Görev Beni Çağırıyor... Seni de...

31 Aralık 2010 Cuma

Fikirsel Heyelanlar


2009 yılı Ramazan'ında Karadeniz'le aramda yaşanan bir diyalog. İki keçinin bir köprünün üzerinde karşılaşmasına bir başka örnek.


Karadeniz:
günaydınlaarrr.!!! Hayırlı Cumalar...Hayırlı Ramazanlar:!!
Bize ders verenlerin tavsiyelerine değil kanlı tarihlerine bakıp aynı hataları yapmamaya ihtiyacımız var...
Günaydınlarrrrrrrrrrrrrrrr?...
------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Haccecan:
Bu sözleri duymak beni mutlu etti. (Hayırlı Cumalar... Hayırlı Ramazanlar) Bu sözleri beni mutlu etmek için mi yazdınız?
İkinci soru:
"Bize ders verenlerin tavsiyelerine değil kanlı tarihlerine bakıp aynı hataları yapmamaya ihtiyacımız var..." Derken birinden mi kast ediyorsunuz, yoksa söz güzel diyemi yazdınız?
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
 
Karadeniz:
Elbette o sözleri seni mutlu etmek için yazdım..:) Fanatik olmadığı sürece her fikre saygımız vardır. Çünkü gerçeği yansıtmasalarda, uzun kış gecelerinin yalnızlığında masallara da ihtiyaç vardır...!
------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Haccecan:
İkinci sorumu görmediniz sanırım ? İkinci soru: "Bize ders verenlerin tavsiyelerine değil kanlı tarihlerine bakıp aynı hataları yapmamaya ihtiyacımız var..." Derken birinden mi kast ediyorsunuz, yoksa söz güzel diyemi yazdınız?
"İnanmadığınız bir şeyi ben mutlu olayım diye söylemenize ihtayacım yok" diye daha önce söylemiştim sanırım. İstediğinizde beni bu sözlerle mutlu edip, istediğinizde inandığım değerleri küçük görerek, taş atarak ne duruma düştüğünüzün umarım farkındasınızdır. Bu sözlerinizi hiç samimi bulmuyorum. O yüzden bu iyi dileklerinizi bana söylemeyin lütfen. Beni hiç mutlu etmiyor...
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
 
Karadeniz:
İkinci söz bana ait. Batı Medeniyetine özenirken onların yol haritalarını iyi okuyup ona göre karar vermemiz gerekir anlamında yazılmıştır..! Birisi yada birileri kast edilmemiştir..:)
...
Diyeceksin ki bunun bize faydası ne dir? Aynı, durum insanlar içinde geçerlidir.! Başkalarının tavsiyelerinden ziyade onların geçmiş yaşantılarına bakıp kendimiz için doğru yönü tayin edebiliriz..!
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
 
Haccecan:
İnsanların geçmiş yaşantılarına nasıl bakacaksınız? İnsan kendisi hakkında kötü bir şey demez. Gerçeği kendisinden öğrenemezsiniz. Çevresinde ki insanlara sorsak, ona dost olan iyi diyecek, düşman olan kötü diyecek. Bu durumdada diyeceksiniz ki... 10 kişiye sorsak 6-7 si o kişi hakkında iyi dese bu kişi iyidir...
Geçmiş yaşantısı iyi olmayıp, iyi olmaya karar veren insan için ise durum daha farklı... Kime sorsanız, bu kişiyi kötüleyecek, kişi kendisini dahi kötüleyecek. Peki bu insanın iyi olmaya hakkı yok mu?
Geçmiş yaşantısı zorlukla, yanlışlarla geçmesine rağmen doğru kalmaya çalıştığı halde yanlış yapan insanlarda var. Hiç yanlış yapmayan insanlarda var...
Burda; geçmiş yaşantısına baktığımız insan önemli değil bence. Geçmiş yaşantısına bakan insan önemli. Benim iyi - doğru dediğime, siz kötü-yanlış-saçma diyebiliyorsunuz... Doğru yönü tayin edecek olan insanın hayata bakış açısı, yetiştiriliş tarzı, kendi doğruları karşısında ki insanın geçmişine bakıp, değerlendirmesine olanak tanır.
------------------------------------------------------------------------------------------------------------ 
Karadeniz:
Eh Hatice ben sana diyeyim...
İster tarih olsun ister insan geçmiş ile ilgili işlere çapraz sorgulama ile bakılır. Sonra olayların akışlarına bakılır.
Böylece gerçek olaylara çok yakın değerler ulaşılmış olur.
Bunlara ek olarak. Herkes kendi hakkında yalan söylemez. Özellikle tanımadıkları insanlara dürüstçe açılma ihtimalleri daha yüksektir. Zira, sizi bir daha görmeyecektir. Burada kişilerin görüşleri yada inançları değil. bizzat-i hayat ile ilgili konulardan söz edilmektedir. Yoksa, inaklar ve dogmalar yada siyasi görüşler söz konusu değildir...:(
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
 
Haccecan:
Asıl ben size ne diyeyim..............
----------Diyeceksin ki bunun bize faydası ne dir?..Aynı, durum insanlar içinde geçerlidir.! Başkalarının tavsiyelerinden ziyade onların geçmiş yaşantılarına bakıp kendimiz için doğru yönü tayin edebiliriz..! ---------
Bu cümlenin üstüne bakılabilecek bütün farklı açılardan olayı analiz etmeye çalıştım. Sizce doğru yada yanlış...
Kendi görüşlerini, inançlarını, doğrularını katmayarak karşısındaki insan hakkında bir kanıya varan insan var mıdır? Siz bile aynı şeyi yapıyorsunuz. Size göre düşüncelerim yanlış diye "eh sana daha ne diyeyim" diyebiliyorsunuz...
Sizinde söylediğiniz gibi "herkes kendisi hakkında yalan söylemeyeceğine göre, herkes kendisi hakkında doğruda söylemeyebilir" İki olasılıkta olabileceği gibi şunu iddaa edebilirim ki. Kimse kendisine tarafsız bakamaz. Hep kendinden yana taraf tutup, kendince doğruları söyleyeceğinden "kimse kendisi hakkında tam doğruyu" söylemez diyerek sözümün doğruluğunu kanıtlamış olurum...
Çapraz sorgulamayı neye göre yapacağız? Olayı sorgulayan kişi insandır. Tarafsızım diyen sen bile birçok konuda taraf tutuyorsun. Misal bazen aleviyim, bazen alevi değilim diyorsunuz. Ancak doğduğunuz aile alevi inancı kökenli olduğu için aleviliği bir çok konuda savunuyorsunuz. Biz ilk hatamızı Kerbelada yaptık, bir daha hata yapmayız diyerek farklılığımızı ortaya koyan sizsiniz.... Duruma, zamana, kişiye göre tavır alıyorsunuz kısaca. Siz olaylara tarafsız bakabilecek son insansınız.
Gerçek doğrular sizin doğrularınız mış gibi bana söylemeyi bırakın lütfen. Siz sadece söyleyin, kabul edip etmemeyi bana bırakın. Neyi düşündüğüme ben karar veririm. Kararlar, düşünceler konusunda kimseyi yargılamaya hakkınız yok.
Sizinle bir konuyu konuşmak beni acayip yormaya, zorlamaya başladı :(( Hele oruçken inanın enerjim yetmiyor...
------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Karadeniz:
Yani Haccecan bilerek mi yapıyorsun diye bazen şüpheye düşüyor insan. Konu nerden nereye geldi. Şu işe bak!
Neyse yinede anlatayım bari..!
Ben inanç olarak alevi değilim..Fakat, alevi kökenliyim ( ki bu benim elimde olmayan bir durum). Alevi olarak yetişmem aslında bir şans zira, çocuk yaşta yönledirmeler ve empozisyondan uzak olarak yetişmemi sağladı böylece inançla ilgili konulara daha tarafsız ve yansız bakabiliyorum. (Dikkat daha diyorum daha tarafsız.)
Kerbela konusunda gerçek görüşlerimi zaten biliyorsun. Kerbela tamamen bir çıkar çatışmasıdır.Hiç bir kimse hak ve adalet için mücadele etmemiştir...
Bunun dışında kendime ait olmayan düşünceleri dahi çok iyi savunabilirim ki bu benim o konuda çok fazla kafa yorduğumun hatta konuyu birçok kişinin dışıda kendi içimdede tartıştığımı gösterir...
Bunu niçin yaparım aslında iki sebebi var:
1: Karşımdaki gerçekten bilerek mi konuşuyor yoksa, ezbere mi konuşuyor diye ayırmak için. Eğer ezbere konuşuyorsa ezberini bozmak ve onu düşünmeye ve araştırmaya sevk etmek için.
2: Belki bilmediğim birşey biliyordur diyerek onu bilgisini paylaşmaya zorlamak için.
Benimle bir konuyu tartışırken yoruluyor olmana hem şaşırdım hem üzüldüm. Şimdiye kadar verdiğim tüm sıkıntılar için üzgünüm kusura bakma, :(
Not;
Bir insanın savunduğu tüm görüşler her zaman asıl görüşleri değildir. Bazen bir konuyu tartışmak için o konuya taraf olabiliriz. Bu bilginin değiş tokuşu için gereklidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızı Bekliyorum