Görev Beni Çağırıyor... Seni de...

31 Aralık 2010 Cuma

İsteyene İstediği gibi Perhiz...


Likya yolu yürüyüşünden önce Karadeniz'e gönderdiğim "İsteyene İstediği Gibi Perhiz" adlı aşağıda ki mail hakkında ki Karadeniz'le aramda yaşanan bir başka diyalog.

İsteyene İstediği Gibi Perhiz
İştah Açanlar:
Tuz: İştahınızın açılmasına yardımcı olur. Tuzlu bir besinin hemen arkasından tatlı bir besin tüketme ihtiyacı hissedersiniz. Bunun nedeni kan şekerinizdeki iniş çıkışlardır. Aşırı tuz tüketiminden uzak durunuz.
Kırmızı biber (acı biber): Diğer bir iştah açıcı besin maddesi de acı biberdir. Acı biber tükettiğinizde doygunluk hissinizi anlamanız zor olmaktadır.
Patates: Glisemik indeksi en yüksek besinler arasındadır.
Nohut: Midenin temizlenmesine yardımcı olur. Aynı zamanda iştahı da açar. Tüketimi hafta da 3 porsiyonu(yani 12 çorba kaşığı) geçmemelidir.
Havuç: Glisemik indeks değeri en yüksek sebzelerdendir.
Mısır: Glisemik indeks değeri yüksek olan besinlerdendir. Yendikten sonra açlık hissi uyandırır. Diyet esnasında çok fazla tercih edilmemelidir.
Tarçın, Greyfurt: İştahınızın açılmasına yardımcı olan diğer besinlerdir.

İştah Kesen Besinler:
Avokado: Kansere karşı korur. Aynı zamanda yüksek miktarda B6 vitamini içerir.
Sardalya: Kan şekerinin dengelenmesine yardımcı olur. Yüksek miktarda protein içermektedir.
Balık: Yüksek miktarda iyot içerir. İyot, tiroit hormonlarının yapımında kullanılır. Açlık duygusunun oluşumuna engel olur.
Yumurta ve dil peyniri: Protein yönünden zengindir. Tok tutucu özelliğe sahiptir.
Kepekli makarna: Lif içermektedir. Tüketildikten sonra hacimlerinin yüzde 20’si kadar genişleme özelliğine sahiptirler.
Esmer pirinç: Glisemik indeks değeri düşük olan besinlerdendir. Kan şekerini dengede tutar. Uzun süre tokluk sağlar.
Brokoli: Krom içerir. İnsülin dengesinin korunmasına yardımcı olur.
Böğürtlen: Antioksidant yönünden zengindir. Yoğurtla beraber tüketeceğiniz böğürtlen uzun süre tok kalmanıza yardımcı olur.
Yulaf ezmesi, Elma, Badem, Ihlamur çayı: İştahınızın kapanmasına yardımcı olan diğer besinlerdir.
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
 
 
Karadeniz:
İyide bunun neresi perhiz. :((((
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
 
Haccecan:
Bilmem... Banada öyle geldi.  :))))
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
 
Karadeniz:
Sen yemek lafını duyunca perhizden değil iştahtan sarılmışsındır. Ancaaak burada besinlerin vücut üzerindeki etkileri söz konusu. Yemek yok...yatıp yatıp tava tava balık yemek hiç yok...:D
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
 
Haccecan:
Likya yolu kolay aşılmaz... Hele hele Karadeniz'le hiç kolay değil.  Benim enerji depolamam lazım tamam mıııııııııııı? Yoksa o kadar yolda kim sizinle baş edecek?  Kim hizaya sokacak. Bu enerjiyi ancak balıktan, meyveden alabilirim. Onu bunu bırak. Beni nasıl doyuracaksın onu düşün :D Açken yürümem baştan söyleyeyim :)))
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
 
Karadeniz:
Herkes yiyeceği kadarını yanında taşır. Öyle ha babam yemek düşünüyorsan bayağı yüklü olacaksın demektir. :DDD Açken daha iyi yürürsün.. Bir yer ve yiyecek bulma umudu insanı tetikler. Zaten senin depoladığın yağlarda seni bayağı idare eder...:)))
Ayrıca ben yanımda ceylan gibi sekecek bir yoldaş isterim. Öyle kaplumbağ gibi tın tın yürüyen bir fil yavrusu o yollarda pek çekilemez değilmi?  :)))
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
 
Haccecan:
Allah'tan bugün yataktan sağ tarafımdan kalktım... Fil kimmiş, yağ deposu kimmiş soramayacak kadar pozitifim. Farketmez yiyeceğimi de kendim taşırım.. O bitlilikle (cimri) yanınızda hiç yiyecek taşımayacağınıza göre, benim yemeklerime talip olacaksınız demektir. O zaman fili soracam bay ceylan...
Bu arada ceylanın düşmanı çok olur, aslan, kaplan, sırtlan, timsah vs. Filin düşmanı ise susuzluk ve kuraklık. Sizin doğada şansınız daha az . Filin gölgesine sığındığınızda o ceylanı ayaklarımda ezmeyeyim dikkat et. Fil gibi ağır ama emin adımlarla ilerlerim.Ayağımın altında ezilme dikkat et!...
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
 
Karadeniz:
Yani beş dakika da roman yazdın. Ben kendime ceylan demedim. Yanımda ceylan gibi sekecek bir yoldaş isterim dedim. Yoksa o yollar için en uygun hayvan olsa olsa katır olurdu. :)) Ayrıca fillerin çakıllı dağ yollarında yürüyemediklerini belirteyim zira; tabanları düz olduğu için ayakları ağırlıklarını taşırken çakıllar yüzünden delik deşik olur :)) Bir fil olarak hiiiiç şansın yok yani... :)) Haydi kolay gele.)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
 
Haccecan:
Yanımda ceylan gibi sekecek birisini isterim dediniz. "Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim" sözünden yola çıkınca, yanında ceylan gibi seken birini isteyen birisi ancak bir ceylan olabilir diye düşündüm.  Tabi siz benim gibi düşünemezsiniz. Olaylara bakış açımız ve düşünce yapımızın farklılığından kaynaklanıyor buda. Yanınızda katır gibi seken birini de isteyebilirsiniz tabi.  Benim düşünce yapıma göre ne anlama geldiğini artık biliyorsunuz :D
Burda söz konusu filin ben olduğumu düşününce, bu filin birde yürüyüş botu olduğunu hiç hesaba katmamışsınız. Bu fil artık düz tabanlı değil, yürüyüş ayakkabısı olan bir fil.  Ayrıca bu fil dağlara yabancı olmayan bir fil. Bu filin baya bir şansı var yani....
Bana da kolay gele, sizede kolay gele. Kendinizi niçin olayın dışında tutuyorsunuz? Sanki kendisi uçan halı üstünde gidecek!?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızı Bekliyorum