Görev Beni Çağırıyor... Seni de...

14 Ocak 2011 Cuma

*Eleştirmek için mi eleştiriyorsun?


Karadeniz'in aşağıda paylaştığı yazısına karşılık aramızda yaşanan diyalog...

Karadeniz:
Bak..! gökyüzü karardı, sevgili. Neredeyse bir saat sonra kopacak fırtına. Rüzgar incitmesin nazik tenini gel gir kanatlarımın arasına... Lakin, bilirim girmezsin. Rüzgarsa rüzgar, fırtınaysa fırtına ama el ele olmalı dersin. Bense bir kez daha aşık olurum sana. Sen ki zorbalığa karşı dimdik durur eğilmezsin.
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Haccecan:
Sevgilinin kanatlarının altına girmemesinin nedeni; kanatlarını hiç açmaman, sadece kendinin duyabileceği bir sesle "gel gir kanatlarımın arasına" demen olmasın!... Kanatlarının altına giremeyen sevgiline " bak bana muhtaç değil ne güçlü kadın" diye daha aşık olmaya devam et... O kadın sığınacak başka bir çift kanat bul(acaktır)du bile!!!! Bakınız: Kadın Vazgeçerse yazı ve yorumları..
İnsan bu hayatta sevdiğine sığınmıyorsa, güçsüz-zayıf, yalın halini göstermiyorsa sevgilisine karşıda güçlü rolü oynuyor demektir... Gerçek sevgide gurur olmaz...
Her insanın içinde bir çocuk vardır. Bu çocuk korkaktır, sevgiye, ilgiye ve sığınmaya ihtayaç duyar... Karşında bu çocuğu değilde bir rol yeteneği iyi, güçlü bir tiyatrocuyu görüyorsan sana da rol yapılıyor demektir... Gerçek sevgide rol olmaz, samimiyet ve içtenlik vardır...
Sevgili arkadaşım Karadeniz; bu yazdıklarınla sadece kendini kandırabilirsin... Kendini kandırmaya ihtiyacın varsa devam et... Ama yazdıkların bana hiç gerçekci gelmiyor, o yüzden başka türlü yorum yazamadım....
------------------------------------------------------------------------------------------------------------ 

Karadeniz:
Açıklama: ((( Eleştirmek için mi eleştiriyorsun? Yazımda adam "gel gir kanatlarımın arasına" diyor "bak başının çaresine" demiyor...! Kadın "ama el ele" diyor, "zorluklara karşı birlikte" diyor "ben başımın çaresine bakarım" demiyor...!
Adam kadına aşık zaten ama onun kendi ayaklarının üzerinde durma mücadelesine karşı duyduğu saygı ve yürekliliği onun aşkını besleyen bir unsur olarak; Kadınına karşı duygularını pekiştirip tazeliyor...
Not : Haccecan sen gerçekten benim yazdıklarımı okuyor musun yoksa şöyle bir göz atıp geçiyor sonra yazmadıklarımı yazmış gibi mi algılıyorsun... :(((
------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Haccecan:
Yorumuma mail olarak cevap yazdığın için benimde mail olarak cevap vermem gerektiğini düşündüm... Facebookta ilk yaptığım yorumuda silme gereği hissettim. Çünkü dediğin gibi çok alakasız bir yorum olmuş.. Bu konuda bana evrensel sevgi ile yaklaşıp hoşgörmeni diliyorum...
Sen yazdıklarımı okuduğunda hep doğru algılıyorsun ve algıladıklarına doğru, yapıcı, olumlu eleştiriler yapıyorsun... Senin gibi hatasız algılama yeteneğini benden bekleme... Eleştirmek için yaptığım bu eleştiriyi görmezden gelirsen mutlu olurum....
Not: Yaptığım yorumu doğru anladığımı ve doğru yorum yaptığımı farzedip birde öyle yorum üstüne düşünebilir misin? Belki ifade etmeye çalıştığım bana göre doğru olan bir iki kelime vardır...
(Aslında burada yanlış yorum yazdığımı düşünmüyorum,  yanlış yorum yazdığımı söyleyen Karadeniz'e kırılmış ve kızmış, tepki olarak yazdığım yorumu siliyor ve tamam ben hatalıyım doğrusu neymiş söyle demeye getiriyorum.)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Karadeniz:
Eğer iki kişi sevgili ise zaten onun karşı tarafa güçlü yada güçsüz hallerini göstermesine gerek olmaz kanaatindeyim... En azından ben sevdiğim insanın nerede güçlü nerede zayıf olduğunu bilirim...O'nun talep etmesine bile fırsat vermeden kendimi ve çevremi ona göre hazırlarım.. Eğer ki o da benim sevgilimse zorluklarla kendi başa çıkabildiği yere kadar çıkar...Zaten gereksiz taleplerde bulunmaz...
...
Gurur meselesi..
Aslında böyle açıklayınca zorluklarla gücü oranında mücadele etme arzusunun karşı tarafla ego yarıştırmamak olduğu açıktır..
Zira; güçlüklerle mücadele edebilecekken bunu bir başkasının omuzlarına yıkmak ne sevgiye ne sevgililiğe yakışır...Bu yürüyebilecekken kendini taşıtmak demektir ki bunun adı olsa olsa istismar olur...
Not.. Tüm bunlar gerçek haller için yazılmıştır..cilveleşmek, takılmak yada oynaşmak gibi iki sevgili arasında ki özel durumlar konu ve yorum dışıdır...
Ayrıca hayatta en zor olan sevgiline rol yapmaktır...Bu tereciye tere satmaktan başka birşey olmaz..Eğer yapıyorsan da ancak kendini kandırırsın...
Biz böyle bilir böyle söyleriz...
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
------------------------------------------------------------------------------------------------------------

 Sanırım burada Karadeniz'e  yıllar önce duygularını açıklamaya çalışan "git yuvanı kur!" dediği sevdiği o kızın avukatlığını yaptım ve yahut bizzat kendimi o kızın yerine koyup  cevap vermeye çalıştım. Yüksek hedefleri ve idealleri olan Karadeniz, evlilik, kadın, çocuk gibi olayları ideallerine ulaşmasına engel olarak görmüş ve duygularını anlatmaya çalışan kızı bırak kanatlarının altına almayı, onu terslemiş hatta git yuvanı kur demişti! Başkasıyla evlendikten sonra sevdiği kızın evliliğinde ve 3 çocuğunu yetiştirirken yaşadığı her zorluğa göğüs gerdiğini, gücünü, azmini gördükten sonra hayatının kadınının aslında o olduğunu anlamıştı. Ama artık herşey çok geçti!! Karadeniz'de dahil kimseye boyun eğmeyen, çetin bir hayat mücadelesinin içine gözü kapalı atlayan sevdiği kızın; aslında hayatının kadını olduğunu anlamasının temel sebebi  Karadeniz'in kanatlarının altına girmemeseydi!!!!
Karadeniz'in redettiği kızın yerine kendimi koyarak yazdığım cevaba karşılık Karadeniz sadece yazdığı metin hakkında yorum yazıyordu. Benim yazma niyetimi anlamayıp üstüne üstlük yazdıklarını okumadan yorum yaptığımı söylemesi ise beni daha çok kırıyordu. Sevdiğine hiç bir zaman kanatlarım altına gir diyememiş birisi bu sözleri nasıl yazabiliyordu!!! Karadeniz sadece edebiyatı iyi olan, yazdıklarıyla çevresine güçlü bir karakter  gibi görünen birisiydi!!!   Zamanında sevdiği kızın duygularına karşı duyarsız kalan Karadeniz şimdide beni anlamıyor, görmezlikten geliyordu işte!!! Kırıldığımda ben çok asi olurum.  Karadeniz ne yapsa, ne söylese kırılıyor dolayısıyla kızıyordum. Karadeniz'i nasıl benimsemişsem hayatında ki başrol kadınların yerine kendimi koymaya bile başlamıştım!...
Karadeniz'in; sevdiği kıza "gir kanatlarımın altına" diye söyleyecek bir yapısı yoktur ki!  Karadeniz karşısında ki insandan bir kare yapmasını bekliyorsa, "bana kare yaparmısın?" demez. Karenin bir köşesini yapıp bırakır. Hangi şeklin yapılması gerektiğini anlamayı ve yapmadığı 3 köşeyi yapmayı  karşı tarafa bırakır. Kareyi yapamazsan bu senin beceriksizliğindendir!! Ya "yapmayı beceremedim" deyip  yardım isteyeceksin ya da yapmadan yarım bırakacaksın. Yardım istersen yardım çağrına cevap verir, olduğu gibi bırakırsan kare şeklinin yapımı orada son bulur. Karadeniz Karenin yüzüne bile bakmaz!! Garip kare tek köşesiyle ucube gibi olduğu yerde durmaya devam eder. Likya yolunda dağdan yuvarlanan taş için çadırına sığındığım Karadeniz, korkaklığımı yüzüme o kadar çok vurup, benimle o kadar çok dalga geçip, iğneleyici laf söylemişti ki; "bir daha onun çadırına sığınmak mı!? Tövbe billahi.. diye düşünmeye başlamış, çadırına sığındığım için bin pişman olmuştum. Hele ertesi  gün beni dağın tepesinde bırakıp giderek cezalandırmasına ne demeli!!!  Yani korktuysan gel çadırıma sığın diye bir şeyi asla demez, korktuysanda korkusunu belli etmeyecek kadın ister yanında. Korkup kanatlarının altına girdiysen vay haline! Senin korkularınla yüzleşip korkunu cesarete çevirmen için söylemeyeceği, yapmayacağı şey yoktur!!!   Karadeniz güçlü, kimseye bağımlı olmayan, özgür kararlar alabilen karakterde ki kadınları sever tamam ama kim anlayamadığı zor karakter bir insanı sever ki?  Cevap: Tabiki ben....
 Karadeniz bana göre aşkı kitaplardan öğrenmiş ve kafasında kurgulamıştı; aşkın tanımını mükemmel yazıp, söyleyebilen ama aşkı yaşayamayı beceremeyen birisiydi. Bu konuda aynıyız!!! Bende en büyük, en güçlü, en ulaşılamaz aşkları içten içe yaşarım ama kimseye de çıt bile demem. Karadeniz günümüzün kadınlarının kendini anlayamadığını söylese de aslında o kadın ruhundan anlamıyordu. Odun ne olacak!!! Bu yazı dizisi Karadeniz'e kendimi dolayısıyla kadınları anlatmak için yazmaya başladım belkide. Bir güç beni bu yazıları yazmaya şiddetle itiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızı Bekliyorum