karşıda ki’nin adı artık Yanımda ki olsun. Evlendik artık karşıda durmasın yanımda ki yerini alsın.  Artık ona yazılarımda Yanımda ki olarak hayat vereceğim… (Bu bloğu ve yazdıklarımı bilmiyor Yanımda ki. Kafamda belirlediğim bir tarih var, o tarih gelene kadar da bilmeyecek. Kendimi hazır hissettiğim zaman okusun bütün herşeyi..)

Kayınpederimin gerçekten hasta olduğunu idrak ettiğim olay ise evlere şenlik!!! Beni mutfağa çağırdığı o gün, benden çok hoşlandığını, benimle evlenmek istediğini söyledi. Şok olmuştum. Eşim ve kayınvalidem biraz mahcubiyet ve utangaçlık içinde paldır küldür mutfağa dalıp adamı tutup oturma odasına götürmeye çalışıyor. O ise hala duygularını itiraf etme derdinde.  O olaydan sonra bu adama nasıl davranacağımı da şaşırmıştım. Bana evlenme teklif eden, hoşlandığını söyleyen kafadan hasta bir kayınpedere karşı geçmişi travmalarla dolu yeni taze gelin nasıl yaklaşmalı? Korkularım, kaçtıklarım, saçma bulduğum ne varsa hepsinin içindeydim artık. Gözün aydın Haccecan. Tabi ki bu isteme olayını hiç yaşanmamış, yok saydım. Ciddi almış olsam, Yanımda ki’nin yüzüne nasıl bakardım! Bu olay diğer yaşanacak olayların fragmanıydı zaten.

Devam edecek...

21 Haziran 2022 Salı

Sal

 


Zamansızlığın ortasında süzülüyorum

Ne akıyorum, ne gidiyorum, ne geliyorum

Duruyorum öylece, seyrediyorum…

Zamanın içinde akıp gidenleri

Takılmış bir tanesi zaman gölünün kenarına

Akmak istemiyor, anlamak istemiyor

Gitmek istemiyorum, banane diyor

Tutmuş sımsıkı, elleri kan revan!!

Durma burada, değil yerin bura …

Ak sende, teslim et kendini sulara 

Su buluşturacak seni okyanusla 

Bırak da yıka dere de o kanlı elleri

Baktı ellerine, kandı gördüğü… ne aldandı

Bırakmasıyla azgın sularda bir süre boğuştu 

Ne kadar boğuşsa nafile, güç su idi

Bıraktı artık, saldı… teslim etti kendini

Giderken doyamadı sürdü manzaraların keyfini

Buz olarak çıktığı yere buhar olarak geri döndü…

Haccecan

17.05.2022

İlham müziği hatırlanmıyor..

20 Haziran 2022 Pazartesi

Acı v Pekmez

 



Kazan karasıdır elleri

Parlar pas parlar parıldar

Isırganlar dalar ellerine, bileğine

Şifadır derim, acı baldır kazı hafızana…

Eti kopar parmağından, canı çıkar içinden

Çıkmak kolay mı öyle bedenden..

Koşarsam acıdan kaçabilir miyim diye sorar..

Yok kaçamazsın hiçbir yere, yerin bura

Her şey burada, kafanda, sende….

Sende başladı ve sende bitecek olan

Hissettiğini yaşar insan

Hayal ettiğini ise hissederek yaşar..

Acını değil, dondurmayı düşün…

Soğuk soğuk ağzında tatlı tadı..

Sustu çocuk, hayalinde yaladı

Doyamadı tadına, yalamaya…

Zihni geldi sonra yine parmağına

Kaçacak yeri bulamadı, koştu kendine

Sarıldı, ana sıcağında buldu soğuğu

Acıyı anası bal eyler, kızı dondurma…

Gurur duy yaranla, mücadele ettiğin acınla

Seni yıkamayan o şey güçlendirdi

Sarılı parmağı madalya gibi taşımaya

Yaşadığı acıyı destan gibi anlatmaya

Koştura koştura, gururla, mutlulukla gitti.

Acı duyduğu parmakla pekmez de yaladı…

Haccecan

Dinlenildi

3 Haziran 2022 Cuma

Anlamsızlık

 



En çok dinlediğin  şarkının notasıyım ben

Kulağınla duyup yüreğinde hissettiğin

İçini sızım sızlatan ama neden dinlediğini anlamadığın

O şarkının o notasıyım ben... ben o notayım…

Tekrar tekrar dinlediğin ama neden dinlediğini anlamadığın

İçindeyim o şarkının ruhunla dinliyorsun beni

İçin sızlasın diye dinliyorsun, duymak için

Anlamak değil hissetmek için,

Anlayabilsen dinlemezsin o şarkıyı…

 

En çok sevdiğin şiirin en can alıcı mısrasıyım ben

Gözlerinle okuyup yüreğinle hissettiğin

Ruhunu çoşturan ama neden dalgalandığını anlamadığın

O şiirin mısrasıyım ben… ben o mısrayım..

Tekrar tekrar okuduğun ama neden sevdiğini anlamadığın

Satır aralarındayım ben, ruhunla okuyorsun beni

Hüzünle karışık çoşmak için okuyorsun, görmek için

Anlamak için değil hissetmek için…

Anlayabilsen okumazsın o şiiri…

 

Ah sevgilim, bir tanem, bir can…

Varlığıma bile ihtiyacın yok artık

Ben her yerdeyim, soluduğun havada,

Yediğin yemekte, okuduğun kitapta, dinlediğin müzikte

Baktığın manzaradayım…

Anlamaya çalışıpta bir türlü anlayamadığın

Şu keşmekeş hayatın kendisiyim artık ben…

Kaçmaya çalıştığın her ne varsa bulsun seni…

Kaçmaya değer hiçbir şey yok inan bana..

Hepsi sevgi, hepsi aşk, hepsi ben ve hepsi yaşam…

Varlıklarımız kalsın geride artık, çok ağır yüktü o

Taşıyıp durduk, taşırken öğrendik bir çok şeyi

Yokluğa, sonsuzluğa zerre olup çıkalım

Anlamsızlığın notası, mısrası birlikte olalım…


Haccecan

03.06.2022

Yazarken Dinlenildi İlham İçin Teşekkürler

Paloma San Basılıo - Concıerto de Aranjuez