Görev Beni Çağırıyor... Seni de...

2 Temmuz 2009 Perşembe

Üzüldüklerim üzüleceklerimin habercisiymiş


Dün akşam dert ortağımın evine gittim. Ben düğünde yediğim kazıkları anlatıp rahatlamayı düşünürken, arkadaşım bir haftada yaşadıklarını anlattığında kendi derdime üzülmeyi bırakıp, onların dertlerine üzüldük. Hep de böyle olmuştur. Ben ne zaman derdimden şikayet edecek olsam karşımda ki daha büyük derdinden veryansın eder, derdim gözümde küçük kalır ve ben anlatma gereği bile duymam. Babasının borcu yüzünden evlerine haciz gelecek olan arkadaşım, geçen hafta da büyük bir trafik kazasından ufak hasarlarla kurtulmuşlardı. Babasının borçlandığı adamlar ise belalı ve mafya tipli adamlar. Her an kapılarına dayanacaklar diye evlerinde korkuyla kalıyorlar. Hayatları boyunca babalarından bir fayda görmeyen arkadaşım ve kardeşleri, babalarının kendi başlarına açtığı sorunların bedellerini ödeyerek geçirmişler. Babalarının başlarına açtığı en ufak sorunlara bile artık tahammül edemeyen arkadaşım, babalarına "baba" bile demek istemiyorlar.

Babalık annelik, kavramları gözümde o kadar büyük ki, bir spermi veya bir yumurtayı döllerken ki zevk için anne-baba olanlara belalar-kahırlar okuyorum. Zevk için bir araya gelip annelik-babalıktan haberi olmayan insanları kısırlaştırma kanunu çıkartsın devlet, altına ilk imzayı ben atarım.

Hayatımdan silip attığım! erkek kardeşimi dün telefonla aradım. "Ablamın düğününe gelemedim, bu içime çok oturdu" diye dert yanan kardeşime içimde ne var yok söyledim. "Düğün dernek birlik ve beraberlikle olur. Sevinçleri, mutlulukları olduğu kadar sıkıntı ve kederleri de paylaşırsın. Ne abin, ne sen; bırak destek olmayı hepiniz beni sırtımdan vurdunuz. Erkeğiz diye geçinen sizler benden erkeklik öğrenin. Ya hiç söz verme yada verdiğin sözleri yerine getir. Telefonda ilk ve son kez karşında ağlıyorum, ilk ve son kez gururumu ayaklar altına alıyorum. Zor günlerimde yanımda olmayan, beni sırtımdan vuran, beni arayıp sormayan, kardeşim dediğim seni ve abini artık görmek istemiyorum...." bu ve bunun gibi bir sürü şeyi söyleyip kapattım telefonu. Ardından iki tane mesaj attıp bana şunları yazdı: "Ablacığım benim yaptığım affedilmez, biliyorum. Arayıp sormadım, şimdi sen herşeyi anlatınca dahada iyi anladım. İnsanın kardeşinden bile ... Ablacım şunuda bil senden çok özür dilerim. Tek güvendiğim ve arkamda bildiğim sensin. Kusura bakma. Gerçekten çok özür dilerim. Bana lütfen darılma ablacım. Sende kendini üzme lütfen. Gerekirse burda iki ay daha kalırım, borçlarımızı bitirir öyle gelirim. Çok özür dilerim be abla. Sekiz ay sen bana analık-babalık ettin. Gerçekten özür dilerim"

Bu mesajlarla bütün öfkem bir anda geçti, buzlarım eridi, yüzümde tebessümler belirdi ve kardeşinin düzeleceğini sandım, ta ki bir kaç dakika önceye kadar. Biraz önce iki gün staja gitmediği için stajdan atıldığını öğrendim. Telefonda "hastayım, yatıyorum" diyordu bir kaç gün önce, ancak haber vermeden staja gitmediği için benim odunumu işten çıkartmışlar. Tepki olarak ağladığımı, sızlandığımı sanan sizleri hayal kırıklığına uğratacağım biraz ama olsun. Kahkahalarla güldüm öğrendiğimde... Psikolojim mi bozuldu yoksa artık olaylara üzülmenin boş olduğunu mu anladım bilmiyorum ama kahkahayla gülmek acayip iyi geldi. Artık ne olursa olsun Kemal Sunal'ın Gülen Adam filminde ki gibi herşeye güleceğim. Puahhhhhhh puahhhhhhhhh

Bir baltaya sap olsun diye uğraştığım kardeşimden dün vazgeçmiştim. Aslında gerçekten vazgeçmişim. Artık onunla ilgili bir sorun dahi duymak istemiyorum. Ben üstüme düşen, düşmeyen her şeyi yaptım. Başkasının kanatlarıyla uçulmuyor, kendi kanatlarıyla uçmayı öğretmeye çalıştım. Uçmak istemeyen kuşu zorla kimse uçuramaz. Benden bu kadar...

İç ses: Bu salak odunum oralarda napacak şimdi? Sırada ne var peki? Hey dertler size diyorum!! Erkekseniz teker teker gelin.
Diğer iç ses: Ne gülmesi be! ne gülmesi... içim kan ağlıyor...

7 yorum:

  1. haccecan, o iç seslerin biri ne derse öbürü hep aksini söyler.ama hep ilk içsesin sesi galip olur.yine fedakarlıklar yapar insan.

    YanıtlaSil
  2. "Neşve tahsil ettiğin sāgar da senden gamlıdır
    Bir dokun bin āh işit o kāse-i fağfurdan"

    YanıtlaSil
  3. Bırak dağınık kalsın be Hacecan'ım.
    Sen uğraştıkca sorunların daha çoğalıyor.
    Bu arada sanırım kardeşinin düğünü olmuş.
    Allah tamamına erdirsin, mutlu ve huzurlu, ömürboyu beraberlikleri olsun.
    Uzun zaman oldu yazılarını okuyamadım, geriye doğru okuyarak yetişmeye çalışacağım.
    Sevgi ile

    YanıtlaSil
  4. üstüne bunlarda tuz biber olmuş doğrusu:(
    gönül ferahlığı dilemektn başkaca bişey gelmiyor yazmak içimden...

    YanıtlaSil
  5. Ne yaparsan yap kendin için yaptığını unutma diyorum...

    YanıtlaSil
  6. Sonunda kardeştir, ne atılır ne satılır. Bazı insanların olgunlaşabilmeleri zaman alıyor, yakınlarının sırtına yük içlerine acı oluyorlar. Allah sabır versin, sinirlenmekte haklısın. Gülmek de bir tepki. Umarım kardeşin hayatın kendi kendine yetmekle daha kolay geçtiğini ama bunun da çok zor bir şey olduğunu anlar ve kabul eder en kısa zamanda.

    YanıtlaSil
  7. kardeşlik başka bir şey be Haccecan. Arkadaşın değil ki bir anda silip atasın. Kardeşin sonuçta. Ne olursa olsun siz bir ailesiniz. Kardeşler biraz daha geç büyüyorlar, hatta belki de hiç büyümüyorlar hiçbir çocuğun ailelerinin gözünde büyümediği gibi. hep kardeş olarak kalıyorlar çünkü. küçük kardeş. işler yoluna girer umarım yakında. oluruna bırak biraz da.
    sevgiler.

    YanıtlaSil

Yorumlarınızı Bekliyorum