Görev Beni Çağırıyor... Seni de...

28 Şubat 2024 Çarşamba

Sevgi'ye Dair

 

Kendim ile bem🌞 arasında bir yerlerde

Kendimi arıyorum, bilmeden ne zaman kaybettiğimi…

Kaybetmek sanki bir meziyetmiş gibi…

Bir sürü mana buldum, aramaya kendimden başladığım yerde

Sonra her şey manasız geldi bem’e kavuştuğum yerde

Ne çok anlam yüklemişim “aramak” fiilinin üzerine

Kaybetmek, ne büyük bir meziyet imiş…

Buldurduğunda sevmek eylemini

 

Sevmek adında bir eylemi

Öğrenmek için gönderilmişiz yeryüzüne

Sevgi, bir eylem mi yoksa bir duygu mu?

Belki de bunu öğrenmek için yaşıyoruz bunca durumu…

Yaşama daha iyi, eyleme dökmediysen sevgi gibi bir duyguyu…

Eyleme dökülmediği için sevgi yerine hissediyorsun bunca acuyu

Acı olan şeylerin bile, bir gün sevgi ile anılacağını

Acı olayı yaşarken hiç kimseler anlayamadılar..

Daha çok anlam yüklenilmeli “anlamak” fiili üzerine…

Haccecan

21.02.2024

🌞buRAK özDEMİR -Güne-eş Dil Kitabından alıntı.

19 Şubat 2024 Pazartesi

Olmasa


 

Deniz, gözler ve aşk olmasa

Nasıl yol alırdık şiir yollarında

Olmasaydı duygular, kötü sandıkların ve akıl

Neyi çekiştirdik gün boyu akan zamanda

Olmasaydı okyanus, sular nerede buluşur...

Eller olmasa sevgililer nasıl kavuşur..

Olmaz diye ne dedilerse...

Oldurdum her şeyi kendi içimde

Olur diye ne dedilerse

Olamaz diye kural koydum önlerine

Şiiştt ses etmeyesin sakın

Duyarlarsa alırlar benden ilhamımı..

İlham olmasa, sezdirmese varlığını

Neyi karalardım bu satırlara

Kızılderili benliğim soykırıma uğradıysa da

Var olmaya devam ediyor ruhum berzahta 

Yepyeni bir soy geliyor, soy aramayanların arasında 

Bazen bir sen gelir aklıma, bazen bir nağme gramofonda, 

Titreşirken buluyorum kendimi sonsuzluğun diyarında...

Deniz, gözler ve aşk olmasa...

Nasıl kavuşur deniz okyanusa, gözler aşk'a, ben sana....

Anlatılamayan her şeyi, sığdırmaya çalışıyorum satırlara..

Ben artık ben olmayacağım ki her şey anlaşıldığında... 

Haccecan

19.02.2024

1 Şubat 2024 Perşembe

Şiire Düştüm

 


Sevme ihtimaline kapıldığımda

Kendimi buldum, şairliğin ayazında

Sıkı sıkı sarılıp ısınayım diye bir yer ararken 

Düşüyorum dipsiz şiir uçurumlarına  

Tut elimden kaldır beni...


Şiire düştüm

Boğuluyorum kelimelerin manalarında,

Manaların herkesçe farklı yorumlanışına

Herkesin yolunun farklı oluşuna

Ve herkesin yolunda farklı yol alışına

Kayıt şartsızlığa yüklediğim anlamlara

Boğuşuyorum düşüncelerin karmaşıklığında

Birde zihnimde yanıp sönen o bakışlarınla

Yol göster, çıkar beni 


Şiire düştüm

Kur'an çarpmış gibi yerle bir olmuşluğuma

Çırpınmaların işe yaramayışına

Korku çıtasını aşmaya ramak kaldığında

Hayal ile gerçek sanılan arasında fark olmayışına

Varlığa ve yokluğa doğru akan tüm hayranlığa

Varlığında yokluğunda bir olma olasılığına

Olasılıklar arasında gidip gelirken yanılmışlığıma 

Teslim oluyorum artık bütün pişmanlığımla

Azat et, kendimden beni...


Şiire düştüm

Keder ve hüzünle aldığın yolun dumanlı oluşuna

Işığı düşleyip, bir hayalin peşinden yol almışlığa 

Öz'ün, nurun kaynağı olduğunun farkına vardığında 

Teslim et kendini; teslim olmaya, akış'a ve aşk'a 

Darmaduman et beynini ve yarat evrenini baştan aşağıya

Şairliğe imrendiğin yolda bunlar gelecek başına

Hala imrenecek halin kaldıysa, gözünü karartıp düş bu yola,

Hangi yolun yolcusu isen sabret, bir gün varacaksın yolun sonuna 

Yolun sonunda kendi özüne tutun ve kalk artık dimdik ayağa...


Haccecan

01 Şubat 2024

Mona Roza, Sezai Karakoç (Okuyan Sacit Onan)