Neziha Kesmez’in Çadırdan Çırağan’a adlı kitabını okudum.
Kitabın bende yarattığı etkiyi yazıya dökmeye çalışacağım.
Yazar gerçek hikayesini kendi gözünden anlatmış kitabında. Annesinin
babası tarafından 12 yaşında zorla kaçırılarak zoraki kurulan bir yuvada 6
erkek kardeşin peşinden dünyaya gözlerini açmış. Bu evlilik zalimlik ve cahillik
temeline kurulduğu için meyveleri de zalim ve cahillik basamağından başlamak
zorunda kalmış hayata. Çok zor koşullar altında, batıl bilgileri ile
yüklendiğinin farkına bile olmadan bu bilgilerin ruhunda yaşattığı cehennemler
içinde yanarak yavaş yavaş olgunlaştığı,
hakikate ulaştığı bir hayatı omuzlamak zorunda kalmış. Neziha, erkek egemen dünyada kız
çocuğu olmanın zorluklarını da yüklenerek büyümek zorunda kalmış. Korku
boyutunda ki insanların arasında korkutularak, sürekli aşağılanarak itaat
etmeyi öğrenmiş. Aile içinde hayır demeyi de öğrenemediği, aile bireylerinin
onayını almadan büyüdüğü için hayat yolunda istemediği durumlar içerisinde de
insanlara hayır diyememiş. Kendini çıkılamaz sanılan durumların içinde bulmuş. Yazarımız
zamanla içinde ki iki tarafın mücadelesini, dış dünyasında göstermeye başlamış.
Güçlenmesi için zıttı gibi görünen insanları kendine çekip durmuş hayatı
boyunca. Nezaketi, bilgiyi, etkili iletişimi hayatına
katarak değerli insanları hayatına katmayı başarırken diken rolünü üstlenen
insanlardan alacağı dersleri alarak onları hayatından çıkarmayı da başarmış. Aşkı
yaşadığı erkek ise onu hayatının merkezine değil Neziha’nın kendini layık
gördüğü ikinci kadın rolüne layık görmüş yıllarca. Artık iş o dereceye varmış
ki ruhi bunalımlar, intihar girişimleri, sinir krizleri… Ruhu cehennem
azaplarında yanıp duruyorken etrafına güçlü görünmekten de geri durmamış.
Okuduğu kitaplarla, karşılaştığı bilge insanlar sayesinde aklını ve özünü
kullanarak sonunda iç huzurunu yakalayabilmiş.
Bu hikaye bana o kadar tanıdık ve bildik geldi ki. Haccecan’ın
hayat senaryosunun farklı bir çeşidi Neziha’nın hayatı.. Alkolik bir baba
tarafından geceleri dövülen, sövülen, aşağılanan anlayamadığı sarhoş babayı o
sızıp kalana kadar dinlemek zorunda kalan, uyandığında ise hiçbir şey olmamış
gibi rol yapan, babasının alkolik olduğunu çevresi anlamasın diye çabalayan, güçlü
görünmek zorunda hissettiğim bir çocukluk ve ergenlik yaşamak zorunda kaldım.
Bu zorunluluklar iç dünyamda cehennemlerin yanmasına neden olurken, herkese ve
her şeye karşı öfke duygusu ile dolup taşıyordum. Yıllar yıllar boyunca bir
sürü yaşadığım olayların etkisiyle şu yaşımda bu hayat senaryom için şükür
edecek bir hale geldim. Çok şükür.🙏 Anlayabildiğin hiçbir şey acı veremez. (Lev-hi
Mahfuz’dan alıntı) Kendi iç dünyamı ve düşüncelerimi değiştirmeden dünyayı
değiştirmemin mümkün olmadığını öğrendiğim muhteşem bir hayat yaşamaya devam
ediyorum.
Okuduğum kitapların bir çoğunda duygu sömürüsü, kadın
cinsiyetinin makus kaderine isyan eden satırlara bolca rastlardım. Ancak çözüm
önerisi net olarak sunulmamaktaydı. Artık kitaplarda, internette, insanların
diyaloglarında bilinç değişikliğini vurgulayan sözlere, cümlelere sık sık
rastlıyorum. İnsanlarda çok hızlı bir değişim ve gelişim mevcut. Dört bir
koldan gelecekte ki muhteşem günlere hazırlanıyoruz. Bilge insanları daha çok
ortalarda görür oldum ve sayıları hızla artmakta. Yaşarken karşıma çıkan, yaşamını insanlığın öğrenmesi için paylaşıma sunan bu cesur kadını saygıyla selamlıyor,
onunla tanışma fırsatı buldurduğu ve Lev-hi Mahfuz çatısı altında bizi
buluşturduğu için Yaradan’a teşekkür ediyorum.
Geleceği, yeni dünyayı, bu zorlu hayatları yaşamış, her şeye
rağmen güçlenerek çıkmış insanlar kuracak. Bu hayat senaryolarını hiç
birimiz boşuna yaşamadık, yaşamıyoruz.
Yazının sonunu, yazarın kitabını bitirdiği cümlelerle
bitirmek istiyorum.
Sonsuzluktan süzülüp bedenin karanlığına büründüm. Egomun
duvarlarını kıra kıra içimde ki ışığa kavuştum. Kendimi zehirleyenin de
şifalandıranın da ben olduğumu anladım. Gördüğüm, duyduğum her şey bendeydi.
Tüm bunları anlamak ve idrak etmek bir seçimdi. Kimse benden daha değerli ya da
değersiz, daha üstün ya da aşağıda değildi.
Bu yaşam serüveninde bir tırtıl gibi yerlerde süründüm.
Övgü ve yergi rüzgarlarında savrulup yeniden BEN’liğimi
keşfettim.
Sevgili Haccecan, güzel ve anlamlı yorumunuz ve desteğiniz için çok teşekkür ederim 🙏
YanıtlaSil