Görev Beni Çağırıyor... Seni de...

14 Nisan 2023 Cuma

Aile

 

Aile yapısının bozulduğuna dair eleştirileri gözlemliyorum internet ortamında. Aile yapısı bozuldu mu? Aile’nin önce ki yapısı nasıldı? Şu an nasıl algılanıyor? Aile nasıl olmalı?

Geçmişte aile yapısı nasıldı? Bir kere eşler birbirini seçmiyordu ki… Evliliklere aileler karar veriyordu. Özellikle erkeğin ailesi, çevresinden bildiği, iyi aile kızı olarak duyduklarının evlerine görücü olarak gider,  genç kız ön elemeden geçerse ve oğulları da uygun görürse, kızın evine istemeye giderlerdi. Bana da vaktinde ne görücüler geldi…  Küçük bir ilçe de bana görücü gelen çocuğun yakın arkadaşıma da teklif gönderdiği bile olmuştu. Öyle yoğun bir görücü trafiği vardı ilçede. Önceden evlendikten sonra huyunu suyunu öğrenirdin, eşlerin sürpriz karakter çıkabildiği bir ortamda boşanma pek düşünülmüyordu. Toplum uygun görmüyordu boşanmayı. Birbirlerini sevmeyen ama tahammül eden eşlerin ömürlerini doldurduğu evlilikler revaçtaydı. Halamın nasihatları hala kulaklarımdadır. Eşiniz aldatmıyorsa ufak sorunlar için ailenizi sakın dağıtmayın nasihatlarını genç kızlığımda hep dinlerdik ondan. Alkolik babamın yaptıklarını halamın karşısına geçip zırıl zırıl ağlayarak anlattığımda hiçbir şey olmamış gibi davranmış, kabullenmemi söyleyecek sözler söylemişti. Çünkü kendi eşi de aynı aşırılıkları yapıyordu. O çekiyorsa herkes çekmeliydi. Toplum olarak kadınların erkeklerin her türlü zulmünü çekmesi gerektiği bilinç altına yerleştiriliyordu. Halam şu aralar 85 yaşında ve enişteme gençliğinde söyleyemediği her şeyi şu dönem yüzüne yüzüne haykırmakta. Memlekete ne zaman gidip evlerini ziyaret etsem, elden ayaktan iyice düşmüş eniştemi her fırsatta dillediğine, her söylediğine öfkeli öfkeli cevap verdiğine şahit oluyorum. Hatta annemden aldığım haberlere göre eniştemden boşanacağım diye tutturduğu bile oluyormuş… Gençliğinde bastırdığı duygularını artık bastıramaz olmuş, her türlü hakaret ve aşağılamanın karşılığını artık verir kıvama gelmişti. Eniştem elden ayaktan iyice düştüğü için cevap veremeyecek durumda şu an.  Şimdi hakaret dinleme sırası ondaydı… Toplumsal mesaj… Kadınları aşağılamayın, hor görmeyin. Gücünüz gözünüzü kör ederken, dilinizi-elinizi-belinizi kontrolden çıkarmasın. Sonucu kötü olur. Benden söylemesi…

 Kadının ev işi, çocuk bakımı, yemek, temizlik, bahçe işi yaptığı eski evliliklerde erkek çoğu zaman geçimden sorumluydu. Eski evlilikler de demeyelim. Bu evlilikler hala devam etmekte. Kadının para kazanamadığı evliliklerde erkeğin vereceği para ile ihtiyaçlarını karşılıyordu. Herkes tek tip kıyafet giydiği için kıyafet çeşitliliğine çok önem verilmiyordu. Gösteriş yoktu, ayıp sayılırdı. Zorunlu ihtiyaç olarak görülenler iki elin parmak sayısını geçmiyordu. Teknoloji bu kadar gelişmediğinden, komşuya gidip gelmek sosyallik için yeterli görülüyordu. Az ile yetinmeyi bilen insanlar kendilerini mutlu olarak algılıyorlardı. Ben hariç… Ben geçmişe öykünenlerden değilim. Geçmiş, insanlığın evlilik konusunda ulaşması gereken zirve evlilik örnekleriyle dolu değil. Bir kere kadının erkeğin kontrolünün altında olduğu bir evliliğe benim ruh yapım asla onay vermiyor. Din kadını erkeğin himayesinde olmasını buyuruyor diyerek kendini bu yönde ikna eden insanlar var. Ki aslında din bunu demiyor. Kendi düşünce seviyelerinde kendilerini ikna ettikleri rivayet dini öyle buyuruyor…

Özellikle rivayet dinini benimseyenlerin internet ortamında kadın ile erkek eşit değildir yorumlarını görünce üzerine düşünme ihtiyacı hissediyorum. Eşit değildir derken kast ettiği ne o tam belli değil bir kere… Erkekler kendi arasında bile eşit değil ki kadın ve erkek eşit olsun. Kimse birbirine benzemiyor, ikiz kardeşler bile birbirine benzemiyor. Bireyselleşmenin arttığı şu çağda artık insanları cinsiyetine göre ikiye ayırmak çok yetersiz kalıyor, insanlarda ki çeşitliliği açıklamaya cinsiyet ile sınırlamak yeterli gelmiyor. Her birey o kadar farklı ki… Her bir insan o kadar değerli ki… Kimse birbirinin eşiti ve benzeri değil. Güç erkeği, güzellik kadını temsil ediyor anlayışı artık çok eksik bir anlatım. Kimi kadın çoğu erkekten daha cesur ve güçlü, kimi erkek nice kadından daha fazla süslenmeyi seviyor, görselliğe önem veriyor… Farklılıklarımız, çeşitliliklerimiz çok arttı. Kadın hakkı diye ifade ederek cinsiyetçilik üzerinden hak arayışı yetersiz bir anlatım. Kadın hakkını arıyorum dediğinde erkeklerin hakkı ne olacak konusu beliriyor karşı tarafta. Özellikle boşanma sonrası nafaka konusunda erkekler mağduriyetlerini çok dile getiriyor internet ortamında. İnsan hakkı olarak konuyu ifade etmek bu konuya çözüm olabilir. Yaşam için zorunlu görülen asgari ihtiyaçlara herkesin ulaşabilmesinin garantisi anayasada düzenlendiğinde kadın-erkeğin arasında ki ekonomik temelli bir çok sorun otomatik olarak çözülecektir.  Asgari bir ücrete herkesin ulaştığı bir sistemde kimse kimseye nafaka vermek zorunda kalmaz. Birey çalıştığı kadar, yönetebildiği kadar, kazanabildiğinin en fazlasını kazanabilmeli ancak kazancında üst limiti belirlenmeli… Dünyaları doyuracak kazanç bir ailenin kontrolünde olmamalı. Programlarına böyle çözümler sunan parti yok henüz. Ki ben partili sistemi bile doğru bulmuyorum. Particilik toplumu kutuplara bölüp yöneten bir sistem. Partisiz bir sistemi savunuyorum.

Günümüzde  zorla kaçırarak zorba temeli üzerine eş edinimi, ana babanın eş seçtiği evlilik kadar eşlerin birbiri ile flört ederek, isteyerek oluşturduğu evliliklerde mevcut. Aile kurumunu oluştururken ki karar mekanizmasında da bir çeşitlenme var. Ruh bu çeşitlilikten de farklı deneyim elde etmekte. Nasıl eş seçileceği çok karmaşık bir konu ve bu karmaşık konu üzerine deneye yanıla bir öğrenme sürecini deneyimliyoruz… Toplumun, ailenin, medyanın, okulun bireye yüklediği bilgilerin her biri birbirinden çok farklı… Her bir bireyin kapasitesi, ruhsal ve zeka olgunluğu da birbirinden çok farklı.  Bu kadar çeşitliliği kim nasıl yönetiyor, kim neden nasıl evleniyor, nasıl aile kuruyor ve bunun sonuçlarının topluma yansıması ne oluyor kestirmesi o kadar zor ki. İnsanoğlu çeşitlendiği kadar toplumun normları da çeşitleniyor.  İnsanın tekamül etmesi için bu çeşitlilik gittikçe de artacağa benziyor. Ben sonucu Tanrı’ya bırakıp kafamı rahatlatıyorum. Düşünmekten yorulduğum zaman Tanrım sen bilirsin benim aklım almıyor deyip topu ona atıyorum….  

Herkes mutlu olacağı eşi, özgür bir ortamda seçsin, aşık olsun, sevsin, sevişsin… Yetiştirebilecek olgunlukta olanlar çocuk yapsın, çoğalsın. Mutlu evlilikler insan ruhunu doyuran bir ortam sunuyor insana. Tavsiye ederim…

Daldan dala atladığım bu yazının sonunu nasıl bitersem kestiremedim. Öpüyorum hepinizi mi yazsam, haydi eyvallah mı? Bir sürprizle bitireyim en iyisi... 

Sürpriz 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızı Bekliyorum