Görev Beni Çağırıyor... Seni de...

20 Ocak 2023 Cuma

İsa gibi

 

Beni kırdın diye üzülürmüşsün…

Üzülme…

Kırılmak da, kırmak da aşk’ a dahil…

Kırıldığım yerden sonra iki oldum sayende

Milattan önce ki ve milattan sonra ki gibi

Senden önce ki, senden sonra ki ben…

Sıfır noktamda çarmıha gerilmiş duruyor bir ölü beden

İsa gibi tekrar dirilip geleceğim vakti gelince…

 

Beni yarı yolda bıraktın diye tasalanırmışsın…

Tasalanma!!!

Aşk’ta bir yol lazımdı bana..

Bıraktığın yerden sonra yürürken kendimi buldum yolda

Yollar hep kesişiyormuş, hiç kavuşamam sanırken

Durup bir soluklanıyor ve gözlüyorum seni, kesişim yollarında

Başlangıç noktam sensin, senmişsin varış noktam ayrıca 

Haccecan
20.01.2023

Ahir şiiri...

 

İlerde keşfedilecek buluşlar çözecektir ruhu…

Nereden gelir bu kadar giz ve bilgi?

Göze görünmeyenler bu kadar nasıl etkiler bedeni?

Beyinlerde oluşacak yeni nöronlar kavuşturacak bizi..

9 hızında dönebilenlerin kalpleri, hissedecek yüreğimde ki sevgiyi  

Güneşin üzerinde patlayan alevler, simgeleyebilir belki öfkemi

Anlatamadıklarımı belki izah eder şu gözlerim

Ki aslında hiç susmazlar, çığlık çığlık bakarlar her bir yöne

Gözlerimden çıkan çığlıklar hep mi bulur seni?

Anlaşılmak gibi  gayen hiç olmadı biliyorum…

Hep keşfedilmek istedin sen, susardın ama sessizlik için değil…

Suskunlukların bile kendi lisanı varmış, sustuğumda bende öğrendim bu lisanı 

Kim kimi anlamış ki, insan kendini bile anlamakta acizken 

Seni değil ama kendimi keşif yolunda epeyce yol aldım

Keşif etmenin sonu olmadığını gördüm, sonsuzluğun kapısına dayandığımda

Bir köprüyüm ben doğu ile batı, batıl ile hakikat arasında…

Batının ele gelinir yanı ile doğunun derinlere inen yönü…

Batılın öfkeli laf anlamaz hali ile hakikatin beyni darmaduman edişi

Yönler, kişiler, fikirler, devletler, uzay, ruhlar ve bedenler bir de melekler..

Bu kadar farklılığı çatıştırmaktan keyif alanlar

Işıkların değil hep karartıların peşinden iz sürmüş de yol almışlar

Ne anlayabildiler ne de keşfedebildiler gerçeği..

Aslında hakikat, çatıştırmanın değil uzlaşmanın ardında

Beyinlerinde düşünerek nörondan yol oluşturanlar

…. gördü çatışmaların ardında ki gerçeği…

Senden sonra ben de anlaşılmak için uğraşmayı bıraktım…

Anlayabilenler zaten gelip keşfediyor hakikati…


Haccecan

19-20 Ocak 2023

19 Ocak 2023 Perşembe

Lev-hi Mahfuz

Unuttum diyen insanların hepsi yalancı…

Beyinde ve kalpte oluşan izlerin hepsi

Silinmesi için gelişmedi ki o kadar teknoloji

İz oluşmamışsa gönlünde oluşan sevda değildi ki…

Unutabildiklerin sandıklarındı sevdiğini

 

O iz, bir işaret oluyor zamanla…

O işaret ise gösteriyor büyük puntolarla

Sonra varlığına katlandıkça

Ayrılmaz oluyor senden, parçanmışçasına

Yıllarrr yıllarrr sonra, egon parçalandıkça

O iz yolun kendisi oluyor hakikate vardıran…

Ve yahut bizzat hakikatin kendisi…

 

Maslow’un ihtiyaç hiyerarşisinde ki tepe noktasına

Varmak üzere tırmanıyoruz cümle ahali

Herkes “kendini gerçekleştirmiş olacak”

Kabullenebildiğinde önyargısız hakikati

Aşk sadece bir koşuludur kendini gerçekleştirmenin

Aşk aşk diye dilenmeler de boşuna değil..

Bunca şiir ve bunca  gönül çölünde kavrulmalar

Yürekte ki ateşin sönmemesi içindi.

Aşk bir anahtar kendi özüne açılan kapının…

Bu anahtarlardan dilersen sende daha çok var..

 

Canlılar, gemiler, suretler, düşünceler, gölgeler, resimler…

Bilmukabele dünya da olan her ne varsa,  çeşit çeşit

Aşk’ı bir mi sanırsın? Aşkta da var bu çeşitlilik

Kimsenin aşkı benzemez bir başkasına,

Hani dersin ya bu aşk hepsinden başka

Kütüphanelerde de kitap dolu çeşit çeşit

Çeşitlikten derinliğe varman için ilk düşünmen gerekir sonra okuman

Düşünmeden okunan bilgi inmez kalbe, kuru kuru okusan ne fayda…!

Lazım bazen tek bir kitabı okuman… Tek bir kitap ile dünya aydınlandı…

Tanrı katındaydı artık yeryüzüne indi… Lev-hi Mahfuz..

Ne kadar derine inebildiğin senin yüreğine bağlı ve de ciğerlerine

Eskisin istiyorsan sen de ki sen ve doğurmaya hazırsan yeni bir sen

Bildiğin her şeyi sorgulamaya açıksan ve hazırsan, bazen de daralacaksan

Boğuluyorum sanırken ciğerinden yetişecek kalan son oksijen…

Ruh aleminde olanlar ve olacaklar sonsuz

Sanırsın bu alem içinde başı boş dönüp duruyoruz

Aslında herkes kendince oynuyor ilahi bir senaryoyu…


Haccecan

20.12.2022 başlanıldı-19.01.2023 sonlandı

Tuluyhan Uğurlu -Ayasofya

18 Ocak 2023 Çarşamba

Bazen, Ara Sıra, Sürekli

 


Bazenler ne tatlıdır

Tıpkı ara sıralar gibi

Bazen yalnızlığı seviyorsun

Bazen ise kalabalığı

Bazen kahkahalarla gülmek

Bazen salya sümük ağlamak

Ara sıra arayan dostlar kıymetlidir

Ara sıra aldığın ikramiye gibi

Ara sıra yediğin baklava

Ara sıra gidebilmek uzaklara

Sürekliler sıkıyor bazen

Sanki bir kazak, dar boğazlı 

Soğuktan korusa da nefesini keser ya hani ara sıra

Sürekli giyemezsin boğazını daralttığında

Sürekli yağan yağmur ruhunu karartır

Sürekli sıcak hava bunaltır

Sürekli sevdiğinle bir olmakta boğar, sarmaş dolaş

Aşkın sürekliliği bir istisna ama

Sürekli yanabilirsen ustalaşırsın aşkta

Çocukların şen sesi, hayvanların pati izleri…

Oksijenin bolluğu, denizin maviliği

Ormanın yeşilliği, gecenin karanlığı

Senin bende ki çakılı duran yerin güzelliği

Bunlar sürekli olmalı, boynumuza dolanmalı

Sonradan anlıyorsun, zamanla, yaşandıkça… olgunlaştıkça…

Bazen, ara sıra ve sürekliler

Güzel oluyor hepsi, yerli yerindeyse ve dengesinde

Haccecan

30.12.2022-18.01.2023

Angela Gheorghiu-Carmen (Habanera)


17 Ocak 2023 Salı

Çadırdan Çırağan'a

 


Neziha Kesmez’in Çadırdan Çırağan’a adlı kitabını okudum. Kitabın bende yarattığı etkiyi yazıya dökmeye çalışacağım.

Yazar gerçek hikayesini kendi gözünden anlatmış kitabında. Annesinin babası tarafından 12 yaşında zorla kaçırılarak zoraki kurulan bir yuvada 6 erkek kardeşin peşinden dünyaya gözlerini açmış. Bu evlilik zalimlik ve cahillik temeline kurulduğu için meyveleri de zalim ve cahillik basamağından başlamak zorunda kalmış hayata. Çok zor koşullar altında, batıl bilgileri ile yüklendiğinin farkına bile olmadan bu bilgilerin ruhunda yaşattığı cehennemler içinde yanarak  yavaş yavaş olgunlaştığı, hakikate ulaştığı bir hayatı omuzlamak zorunda kalmış. Neziha, erkek egemen dünyada kız çocuğu olmanın zorluklarını da yüklenerek büyümek zorunda kalmış. Korku boyutunda ki insanların arasında korkutularak, sürekli aşağılanarak itaat etmeyi öğrenmiş. Aile içinde hayır demeyi de öğrenemediği, aile bireylerinin onayını almadan büyüdüğü için hayat yolunda istemediği durumlar içerisinde de insanlara hayır diyememiş. Kendini çıkılamaz sanılan durumların içinde bulmuş. Yazarımız zamanla içinde ki iki tarafın mücadelesini, dış dünyasında göstermeye başlamış. Güçlenmesi için zıttı gibi görünen insanları kendine çekip durmuş hayatı boyunca. Nezaketi, bilgiyi, etkili iletişimi hayatına katarak değerli insanları hayatına katmayı başarırken diken rolünü üstlenen insanlardan alacağı dersleri alarak onları hayatından çıkarmayı da başarmış. Aşkı yaşadığı erkek ise onu hayatının merkezine değil Neziha’nın kendini layık gördüğü ikinci kadın rolüne layık görmüş yıllarca. Artık iş o dereceye varmış ki ruhi bunalımlar, intihar girişimleri, sinir krizleri… Ruhu cehennem azaplarında yanıp duruyorken etrafına güçlü görünmekten de geri durmamış. Okuduğu kitaplarla, karşılaştığı bilge insanlar sayesinde aklını ve özünü kullanarak sonunda iç huzurunu yakalayabilmiş.

Bu hikaye bana o kadar tanıdık ve bildik geldi ki. Haccecan’ın hayat senaryosunun farklı bir çeşidi Neziha’nın hayatı.. Alkolik bir baba tarafından geceleri dövülen, sövülen, aşağılanan anlayamadığı sarhoş babayı o sızıp kalana kadar dinlemek zorunda kalan, uyandığında ise hiçbir şey olmamış gibi rol yapan, babasının alkolik olduğunu çevresi anlamasın diye çabalayan, güçlü görünmek zorunda hissettiğim bir çocukluk ve ergenlik yaşamak zorunda kaldım. Bu zorunluluklar iç dünyamda cehennemlerin yanmasına neden olurken, herkese ve her şeye karşı öfke duygusu ile dolup taşıyordum. Yıllar yıllar boyunca bir sürü yaşadığım olayların etkisiyle şu yaşımda bu hayat senaryom için şükür edecek bir hale geldim. Çok şükür.🙏 Anlayabildiğin hiçbir şey acı veremez. (Lev-hi Mahfuz’dan alıntı) Kendi iç dünyamı ve düşüncelerimi değiştirmeden dünyayı değiştirmemin mümkün olmadığını öğrendiğim muhteşem bir hayat yaşamaya devam ediyorum.

Okuduğum kitapların bir çoğunda duygu sömürüsü, kadın cinsiyetinin makus kaderine isyan eden satırlara bolca rastlardım. Ancak çözüm önerisi net olarak sunulmamaktaydı. Artık kitaplarda, internette, insanların diyaloglarında bilinç değişikliğini vurgulayan sözlere, cümlelere sık sık rastlıyorum. İnsanlarda çok hızlı bir değişim ve gelişim mevcut. Dört bir koldan gelecekte ki muhteşem günlere hazırlanıyoruz. Bilge insanları daha çok ortalarda görür oldum ve sayıları hızla artmakta. Yaşarken karşıma çıkan, yaşamını insanlığın öğrenmesi için paylaşıma sunan bu cesur kadını saygıyla selamlıyor, onunla tanışma fırsatı buldurduğu ve Lev-hi Mahfuz çatısı altında bizi buluşturduğu için Yaradan’a teşekkür ediyorum.

Geleceği, yeni dünyayı, bu zorlu hayatları yaşamış, her şeye rağmen güçlenerek çıkmış insanlar kuracak. Bu hayat senaryolarını hiç birimiz boşuna yaşamadık, yaşamıyoruz.  

Yazının sonunu, yazarın kitabını bitirdiği cümlelerle bitirmek istiyorum.

Sonsuzluktan süzülüp bedenin karanlığına büründüm. Egomun duvarlarını kıra kıra içimde ki ışığa kavuştum. Kendimi zehirleyenin de şifalandıranın da ben olduğumu anladım. Gördüğüm, duyduğum her şey bendeydi. Tüm bunları anlamak ve idrak etmek bir seçimdi. Kimse benden daha değerli ya da değersiz, daha üstün ya da aşağıda değildi.

Bu yaşam serüveninde bir tırtıl gibi yerlerde süründüm.

Övgü ve yergi rüzgarlarında savrulup yeniden BEN’liğimi keşfettim.

16 Ocak 2023 Pazartesi

Bir haberin ardından

 


İstanbul'da restoranın iskelesi çöktü: Müşteriler denize düştü

İnternette bu haberin ardından yaşadığım karşılıklı diyaloglar. Bu diyalogları çok değerli buluyorum. Bundan 15 sene önce konuşulmayan her konu artık konuşulur oldu. 

A Kişisi : Bizimle uzaktan yakından alakası olmayan kendilerine kurdukları dünyada gerçek dünyadan bi haber yaşayan asalaklardan başkası değiller.

Haccecan : Kıyamet koptu, amel defteri açıldı A Yargı Meleği hükmünü verdi 🙏

A Kişisi: İşinize geldiği gibi değil mi? O dediklerini bize değil insanlıktan haktan uzaklaşmış perdeli gözlere söyle.

Haccecan; Yahu restaurantta yemek ne zaman suç oldu. Hırsızlık, haksız kazanç, fahiş fiyat ne var ortada? İşletme sahipleri mühür olduğu halde açmış işletmeyi. Siz onlar diye ayrım yapan sizsiniz. Ben o bu ayırmam. Gördüğüm her haksızlığa ses ederim. İktidarı tek bir kere eleştirmez bu sayfa. Halk birbirine girmeye de başladı. Allah sonumuzu hayır etsin.

B Kişisi :  Bazı konularda haklısınız. İnsanın başına gelene gülmemek lazım. Rızkı veren Allah’tır. Çalmadan çırpmadan zengin oluyorsa kimsenin laf etmeye hakkı yoktur. Lakin sizin de her şeyi hükümete bağlayıp eleştirmeye de hakkınız var mı? Bu olayla ne alakası var hükümetin yani sizde bir kerede muhalefeti eleştirdiniz mi? Fetoyla, pkk’nın uzantısı hdp ile ortaklık yapmalarına sesiniz çıktı mı? Katil Selahattin Demirtaş çıksın diyen Kılıçtaroğlu ve avenelerini bir kere eleştirdiniz mi? Hdp ye bakanlığı verelim diyen millet vekiline sesiniz çıktı mı? SSK’yı batırmış Rahşan affıyla hapisten çıkmış Kılıçtaroğluna’mı ülkeyi teslim edelim. Düşünmesi bile korkunç. ALLAH KORUSUN.

Haccecan : Bu siyasi sistemin elle tutulur bir yanı zaten yok. Sistemi düzeltmek hepsinin ellerinde iken bizi birbirimize düşürenler elbet gidici. Kimse kalıcı değil. Uzun yazarak zahmet etmişsiniz.

B Kişisi:  Sizin kadar yorulmadım merak etmeyin. Bu cevap değil, kısa soruyorum eli kanlı gencecik asker polis çocuk katili HDP’YE bakanlık verelim diyen Gürsel Tekin’e oy mu vereceksiniz? Başka bir yorumunuzu destekledim farkındaysanız. Tarafsız ve hakkaniyetliydi. Kimse kalıcı değil doğru ama herkes için geçerli fani dünya muhalefete de kalmayacak inşallah.

Haccecan. Geçim sıkıntısı çekenler bunun sorumlusu olarak denize düşünleri gördükleri için sorumlu iktidar demiştim. 15 yıldır başbakanlık yetmedi, 5 yıldır başkanlık sistemi ile yönetiliyoruz. Kral dururken yaveri niye muhatap alayım? Adalet, ekonomi her konuda muktedirler. Ancak sizin yorumunuzdan sonra fikrimi değiştirdim. Haklısınız. Muhalefet bu gidişatın baş sorumlusu! Siyaset sistemi insanları birbirine düşürmek için var. Ben bu siyasi ortamı zaten sevmiyorum. Terörü destekleyenleri cezalandırma yetkisi bende yok. Destekleyen kim varsa cezalandırsınlar. Ortalarda terör suçlusu varsa bu benim suçum değil. Savunmadığım bir şeyi niye eleştirmedim diye eleştiriyorsunuz. Oy vereceğim kişiyi bile sorgulamışsınız. Restaurantta yemek yediler diye linç edilen insanları savundum diye bu kadarı da fazla. Bu kısır döngü tartışma benim için sonlandı. Hayırlı günler. 🙏

B Kişisi:  Kardeşim olayı saptırmayınız. Yorumları baştan okursanız benimde yazılanları eleştirdiğimi görürsünüz. Bazısı da dozajı fazla kaçırmış bu konuda. Size hak verdim lakin sizlerde ki yanlış şu her şeyi hükümete bağlamanız. Burada ki yerin belediye başkanı CHP’li işletme sahibi kaçak olarak mühürlü yeri açmış. Belediye hiç denetlememiş sonrada yemek yemeye gelenlerin denize düşmesine sebep olmuş yani suçlu ve suç ortada. Zenginlik fakirlik her zaman var. Vehbi Koçlar, Sabancılar, Ezzacılar, Dedemanlar. Cumhuriyetin ilk yıllarından beri var. Bir çoğunun zenginliği de şaibelidir mesela. Vehbi Koç’un babasının Osmanlı’yı yıkan Yahudilerden biri olduğu ve çalınan Osmanlı altınlarıyla zengin olduğu söylenir. İşte burada ki vatandaşın isyanı da buna çalıp çırparak zengin olup faizle işçinin hakkıyla devleti işçiyi sömürerek buralarda alem yapanlara tepkililer. Haklı sebepleri var ama bir Müslüman olarak orada günahsız çoluk çocuk ve alın teriyle zengin olan insanlarda var. Bu yüzden kimseye gülmeyin. Yazım ortada can tehlikesi var diyorum. Siyasete gelince siz başlattınız. Hemen alakasız olan hükümeti suçladınız. Bende size cevap yazdım. Ama yine de cevap alamadım. Ekonomi bütün dünya da bozuk. Herkes kendi ekonomisine göre etkilendi ama ne Ecevit zamanı gibi baştakiler bir birine kitap atıp kriz çıkardılar ne de fabrikaları işletmeleri 23 bankayı batırdılar. Ne de deprem paralarıyla maaş ödediler ne de İsmet İnönü gibi milletin üç ineğinden birini , buğdayın yüzde yetmişini vergi diye alıp millete açlıktan süpürge tohumu yedirttiler. Evet bence de buraya kadar. Size de hayırlı günler. 👐.

Haccecan; Bende diyorum ki bu sistemi isteseler değiştirebilirlerdi. İktidar muhalefet hepsi bu düzenin bir parçası. Geçmişten ders alıp gerçek demokratik, eşit, adil bir sistem kurabilecekken gittikçe bozulan bir sistemin baş aktörü oldu hepsi. En büyük hata payı da tabi ki iktidar. Bütün yetki ellerinde. Kanunları koyma yetkileri onlarda. Hem de 20 yıldır. Israrla beni muhalefeti savunuyor pozisyonuna düşürmeyin. Balkondan düşünleri suçlamak yerine idarecileri suçlayın diyorum. Parti ayırmıyorum. 20 yıldır iktidar şimdi ki muhalefet olsa onları da eleştirirdim. Yanlışları eleştirmek kişiyi küçültmez merak etmeyin. Arada iktidarı da eleştiriniz. 20 yıl öncesine gitmek şu andakileri paklamıyor. Geçmişten ders alıp aynı hatalara düşmemek gerekiyor. Şu an multi milyarderler var. İlerde bu iktidarın zamanında zengin olanları eleştirecekler. Bebek mamalarına alarm takıldı diyecekler. 20 yıl sonra ki bir akılla günümüzü eleştirin bakalım. İktidar muhalefet ayırmadan ama.

B Kişisi: Sizinle anlaşmak zor kardeşim. Ben niye düşenleri suçlayayım. Dedim ya okuyun bende razı olmadım  bu duruma aynı suçlamayı yapmayın. Ben herkesin haklı yönünü belirtiyorum. Pek ala her şey yolunda iken üç beş ağaç için niye gezi olaylarını çıkarıp Türkiye’yi ateşe verdiler. Polisi köprüden atıp şehit ettiler. Ambulansı polis arabasını dükkanları itfaiyeyi vs. ateşe verdiler yağmaladılar. Türkiye’ye milyonlarca dolar zarara uğratanların şimdi ekonomiden hiç şikayet etmeye hakkı yok. Bizde her yere dikilen heykellerden içinde putlar çekirdek çitleyen eşek, havlayan köpek de dahil heykel put dikilmesine de karşıyız. Milyarlarca para israf oluyor. Heba oluyor üstelik biz putperest de değiliz. Hindistanla yarışıyoruz bu konuda. Evet yeni anayasa çıkarılsın. Devleti dolandıranlar, uyuşturucu satanlar, PKK lılar, kadın tüccarları, kadına çocuğa tecavüz edenler, fetocular, darbeciler asılsın, hdp ve destekleyenler bir daha yargılansın. Bir dahi parti kurmalarına izin verilmesin. SSK’yı batıran Kılıçtaroğlu İp Partili deprem parasına konan Koray Aydın af edilmesin. Siyasetten men edilsin. Lgbt’li olmak yasaklansın. Aile’ yi yok ediyor, ahlaksızlık, edepsizlik, üstelik Allah’a Peygamberimize İslam’a Müslüman a en aşağılık hakaret edenler ibret için meydanlarda asılsın. Bazılarının putunu koruyan 5816 yasa kalksın. Herkes bilsin gerçek Osmanlı’yı kimler yıkıp Türkiye’yi yöneten hangi Mason paşalar, sebaist Yahudiler, Ermeni paşalar kimlermiş bilinsin. Tarih yeniden yazılsın. İktidarın oyu yetmiyor, muhalefet destek versin samimiyse. Anayasadan Müslümana zülüm olan laiklik kalksın var mısınız? Tek adam demişsiniz de muhalefet 6 adamdı da ne yaptı? Daha adayları belli değil. At yarışı oynuyorlar herhalde. Uzatmaya da gerek yok, herkesin yolu kendine…

Haccecan Siz hala iktidar yanlılarının her yerde gördüğüm cevaplarıyla yorum yazıyorsunuz. Ben klasik muhaliflerden değilim. Her tarafın yanlışlarını görüp yepyeni bir yol üstüne yol almaya çalışıyorum. 20 yıl sonra bugünleri konuşanlar ülkenin kutuplaşmış halini konuşuyor olacak. Türkiye’nin konumu Müslümanlık kültürüyle yaşatılamaz. Hakiki İslam, peygamberimizin İslam'ı getirdiği yıllarda ki gibi öz İslam’ın yaşanması ile hem Türkiye’ye hem dünyaya barış gelecek. İlk önce Müslümanların hakiki İslam ile yaşaması gerek. İnsanlar akın akın İslam’a gelecek. Bunun içinde laikliğin gerçek manada yaşatılması gerek. Çok yolumuz var ama ben umutluyum.

B Kişisi: size sadece şunu yazıyorum. Bu konu gereksiz yere çok uzadı. Laiklik din ve devlet işlerinin ayrılması demek peki bunu Allah istemiş mi? Peygamber uygulamış mı? Hayır. Laiklik Fransadan devrime dine karşı bir uygulamadır asıl anlamı da biz şeriata karşıyız. Allah devlet işlerinden anlamaz, biz daha iyisini biliriz demektir. ALLAH’IN İNDİRDİĞİ İLE HÜKMETMEYENLER KAFİRLERİN TA KENDİLERİDİR. MAİDE 44 İşte SİZE BİR AYET BAŞKA SÖZE GEREK VAR MI hanım efendi. Beni klasik bulmuşsunuz da asıl klasik sizlersiniz sizde aynı diğerleri gibisiniz. Her şeyden hükümeti suçlayanlar gibisiniz. Aynı cümleler aynı savunma tarafsızmışsınız da neden o halde bir kelime burayı denetlemeyen açılmasına izin veren az kalsın milleti suda boğan CHP belediyesine bir lafınız olmadı.  👋

Haccecan: Peygamber bizzat laikliği uyguladı. İnançlarında kimseye bir dayatma yapmadı. Kendine dayatma yapan, zorba zalimlere karşı mücadele etti. Özgürlük onun asıl mücadele sebebiydi. Hükümette muhalifte asıl Allah’ın hükmünde. Yaşanılanların ilahi planda yeri var. Nasıl hak ediliyorsak öyle yönetiliriz. Bu yaşadıklarımızı kendimiz hak ettik. Ancak Allah bu yaşattıkları ile de bizi bir plan doğrultusunda ilerletiyor. Her şey açıklık kazanacak. Müteşabbih ayet hükümleri bu zamanda açıklık kazanacak. O ayetler ile bakalım hükmedebilecek mi kendini Müslüman sananlar. Hepimize kolaylıklar diliyorum bende.🙏  

B Kişisi: Maşallah Diyanet işleri başkanı Ali Erbaşın yerine geçmiş fetva veriyorsunuz hanım efendi. Lakin karşınızda ki hiç cahil değil. Laiklik şunun şurasında 200 yıllık beşeri bir sistem ne zaman peygamberimiz uygulamış. Ayrıca peygamberimiz sadece YÜCE ALLAH’ın kanunlarını uyguladı. Bunun adı da şeriattır. Sizin yaptığınız işaret 🙏 Hinduların putlarına ve Hristiyanların ilahlarına yaptıkları dua şeklidir. Bizim dinimizde yeri yoktur. Bizim elleri açık budur.👐 Bu yazdıklarınızdan sonra kendi beynimden özür diliyorum size cevap yazdığınız için. Çok ayrı kulvardayız çünkü. Bundan sonra size asla cevap vermicem. Boşa zaman kaybı olur maalesef. Beni Müslüman olmamakla itham ederek kendi imanı giden bayan.

Haccecan. Şu an duyduklarınız yeni olduğu için tepki vermeniz normal. Bende ilk öyle tepki vermiştim. Her yerde duymaya başladığınızda böyle olmayacak. Ateizm ve deizm çok arttı. Diyanet elinde olan Müslümanları tutsun ilk önce. Fetva vermeye tek yetkili kişi Peygamberdir. Kur’an da tek kitap. Kur’anda ki mukatta harfleri ve müteşabbih ayetleri kim açıklarsa ona tabi olurum. Kitap ehli diye kutsal kitaplara inananlara hitap eden ayetlerde var. Orijinal İncil ve Tevrat da ortaya çıkacak daha. Kur’anda adı geçen Lev-hi Mahfuz diye bir kitapta var. Beyniniz daha çoookk yanacak. İnandıklarınızı sorguladığınız günler çok yakında. Denize düşünleri kınayanları değil de neden bana cevap yazıyorsunuz. Bu bile tesadüf değil. Hoşçakalın.

B Kişisi: Ah ah benim beynimi yakmış. Buna da güleyim de boşa gitmesin bari. Sanki böyle bir kapasitesi varmış gibi.😂😂😂 Zavallı kendini akıllı sanıyor. Garibim daha yazdığım Kuran’dan Maide suresini anlamamış sallıyor da sallıyor. Madem Kur’andan peygamber anlamıyor o zaman Mevlana’ın bir sözünü hatırlatayım. Cahillerle asla tartışmayınız kazanamazsınız. Ben hiç kazanamadım demiş. Burada ki hesapta bu. Peygamberimiz laikmiş. Rahmetli Kadir Mısırlıoğlu gibi cevap vereyim. CHÜPPPSSS ULAN CHÜPSSS

Haccecan: Müteşabbih ayetleri Mısıroğlu’da bilmez. Mevlana’da Hele o diyanet Kabala’nın din diye sattıklarından bir kurtulsunda. Ben Maiyede’yi bilememiş olayım. Siz de müteşabbih ayetler konusunda yorum bile yapamazsınız. Allah’ın indirdiği gibi din yaşansaydı Müslüman coğrafyası Hristiyan memleketlerde yaşamak için denizde boğulmazdı. Bütün Müslüman coğrafyaları beğenmediğiniz laiklik ile yönetim altında toplandı. Yorum yapmadan duramadığınıza, seviyeyi düşürdüğünüze ve aşağılamaya da başladığınıza göre beyninizden tekrar özür dilemek zorunda kalabilirsiniz. İyi akşamlar. Araştırmayı ve öğrenmeyi seviyorsanız Muhammet ve laiklik yazarak internette arama yapabilirsiniz.

B Kişisi: Aman Allah’ım çattık. Mecbur cevap veriyorum. Sadece kendinin Kur’an okuduğunu zanneden, kendini alimlerden üstün gören bu şahıs bilgiye ulaşmanın ne kadar kolay olduğunun hiç farkında değil. Müteşabbih ayet demek anlamını sadece Allah’ın bildiği yorumlaması açık olmayan ayet demek. Yani tehvil edilmesi gereken ayetler demek. Bunlardan birisi de Ali İmran Suresi 7 Ayetidir. Bu kadar basit soruya . Hanımefendi uçmuştu inşallah şimdi yere konar. Seviye meselesine gelince asıl kendileri peygamberime iftira atarak dibe düşmüştür. Benim Müslüman olmadığımı kızgın yüz ima ederek imanıma laf ederek asıl kendisi imansız kalıp zındık kalmıştır. İşte bu seviyesizliğin tam kendisidir. Sonra da benden iyi sözler mi bekleniyor. Utanmadan kendini Müslüman sananlar ne demek buna teşekkür ederim ne kadar iyi kalpli Müslüman birisiniz demeliyim? Buda benim görüşüm değil İslami’dir. Bu kadarda gafil olunmaz. Mevlana din eğitimini zamanın en iyi iki hocasından almıştır. Bunlardan biri de Şems hazretleridir. Kadir Mısırlıoğlu'na gelince kendisi 64 kitap yazmış, hukuk fakültesini bitirmiş, 4 yabancı dil bilen, Kur’anı size bir çırpıda anlatabilecek bir şahsiyettir. Bunlar bilgilerinin sadakasını size verse alim olursunuz. Peki sizin ederiniz nedir? Hangi yüksek okulları, fakülteleri bitirdiniz de bu kadar yüksekten uçuyorsunuz. Sizin oku dediğiniz yazıyı okuma zahmetine bile girmem. Benim sapkınlarla işim olmaz. Daha da fazla saçmalamayın artık. Ben 29 senedir Kur’an okuyorum. Kaç kere mealini okudum. Peygamberimiz hakkında da ansiklopedi okudum. Buna rağmen kendimi alimlerin zerresi bile görmem. Siz nerede ise Ebu Hanife, İmam Şafi, imam Malik, İmam Hanbeli' den üstün olmuşsunuz. Onların bilmediği peygamberimiz laik olmuş meselesine vakıf olmuşsunuz. Ayrıca peygamber sadece fetva vermez, tebliğde eder. Fetva şimdi ki alimlerin işidir. Lütfen kimse bana din dersi vermeye kalkmasın. Benim ucuz kahramanlara karnım tok. Müslümanların bu halde olmasının nedeni anlatsak günler sürer. Allah’ın emirlerinden uzaklaştıkları için geldi. Kıyametin alametlerindendir. (Kabala olanlar asıl kimlerdir? Osmanlı’yı yıkıp İsrail’i kurmak Türkiye’yi kuran sabataist, mason paşalar, ermeni paşalar kimlerdir? Kadir Mısırlıoğlu'nun kitaplarını okusunlar ufukları açılır belki) Laiklik ise dinsizliktir. Cumhuriyetin ilk yıllarında laikliği uygulamak için 250.000 insan asıldı şapka takmadı diye. Alim hacı hoca gazi komutan asker köylü ipe dizildi. 14 yıl ezanın aslı yasaklandı. Yüzbinlerce cami kapatıldı ya pavyon yapıldı ya da ahır. 24 yıl boyunca hacca gitmek yasaklandı. Toplanan Kuran’lar yakıldı. Evinde Kur’an bulunanlar işkence edilip hapse atıldı. Daha düne kadar sakal başörtüsü laikliğe aykırı diye kızlar delikanlılar okula alınmadı. Bazıları okuldan atıldı. Benim kızım ise İmam Hatipli diye 70 puanı kırıldı. Kazandığı Coğrafya Öğretmenliği’ne gidemedi. Başı örtülü diye öğretim görevlisinden hakaretler yedi. Anneler kışlaya sokulmadı. Laiklik Fransadan devşirme. Kahrolsun Laiklik ve onu getirenler. Savunanlar yerin dibine batsın. Daha neyi savunduğunu bilmeyen şahıs hariçten gazel okuyor bize.

Haccecan: Kendini Müslümanlar sananlar ifadesini niye üzerine alındınız ki? Bu ifadeyi ben değil Allah kullanıyor. Müslümanım demekle Müslüman olunmayacağını, imtihan edilmeden bırakılmayacağımızı bizzat Allah söylüyor ayetinde. Bu yüzyılın Müslümanlarının imtihanı ne? 1400 yıllık argümanlar bir işe yaramıyor ki dediğiniz Yahudiler her türlü kötülüğü yapabilmiş. Alimler bilerek veya bilmeyerek dine zarar vermişler. Gözünüzde çok da büyütmeyin yoksa sizin içinizde ki özün gelişiminin önüne geçersiniz. Peygamber kimseden değil direkt Allah’tan vahiy alır. Allah hiç bilinmesin diye mi ayet indirdi yoksa bir gün açıklamak için vaktin gelmesini mi gerekiyordu? Dünya da bu kadar kaos varken vakit gelmiştir belki de. Siz duymamışsınızdır. İman ölçer bende yok. Bu da benim haddim değil. Siz yazdıklarımın içinden alınmak istediklerinizi alınıp üzerine kurgulamışsınız. Kim Şems kim Mevlana? Hayatta herkes birbirinden bir şeyler öğrenir. Müslümanlar geçmişte yaşamayı bırakıp bir an önce güncellenip geleceğe ayak uydurmak zorunda. Gelecek bir tek İslam ile kurulabilir. Peygamberimizin getirdiği hakiki İslam ile. 1400 yıldır alim denilen kişilerin bilgileri o devir için değerliydi. İyileri varsa mükafatını Allah verir. Benim savunmamın veya laflarımın hiçbir önemi yok. Ben şu an ve oluşturacağımız gelecekten sorumluyum. Sizin söylediğiniz her şey başım üzerine. Hiç birine alınmıyorum. Sevgiyle. Gönderdiğim video değil yazıydı. Kotanızdan yemezdi. Duyduklarınızdan farklı şeyler duyup, bildiklerinizden farklı şeyler okumazsanız bildiklerinizi sınamış olmazsınız. Allah sonsuzdur. İlmi sonsuzdur. Şu anki teknoloji ve bilim ile sonsuzluğunu devam ettiriyor. Bir insanın zalim mi alim mi olduğu insanların katında dönemine göre değişir. Bir zamanların hoca efendisi sonranın fetösü olabilir misal. İnsanların bakış açısı öğrenme devam arz etsin diye sürekli değişir, değişmeli de. İyi ve kötü iç içedir. Birbirini iter gibi görünür oysa. Zulüm bu topraklarda her zaman vardı, her zaman olacakta. Geçmişte yapılanların kini üzerine bir gelecek kurulamaz. Geçmiş geçmişte kalmalı. Şimdi bir peygamber gelse intikam için mi gelir, barış ve esenlik için mi gelir? Yorumlarınız hep geçmişle ilgili. 20 yıl sonra ki akılla günümüzü değerlendirin birde. Bakalım yapabilecek misiniz? Türkiye Suriyeli, Afganlı ile doldu. Geleceği nasıl kuracağız? Saygılar.

B Kişisi: Geçmişini bilmeyen geleceğine yön veremez. Ders almaz ise aynı hataları yapar. İkincisi de bizim peygamberimiz son peygamberdir. Başka peygamber gelmez. Kim böyle bir iddiada bulunup peygamberim diyorsa şüphesiz yalancıdır. Eğer benim imanıma laf etmediyseniz o zaman bana yorum yazarken bunu yazdınız? Ben size hiç imada bulunmamışken. Feto meselesine gelince Fetoya hiçbir zaman güvenmedim. Zaten aslıda Yahudidir. Amerika, batı, İsrail projesidir. Melun bir zamanlar irtica diyenler şimdi bağrına bastı. Ayrıca benim dediğim imamlar dört meshebin imamlarıdır. Yani onlara da güvenmezsek artık kime güvenelim. Yoksa sizde peygambersiz, hadissiz din isteyen vahhabi selefilerden misiniz? Büyük alimlere bile geçmişte kaldı dediğinize göre onlar bile bugün bize hitap ediyor. Yoksa biz kimiz ki kendi başımıza dinimi anlayalım, yorumlayalım. Peygamberimizin hadis şerifi vardır. “Alimler gökte ki yıldız gibidir onlara tabi olan bana tabi olur” bende onlara tabiyim hanımefendi. Yine bir cümle sarf etmişsiniz Benim kotam sizin sandığınızdan sizden katbe kat geniştir merak etmeyin. Sizin bilgileriniz hiç dolduramaz. Beni dinim hakkında aydınlatacak Kuran Hadis ve din büyükleridir. Yoksa her insanın peşinden gidersek yoldan çıkar sapkın oluruz. Allah korusun. Siyasi olarak hep geçmiş demişsinizde bugün ve gelecekte muhalefetin yeri olmadığı yaşanmadığı için yorum yapmıyorum. Afganistan ve Suriye bir zaman Çanakkale’de savaşmış. Afganlılar bize altın para göndermiş. O paraların üzerine yatılıp İş Bankası kurulmuş. Kendi üstüne almış sonra CHP TDK TTK’ya bağışlanmış onların hakkına girmiş haramzadelerde. Dışarıdan gelme aslı sebataist mekadonyalı sefirdir. Onlar ise bir zamanlar Osmanlı tabiası idiler. Dışardan gelenlerin bende gitmesini istiyorum. Başta Cumhuriyetin ilk yıllarında Türk ismi ve soy ismi verilerek Türkiye getirilen 3 milyon Yahudi, ermeni, Rum olmak üzere bunlar ilk olarak İzmir, Bursa, İstanbul, Diyarbakır’a yerleştirildiler. Melunlar sonra da bizim dinimize, ahlakımıza, yaşam şeklimize müdahale ettiler. Başta merkez bankasını, ekonomimizi ele geçirdiler. Ermeniler sinemayı, Rumlar gazete, tv köşelerini, Yahudiler ise ekonomiyi, parayı ele geçirdiler. İşte size ittihat ve terakkinin yaptıkları. Bugün peygamberimiz geri gelseydi başta putları, heykelleri yıkar, paranın üstünde ki put resmini kaldırır, anayasayı kaldırır, şeriat kurallarını getirirdi. Yine her kasımda imanlarını tazelemeye gittikleri Yunan ve Yahudi tapınaklarına benzeyen kabir mi desem, tapınak mı desem onu da yıkardı. Böyle dine hurafe sokanların da kellesini alırdı. Geçmişte yaptıysa Ebu Cehillerin kellesini temizlediyse bugünde aynısı yapardı. Asrı saadeti tekrar getirirdi Resulüm. Sizin gelecek kurmak istediğiniz CHP başından beri projedir. Hep ecnebi asıllıların elinde idi şimdi de öyle. Kemal Kılıçtaroğlu’nun annesi Yahudi’dir. Mavoş hanım şimdi Tunceli’de bir Ermeni mezarlığında yatıyor. Meral hanımın dedesi de Osmanlı’ya ihanet etmiş sonra da Selaniğe sürülmüş bir Ermeni’dir. Cumhuriyetin ilk yıllarında Türk ismi verilerek Diyarbakır’a yerleştirilmiştir. Babacan’ın aslı ise ukranyalı Yahudi dinini benimsemiş hazar Türkü'dür. Dedesi şimdi Ukranyada Yahudi mezarlığında yatıyor. Babacan ismini de oradan alıyor. Bunlarla gelecek kurmak istiyorsanız o sizin hayaliniz. Ben ise Allahtan vatanıma, milletime hayır getirecek göğsü iman dolu bir lider istiyorum. İnşallah olur. RAB’BİM BÜYÜKTÜR.

Haccecan: Hatemen Nebiyye konusuna geldik madem. Hatemen kelimesi Son peygamber olarak yorumlanmıştır. Hatemen kelimesi aynı zamanda mühür anlamına gelmektedir. Kendisi gibi olanları tasdikleyen peygamber olarak da yorumlanabilir. Allah, hem kimsenin bilemeyeceği müteşabbih ayet indirsin, hemde bunu açıklamasın. Açıklamayacaktı niye yazdı? Süper bilinmeyen olarak katında bırakırdı. Bir peygamber gelirse bundan haberiniz olur ve sizi ikna eder. Sorgu ve suallere açıkça cevap verir. İmanı sorgulamakla ilgili ne yazmışım? ( Müteşabbih ayet hükümleri bu zamanda açıklık kazanacak. O Ayetler ile bakalım hükmedebilecek mi kendini Müslüman sananlar Hepimize kolaylıklar diliyorum 🙏) İsrail devletinin zulmüne karşı duran Yahudi’leri internette bir araştırın. Dünyada insanlar ırkından bağımsız olarak sadece iyi ve kötü olarak ikiye ayrılır. Bu dünyada kötüler Allah’ın izniyle her role girerek faaliyetlerini yapar.  İyi insanlar kötülükten çok şey öğrenir, tarihten çok şey öğrenir ancak kin tutmaz. Kötülüğün karşısında bilge olarak durur. Allah şüphesiz büyük. Böyle bir lider var ancak sizin kafanızda ki gibi özelliklere sahip değilse yine de red mi edeceksiniz? Hadisler konusu ise hiç sandığınız gibi değil. Peygamberin ölümünden 200 yıl sonra Buhari tarafından toplanıp dini kaynak olarak sunuldu. Peygamberimiz ve dört halife zamanında neden kitaplaşmadı da 200 yıl sonra kaynak olarak sunuldu. Peygamberimiz sözlerine yalan katılabileceğini düşünmeyecek kadar vizyonu yokmuydu? Sonra da sahih- sahih olmayan hadis kavramını çıkarttılar. 1400 yıl öyle böyle bu zamana geldik. Müslüman coğrafyaların hali ortada. Demek ki artık farklı düşünmeli. Vallahi gelecek İslam’da. Ancak peygamberin getirdiği halinde. Kendinizi şimdiye kadar farklı şeyler duymaya ve bunları sorgulamaya açın. Duyduklarınızı da şahsileştirmeyin lütfen. Saygılar.

B Kişisi: Gerçekten sizin adınıza üzüldüm. Nasıl bir yola girmişsiniz kardeşim. Kur’an ı sorgulamak ne haddimize. Haşa. Allah’ı sorguluyorsunuz. Allah kendi ilmini gösteriyor bize. Peygamberimiz de zaten tebliğ etmiş. Müteşabbih ayetlerin neyini sorguluyorsunuz? Kardeşim Hintliler’in vedalar kitabı ikisinde bile son peygamber olduğunu bildirmiştir.  Hristiyanların kitabı olan Barnabas İncilde de peygamberimizin son peygamber olduğu adının da Ahmet olduğu bildirilmiştir. Hz. Ademden itibaren ne kadar peygamber varsa son peygamber Hz. Muhammed’i müjdelemiştir. Ona ulaşırsanız tabi olunuz demiştir. Hz. İsa ben gitmeliyim ki o müjdeci gelsin demiştir. Başka peygamber beklemek küfre götürür. Bunu Deccal iddia edecek, bir çok insan akın akın ona tabi olacak. Ben onlardan değilim elhamdülillah. Yazdığınız kendini Müslüman sananlara sizde tabisiniz. Herkes sorumludur zulme karşı Yahudiler bizi sevdiklerinden değil onların mezhebi başka bir İsrail devleti kurulur ve zulüm devam ederse kendi sonlarının geleceğini biliyorlar. Kitaplarında böyle yazıyor çünkü. Onlara devlet kurmak yasaklanmıştır. Bana dinimi anlatmaya çalışıyorsunuz da Hinduların putlarına ilahlarına yaptıkları dua şeklini bana yapmışsınız. Unutmayın ki peygamberimiz başka dinlerin adetini yapmamak için sağ elinin tırnaklarını atlayarak kesmiştir. Bende size kolaylıklar diliyorum. Bu da Müslümanların simgesidir. 👐

Haccecan: İnsanlar akın akın İslam’a gelecek. Hindusu, Hristiyanı bir sürü farklı dinden insan. Onlara da dua işareti yapamazsınız, Allah’a Tanrı diyemezsiniz mi diyeceksiniz? Onlara nerede nasıl davranacağını söylemekle vakit harcamayın bence. Yeryüzünde binlerce çeşit din yaratan Allah zaten. Müteşabbih ayetlerde bir peygamber geleceği yazıyorsa onu da mı inkar edeceksiniz? Yoldan sapmışsam beni yola Yaradan koyar. Merak etmeyiniz 🙏

B Kişisi: Beni cahil yerine koyuyorsunuz da ilk önce Tanrı kelimesinin anlamını öğrenin. Tanrı kelimesi Şamanizm ilahlarının adıdır. İslamda yeri yoktur. Yine saçlamamışsınız. Yeryüzünde her din mübah olsaydı Allah cehennemi yaratır mıydı?  Müşriklerin, ateistlerin, putperestlerin şirk koşanların bunlardan biri de Hristiyanlar. Hz. İsa’ya Allah’ın oğlu demişlerdir. Yahudilerde Hz. Üzeyir’e Allah’ın oğlu demiştir. Cehenneme gideceğini onların pislik olduğunu bildirmiştir. Yeryüzünde tek din İslam. Gerisi hükümsüzdür. İşte size bir ayet. Ey İman edenler Yahudileri, Hristiyanları dost edinmeyin. Onlar Birbirlerinin dostudur. Sizden kim onları kendine dost edinirse kuşkusuz onlardandır. Şüphesiz Allah Zalimler topluluğuna hidayet vermez. Maide 51. Ayet. İşte size ayet. Her din geçerli olsaydı Müşriklerin dinide geçerli olurdu. Putlarının adı olan Lat , Menat Uzza ismini kullanıp Araplarda sizin batıl bir dinin ilahı olan Tanrı kelimesini Allah’a yakıştırırsanız onlarda haşa menat diyebilir mi? O zaman Yunanlılarda Zeus, İran’lırda taptıkları ilah Hürmüz desin. Danimarkalılar odin, Hindular şiva desinler olur mu? Tevba yarabbim bende Kur’an mealini okudum hiçbir hocadan da duymadım. Hadi gösterin hangi ayetse. Gösteremezsiniz çünkü yok. Uyduruyorsunuz. Kendi kendinize yeni bir din icat etmeyin. Ama bu İslam değil şirktir, sapkınlıktır. Gelecek olan İsa Mesih ve Mehdi’dir. Tırmizi’yi Hanbeliyi beğenmemişsiniz de onlar bir hadis için binlerce kilometre yürüdüler. Ayrıca uydurma hadisler ayıklanmıştır. O kitaplarda ki hadisleri okuyun eğer o zaman eğer Kur’an ı red ediyorsanız. Anlaşıldı siz Müslümanlıktan çıkmış selefi, vahhabi, yada mehdi geldi dediğinize göre askeri denen şahsı iddia ediyor mehdi olduğunu. Şia’sınız o zaman.  Bende diyorum ki o zaman sizin dininiz size bizim dinimiz bize. Yazdıklarınıza cevap vermeye çalıştım hem kontörüm bitiyor hem de sağlık sorunlarım. Gerek görürsem sonra inşallah.

Haccecan: Yahu sözlerimi niye kişiselleştiriyorsunuz. Ben de bu topraklarda yetiştim. Yazdıklarınızı biliyorum. İslam tarihsel bilgilerin üstüne katlaya katlaya artık ilerlemiyor. Defalarca yazdım. 1400 yıllık bilinenler artık götürmüyor. İsa Mesih geldi, Mehdi de geldi. Müteşabbih ayetler de açıklandı. Bildiklerinizin tam tersini söyleyecekler. Tarihten aldıkları derslerle gelecekten bahsedecekler. Ben tarihte ne olmuş ne bitmiş çokta ilgilenmiyorum. Hepimizin ruhunda bu deneyimler var zaten. Ben gelecekle ilgiliyim. Bende işyerindeyim yoğunum.   Geçmiş olsun. Hoşçakalın   

9 Ocak 2023 Pazartesi

Çorak Toprak

 

20 yıl sonra kendimi nerede mi görüyorum?

Sende!!!

Aklını benle bozmuş deme ama valla öyle..

Yüzüm çorak topraklaşmış, ellerim çatallaşmış,

Memelerim sönmüş, belim eğrilmiş…

Topuklarım şu anda da yarık,  olmuşum dikenli topuk

 dilim ise bir bıçak, hep keskindi , artık kep keskin

Seni dillemeye devam ediyor olacağım muhtemelen

Kaçısın yok bundan!!..

Bırakıp gidemiyorsun ya benden

Bende senden!!!

Ölmemişsen eğer ve ölmemişsem ben

Yerim yurdum belli benim

Hep sen!!!!

 

Çorak topraklarda var olmak nasıl mı?

Telaş hiç bitmiyor, gayret ve çaba…

Çapalarken çabalayıp duruyorum boşuna...

Tırnaklarım yok artık iyice aşındılar, sıra parmaklarımda..

Her gün bir önceki günü, daha arar oluyorum

Salıyorum öfkeyi toprağa, kazsın dursun boşuna…!

Tembellik yakışmaz ona, ölmüş demektir durursa!

Susuz olmayacağını bile bile yine de tepine tepine

Kaşlarını çatıp homurta homurta

Asıyor suratını somurta somurta..

Söyleniyor, susmak bilmiyor…

Kimse yaklaşamıyor yanına, etrafı çevrili korku duvarıyla

İhtiyacı olanı  biliyor o da aslında,

İstemek dilenciliğe eş değer anlasana...

Ufuk çizgisini görürdüm arada başımı kaldırdığımda

Hep bir merak vardı, çorak toprakların ardında ne var acaba?!

 Çocukluktan bir tek bu merak kaldı

Diğerleri çorak toprağı eşelerken kayboldu

Merak ardından hayalle donandı

Hayallerim de hep imkansız ve olmayacak sanılanlar vardı

Bir tek merak varsa gerisi işte o kadar kolay dı... 

İlerde çok ilerde yaşanmamış zamanlarda

Bir ben ve bir sen vardı…

Tek başına olmaz o diyarlar, muhakkak birisi olmalıydı

Neden “o”, “sen” olmayacakmışsın…?

“Sen” böylece "ben"de ki yerini aldı..

Sen olmayacaksan "ben"im ne önemim vardı…?  

Çorak toprakta bulduğum “sen” artık hayallerimde ki “sen”

Hayallerimde ki “sen” elbet bir gün olacak, gerçeğimde ki “sen”

Bu arada geçecek sürede  şimdilik sadece "ben" var…

İşte bu yüzden bende ki önemi çok büyük 

“O çorak toprak”


Haccecan

08 Aralık 2022-09 Ocak 2023

Ceren Gündoğdu-Özgür Çevik Tutsak Yazarken dinlenildi

3 Ocak 2023 Salı

Örgütlü İyilik

 

İçimde her zaman karşılık beklemeden iyilik yapma isteği vardı. 2009 yılında gönüllü olarak çalıştığım kurumun arama-kurtarma ekiplerinde görev almak için başvurmuştum. Bu ekiplerde görev almak için bir çok eğitim almak gerekiyordu. Afet koşullarında en kötü senaryo da  insanlara yardım etmen bunu da yaparken de hayatını devam ettirebilmen için bedenen, zihnen ve psikolojik olarak hazır olacağın ağır şartlarda eğitim alırdık. Dağ başında karın üzerinde çadırda kalırdık mesela. Veya deprem senaryosu için yıkık binaların içinde kazazedeye ulaşıp ona medikal destek sağlama eğitimleri alırdık. Veya uçurumdan aşağı düşmüş bir araçtan kazazedeyi kurtarma senaryosunda kayalıklardan aşağı iple iner orada tıbbi müdahale eğitimi alırdık. Akarsuyun içine dalıp kazazede kurtarma senaryosu veya. Bildiğin komando eğitimleri… İnanılmaz tehlikeli eğitimlerdi. Çok korkuyordum ama korkak yanım beni aynı zamanda tetikliyordu. Korkunun esiri olmayı kendime yediremiyordum. Grup oyunlarıyla ekip ruhunun oluşması sağlanır, yeri geldiğinde canını emanet edeceğin insana güvenmen için ortam oluşturulurdu. Eğitimlerde psikolojiyi zorlayacak ortamlar özellikle oluşturulurdu. Örneğin sırtında 20 kg’lık bir yük varken arazide koşmaya çalışıyorsundur, aynı zamanda bir kişi başında sürekli “hastamı kurtarın!!!” diye öfkeli bağırarak hem bedensel hem psikolojik zor ortamlara alışman sağlanırdı. Büyük olay yerlerinde öfkeli ve panik olmuş insanlarla iletişim kurabilmen için bunun önceden eğitimini alman gerekiyordu. Bu eğitimlerde bu psikolojik baskılara dayanamayacak kişiler eğitimin ilk gününde kendini belli ediyordu. “Sen bana nasıl bağırabilirsin?” diye bağırarak eğitimciye cevap veren kişiler sonra ki eğitimlere de katılmazdı zaten. Eğitimlerin başında herkes mesafeli ve soğuk dururken eğitim sonunda herkesle sarmaş dolaş olmuş bir şekilde eğitim sonlanırdı. Ekip olmayı öğrenmiş olurduk.

Afet koşullarında malzeme çok önemlidir. Malzeme olmazsa hayatta kalamazsın. Malzeme senin namusundur. Onu korumaya mecbursundur. Bunu öğrenmen için eğitimlerde özellikle malzemeleri çalarlar, çalınan malzemenin önemini anlayarak eğitimi tamamlardın. Bu tecrübeyi ise hayat boyu aklında taşır, gerçek vakada alnında yıldız olarak duran o bilgiyi alnından indirip kullanırdın. Sürekli tetikte gezersin gerçek vakalarda…  

Ekipler 5 kişilik timlerden oluşuyordu. Lider, güvenlik, iletişim, malzeme, müdahale… Her işten bir kişi sorumluydu. Vaka sırasında lidere itiraz edemezsin. O ne derse yapman gerekir. Hayati bir durum olmadıktan sonra onun lafının üstüne laf söyleyemezsin. Olay bitip merkeze döndüğünde lideri yerden yere vurabilirdin. Güvenlikten sorumlu kişi olay alanının biraz uzağında durarak bütün olay yerini uzaktan gözlemler. Sen olay yerinin kargaşası içinde  işle meşgulken etrafta olup bitenle çokta farkında olamazsın. Güvenlik sorumlusu tehlikeli durumlarını tespit ederek lideri bu konuda bilgilendirmekle görevliydi. İletişimden sorumlu kişi merkezle ve ekiple sürekli irtibat halinde olarak olay yerinde ki bilgileri merkeze, merkezin komutlarını olay yerine bildirmekten sorumludur. İletişim en önemli konulardan biridir. İletişim yoksa kargaşa başlar. Malzemeci, hastayı kurtaracak malzemeyi müdahale eden kişiye getirir. Enkaz altına veya uçurumun dibine malzeme taşımaktan bahsediyorum. Hastane ortamı gibi bir ortam olmadığından zor ortamlarda sürekli tetikte olman gerekiyordur. Örneğin sel olmuş, dereler taşmış, yol kopmuştur. Bu ortamda malzemeyi götürebilmek herkesin harcı değildir. Kamu malı olan bu malzemeler ucuzda olmadığından onları korumanın önemi bu yüzden kat kat daha önemlidir. Lider bütün bu panik ve kargaşa ortamında ani, hızlı ve doğru karar almak zorundadır. Ekip üyelerinin hepsini iyi tanıyıp, karakter özeliklerine göre olay yerinde onları hızlı yönlendirebilmelidir. Hem ekibinin hem de kazazedenin canından sorumlu kişidir. Ekibine güvenmezsen o vakaya gitmemek can güvenliğin için en doğru karar olacaktır. Hayatta kime güvenip güvenmeyeceğim kararlarını o eğitimlerden sonra almaya başladım. Hayatta bir çok şeye geç başlamış olsam da hızlı yol aldım. Sürekli baskılı ortamlarda büyüdüğümden olsa gerek rahat ortam beni çok sıkardı. Baskı ortamında daha hızlı gelişirsiniz. Bir şeyin yokluğu size varlığının önemini daha iyi öğretiyor. Bir çok askerliğini yapmış erkekten daha fazla askerlik yaptım desem abartmış olmam.  

Bana kimse söylemedi ama ben kendimi iyi bir gözlemci olarak değerlendiriyorum.  Gözlem benim işim. Amatör fotoğrafçılıkla uğraşmam bu yönümü geliştirmede katkısı olduğunu düşünüyorum.  Bu eğitimler beni inanılmaz güçlendirdi. Kendimi ekip içinde en çok güvenlik işinde yetenekli görüyordum.

Tabi bu eğitimleri 10 sene önce aldım. 20’li, 30’lu yaşlarda aldığım bu eğitimlerin 40 yaşında meyvesini yiyorum.  Vücudum artık duraklama dönemine girdi. Günlük 15.000 adımdan sonrası beni zorluyor. Bütün o yaşadıklarım tecrübe olarak yerini aldı.   

İyi niyetli olmak bu hayatta çok önemli bir konu ama sadece  iyi niyetli olmak yetmiyor. Sadece iyi niyet ile afet ortamına girerseniz bir afetzede de siz olur kurtarılmayı bekleyenlerden olursunuz. Tabi sağ kalırsanız.  Eğitim, bilgi, akıl, zeka, çeviklik, tecrübe, gözlem, öngörü, hızlı karar alma, bazen tevekkül … Bu üç nokta kolay kolay bitmez… İyi niyetin yanına bir çok şeyi eklemek zorundasınızdır. 

 Evrene saf iyi düşünceyi mesaj göndererek hayatın düzeleceğini söyleyen salt pozitif zifürütel kaynaklar insanları eksik bilgilendiriyor. Hayat hepimizin kafasına vura vura her şeyi öğretiyor aslında. Hayat sana zorla bir şeyleri öğrettikten sonra eksikliklerini tamamlarsan, bakış açını doğru yöne çevirebilirsen hayatın olumlu bir hale dönüşüyor. Zorluklardan geçmeden hayatın lezzetini çokta anlamıyorsun. 

40’lı yaşlarımın başında artık eskisi gibi sırtımda yükle dağ bayır gezemem, uçurumlardan aşağı iple inemem ama içimde hala dünyayı kurtarmakla ilgili hayaller alev alev yanıyor. Oturduğum yerden dünyayı kurtarmam mümkün mü? Mümkün… Tim liderim ve ekip arkadaşlarıma çok güveniyorum. Ekip içinde ki rolümü de kendim belirliyorum. Kimse karışmıyor üstelik bana.. Hakikat ile batıl mücadelesinde batıl fikirlilerin beyinlerine onlar için yeni hakikat bilgilerini yazmak, onları şaşırtmaktan çok keyif alıyorum. Üstelik bunu 10 parmağımı kullanarak, oturduğum yerden klavye başında yapmak çok kolay.. Birkaç tıkla, birkaç yazı, yorum ve şiirle dünyada ki değişimde bir damla bile etkim olursa ne mutlu bana.

Dünya da ki büyük eksikliklerden bir tanesi de dünyada ki iyilerin sadece iyi olması. İyi olmanın yanında başka bir özellikleri yok!... İdi... Artık bu da değişiyor. Vakit donanımlı iyilerin örgütlenme vakti.