Görev Beni Çağırıyor... Seni de...

26 Nisan 2023 Çarşamba

Taciz

 


İlk tecavüz mü taciz mi girişimi mi olduğunu anlayamadığım olaya 3-4 yaşlarında iken  maruz kaldım. Annem inşaat halinde ki evimizin bahçesinde çalışıyordu. Ben, abim ve kız kardeşim oyun oynuyorduk. Sıfatını hayal meyal hatırladığım 16-18 yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim bana göre kocaman bir adam bizi inşaata çağırmıştı. Abim ve kız kardeşime para verip onları sakız almak için bakkala göndermiş beni de inşaat halinde ki evin banyosuna götürmüştü. Adam pantolonunun kemerini çözmekle uğraşıyorken içimden bir ses oradan hemen kaçmam gerektiğini söyledi ve kaçtım. Bahçede çalışan annemin arkasına saklandım. Orada yaşanmak üzere olan olaydan kıl payı kurtulmuştum. Ancak bu olayın etkilerini ömür boyu üzerimde hissettim.

İlk okulda koca koca adamların bana olan şehvetli bakışlarını hissediyordum. Hesap soracak kimsem olmasa benim üzerimde her türlü fantezisini gerçekleştireceğini adım gibi eminim şu an. Yine ilk okulda bir okul gezisinde parkta bir adam çocukları sıra ile salıncağa bindiriyor ve çocukları sallıyordu. Bir arkadaşın o adamın çocukların poposuna ellediğini söylediğini hatırlıyorum. Çocukların poposuna o adamın nasıl bir niyetle ellediğini ben anlamamıştım ama arkadaşım anlamıştı. Arkadaşın taciz konusunda  ailesi tarafından daha önce nasihat dinlediği belliydi.

Ortaokulda matematik öğretmenimiz tam bir sapıktı. Kız öğrencileri masasına yanına çağırır uygunsuz sorular sorar ardından pis pis sırıtırdı. Öğretmen demek istemediğim o adamın ailesinde ki kadınlar kara çarşaflı dinidar insanlardı. Öğretmenimiz, büyüğümüz diye itiraz edemezdik ona.

Lise yıllarında okuldan gelirken motorsiklet ile yanımdan geçen adam, ayağıyla dötüme tekme attıktan sonra hiç bir şey olmamış gibi yoluna devam etmişti. Bende bir şey olmamış, bu olay yaşanmamış gibi davranmıştım.

Üniversite de staj yapmak için gittiğim esirgeme kurumunda engelli bir çocuk görmüştüm. Öz babası tarafından tecavüze uğrayan kadın tarafından dünyaya gelen bu engelli çocuğa kurum sahip çıkmıştı. Kız kardeşim de çalıştığı kurumda aynı şekilde başka bir olaya şahit oldu. Genele vurduğumda öz babası tarafından tecavüze uğrayıp çocuk doğurmak zorunda kalan kadınların toplumda hiç de az olmadığı sonucuna varıyorum.   

Üniversite de iken tıkış tıkış olan toplu taşımada penisini dötüme dayayan adama itiraz bile edemedim. Nasıl hayır diyeceğim öğretilmeden yetiştirildiğim için bu taciz karşısında tepki verememiş, rızam varmış gibi algılayan adam tacizini yol boyunca devam ettirmişti. Tamda babası tarafından oruspu muamelesi gören bir çocuğa göre davranmıştım! Bu olayı da hiç yaşanmamış gibi davranmıştım. Tacizci muhtemelen benim rızam olduğumdan tepki vermediğimi sanıyordu. Ancak tepki verecek bir alt yapım yoktu ki. İtiraz edemezdim hiçbir şeye. Yok saydığım o olay karşısında içimde ki ses hiç susmadı. O olaydan dolayı içimde oluşan tiksinti duygusundan yeni yeni arındım.  Tecavüz davalarında rızası var denildiğinde hep bu olay aklıma gelir. Hayır diyemeyen birinin sessiz kalması rıza göstermiş olduğu anlamına mı geliyor? Tecavüz davalarına erkek değil kadın hakimler bakmalı. Erkek hakimler şeytana uyan! erkek ile empati yapabilir sadece, sessiz kalan bir kadınla empati yapabilmesi mümkün değil! Erkek hakimlerin yetiştiği toplumun yapısı,  sessiz kalan kadınla empati yapabilmesinin önünde büyük bir engel. Kendini ifade etme konusunda sürekli desteklenerek yetişmiş erkeklerin baskılanarak, aşağılanarak yetiştirilen kadınları anlaması İM-KAN-SIZ. Doğum yapmadığınız içinde anneliği anlayamıyorsunuz beyler!!!

Doğuda görev yaptığım yıl, 3 arkadaş yolda yürürken yanımdan geçen adam eliyle dötüme ellemişti. Yanımda bir erkek arkadaşta vardı üstelik.  Tacize uğradığınızda içinizde kendini kötü hissettiren bir tarafınız ve bunu sürekli dile getiren bir iç ses oluyor. Bu sese karşı tepkisiz kalmanız o sesin uzun yıllar çığlık atmasına neden oluyor. Artık işim gücüm vardı, beni baskılayan, oruspu muamelesi gösteren alkolik babam yanımda yoktu. Bambaşka bir ortamda bambaşka bir şekilde davranabileceğimi keşfetmiştim. Bu adam beni taciz etti diye bağırmaya başladım. Adam kendini savunmaya geçti hemen. Yürü karakola gidiyoruz dedim. Şikayetçiyim senden. Bu adam yolun ortasında bana bunu yapabiliyorsa ıssız yerde ki çocuklara bu sapik neler yapıyordur kim bilir diye bağırıyordum. Öfke ve sinirden kıpkırmızı olmuş kendimi kontrol edemiyor, bağırıyordum. 3-4 yaşlarında ki yaşadığım taciz olayının içimde biriktirdiği öfke gün yüzüne çıkmış o olayın hesabını başka bir adamdan sormuştum. Benden böyle bir tepki gelebileceğini ben bile bilmiyordum. İçimde yıllarca bastırdığım o asi Haccecan hortlamıştı sanki. Bir güzel bağırıp, çağırıp adamı orada rezil ettim. O adam  artık taciz etmeden önce bir kez daha düşünmek zorunda kalacaktı. Taciz esnasında yanımda bulunan erkek arkadaş tepki göstermesini beklerken, tacize karşı tepkisiz kalıp beni susturma yolunu seçmişti. Yolumuza devam edelim gibi söylemlerde bulunmuştu. Ona da ayrıca kırılmıştım. Sonra içimde onu affettim tabi. O da "yokmuş gibi davranmayı" öğrendiğinden öyle davranmıştı. Ben de öyle yetişmiştim.  Hepimiz bize öğretilen doğru sandığımız konuları  deneyimleyecek hayat senaryolarını yaşıyorduk. Doğru hayat tecrübesini edinmişsek o konuda azat ediliyorduk. Yoksa benzer olayları yaşamaya devam ediyorduk.   

O günden sonra tacize uğradığımı hatırlamıyorum. Evren, Yaratıcı ne derseniz deyin bir konuda zayıf ve güçsüzseniz o konuda güçlenmeniz için benzer benzer olayları tekrar tekrar karşınıza çıkartıyordu. Son dakika hatırlaması; geçen sene yürüyüş esnasında bir evin önünden geçerken balkondan bir adam gayet kibar bir şekilde evde bir şeyler ikram edebileceğini söyleyerek beni evine davet etmişti.  Bende gayet nazik bir şekilde “yürüyeceğim” cevabını vermiştim. Daveti için teşekkür ettim birde. Adam hakkında ilk izlenimim fazla iyi niyetli olduğuydu. Belki de zeka sorunu vardı. Ardından biraz düşününce teklifini fazlaca cesur buldum. Bekar iken de böyle teklifler gelirdi. Yüzümü asar cevap vermeden yanından uzaklaşırdım. Adamın evine davet etmesi olayını Yanımda ki ile paylaşmadım. Taciz diyemeyeceğim nazik bir davet olarak kabul ediyorum bu olayı!  

Bir arkadaşımın 3-4 yaşlarında ki oğlu, kapı komşusu tarafından taciz edildi. Arkadaşım çocuğunu, adamın kucağında  adamı  git gel hareketleri yaparken görmüştü. Torunları olan 60 yaşını aşkın tacizci adamla mahkemelik oldular. Arkadaşım ve çocuğu o olayın yaşattığı travmayı atlatamadılar. Psikolojik tedavi gördüler uzunca bir süre. Adamın ailesi toplumda utanılacak hale düşmemek için olayı red etti. Arkadaşıma iftiracı dediler. Adamın arkasında durdular. Adam şu an hapiste.  Hapse düştükten sonra ailesi dükkanları kapatıp buradan ayrıldılar. Benzer bir olayda baba memleketinde ki komşumuzun çocuğunun başına geldi. Evin önünde oynayan çocuk ortadan kayboldu. Aramalar sonucunda ıssız bir yerde buldular. Bir kişi üzerinde her türlü emelleri gerçekleştirip öylece bırakıp gitmişti çocuğu. Çocuk şu an yaşayan ölü gibi... 

Bekar iken tanıdığım 5-6 yaşlarında ki kız çocuğu vardı. Ailesi bilinçli bir aileydi. Toplumda ki ensest, taciz ve tecavüz konularında bilinçli, eğitimli bir anneye sahipti. O kız çocuğuna vücudunun kendisine ait olduğu, kendisi istemezse kimsenin ona dokunamayacağı öğretilmişti. Kendi isteği olmadan kendisine dokunmaya çalışanların ellerini ani bir hareketle iterdi.  Çocukken fazlaca içine kapanık ve asık suratlı bulduğum kız çocuğu şu an Amerika’da. İnstigram hesabından takip ediyorum onu. Bikinisiyle erkeklerle plaj voleybolu oynuyor, en çılgın dans gösterilerinde dans edebilen acayip güzel, seksi, bakımlı ve çekici bir kadın olmuştu  artık. Çocukken kendine ne niyetle yaklaşıldığını bilmediği bir ortamda herkesten uzak durarak kendini koruması öğretilmişti ki bence de doğru olan şey bu.  Çocukken bana da yabancılar çağırırsa sakın gitme veya kimsenin kucağına oturma veya yabancıların sana dokunmasına izin verme gibi nasihatlerle büyüseymişim belki bende  asık suratlı, soğuk olarak algılanan bir çocukluk geçirirdim ancak bu kadar üstesinden gelmem gereken travmamda olmazdı.  O travmalar yüzünden zaten asık suratlı, soğuk ve berbat bir çocukluk geçirmiştim. 

Toplumda çocukları seviyorum niyetiyle elini yüzünü okşayan, popusunu, yanağını sıkan, kucağına alan şapur şupur öpmeli sevgi gösterilerini doğru bulmuyorum. Öyle yalaya yalaya sevmeyin çocukları… Uzaktan sevin. Anne babalar çocukları elin adamları, kadınları öpsün, sıksın, mıncıklasın diye doğurmadı. İçinizde ki çocuk sevgisini bastıramıyorsanız evlenin sizde çocuk yapın. Başkalarının çocuklarını sevmeyin öyle…

İzlediğim porno, taciz, tecavüz konulu onlarca filmin üzerine birebir yaşadığım olayları da ekleyince şu anki bilgi ve zeka düzeyimde ; çocuk ve kadınların psikolojik ve bedensel zayıflığını kullanmak isteyen cinsel dürtülerini kontrol edemeyen milyonlarca insanla iç içe yaşamak zorunda kaldığımız bir dünyada olduğumuz sonucuna varıyorum. Bu insanları kamufle eden, ayıplarını örten bir ahlak anlayışımız varken, mağdur çocuk ve kadınların kimliklerini ulu orta serpen bir medya etik anlayışımız var.   Bu insanların cinsel enerjilerini bir şekilde boşaltması veya kontrol altında tutulması gerekiyor, masum çocuk ve kadınların ise bu otokontrolünü sağlayamayan insanlar tarafından mağdur edilmesini önleyecek tedbirlerin alınması gerekiyor. Aynı şekilde istemediği halde kadınların tacizine maruz kalan erkeklerin de şikayetlerine rastlıyorum internette. Bu konuda daha çok mağdur olan taraf kadın ve çocuklar gibi görülse de erkeklerde azımsanmayacak kadar tacize uğruyordu. Bir kadının erkeği taciz ettiği yönünde ki haberlerde, bir çok erkeğin böyle bir fırsat kaçar mı diyerek hemcinsleriyle dalga geçtiği bir çok yorum ile karşılaşıyorum. Erkeklerin bir çoğunun cinselliğe özel biriyle yaşanması gereken özel bir olay olarak bakmadığı, her kadınla yaşanabilecek ihtiyaç olarak algıladıkları sonucuna varıyorum bu yorumlardan sonra. Cinsellik konusu çok özel bir konu iken bu konuya yaklaşımımız çok pervasız. Bu konuyu ya hiç konuşmuyoruz ya da dalga geçilecek malzeme olarak kullanıyoruz..

Taciz ve tecavüzün bu kadar yaygın olduğu bir toplumda kadınlar eşleriyle sağlıklı bir cinsel hayat yaşayabilir mi? Böyle bir toplumda yetişen kadınlar çocuklarını tam dengede nasıl yetiştirebilir? Etrafta bu kadar tacizcinin olduğu bir toplumda çocuk travma yaşamadan cesur ve özgüvenli nasıl yetiştirilir? Bu soruların cevapları üzerine düşünelim hadi hep birlikte… 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızı Bekliyorum