Görev Beni Çağırıyor... Seni de...

25 Mayıs 2011 Çarşamba

Dünyanın Bilinmeyen Harikaları



Dünyanın bilinmeyen harikaları adlı Karadeniz'e gönderdiğim mail üzerine aramızda yaşanan diyalog...

Karadeniz: Ne garip ki içlerinde ne İslami mimarinin ne de Türk dünyasının bir eseri var.. :((((

Haccecan: Sence neden?

Karadeniz: BİR DİN DÜŞÜN...RESİM YASAK..HEYKEL GÜNAH...MÜZİK ŞEYTAN EĞLENCESİ NEDEN OLABİLİR?...

Haccecan: Bir Türkiye düşün... Yüzbinlerin kanıyla kurulsun. Temelinde, Tam Bağımsızlık, Demokrasi, Özgürlük, Eşitlik Olsun... Şu an ki durumumuz ise ortada... Bunun suçlusu yüzbinlerin ve Atatürk'ün suçumu? 
 Şu an ki durumumuzun faturasını Atatürk'e kesen insanlardan bir farkını göremiyorum....
İslam dini kız çocuklarını diri diri toprağa gömen kavme indirildi... İndirildiği topluma birçok yenilik getirdi... Kadınlara haklar sağladı...
 Dine önceki bakış açımla şu an ki bakış açım farklı... Bakış açısını değiştirmeyen, tutucu, Allah'ı,  Dini kendi tekeline koyan, yasakları, kuralları koyma yetkisini kendinde bulan insanlar yüzünden İslam dini gerici olarak görülüyor... Sadece din konusunda değil bu tip insanlar günlük hayatın her alanında yolumuza engel olmaktan başka bir işe yaramıyorlar... Tutuculuk konusunda bazen din konusunda tutucu olan insanlarla aranda bir fark göremiyorum... Tutunduğunuz dallar farklı olsada sonuçta bir dala asılıp kalmışsınız... Zikrettiğiniz şeyler ise hep aynı....

Karadeniz: DİNLERİN İNSANLIĞA GETİRDİĞİ GÖZ YAŞI VE KAN VE DEHŞETİ HİÇ BİR DOGMA GETİMEMİŞTİR...DİN TARİHİ HAKKINDA BİLGİN İSLAMİ KAYNAKLARA DAYANIYOR...VE OLAYA TEK TARAFLI BAKIYORSUN....KAFANI ÇEVİR VE ETRAFINA BAK BU İNSANLAR O DİNİN ESERİ...SEÇ BEĞEN BEĞENEBİLİRSEN...:(((

Haccecan: Herşeyin suçlusu olarak dini kabul edelim... Bende artık senin gibi düşünmeye başladım varsayalım... Eline ne geçecek...? Neden her konuyu dine bağlıyorsun...? Hepimiz dini terkettik varsayalım.. O zaman bu kan, bu kargaşa duracak mı?
 Şu durumda dinin olmadığı, hiç bir dine bağımlı olmayan insanların olduğu mutluluk ve refahın olduğu kan dökülmeyen bir yeri örnek göster bana...
 Tutucu ister bir dine mensup olsun, ister bütün dinleri yok saysın... Benim gözümde hepsi aynı... Kendisinin kabul ettiği değerler dışında ki tüm değerlere yanlış, kötü, gereksiz olarak bakan insan gözümde kibirlidir.... Asıl sorunda bu noktada başlıyor...
Bir değere inanmak ve inandığı güzel değerleri yerine getirmeye çalışan, sorumluluk sahibi insanlar gözümde çok daha değerli...

Karadeniz: Din dinadamların elllerinde yönetim aracından başka birşey değil iken ve insanları yönetmek ve yönlendirmek için daha küçücük yaşlarda onlara belli bir dogmanın ki bu dogma çağının insanlarının kavgalarını kinlerini ahlak anlayışına göre yetiştirirler iken...Kalkıp din kalkınca göz yaşı kan dinecek mi?...
Evet dinecek...O vakit insanlar diğerine öteki gözü ile bakmayı bırakacak...Daha bebek iken sen Müslümansın senin dinin onun dininden daha büyük... O Yahudi bu Hıristiyan anlayışı kalmayacak...
 Bunları anlatmak ki sen zeki bir insansın bana inan boş geliyor..
Tartışmak için yazıyor gibisin.. Lütfen...Biraz samimiyet...  :(((

Haccecan: Off Karadeniz offfffff Tartışmak için yazmadığımı göstermek için bu konuda seninle bir daha konuşmayacağımı bilmeni istiyorum....  Gönderdiğim bir çok maili din konusuna bağlayıp tartışmaya başlatan sensin... Tartışmak için tartışan kişi olarak ilan edilen ben oluyorum....  At gözlüğünü gözünden çıkartıp, birde benim baktığım gözle baksaydın ne demek istediğimi anlardın...Lütfen biraz daha geniş bakış açısı.... :(((((

Karadeniz: Eğer gerçeği göremiyorsan at gözlüğü olanın kim olduğu yorumunu sana bırakıyorum.. Bundan gayri miras kalan dinin ile mutluluklar dilerim... Ama şunu unutma bir insanın iyi olması için onun iyi yetiştirilmesi gerekir. Bu iyiliğin evrenselleştirilebilmesi içinde her türlü kimlikten arındırılmış bir kişilik gerekir...
 Benden bu kadar...

Haccecan: Benim inandığım din sevgi, hoşgörü dini.. Benim örnek aldığım peygamber sevgi, ilim, saygı peygamberi... Ben onun ve onun gibi olan insanların yolundan gitmeye çalışıyorum... Tutucu insanlar ister Hristiyan, ister Müslüman, ister Yahudi ister Hindu olsun. Ne olursa olsun... Kendisi dışında ki her türlü düşünceye sahip olan insanları istemez, sevmez, kendi düşüncesini karşıya kabul ettirme çabasına girer...
Bende ve inandığım dinde diyor ki... Hoşgör, sev, say... Adaletli ol diyor... Sana zararı dokunmayana dokunma. Sen sadece iyilik yap... Gerektiğinde savaş ve öl ama davandan vazgeçme... Korkak ve esir yaşamaktansa ölmek daha iyidir ve şehitlikle mükafatlandırılırsın diyor...
 Sen Hiçsin ben İslam... Hoşgörüde ve sevgide benden daha ileride olduğunu düşünmüyorum... Daha iyi olduğunu düşünseydim "hiç" olurdum...
 Senin kimliksizleştirme dediğin benim gözümde islamla aynı... İyi olanları yapmamı söyleyen İslam dini varken neden yok sayayım...?

Karadeniz: Aynı plağı sürekli başa sarmaktan bıkıp usanmadın gitti ne deyim....Sığ suların sıcaklığını terk edemeyecek kadar zayıf olmak böyle birşey... Yanlışlara doğru, doğrulara yanlış diyerek ve aslı olmayan kabuller ile kendi hayal dünyanda yaşıyorsun... Ne senin dediğin peygamber öyle biri ne de o dediğin din öyle bir din...Hayal dünyasında ki Alice gibisin...Umarın evin yolunu bulursun...

Haccecan: Şu ana kadar bende dahil kaç kişiyle bu tartışmaları yaptın?
Karadeniz: ....
Haccecan: Tartıştığın kişi sayısını yazamadığına göre çok kişiyle tartışmış olmalısın. Değil mi?  Peki tartışmalarından bir sonuç elde edebildin mi? Kaç kişi artık senin bildiklerini biliyor? Kaç kişi senin gibi düşünmeye başladı ve ya kaç kişinin sahip olduğu düşüncelere artık sende sahipsin????????
Karadeniz: ....
Haccecan:  Farklı bir plağı takayım dedim ama bu seferde plağı takıp çalmama sen engel oluyorsun... Böyle yaparsan kaybettiğim evimin yolunu nasıl bulurum ben... Sorularıma cevap bekliyorum....
Karadeniz: Çook eskiden bu tür tartışmaları sadece bilgimi yada bilmediklerimi sınamak için tartışırdım...Ama artık sadece değer verdiğim insanlar ile tartışıyorum...Onların gelişmesine ve dünya görüşlerine katkı sağlamak için. Bir gün gerçekten yaşadığın hayatın ve aldığın kararların iyi yada kötü sorumluluğunu üstlenmeye hazır olduğunda...( ki olursan) beni daha iyi anlayacağını sanıyorum...

Haccecan: Seni anlamadığımı nereden çıkarttın? Dünya görüşlerimizin farklılığın en başından beri farkındayım... İlk konuşmalarımızda bile senin inançsızlığını hoşgördüğümü ancak senin bildiklerinle, inandıklarınla beni yargılamana, eleştirmene sana gösterdiğim hoşgörüyü senin bana göstermemene kızdığımı söylemiştim. Senin bildiklerinle ve inandıklarınla kendi düşüncelerini savunmanı hoşgörüyorum ancak benim kendi bildiğim ve inandıklarımla kendi düşüncemi savunmanı boş ve zayıflıkla suçlamanı anlayamıyorum bu duruma kızıyorum...
Senden sonra; sorgusuz sualsiz inandığım Allah'ı sorgulamaya başladım. Bunu daha önce hiç yapmamıştım. Sorguladığımda başıma ne taş yağdı, ne de hep var dediğim Allah'a yoksun dediğim için beni cezalandırdı... Ben büyütülürken bana empoze edilenleri sorgulamamanın asıl eksiklik olduğunun farkına vardım. Sayende bir eksikliğimi tamamladım... Sorgulamamın sonucunda yine Ona vardım...
 Plağı tekrar başa almış olacağım fakat bu sefer beni anlarsın diye düşünüyorum. Beni anlayacağın umudunu kaybetmiyorum. Olaki o umudu kaybedersem seninle konuşacak bir konumun kalacağını düşünmüyorum...
 Bildiğin veya inandığın konuların değeri insanlar tarafından belirleniyor. Bir bilim adamı için çöldeki bir kum tanesi inanılmaz değer taşıyabiliyorken normal bir insan için hiç bir anlam-değer ifade etmeyebilir... Rahmetli babanın kolunda taşıdığının saatinin değerini ancak sen biliyorsun ve ona paha biçilmez bir değer veriyorsun. Başkalarına göre sıradan bir saat iken sana göre değeri ise ifade edilemeyecek kadar büyük değeri var... Birisi gelip o saatin çirkinliğinden, basitliğinden, o saati koluna takmanın boş ve anlamsız olduğundan, babanı hiç bir şeyin geri getirmeyeceğinden, senin ve daha önce o saati kullananında böyle basit bir saati nasıl kullandığını aklının almadığını gibisinden sana sözler söylese eminim çok kırılır incinirsin ve öfkelenirsin. İşte Karadeniz sen bana en başından beri bu acıyı yaşatıyorsun. Nasıl ve neden geldiğimi bilmediğim bu dünyada herkesin bir dala tutanmaya, bir şeylere inanmaya, aslında hiç olan hayatı çekilebilir olması için bir şeylere değer yüklemesi, kendine "ha gayret!!" dedirtecek değerlere inanması gerekiyor. Kimi bu değeri bir heykele verir karşısına geçer tapınır, kimi bir saate verir kolunda taşır, kimi hiç bir şekle şemale koyamaz aklında taşır... Kim neye inanırsa, güvenirse, dayanırsa hoş görüyorum. Kimseyi yadırgamıyorum, inancından dolayı küçük görmüyorum. Herkes bir merdiven basamağından tepeye çıkmaya uğraşıyor. Kimin basamağı yüksek kimin ki alçak bilmiyorum, ben hakem heyetinin bir üyesi de değilim kimseyi değerlendirmiyorumda... Şu yaşıma kadar birçok şeyin üstesinden gelmek zorunda kaldım. Yanımda kimse yokken hep O vardı. O bana yol gösterdi, o beni sevdi, O beni korudu... Benim Ona yüklediğim değer ve kıymet sen yokkende olacak, olmaya devam edecek...
Sen diyorsun ki, DİNLERİN İNSANLIĞA GETİRDİĞİ GÖZ YAŞI VE KAN VE DEHŞETİ HİÇ BİR DOGMA GETİMEMİŞTİR...DİN TARİHİ HAKKINDA BİLGİN İSLAMİ KAYNAKLARA DAYANIYOR...VE OLAYA TEK TARAFLI BAKIYORSUN....KAFANI ÇEVİR VE ETRAFINA BAK BU İNSANLAR O DİNİN ESERİ...SEÇ BEĞEN BEĞENEBİLİRSEN...:(((
Bende diyorum ki, bütün bu katliamlar TUTUCU İNSAN OLMAKLA BAĞIMSIZ İNSAN OLMAK ARASINDA Kİ FARKIN BİR SONUCUDUR. Tutucu insanlar ister Hristiyan, ster Müslüman, ister Yahudi ister Hindu olsun ne olursa olsun... Kendisi dışında ki her türlü düşünceye sahip olan insanları istemez, sevmez, kendi düşüncesini karşıya kabul ettirme çabasına girer...
 İnsanlar katliam yapacaksa, kendi çıkarları için insan öldürmesi gerekecekse bunu meşru hale getirmek için dini sebebe bağlamalarına gerek bile kalmıyor. Tarihte kan dökülme sebebi bir tek din değil ki... Derisinin renginden dolayı zenciler katledildi, Kızıldereliler katledildi, Namus davası için kadınlar katledildi, Karşı takımı tutuyor diye karşı takımın taraftarları katledildi. Sağ solu sevmez. Türk- kürdü sevmez. Alevi Sunniyi sevmez. Bizim kurumda bile erkek personel kadın personeli sevmez... İslam adınada insanlar öldürülüyor, hristiyanlar adına da insanlar öldürülüyor, namus adına da insanlar öldürülüyor, ekonomik gerekçelerlede insanlar öldürülüyor...
 Din ortadan kaldırılsa bile fesatçılar insanları birbirine düşürmek için kullanacak başka malzemeler mutlaka bulacaktır. İnsanlar arasında her zaman farklılık olacaktır... Her insan bir dünyadır. Her dünya farklı farklıdır.. Bu farklılığı din ile kısıtlamak insanın doğasına aykırı.... Kimse ne ruhen ne bedenen ne düşünce olarak birbirine benziyor. İnsanlar arasında ki tartışmaların son buldurmak için dinsizliği seçmek ve insanları bu yola sürüklemeye çalışmak kolaycılıktan başka bir şey değil... İnsanlar farklıdır, farklı düşünürler, farklı farklı inanırlar... İnsanların kimi değeri bir çiçeğe verir, kimi bir çocuğa verir, kimi bir saate verir, kimi hayali bir kahramana verir, kimi Allah'a verir...
Şunuda söylemeliyim ki... Dinsizliğin bir temsilcisi olsan, dinsizliği yaymak gibi bir amacın olsa kendine bir tek taraftar bile bulabileceğini sanmıyorum.. Çünkü bende dahil insanlara yaklaşımın çok sert ve acımasız... Senin bana sert ve acımasız yaklaşmandan dolayı eşitlik ilkem yüzünden çoğu zaman bende sana sert ve acımasızca cevap veriyorum...
Sevgi, saygı, hoşgörü, bilgi ilim kelimeleri dilinden düşmüyor ancak davranışlarında aynı şeyleri göremiyorum.
 Benim gelişmem ve ilerlemem için yaptığın genel tartışmalardan kendin adına bir sonuç alabileceğini düşünmüyorum... Bu tartışmalar belki benim ilerlemem adına bana birşeyler kazandıracak ancak sana bir katkısının olacağını düşünmüyorum... Senin genel konulardan çok özel konularını konuşarak kendi aşamadığın konularının üstesinden gelmen gerektiğini düşünüyorum...Özel konularında aşamadığın dağları aşamadıkça genel konularda ufacık bir tepeyi bile aşamayacaksın... Genel konuları çözmeye ve insanları kendin gibi düşünmeye ikna etmeye senin gücün kuvvetin yetmez... Senin tek gücünü yetirebileceğin konu kendinin aşamadığın dağları aşmak... Özel konularında aşamadığın engellerin olduğunu biliyorken seni genel konularda aşılamayan dağları aşmak için peşine düşülebilecek bir insan olarak göremiyorum...

Karadeniz: Ben seni senin beni anlamadığın kadar hatta daha fazlasıyla anlıyorum..!! Son gönderdiğin mesaj zaten açık bir şekilde bunu ifade ediyor... Fakat, belirtmeliyim ki; Anlamak onaylamak değildir...Zaten, benim seni anlayamamam gibi bir durum söz konusu değil...Zira, ben o ülkeden geliyorum... Din hakkında hiç birşeyi hoş görmemem sürekli olarak kitlelerin din ve Allah adına sürü gibi güdülmesindendir...Sivas, Çorum, Maraşta kimsenin kimsenin toprağında gözü yok iken daha dün komşu olan insanlar Din Allah Peygamber denilerek vahşi bir hayvana dönüşebiliyorsa...bu inanç biçiminde bir sakınca vardır...Birileri birilerini onun adına kışkırtırken o tahtında hiç birşey yapmadan oturuyorsa bu durumun sorgulanmasında fayda vardır.. Neyse tartışacak değilim.. Ancak gerek zencilere gerekse kızılderililere yapılanlarda Hristiyan misyonerlerin büyük etkisi var... Kafir oldukları için akla hayala gelmedik işgenceler ile katledilmişlerdir..:((
birey için ise emin ol ki bu sakınca o dogmaya inan her insanın bir diğerine olan bakışını ve davranışını değiştirdiği sürece aynı sakıncalar vardır...
Sen sen olarak güçlü yada güçsüzsündür.. Her ikisinide bilerek yaşarsan hayatta fazla zorluk çekmezsin. Tüm zorlukları kendi gücün ile aştın ve aşmaktasın...Tanrı nasıl biri diğerini öldürürken yada kendi adına dolduruşa getirirken suskunsa senin de acılarına ve zorluklarına aynı kayıtsızlıktadır...
BENDE BİRGÜN BENİ ANLAYACAĞIM UMUDUNU KAYBETMİYORUM...ZİRA, DURUMU HOŞ GÖRMEK ANLAMIŞ OLMAK DEMEK DEĞİLDİR...

Çocuğun Bakış Açısı



Yılmaz Özdil'in Beyaz Showda yaptığı konuşmayı facebookta yayınlamam üzerine bir arkadaşın  yaptığı yorum ve üzerine yaşanılan diyaloglar...

Arkadaş: Liberalizm penceresinden bakıyorum ve söylenmesi gerekenleri buraya yazmıyorum... Kurnaz hürriyet gazetesi yazarı! Not: Tatlı kurnazı; tuzlu suda yemez!
Karadeniz: Doğru söze doğru demek bu kadar zor yani.. Peki sormak gerek liberal hangi suyun kurnazı?  Musluk suyunun olmasın! Halkı soymak adına her yolu mübah sayan bir sisteme inanç için önce banka hesabının çok kabarık olması lazım. Yoksa sen de liberalizmin krallarının kölesinden ötesi değilsin. :(((

Karadeniz ve Haccecan Arasında Mesajlaşma
Haccecan: Karadeniz yukarda ki yoruma Arkadaş cevap yazarsa sen yazma olur mu? Arkadaşın yapısı biraz farklıdır... Aranızda ki diyaloğa karışmak istemezdim ama polemiğe girmenizi ve arada kalmış hissetmek istemiyorum...
Karadeniz: Yok öyle dava. Devletin kanatlarının altına girip boş atıp dolu tutmak kolay... Çıksın piyasaya da görelim Arkadaş beyimizin çapı kaç santim acaba..? Liberalizm miş... L sinden anlıyorsa ne olayım.. :(
Haccecan: Haydaaa Karadeniz... Tanımazsın bilmezsin... Her konuşana cevap verme zorunluğun mu var senin?
Karadeniz: Liberalizmin tarihsel süreci boyunca aldığı canlar ve harcadığı hayatlardan bir haber kimi tipler cahil cahil konuşurken sen de beni susturmaya çalışıyorsun ya sana da aşk olsun diyorum... Başka birşey demiyorum... Ne diyeyim çarşın pazar ola...:)
Haccecan: Ömrümü yedin Karadeniz ömrümü... Sen ilk önce kendi çevrendeki liberalizmden anlamayıp cır cır konuşanlara cevap ver... Buralara sıra gelmedi daha... Senin hakkında ters bir laf etse bu sefer ben kötü olacam...
Karadeniz: Artık istesende cevap vermem. Ne haliniz varsa öyle olsun...
Haccecan:  :((((
02 Mayıs 2010

Haccecan: Bir zamanlar bana nezaket dersi veren Karadeniz... Aynı işyerinde çalışma arkadaşlarıyla boş sohbetlerin konusu olmayayım diye hakkımda konuşmayan Karadeniz...
Çalıştığım kurumdan tutda bütün tanıdığım insanlarla Facebookta arkadaşım... Facebookta yayınladığım bir video veya fotoğraf hakkında daha sonra gelip bana düşüncelerini söylüyorlar...
Bayan bir arkadaşımın hissettiği bir durum hakkında konuştuklarımızı da sana mail olarak göndermiştim. burada  Hissettiklerini dile getirip bana söylemeye cesaret etmişti. Kimlerin ne düşündüğünü bilmiyorum... Belki bu arkadaş gibi düşünen başkalarıda var ve başkalarının da dikkatini çektik. Kimbilir başka daha ne zaman sohbet konusu olacaksın...?
Seninle ilk Ankara da karşılaşmamızda arkadaşlarımla yaşadığım mücadeleyide biliyorsun... Seni burdaki bir çok kişi tanıyor, biliyor... Arada hala sohbet konusu oluyorsun...
Yakın zamanda Yürek ile yaşadığım olayı da biliyorsun. Yüreğin düşünmeden yaptığı süprizin! beni ne kadar yıprattığından haberin var.. Arkadaşım olduğu için insanlar onun hakkında düşündükleri kötü şeyleri hep bana söylediler. Yüreğin yerine ben ezildim, ben büzüldüm, ben üzüldüm.. Yürekle aramızda hiç bir kötü diyalog geçmediği halde birde haklıymış gibi facebooktan ve msn den beni sildi. Sohbeti de kesdi.. Yüreğin kızkardeşide öyle...Yürek olayı burada hala kapanmış değil... Arkasından hala konuşuluyor...
Arkadaşın liberalizm hakkında yaptığı yorumun doğruluğu veya yanlışlığı hakkında bir fikrim yok... O yüzden onun yorumuna düşüncemi yazmamıştım. Belki yanlış düşünüyor belkide çok kötü şeyler yazdı.. Belki cahilce konuştu... Ama o yorumuyla bir şahsa yönelik bir şey yazmadı. Sen yaptığın yorum ile direkt onun şahsına laf söyledin... Ve yaptığın yorum sertti... Haklı olsan bile verdiğin sert cevap ile haksız duruma düştün...
 Arkadaş gönüllü olarak yer aldığım yardım kuruluşunda bizim sorumlumuz.. Yakınen çok fazla tanımıyorum ancak senin hakkında ters bir cevap söylese ona cevap veremeyeceğim bir konumda... Cevap veremediğim konu ise içimde sıkıntı yaratacak.... Verdiğin sert cevap ile onuda zor duruma soktun... Yardım kuruluşunda ki diğer arkadaşlar ortak arkadaşımız... Yazdıklarınızı herkes görüyordu... Senin amacın cahilce konuştuğu konu hakkında onu bilgilendirip, aydınlatmak mı, yoksa kavga çıkartmak mı? Bu sert ortamda tartışmaya başlasaydınız ne olacaktı? Yazdıklarınızı silmeseydim ilk toplantıda konuşma konumuz sen olacaktın. Üzülecek yine ben olacaktım....
Aynı işyerinde boş sohbetlerin konusu olmayayım diye benden kimseye bahsetmeyen sen neden aynı konu hakkında bana anlayış görtermiyorsun...?
 Beni ezip geçmeden, tanıdığın bildiğin insanlarla fikir tartışmasına girseydin sesimi çıkartmazdım... Ancak benim arkadaşlarıma hele hele hiç tanımadığın insanlara haklıda olsan sert konuşmana izin vermem... Bu ancak tartışma doğurur, bu tartışmalarda da üzülecek taraf ben olacağım...
 Dün telefonda bunları söylemeyi düşünüyordum... Hepsi boğazımda kaldı...
Yazmasaydım patlardım... Artık ne halin varsa görebilirsin....

Karadeniz: İyi sana da çok teşekkürler o vakit..:((

04 Mayıs 2010

10 Mayıs 2011 Salı

Çizdiğimiz Sınırlar



Facebookta yazdığım aşağıda ki söz üstüne Karadeniz'le aramda yaşanan diyalog:

Kendimize çizdiğimiz sınırlar daha önce çektiğimiz acıları tekrar yaşamamak için kullandığımız kalkanlardır... Haccecan
Karadeniz: O zaman acıların olmadığı bir sınırlı ortam yaratmak gibi boşa bir çaba sarfederiz ki sınırlar zamanla o kadar daralır ki sınırların bizzat i kendisi acı olmaya başlar...
Haccecan: Yaşadığın bir acı ikinci kez karşına çıktığında ilki kadar sana acı vermez ki... Çekmeye alışılmış bir acı ne kadar acı olursa olsun çekilmesi en kolay acıdır... Bu seferde acıya o kadar aşina oluyoruz ki "benim acım bana yeter" diyerek başka acılara karşı duyarsız kalıyoruz...
Çevresine duvarlar örerek bir kalede tek başına yaşarak kendini korumaktan bahsetmiyorum, insanın elinde bir kalkanı olmalı ki savunmasız hayatın ortasındada kalmamalı insan...
Karadeniz: Bazen en iyi savunma kendini savunmamaktır...
Haccecan: Kendini savunurken ihtiyaç duyacağın her türlü savunma aracıda en iyi araçtır...
Karadeniz: Kendini savunma gereği duymazsan dünyayıda savaş alanı olarak görmekten vazgeçersin..
Haccecan: Söylediğim her söze, yazdığım her satıra muhalefetlik eden Karadeniz, yazdıklarımın karşısında değil yanında durursan haklılığımı sende görürsün...
Karadeniz: Acaba karşında duran ben miyim...Yoksa beni karşısında gören sen misin..?
Haccecan: Yanyana durmadığımız kesin... Cevabı kesin bilmiyorum ancak karşımda gören bensem; insanların bir çoğunun yanında iken seni karşımda neden göreyim?
Karadeniz: İnsanların bir çoğu yanımda derken her dediğimi onaylıyorlar, he deyip geçiştiriyorlar mı demek istiyorsun? Bence bu durumda yön ve yan konusunda biraz karışıklık var...
Haccecan: Herkesin herşeyine he diyen bir yapım yok, herkesinde benim herşeyime he diyen bir yapısı yok...
Bu anlatılmaz yaşanır...
Karadeniz: Ama beni karşında gören bir yapın var. Bu da anlaşılmaz yaşanır.
Haccecan: Muhalefetlik, inatçı yapını yok sayıp beni seni karşında gören yapımı gören yapına ne demeli? (Ne cümle yazmışım bee!!)
Karadeniz: Ne diyeyim yapı konusuna o kadar taktın ki yakında mütahhit olursan hiiiç şaşmam.
Haccecan: Takana değil taktırana bak sen!!!! Şaşıracağın günler daha henüz gelmedi....
Karadeniz: Hangi günlermiş o günler...
Haccecan: Söylersem şaşırmazsın...
Karadeniz: Hayatın yada bir ademoğlunun veya kızının beni şaşırttığı dönemleri artık çok geride bıraktım. Şaşırmam zaten mümkün değil. Dolayısıyla ben şaşırmazsan sen de şaşırma...
Haccecan: Seninle ilgili hiç birşeye bende şaşırmıyorum... Ancak bu senin hiç bir şeye hiç bir zaman şaşırmayacağın anlamına gelmez.. Dönemini yaşadığına ve geride bıraktığına göre emeklilik ne zaman?
Karadeniz: Aynı filmi birden fazla kere görüp her seferinde aynı tepkiye veriyorsan ya hafızan zayıf yada. Ben doğuştan emekliyim. Ne bu oyunu beğendim ne de sahneyi...
Haccecan: Aynı filmi izliyoruz. Aynı filmde hem figuranız hem izleyeci.. Sen ayrıca eleştirmenlikte yapıyorsun. 
Sahnede ağaçların, kuşların da vardı... Beğenmedim deyip onlara haksızlık yapmıyormusun?
Oyunu kendinde oynadın...

Geldikleri gibi giderler...



Buradaki video üstüne Karadeniz'le aramızda yaşanan diyalog :

Karadeniz : (Videoda ki öğretmenin) Ses tonu çok güzel...:D 2 yıl sonra ellerini kolarını sallayarak İstanbul' a girdiler...Üstelik padişahıda zırhlılarına bindirip gittiler...:(
Haccecan: Bu vatan için canını hiçe sayıp şehit olmayı tercih eden yüzbinlerin ruhunun büyüklüğünü karşısında yaşamayı tercih eden fanilerin küçüklüğüne takılmamak gerek....
Karadeniz: Çanakkale de ölen yüzbinler gerçekten yurt savunması için öldüler... Fakat, savaşın asıl nedeni Osmalıyı işgal değil. Rusya ya askeri yardım yapmak böylece Almanyayla batı doğu cephesinde savaşan Rusya'nın savaştan çekilmesini geçiktirmeki. Zira; Rusya da ekim devrimi rüzgarları çarı ve monarşiyi bitirecek kadar sert esiyordu. Çanakkale'nin savunma tahkimatları ve tabyaları bizathi Alman generallerce yapılmıştır. Almanya da devrimin olmasını böylece rusların savaştan çekilmelerini istiyordu...
İşte bu iki emperyalist blog arasında savaşta her zaman olduğu gibi ölüm ve kahramanlık bize düştü. İngiliz, Fransız vs'e karşı elimizde Alman silahları başımızda Alman generaller savaştık, yurt savunması yaptık ya da öyle sandık...
Haccecan: Devletler arasındaki ilişkiler ile insanlar arasında ki ilişkiler arasında hiç bir fark yok aslında. Bir işyerinde çıkar çatışmasına giren iki insanın arasında ezilen ve mağdur olan uzlaşmacı bir kişiliğe sahip olan iyimser üçüncü bir kişidir. Bu üçüncü iyimser, uzlaşmacı, mağdur ben oluyorum bu arada :)))
Karadeniz: Budha'nın lafı burda araya giriyor sanırım. HERŞEYE VE HERKESE KARŞI İSTİSNASIZ BİR SEVGİ DUYULMALDIKÇA KURTULUŞ MÜMKÜN DEĞİLDİR. 
Eğer ki uzlaşma işine girişmişsen. Her iki tarafla da düşman olmayı göze almış demektir. :(( Yapacak birşey yok..:(( Onlar iyi olacak sen kötü...
Haccecan: Ben ne olduğumu biliyorum. Sevgi, saygı, empati ve doğru iletişimin olmadığı her yerde sorun var.
Karadeniz: Sorun her zaman olacak...
Haccecan: Yedin ömrümü yedin.
Karadeniz: Sen ömrünü bozukluk gibi harca sonra hesabı bana havale et. Ohhhh ne alaaa memleket. Suyundan koy barii. :)
Haccecan: Kararı değerli halkımıza bırakıyorum. Ömrümü ben mi yemişim, sen mi yemişsin aha şu satırlardan ortaya çıkar...
Bu videeoda asıl alınması gereken ders tarihi olayları değerlendirmek değil bence. Asıl anlaşılması gereken, esaret altında yaşamaktansa ölmeyi tercih etmek gerektiği, şu anki özgürlüğümüzün bedelini daha önce birilerinin canları ile ödediğini, bunu bilerek yaşamamız gerektiğini, atalarımızın nasıl bir ruha sahip olduğunu, aynı ruhu taşıdığımızı bilmemiz gerektiğini anlamalıyız. Yoksa tarihi olayların seyrini bu saatten sonra kimse değiştiremez...
Karadeniz: Bilerek yaşamak derken..???
Haccecan: "Bilerek yaşamak derken..???" derken????
Karadeniz: Bilerek yaşamak derken ne kast ediyorsun? Bilerek yaşayınca bilmeyerek yaşamaktan fark ne :?????
Haccecan: Bilgi güç ise bilerek yaşamakta güçtür...
Karadeniz: Ya bırak bu işleri Haccecan. Somut birşeyler söyle. Somuuuut. Ne olacak bilerek yaşasan ne değişecek?:(((
Haccecan: Bunlar senin sözlerin... Kendi laflarını bile beğenmiyon cık cık... Şimdiye kadar somutmu konuşmuşun ki benden somut laf bekliyon. Somutda konuşsam soyutda konuşsam, doğruda konuşsam yanlışda konuşsam itiraz edecen... Ne diye yoruyon ki insanı bu kadar...
Karadeniz: Yaşadığımızdan gayri bildiğimiz bir şekil yok deyiverde anlayalım. Beylik konuşmak kolay. Ama iş düşünmeye gelince birilerinden duyduklarını birilerine satmanın ötesine geçmek yok. Anlaşıldı... anlaşıldı...  Uzatmaya gerek yok..:((
Haccecan: He Karadeniz he...

3 Mayıs 2011 Salı

Düşünmek üzerine...

Karadeniz'in facebookta profilinde yayınladığı aşağıda ki söz üstüne yaptığım yorum :

" Birini sevmeye koyulmak başlı başına bir iş, bir girişimdir. Güç ister, yürek ister, körlük ister.... Hatta başlangıçta öyle bir an vardır ki uçurumun üstünden sıçramak ister; düşünmeye kalkarsan aşamazsın onu... "
-SARTRE-

Haccecan: Düşünmek isteyenlere zaman vermemek gerekiyormuş demek ki :)))) Çok düşündüğümüz için engelleri aşamıyormuşuz meğer....
Hayat hergün yeni şeyler öğretiyor insana....

Binbir Yüzlü Karadeniz...

Facebookta arkadaşımın paylaştığı sözü beğenerek profilimde yayınlamam üzerine yaşanan diyaloglar ...

İranlı bir şair: ''aşka uçarsan kanadın yanar''  Mevlana: ''aşka uçmazsan kanat neye yarar'' Yunus Emre:''aşka vardıktan sonra kanadı kim arar? '' Demet Akalın :'' aşkın açamadığı kapı , kanatlanıp uçamadığı yer mi var '' Arkadaş 3: "müdür naptın?"


Arkadaş 1 : Asıl sen naptın Haccecan.. Yunus Emre kısmına kadar yeterdi be bacım:)
Haccecan: :) Aşk üstüne herkesin bir çift lafı var Arkadaşım... Demet Akalının neyi eksik? :))))
Arkadaş 2 : "AŞIK OLUNCA KANATLANIRSIN" demiş
Karadeniz: Bir tane de benden olsun...Aşkın binbir çeşit yüzü var..Baktım hiçbiri benim değil...:( ( Uleenn ben yüzsüzmüyüm yoksa..:D ))
Arkadaş 1 : Eksiklerini saymayalım da senin yorumunu alalım aşkın üsüne?:) 
Haccecan: Aşkın üstüne benim yorumum; Aşk her çeşit ruh halinin yaşanabildiği, kafanda bir mitolojik kahraman yaratıp her türlü iyi özelliği bir faniye yüklediğin, kötü özelliklerini görmezden geldiğin, kahramanın kötülüğünü gördüğünde sert tepki verdiğin anlatılamaz bir ruh halidir.... Yaşanması gerekir. Bir çokları ham olarak göçüp giderken aşkın nasip olduğu kulların ruh ve yürekleri aşk ile olgunlaşır... Bir çokları da aşk ile olgunlaştığını düşünürken çürüdüğünün farkına bile varamaz...
Haccecan: Karadeniz; Seninde binbir çeşit yüzün olduğundan aşk ile uyum sağlayamamış olabilir misin ? Bir tek yüzün olsaydı aşk sana uygun yüzünü gösterebilirdi. Garibim aşkta sana karşı ne yapacağını şaşırmış galiba :)))