Gerçek her zaman algılanandan
farklı olabilir. Hiçbir şey ama hiçbir şey bize anlatılanlar gibi olmayabilir.
Gerçek ne? Gerçek olmadığı gerçeği… Herkes kendi fikirlerini gerçek sanarak
gerçekliğini oluşturduğu sanal ortamlarda yaşıyor. Kendi etrafına ördüğü
duvarlar ne kadar sert, kalın ve yüksek ise, geçmişten gelen öfkesi ne kadar
büyükse yaşadığı sanal dünyayı o kadar gerçek sanıyor. Kendini korumak adına
ördüğü etrafında ki duvarlar ne kadar şeffaf ve esnek ise etrafında ki olan
bitenden daha çok haberi oluyor, gerçeği de o kadar net görebiliyor, değişime açık oluyor. Sanal dünyasının kendini güçlendirmek ve
geliştirmek için oluşturulduğunun farkına varıyor. Yaşadığınız hayat
senaryosunu iyi gözlemleyin. Çok zor, çok zahmetli ve acı dolu bir hayatı
yaşıyor olabilirsiniz şu an. Çok derin acıların ve zahmetlerin ağırlığının
kaldırılması gerçekten çok zor. Ancak öyle yada böyle bir şekilde
kaldırabildiğinin de farkındasındır. Bütün dünyaya köklü ve derin ve bütün
herkesi etkileyen derin acıların yaşadığı süreçlerden geçiyoruz. Bireysel
olarak acıları neden yaşadığının farkında olan insanların bu toplumsal acı
olayları anlaması, yorumlayabilmesi çok daha kolay oluyor. Hakikati yani Beyaz
Atlı Evrensel’i🌞anlayabilen insana hiçbir şey acı
vermez. Anlayamadıkların anlaşılmayı bekliyor. Zihnini boşaltıp önyargısız
baktığın her olayın ardında ki gerçeği de görüyorsun.
Benim en çok acı çektiğim anlar
alkolik babamın saçma, küfürlü, dayaklı, gece sıcak yatağımızdan kaldırıp sabahlara
kadar süren işkenceli sohbetini dinlediğim anlardı. Asla anlayamadığım ama
çocuk aklımda anlamak için kendimi paraladığım zamanlardı. 2009 yılında vefat edene kadar yani 26 yaşına kadar bu acılarla yoğurdum kendimi. Bu zamanların
tesirlerini acı olarak kayıt etmişti zihnim. Bu acıları tekrar tekrar
yaşatıyordum kendime. Benzer acıları yaşayan insanlarla karşılaştığım zaman çok
üzülürdüm, yardım için çırpınıp durduğum zamanlarım da oldu. Üstelik bu
acılardan çıkış olabileceğini de bilmiyordum. Acılarından çıkış yolunu bilmeyen
birisi başka birisine yardım edebilir mi? Tabi ki hayır. Acılarımdan çıkış yolunu
nasıl buldum? O acıları bana yaşatacak birebir aynı ortama girerek acılarımdan
çıkış yolunu buldum desem!! Böyle yazınca anlatımım kapalı kapı gibi ve saçma oldu.
Kapının ardında ne var henüz bilmiyorsun. Okumaya devam….
Burada yazmıştım. Evlenmeden önce Karşıda’ki babasının hastalığı ile ilgili
detayları anlatmadığını evlendikten sonra anladım. Geçirdiği trafik kazası
sonrası kafasına aldığı darbe sonucu beyin hasarı oluştuğunu söylemişti ancak davranış bozukluğu sergilediğini evlenmeden
önce detaylı olarak anlatmamıştı Karşıda ki. Bende ailemde yaşadığım sorunları detaylı olarak hiç anlatmamıştım. Bilmesine gerek görmemiştim. Onun anlatamadıklarını evlendikten
sonra yaşayarak öğrendim. Evlendikten sonra kendimi birebir çocukluğumda ki
gibi bir aile ortamında buldum. Her sıkıntıyı sızlanmadan çeken, iyi niyetli, herkesin
kolaylıkla laf sokmasına rağmen gıkını çıkartmayan, sorgulamaya değil kadının
itaatine dayalı bir kültüre sahip bir kayınvalidem (tıpkı annem), kriz
anlarında kontrolsüz davranışlar sergileyen, sürekli saçma konuşan, konuşmaları
gerçeklerden kopuk, bağıran, çağıran, küfürler savuran, olayları kişileri
karıştıran, aynı cümleleri tekrar tekrar ve tekrar… konuşup duran, yer-zaman-mekan
kavramlarını karıştıran, sakinliğinde ise tadından yenmeyen, fasulye ayıklayan
bir kayınpederim (tıpkı babam) olmuştu. Karşıda ki ise hem eş hem arkadaş..
Sevdiği kadın ile ailesi arasında sıkışıp kalan bir adam Karşıda ki… Karşıda ki’nin
adı artık Yanımda ki olsun. Evlendik artık karşıda durmasın yanımda ki yerini alsın. Artık
ona yazılarımda Yanımda ki olarak hayat vereceğim… (Bu bloğu ve yazdıklarımı
bilmiyor Yanımda ki. Kafamda belirlediğim bir tarih var, o tarih gelene kadar
da bilmeyecek. Kendimi hazır hissettiğim zaman okusun bütün herşeyi..)
Kayınpederimin gerçekten hasta olduğunu idrak ettiğim olay ise evlere şenlik!!! Beni mutfağa çağırdığı o gün, benden çok hoşlandığını, benimle evlenmek istediğini söyledi. Şok olmuştum. Eşim ve kayınvalidem biraz mahcubiyet ve utangaçlık içinde paldır küldür mutfağa dalıp adamı tutup oturma odasına götürmeye çalışıyor. O ise hala duygularını itiraf etme derdinde. O olaydan sonra bu adama nasıl davranacağımı da şaşırmıştım. Bana evlenme teklif eden, hoşlandığını söyleyen kafadan hasta bir kayınpedere karşı geçmişi travmalarla dolu yeni taze gelin nasıl yaklaşmalı? Korkularım, kaçtıklarım, saçma bulduğum ne varsa hepsinin içindeydim artık. Gözün aydın Haccecan. Tabi ki bu isteme olayını hiç yaşanmamış, yok saydım. Ciddi almış olsam, Yanımda ki’nin yüzüne nasıl bakardım! Bu olay diğer yaşanacak olayların fragmanıydı zaten.
Devam edecek...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızı Bekliyorum