İlk tecavüz mü taciz mi girişimi mi olduğunu anlayamadığım
olaya 3-4 yaşlarında iken maruz kaldım. Annem inşaat halinde ki evimizin bahçesinde
çalışıyordu. Ben, abim ve kız kardeşim oyun oynuyorduk. Sıfatını hayal meyal
hatırladığım 16-18 yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim bana göre kocaman bir adam
bizi inşaata çağırmıştı. Abim ve kız kardeşime para verip onları sakız almak
için bakkala göndermiş beni de inşaat halinde ki evin banyosuna götürmüştü. Adam
pantolonunun kemerini çözmekle uğraşıyorken içimden bir ses oradan hemen kaçmam
gerektiğini söyledi ve kaçtım. Bahçede çalışan annemin arkasına saklandım. Orada yaşanmak üzere olan olaydan kıl
payı kurtulmuştum. Ancak bu olayın etkilerini ömür boyu üzerimde hissettim.
İlk okulda koca koca adamların bana olan şehvetli
bakışlarını hissediyordum. Hesap soracak kimsem olmasa benim üzerimde her türlü
fantezisini gerçekleştireceğini adım gibi eminim şu an. Yine ilk okulda bir
okul gezisinde parkta bir adam çocukları sıra ile salıncağa bindiriyor ve
çocukları sallıyordu. Bir arkadaşın o adamın çocukların poposuna
ellediğini söylediğini hatırlıyorum. Çocukların poposuna o adamın nasıl bir
niyetle ellediğini ben anlamamıştım ama arkadaşım anlamıştı. Arkadaşın taciz konusunda ailesi tarafından daha önce nasihat dinlediği belliydi.
Ortaokulda matematik öğretmenimiz tam bir sapıktı. Kız
öğrencileri masasına yanına çağırır uygunsuz sorular sorar ardından pis pis
sırıtırdı. Öğretmen demek istemediğim o adamın ailesinde ki kadınlar kara
çarşaflı dinidar insanlardı. Öğretmenimiz,
büyüğümüz diye itiraz edemezdik ona.
Lise yıllarında okuldan gelirken motorsiklet ile yanımdan
geçen adam, ayağıyla dötüme tekme attıktan sonra hiç bir şey olmamış gibi
yoluna devam etmişti. Bende bir şey olmamış, bu olay yaşanmamış gibi davranmıştım.
Üniversite de staj yapmak için gittiğim esirgeme kurumunda engelli bir çocuk görmüştüm. Öz babası tarafından tecavüze uğrayan kadın tarafından dünyaya gelen bu engelli çocuğa kurum sahip çıkmıştı. Kız kardeşim de çalıştığı kurumda aynı şekilde başka bir olaya
şahit oldu. Genele vurduğumda öz babası tarafından tecavüze uğrayıp çocuk doğurmak zorunda kalan kadınların toplumda
hiç de az olmadığı sonucuna varıyorum.
Üniversite de iken tıkış tıkış olan toplu taşımada penisini dötüme dayayan
adama itiraz bile edemedim. Nasıl hayır diyeceğim öğretilmeden yetiştirildiğim için bu
taciz karşısında tepki verememiş, rızam varmış gibi algılayan adam tacizini yol boyunca devam
ettirmişti. Tamda babası tarafından oruspu muamelesi gören bir çocuğa göre
davranmıştım! Bu olayı da hiç yaşanmamış gibi davranmıştım. Tacizci muhtemelen
benim rızam olduğumdan tepki vermediğimi sanıyordu. Ancak tepki verecek bir alt
yapım yoktu ki. İtiraz edemezdim hiçbir şeye. Yok saydığım o olay karşısında içimde
ki ses hiç susmadı. O olaydan dolayı içimde oluşan tiksinti
duygusundan yeni yeni arındım. Tecavüz davalarında
rızası var denildiğinde hep bu olay aklıma gelir. Hayır diyemeyen birinin
sessiz kalması rıza göstermiş olduğu anlamına mı geliyor? Tecavüz davalarına
erkek değil kadın hakimler bakmalı. Erkek hakimler şeytana uyan! erkek ile empati
yapabilir sadece, sessiz kalan bir kadınla empati yapabilmesi mümkün değil! Erkek
hakimlerin yetiştiği toplumun yapısı, sessiz kalan kadınla empati yapabilmesinin
önünde büyük bir engel. Kendini ifade etme konusunda sürekli desteklenerek
yetişmiş erkeklerin baskılanarak, aşağılanarak yetiştirilen kadınları anlaması
İM-KAN-SIZ. Doğum yapmadığınız içinde anneliği anlayamıyorsunuz beyler!!!
Doğuda görev yaptığım yıl, 3 arkadaş yolda yürürken yanımdan geçen adam eliyle dötüme ellemişti. Yanımda bir erkek arkadaşta vardı üstelik. Tacize uğradığınızda içinizde kendini kötü hissettiren bir tarafınız ve bunu sürekli dile getiren bir iç ses oluyor. Bu sese karşı tepkisiz kalmanız o sesin uzun yıllar çığlık atmasına neden oluyor. Artık işim gücüm vardı, beni baskılayan, oruspu muamelesi gösteren alkolik babam yanımda yoktu. Bambaşka bir ortamda bambaşka bir şekilde davranabileceğimi keşfetmiştim. Bu adam beni taciz etti diye bağırmaya başladım. Adam kendini savunmaya geçti hemen. Yürü karakola gidiyoruz dedim. Şikayetçiyim senden. Bu adam yolun ortasında bana bunu yapabiliyorsa ıssız yerde ki çocuklara bu sapik neler yapıyordur kim bilir diye bağırıyordum. Öfke ve sinirden kıpkırmızı olmuş kendimi kontrol edemiyor, bağırıyordum. 3-4 yaşlarında ki yaşadığım taciz olayının içimde biriktirdiği öfke gün yüzüne çıkmış o olayın hesabını başka bir adamdan sormuştum. Benden böyle bir tepki gelebileceğini ben bile bilmiyordum. İçimde yıllarca bastırdığım o asi Haccecan hortlamıştı sanki. Bir güzel bağırıp, çağırıp adamı orada rezil ettim. O adam artık taciz etmeden önce bir kez daha düşünmek zorunda kalacaktı. Taciz esnasında yanımda bulunan erkek arkadaş tepki göstermesini beklerken, tacize karşı tepkisiz kalıp beni susturma yolunu seçmişti. Yolumuza devam edelim gibi söylemlerde bulunmuştu. Ona da ayrıca kırılmıştım. Sonra içimde onu affettim tabi. O da "yokmuş gibi davranmayı" öğrendiğinden öyle davranmıştı. Ben de öyle yetişmiştim. Hepimiz bize öğretilen doğru sandığımız konuları deneyimleyecek hayat senaryolarını yaşıyorduk. Doğru hayat tecrübesini edinmişsek o konuda azat ediliyorduk. Yoksa benzer olayları yaşamaya devam ediyorduk.
O günden sonra tacize uğradığımı hatırlamıyorum. Evren,
Yaratıcı ne derseniz deyin bir konuda zayıf ve güçsüzseniz o konuda güçlenmeniz
için benzer benzer olayları tekrar tekrar karşınıza çıkartıyordu. Son dakika
hatırlaması; geçen sene yürüyüş esnasında bir evin önünden geçerken balkondan
bir adam gayet kibar bir şekilde evde bir şeyler ikram edebileceğini söyleyerek
beni evine davet etmişti. Bende gayet
nazik bir şekilde “yürüyeceğim” cevabını vermiştim. Daveti için teşekkür ettim
birde. Adam hakkında ilk izlenimim fazla iyi niyetli olduğuydu. Belki de zeka
sorunu vardı. Ardından biraz düşününce teklifini fazlaca cesur buldum. Bekar
iken de böyle teklifler gelirdi. Yüzümü asar cevap vermeden yanından
uzaklaşırdım. Adamın evine davet etmesi olayını Yanımda ki ile paylaşmadım. Taciz
diyemeyeceğim nazik bir davet olarak kabul ediyorum bu olayı!
Bir arkadaşımın 3-4 yaşlarında ki oğlu, kapı komşusu
tarafından taciz edildi. Arkadaşım çocuğunu, adamın kucağında adamı git gel
hareketleri yaparken görmüştü. Torunları olan 60 yaşını aşkın tacizci adamla
mahkemelik oldular. Arkadaşım ve çocuğu o olayın yaşattığı travmayı
atlatamadılar. Psikolojik tedavi gördüler uzunca bir süre. Adamın ailesi
toplumda utanılacak hale düşmemek için olayı red etti. Arkadaşıma iftiracı dediler. Adamın arkasında
durdular. Adam şu an hapiste. Hapse
düştükten sonra ailesi dükkanları kapatıp buradan ayrıldılar. Benzer bir olayda
baba memleketinde ki komşumuzun çocuğunun başına geldi. Evin önünde oynayan
çocuk ortadan kayboldu. Aramalar sonucunda ıssız bir yerde buldular. Bir kişi
üzerinde her türlü emelleri gerçekleştirip öylece bırakıp gitmişti çocuğu. Çocuk şu an yaşayan ölü gibi...
Bekar iken tanıdığım 5-6 yaşlarında ki kız çocuğu vardı.
Ailesi bilinçli bir aileydi. Toplumda ki ensest, taciz ve tecavüz konularında
bilinçli, eğitimli bir anneye sahipti. O kız çocuğuna vücudunun kendisine ait
olduğu, kendisi istemezse kimsenin ona dokunamayacağı öğretilmişti. Kendi
isteği olmadan kendisine dokunmaya çalışanların ellerini ani bir hareketle iterdi. Çocukken fazlaca içine kapanık ve asık suratlı
bulduğum kız çocuğu şu an Amerika’da. İnstigram hesabından takip ediyorum onu. Bikinisiyle
erkeklerle plaj voleybolu oynuyor, en çılgın dans gösterilerinde dans
edebilen acayip güzel, seksi, bakımlı ve çekici bir kadın olmuştu artık. Çocukken
kendine ne niyetle yaklaşıldığını bilmediği bir ortamda herkesten uzak durarak
kendini koruması öğretilmişti ki bence de doğru olan şey bu. Çocukken bana da yabancılar çağırırsa sakın
gitme veya kimsenin kucağına oturma veya yabancıların sana dokunmasına izin
verme gibi nasihatlerle büyüseymişim belki bende asık suratlı, soğuk olarak algılanan bir çocukluk geçirirdim ancak bu kadar üstesinden gelmem gereken travmamda olmazdı. O travmalar yüzünden zaten asık suratlı, soğuk ve berbat bir çocukluk geçirmiştim.
Toplumda çocukları seviyorum niyetiyle elini yüzünü okşayan, popusunu, yanağını sıkan, kucağına alan şapur şupur öpmeli sevgi gösterilerini doğru bulmuyorum. Öyle yalaya yalaya sevmeyin çocukları… Uzaktan sevin. Anne babalar çocukları elin adamları, kadınları öpsün, sıksın, mıncıklasın diye doğurmadı. İçinizde ki çocuk sevgisini bastıramıyorsanız evlenin sizde çocuk yapın. Başkalarının çocuklarını sevmeyin öyle…
İzlediğim porno, taciz, tecavüz konulu onlarca filmin üzerine birebir yaşadığım olayları da ekleyince şu anki bilgi ve zeka düzeyimde ; çocuk ve kadınların psikolojik ve bedensel zayıflığını kullanmak isteyen cinsel dürtülerini kontrol edemeyen milyonlarca insanla iç içe yaşamak zorunda kaldığımız bir dünyada olduğumuz sonucuna varıyorum. Bu insanları kamufle eden, ayıplarını örten bir ahlak anlayışımız varken, mağdur çocuk ve kadınların kimliklerini ulu orta serpen bir medya etik anlayışımız var. Bu insanların cinsel enerjilerini bir şekilde boşaltması veya kontrol altında tutulması gerekiyor, masum çocuk ve kadınların ise bu otokontrolünü sağlayamayan insanlar tarafından mağdur edilmesini önleyecek tedbirlerin alınması gerekiyor. Aynı şekilde istemediği halde kadınların tacizine maruz kalan erkeklerin de şikayetlerine rastlıyorum internette. Bu konuda daha çok mağdur olan taraf kadın ve çocuklar gibi görülse de erkeklerde azımsanmayacak kadar tacize uğruyordu. Bir kadının erkeği taciz ettiği yönünde ki haberlerde, bir çok erkeğin böyle bir fırsat kaçar mı diyerek hemcinsleriyle dalga geçtiği bir çok yorum ile karşılaşıyorum. Erkeklerin bir çoğunun cinselliğe özel biriyle yaşanması gereken özel bir olay olarak bakmadığı, her kadınla yaşanabilecek ihtiyaç olarak algıladıkları sonucuna varıyorum bu yorumlardan sonra. Cinsellik konusu çok özel bir konu iken bu konuya yaklaşımımız çok pervasız. Bu konuyu ya hiç konuşmuyoruz ya da dalga geçilecek malzeme olarak kullanıyoruz..
Taciz ve tecavüzün bu kadar yaygın olduğu bir toplumda
kadınlar eşleriyle sağlıklı bir cinsel hayat yaşayabilir mi? Böyle bir toplumda
yetişen kadınlar çocuklarını tam dengede nasıl yetiştirebilir? Etrafta bu kadar
tacizcinin olduğu bir toplumda çocuk travma yaşamadan cesur ve özgüvenli nasıl
yetiştirilir? Bu soruların cevapları üzerine düşünelim hadi hep birlikte…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızı Bekliyorum