Acının
kaynağına indim bugün
Acı veren
duygularımın peşinden
Avcı köpeği
gibi iz sürdüm…
Neden dedim,
neden sızlıyorsun içimde?
Sızlamamı
sen istiyorsun dedi
Ben mi
istiyorum? dedim anlamazlığa vurarak
Beni sen
çağırdın, çekmeye razı olarak üstelik
Razı
geldiklerim, çekmeyi kabullendiklerim
Her ne varsa
ikamet ediyormuş içimde.
Acı denen şey
benim eksikliğimmiş
Eksik olan
ne varsa tamamlansın diye
Sızlanıp
duruyor derinlerde bir yerde
Anlayamadığım
sızılarımın kendi lisanı varmış
Anadilinden
başka dil bilmezken
Bebek dili,
eş dili, çocuk dilinden sonra
Acı diline de
merak saldım bu aralar…
Acı dilinin
ilk kelimesi “Kabul”müş
Tamam dedim
sen varsın, “kabul ediyorum”,
Hissediyorum,
önemsiyorum ve farkındayım.
Red etmediğimde
artık farklı sızlar oldu
Anlaşılmak
acıyı söndürmese de
Dindirir
gibi oldu.
Acı dilinin
ikinci kelimesi “ serbest bırak” mış…
Bir yanım
bırak derken öteki bırakma diyor..
Yok henüz
bırakmak istemiyorum…
Acılarımı serbest
bırakıp boşluğa göndermeye
Özgürlüğe adım
atmaya hazır değilim.
Acı dilinin
üçüncü kelimesi “karşılıklı” imiş.
Hissettiğim
acılardan özgürleşmek için
Acıya sebep
olanların da özgürleşmesi gerekiyormuş.
Sebep
olduklarımızdan bağımsız olana
Acıdan
öğrenene, karşılıklı affedene kadar
Sızlamaya ve
varlığını hissettirmeye devam edecekmiş.
Derin bir
nefes alıyor ve rahatlıyorum,
Sızlamaya ve
sızlatmaya devam edecek diye seviniyorum
Acısız
yapamam Onsuz var olamam ben…
Acı dilinin
dördüncü kelimesi “hiç”miş
Hiç olanın
var olması için oluyor bütün olanlar
Acı
sızlatıyor, pişiriyor, olgunlaştırıyor,
Olmayanı var
ediyor, Ben var olanı anlamlandırana
Kabul edip,
acıya sebep olanla affedene kadar
Sızlatmaya,
sızlamaya devam ediyor
“Ol”maktan
gelen her şey ∞’luğa akıp gidiyor
31.01.2022
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızı Bekliyorum