Görev Beni Çağırıyor... Seni de...

7 Eylül 2009 Pazartesi

Çocuklarıma Hitaben


Dünyaya henüz gelmemiş çocuklarıma hitaben;

31 Ağustos 2009 tarihinde babamı kaybettim. Hiç göremeyeceğiniz dedenizin hafızamda bıraktığı izler silinip gitmeden; dedenizi size anlatacak bu yazıyı yazmaya karar verdim.

Bu yazıyı yazmaya karar verdim ancak şu an görüyorum ki bu hiç kolay olmayacak…

Babamı kaybetmenin acısı canımı çok yakıyor… Acım çok taze… Hissettiğim bu acıyla gerçekleri saptırır mıyım, olaylara duygusal mı yaklaşırım bilmiyorum ama elimden geldiğince duygularımı bir kenara bırakıp, gerçekleri yazmaya çalışacağım.

“Sen ablasın, sen kardeşlerinin büyüğüsün” diye büyütülen ben gibi dedenizde “sen erkeksin, sen evin erkeğisin” diyerek büyütülmüş. Kaldırıp, kaldıramayacağım düşünülmeden sorgusuz sualsiz toplumun bana yüklediği bu yüklerin altında ezildim çoğu zaman. Dedenizde öyle… O erkekti! O babaydı! duygularını dile getirmemeliydi, sevdiğini söylememeliydi!. Sevdiğini söylerse şımarır, yoldan çıkardık maazallah! Her zaman güçlü olmalıydı!. Otoriteyi sağlayayım diye çocuklarına ve eşine karşı her zaman yüzünde sert bir ifade olan dedeniz bize göstermediği sevgiyi, ilgiyi, şefkati başka insanlara gösterirken gördüm çoğu zaman. Bu durum; kıskançlık, nefret, üzüntü ve keder hissetmeme neden olurdu. Ben sevgiye açken nasıl olurda bu sevgiyi başkalarına gösterebiliyordu? Cenazesinde de tahmin ettiğim gibi oldu. Herkes “babamızı kaybettik, bize çok iyiliği dokundu, bize hep yardım ederdi, biz ondan razıyız Allah’ta ondan razı olsun” sözleri döküldü herkesin ağzından. Cenazesi onu seven insanlarla dolup taştı. Başka insanlar benim babama ağladığımdan çok daha fazla ağlamış ve üzülmüştü. O benim babamken başkalarından daha az ağladığım için kendimi suçlu bile hissettim.

Onun en asi, dili bıçak gibi keskin olan evladı bendim. Eksikliğini hissettiğim sevgi, ilgi, şefkat bana müthiş bir acı verirdi. Bu acı ise beni asi, hırçın ve keskin dilli yapardı. Benim canım yanıyorsa babamında canı yanmalıydı. Çektiğim acıların sebebi “O”ydu. Çektiğim acıyı onunda hissetmesini sağlayıp canını yakmayı çok istiyordum. Sebep olduklarını veya göstermediği sevginin sebep olamadıklarını, bana yaşattığı acıyı bilmesini istiyordum. Hissettiklerimi ve gerçekleri yüzüne söylediğimde ise susardı… Susması haklı olduğumu gösteriyorsa neden hiçbir şey değişmiyordu? Keşke susmasaydı, konuşsaydı… Böyle yarım kalmazdım…

Bir yakının ölümü; yaşadığımız iyi-kötü anılar kadar acı veriyormuş. Yaşayamadıklarımızı bir daha asla yaşayamayacağımızı bilmek, eksikliğini hissettiklerimizi tamamlayamayacağımızı bilmek ise dahada acıymış. Güzel anılarımızın sayısı acı olan anılarımıza göre o kadar az ki… Kötü anılarımızı yok sayacak kadar güzellik yaşayamadık biz… Oysa hep hayal ederdim.. Bir gün herşey güzel olacak, kötü anıların hepsini yok edecek güzel günler yaşayacak, geçmişe bir set çekip yolumuza devam edecektik.
Olmadı…

Şimdi geriye koca bir boşluk kaldı… Bu boşluk ki… Hiç dolmayacak…

Zaman… Her sıkışıp kaldığımda, üstesinden gelemediğim acılarımda gücünün gölgesine sığındığım zaman… Yine sana sığınıyorum…

O kadar zamanım var mı bilmiyorum…

Sen sen ol evladım… Bu yaşadıklarımı kendine ders al… Çektiğim acıları senin yerine de çekmiş olayım. Bu yaşanmış hataları sen yapma. Sen ben diye ayırma… Acılarımızı ortak bil. Benim yaşadığım bu boş acılar için sen zaman kaybetme.. Sevgini asla kalbinin içine atma. Sevdiğini söylemekten, sevgini yaşamaktan korkma. Genlerini benden alacağın için benim ve dedenin de sahip olduğu “aptal bir gurur” seninde olacak. Sevgin gururundan önce gelsin. Gururunu dostuna karşı gizle, düşmanına karşı gururunu siper kıl.

Kimseye el açmamayı, yiğitliği - mertliği, acıları yudum yudum içmeyi, acı içinde ki sukuneti, yardımseverliği, sevdiğine sahip çıkmayı- korumayı- kollamayı, sevdiğini kıskanmayı - sahiplenmeyi, vatan-millet için canını korkmadan vermeyi, mazluma-muhtaca yardım etmeyi, bir lokma ekmeğin de olsa ihtiyaç sahibiyle paylaşmayı, bu topraklar üstüne oynanan oyunları, kardeşleri birbirine düşman eden güçlere karşı uyanık olmayı, acı karşısında gururlu ve mağrur durmayı ben babamdan öğrendim.

Evladım… Ondan öğrendiğim değerleri kutsal bildim. Sende bil…

Babamın varlığı bana hep acı verdi. Bu acıları mutluluğa dönüştüreceğimiz günlere kavuşma umuduyla yaşadım hep. Biz yarımdık, birgün elbet tamam olacaktık. Bu umutlarımın hepsi ani ve zamansız yok olup gitti. Biz hep yarım kalacağız...

Babamın yokluğu varlığından daha acıymış.
07.09.2009
Haccecan

8 yorum:

  1. Başın sağolsun Haccecan... Allah sana ve kalanlara sabır versin.

    YanıtlaSil
  2. çok üzüldüm başın sağolsun:(

    YanıtlaSil
  3. "Derin acılarla karşılaştığında dur ve bekle, sessiz kayalar gibi..Gelir geçer iyi gün gibi kötü günde, harcına değmez gözyaşının.."

    Aslında durumu en iyi özetleyen cümle..Bir daha dönmemek üzere o kadar ansızın çekip gitti ki doğru dürüst vedalaşamadık bile..Oysa, benim O'na daha söyleyeceklerim vardı.Lanet olası öyle bir huydur bende ki nedense en güzel sözleri hep en sona saklarım. İşte bu yüzden diyemedim ve bende kaldılar.!
    ..
    Babamın hastalığını öğrendiğimizde ona diyemedik, hergün daha kötüye gitmesine rağmen, hep iyi olacağını telkin ettik..Evde hergün ayrı bir tiyatro oynandı taa ki o muhteşem insan komaya girene kadar..Yani, doğru dürüst vedalaşamadık bile..!
    ve.,
    Bizi sözün bittiği yerde öylece bırakıp gitti..Ne yaşadığımıza bir anlam verebildik ne de bir şey diyebildik..! Tesellisi olmayan acıların tesellisine çalışmakta olmaz diyorum..Çünkü, bende tattım aynını biliyorum...

    :(((((

    YanıtlaSil
  4. böylesi büyük acılar acıtırken bir canı,dilini yutmuş gibi olurum ben,ve bu yüzden acını anlıyorum diyemem belki sana,ama dualrımdasın haccecanım,Allah acılarını hafifletsin,sabır versin canım,başın sağolsun,ve babanada merhametiyle muamele etsin inş.Rabbim,Allah rahmet eylesin.

    YanıtlaSil
  5. İnsanın canından olduğu birini kaybetmesi karşısındaki acılarının yanında ben ne desem hafif kalır. Hiç geçmeyecek bir acı bu, en unuttuğunu sandığın anda, bir sandalye gıcırtısı onun sandalyeye oturdupu zamanki sese benzeyecek, bir gazete sayfası çevrildiğinde belki onu hatırlayacaksın. Bazen eve geldiğinde nedensiz yere ağlarken bulacaksın kendini. Sevilen bir insanmış, arkasından ağlayan saygısını, sevgisini dile getiren ne çok dostu varmış. Bu güzel bir teselli. Mekanı cennet olsun, Allah rahmet eylesin. Başın sağolsun kardeşim.

    YanıtlaSil
  6. cok uzuldum
    basiniz sagolsun ve o yeni mekaninda rahat olsun dilerim.
    Kuguu

    YanıtlaSil
  7. Allah rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun.

    YanıtlaSil
  8. Allah sabır versin Hacecan'ım,
    Nur içinde yatsın, huzuru sonsuz olsun.
    Allah rahmet etsin.
    Yaşamın yarını yoktur, bunu biliriz de uygulamaya gelince yapmayız nedense!
    Babasızlığın ne denli zor olduğunu çok iyi bilirim.
    Yoklukları acı verir yüreğe.

    YanıtlaSil

Yorumlarınızı Bekliyorum