Görev Beni Çağırıyor... Seni de...

9 Aralık 2021 Perşembe

Eşcinselliğe Lev-hi Mahfuz Açısıyla Bakış

 

İlişki denilince akla genelde kadın – erkek arasında ki ilişki geldiğini biliyorum. Ancak konuya en genel halinden başlayıp en özel haline kadar inmeye çalışacağım. İlişkiler sadece kadın-erkek arasında değil, kadın-kadın, erkek-erkek olarak yaşanmaya devam ediyor. 

 Yıllar önce şurada yaptığım Eşcinsellik le ilgili paylaşımda eşcinsel arkadaşlardan haklı ancak aşırı tepki almıştım. Hayatı yeni yeni anlamaya başladığım zamanlarda okuduğum her şeyi doğru olduğunu sandığım bir paylaşımdı o. Şu an böyle düşünmüyorum. Ancak o zaman öyle düşünmesem şu anda da böyle düşünüyor olmayacaktım. Eşcinsellik konusunda ki o paylaşımda ki her konunun yanlış olduğunu da düşünmüyorum. Peki Hakikat ne? Bireylerin şahsı düşüncesi önemli ancak toplum huzurunu sağlayacak, herkesin buluşabileceği ortak nokta ne? Aşağıda Kur'an kaynaklı çözüm yazıyor. Buyurun okuyalım..

Eşcinsellik Ruhun tekâmülünde cinsel geçiş dönemleri vardır. Erkek-kadın-erkek-kadın olarak doğmazsın. Üst üste aynı cinsiyette bedenleşmek, fiziksel bedenine alışmanı daha kolaylaştırır çünkü.  Örneğin eşcinsel erkekler, kadın,kadın,kadın enkarnasyonlarından erkeklik dönemine geçişte ortaya çıkarlar. Eşcinsellik, kişinin bu dönüşüme uyum sağlamakta zorlanmasıdır. Eşcinsellik genetiktir diyenlerin haklı oldukları ama doğru ifade edemedikleri nokta budur. Eşcinsellik genetik değil, karmiktir. Kişi, geçmiş yaşamlarını hatırlamıyor olsa bile, eski yaşantılarının izlerini üzerinde taşımaktadır. Giydiği erkek “bedeni”ni aynada bir türlü kendine yakıştıramıyordur. O hâlâ ilgi ve sevgiyle şımartıldığı kadın günlerini özlemektedir. Bu dönüşüm, zamanla onda karmik bir düğüm halini alır ancak kişinin bu durumu aşması gerekir. Onun sınavı bununladır. Bu yaşamında öğreneceği en büyük ders, kendini müspet değişime açmaktır. Onlar, dönüşmekte değil, sandıklarının tam aksine dönüşmeye direnmektedir. Yine onlar sanıldığı gibi marjinal değil, tam tersine görüp görebileceğin en muhafazakar kişilerdir. Eşcinsellik, sapıklık değildir. Yanlış yollardan sadece biridir. Fanatik dindarlığın, eşcinselliği sapık olarak konumlandırması onları karşı cinse yakınlaştırmaz. Dinden uzaklaştırır. Gerçek din, hangi sorunu yaşıyor olursa olsun hiçbir kişiyi dışarıda bırakmaz.  Çünkü sorun sadece onun değil, Rabbında  sorunudur. Ve bu durum Rab ile birlikte aşılacaktır. Kur’an’da eşcinselliğe gönderme yapılan bölüm, Lut toplumunun helak edilmesinin asıl nedeni Tanrıya inanmaması ve elçinin değişimle ilgili getirdiği vizyona kendini kapamasıdır. Topluma yayılmış eşcinsel yaşam biçimi burada sadece detaydır. Normal ve sağlıklı ilişki, kadın ile erkek arasında yaşanandır. Bu fizyolojik bir gerçekliktir. Tanrı eşcinselliği teşvik etmez. Sadece diğerlerinin onları anlamalarını sağlamaya çalışır. Bu durumu, ruhtan gelen çok şiddetli bir direnç dalgasının yarattığını ve baskıların bu sorunun üstesinden gelmeyi daha da zorlaştırdığının bilinmesini ister. Kimsenin ama hiç kimsenin din adına, ruhsal sıkıntı içinde ki bu insanları sapıklıkla suçlamaya hakkı yoktur. Kendi cinsine ilgi duymaktan kendini alamayan bir kişi, bu nedenden  ötürü İslamdan dışlanamaz. İslam, ideal aşkı kadın-erkek ilişkisi olarak tanımlasa da o kişi eşcinsel bir Müslüman’dır. Dinler, kişileri yüklerinden arındırmak, dertlerini çözmek için vardır. İslam, evliyaların dini değildir küçüğüm. Ruhtan gelen bu şiddetli dalga, dışarıdan gelen tahakkümleri asla dinlemeyecektir.  Tam tersine bu aşırı tepki, ona öfkeye dayalı bir motivasyon sağlayacaktır. Yanlışa yanlışlıkla karşılık vermek, yanlışa meşruiyet kazandırır. Ahlâkçı toplumlarda eşcinsellik bu yüzden azalmaz. Sadece “görünen” azalır, gizli olanda patlamalar yaşanır. Bu düğümü çözene dek, dünyaya erkek olarak gelmeye devam edecek… Gay arkadaşına kötü haberi verebilirsin. buRAK özDEMİR Levhi Mahfuz Syf 262-263

DONA: İşte Müslüman kişilerin dikkat etmesi gereken nokta, tam da burası. Cinsel kimliğini davranışlara dökmemiş bir eşcinsel ile aynı ordamda bulunduğunuzda, normal, medeni ve insani bir diyaloğa gidemeyecek kadar mide bulantıları içindeyseniz, erkek ya da kadın, sizde “ gözlerinden kısma” sorunu vardır. Bu bir güvenlik açığıdır. Ortamdaki sizin gibi sağlıklı diğer kişinin aklına gelmeyenler, sizin aklınıza geliyorsa bunun nedeni, cinsel enerji girdabına kolay sürüklenebilir olmanızdır. Bu durum, “helaliniz olmayan” karşı-cinsten kişilerle yaşanmaya açık bir durumdur. Bu gaib bilgisini neden homofobizim üzerinden anlattığıma gelince. Kişi, karşı-cinsin enerji girdabıyla temas ettiğinde, hoşlandığı bir şeyi yaşıyor olduğu için bunu dışarı vurmaz. Cinsel enerji girdabının başkalarına sürtündüğünü dışarıdan fark etmen için, onun bu çakışmayı istemediği birileriyle yaşaması gerekir. Homoseksüel kimselere gösterilen sert tepki, kişinin kendi cinsel hinterlandından mesajlar içerir. Gözlerinden kısma iradesine sahip, iffetli Müslüman insanların dünyasında homofobizme işte bu yüzden yer yoktur. Enerjisel anlamda, kendilerini harici cinsel tüm yayınlara kapattıkları için onların “şalterleri atmaz”.

DONA: O insanı düşündüğünde, o insanla aynı ortamda olduğunda neden onun “resim çizerken ki” hali değil cinsel ilişki içindeki hali aklına geliyor? Kişiler bunun değerlendirmesini iyi yapmalılar. Göz kısma, toplam bir ruh halidir. Karşı- cinse dönük bir tedbir olsa da, bu kalkanların iyi çalışmadığının çok önemli bir göstergesi homofobizmdir.

BEN:Yalnız kafamı kurcalayan bir şey burada.. Bir toplumu yıkıma uğratıyorsun, -yargılamıyorum onların iyiliği için, kabul-, fakat yıkıma uğrayan bu toplumun eşcinsel kimliğine bir vurgu yapıyorsun. Güzel güzel anlattın fakat bu yıkım olayı ve senin bu olayı Kur’an’daki anlatış biçimin, eşcinselliğe karşı pek de demokrat bir duruş içinde olduğunu hissettirmiyor nedense bana.

DONA : Lut toplumunu detaylı inceleyelim o halde küçük. Mikroskopunun menzili ne kadar uzunsa, Tanrı’dan o kadar çok detay alırsın. Bunu biliyorsun.

Lut Kavmi de uyarıları yalanladı. Biz de onların üzerine taş yağdıran bir kasırga gönderdik. Yalnız Lut ailesini, onları seher vakti kurtardık;

Tarafımızdan bir nimet olarak. İşte Biz, şükredenleri böyle ödüllendiririz.

Oysa andolsun, zorlu yakalamamıza karşı onları uyarmıştı. Fakat onlar, bu uyarıları kuşkuyla karşılayıp-yalanlamakta direttiler.

Andolsun onlar, onun konuklarından da murad almak için baskı yaptılar. Biz de onların gözlerini silip kör ettik. “İşte azabımı ve uyarmamı tadın.”

Andolsun onları bir sabah vakti erkenden, üzerlerinde kararını kılmış bir azab yakalayıp-bastırıverdi.

Şimdi azabımı ve uyarmamı tadın.

Andolsun Biz Kur’an’ı zikr için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alıp- düşünen var mı?

Güzel Kur-an’ın Kamer Suresi 33-40. Ayetleri

“Murad almak için baskı yaptılar! İfadesine tıklayalım ve aşağıda ki detaylı açıklamalar karşımıza çıksın. Bakalım bu insanlar, kimlerden, ne şekilde ve ne pahasına “murad almak” istiyorlar:

Elçilerimiz Lut’a geldiği zaman, onlardan dolayı kaygılandı, göğsünü bir sıkıntı bastı ve :Bu, zorlu bir gün” dedi.

Kavmi ona doğru koşarak geldi; onlar daha önceden kötülükler işlemekteydiler. “Ey kavmim” dedi. “İşte benim kızlarım, bunlar sizler için daha temizdir. Artık Allah’tan korkun ve beni misafirim önünde küçük düşürmeyin. İçinizde hiç  aklı başında olan bir adam yok mu?

Dediler ki: “Andolsun, senin kızlarında bizim ilgimiz ve arzumuz olmadığını sen de bilmişsindir. Bizim ne istediğimizi gerçekte sen biliyorsun”

Güzel Kur-an’ın Hud Suresi 77-79. Ayetleri 

BEN .  Şu ifade beni çok etkiledi Dona. “Artık Allah’tan korkun ve beni misafirim önünde küçük düşürmeyin. İçinizde hiç aklı başında olan bir adam yok mu? Burada homoseksüellik ötesine bir durum var. Allah’ın elçileri geliyor. Erkek suretinde. Misafir olarak. Ki doğu kültüründe kişinin misafiri kişinin namusu demektir. Ve bu adamlar zorla erkek suretinde ki elçilerle cinsel ilişkiye girmeye çalışıyorlar.

DONA: İfadeye batığın zaman, konuşmalarının “tonlamasını” daha iyi anlayabilirsin:

Bizim ne istediğimizi gerçekte sen biliyorsun.

  Eşcinselliğin kendi söyleminin merkezinde “cinsel seçim” vurgusu vardır. Lut’un toplumu, çocuklarının bu haklarını ellerinden alma noktasına kadar bu işi vardırmışlardır.

… Bu toplumda doğan her çocuk, herkesin herkesle olduğu sapık cinsel düzenin bir parçası oluyordu. Lut öğretisi küçüğüm, eşcinselliğe bir eleştiri değildir. Lut’un etrafındakiler, yeryüzünde bugün de varolan kızıyla, herkesin eşinin herkesin eşiyle, erkeğin erkekle, kadının kadınla, çocuğun yetişkinle ilişki kurtuğu bir yerleşik sapkın düzendir. Ahlakçı dinciliğe sormalıyız.  Bir ilişkinin eş-cinsle kurulmamış olması o ilişkiyi “sağlıklı” yapar mı? Yaşlı bir erkek adamın küçük bir kızla kurduğu ilişki sapkın değil de nedir? Lut kavminin günahını eşcinsellik olarak yorumlayan anlayış farkında olmadan , bir erkek babanın kendi kız evladına beslediği sapkın hisleri de “helal”ler. Lut kavmi, bir çok sapkın ilişkinin, üstelik de karşı tarafın rızası alınmaksızın gerçekleştiği toplam bir sapıklığın adıdır.  Sapıklığı kısmileştirirsen, diğerlerini helallemiş olursun. Bugüne dek tam olarak anlaşılamamış olan Lut kıssası, Müslüman bilincini eşcinselliğe karşı olumsuz yönde kışkırtmıştır.  Bir başka deyişle, homofobi İslam’a ahlak adı altında sızmıştır. Mutasıp kesimlerce son derece yaygın bir şekilde dile getirilen Yunus Emre’nin “yaradılanı severiz yaradandan ötürü” olarak özetlenebilecek sözünün, eşcinsel insanlardan bahsedilirken hiç telaffuz edilmemesinin iki açıklaması olabilir. Müslüman kişi ya yaradanını söylediği kadar çok sevmiyor ya da eşcinseller başka bir tanrının eseri…

İslam, barış demektir ve bu barış sadece siyasi barışı tarif etmez. İslam, Müslüman’ın Hıristiyanla barışı olduğu kadar, Müslüma’nın eşcinsel Müslümanla da barışa varışıdır. Müslüman kişi, hayvanıyla, böceğiyle, bitkisiyle, “öteki” mezhepleri, diğer ırklarıyla, çevre milletleriyle ve aynı zamanda içbünyesinde ki sıradışı biriyleriyle barış içinde yaşayan kişidir. Kılınmış hiçbir milyon rekat namaz, bu erdemlerin yokluğunu doldurmaz.

Eşcinseller toplum içinde, normal kadın-erkek ilişkileri kadar olağan bir hale asla gelmeyecek. Eşcinsellerin de bu eşcinsel ütopyadan vazgeçmeleri gerekmekte. Erkek-erkek ya da kadın-kadn görüntüsü, hiçbir zaman erkek-kadın görüntüsü kadar sıradan bir görüntü olamayacak. Bu yaşam biçimi, her ne kadar toplumdan eski reaksiyonları görmesede, uçlarda bir yaşam olmaya devam edecektir. Bu ilişki biçimi, kimlik olarak açık olabiliyorken, fiiliyat olarak gizli olmaya mecbur. İnsan programı, eşcinsel samimiyet görüntülerini görmeye dayanamayacak bir zihin programıdır. İnsanların bu görüntüleri olağan karşılaması için zihinde ki, cinsel normalite tanımlarının bulunduğu programı silmemiz gerekir ki bu, toplumun sonu olur. Cinsel kimliğinin soru işaretleriyle dolu toplam bir dünya nüfusu, felaketten öte felakettir. Bu noktada çözüm, eşcinsellerin sokakta kendilerini daha rahat hissettikleri yörelerin oluşmasıdır. Avrupa’daki bu alanların , Müslüman coğrafyalarda açılmasıdır. buRAK özDEMİR- Lev-hi Mahfuz – 756-760

2 yorum:

  1. Lut ve birkaç kavmin yok olma sebebi bu... günümüzde haklar tanınıyor, ama bu haklar her şeyden önce insan oldukları için olmalı insanları buna yönlendirmek veya başka sebeplerden olmamalı, tabii bu doğru mudur? Allah bilir

    YanıtlaSil
  2. Kesinlikle katılıyorum. Hiç bir şeye sınırsız bir hak tanımlanamaz. Parayı elinde tutunlar gay ve lezbiyenlik konularını normal, kadın-erkek arasında yaşanan ilişkinin anormal olduğu tarzında ki filmlere yüksek bütçeli paralar aktarıyorlar. İnsanlığın cinsel kodlarıyla oynamaya çalışıyorlar. Çocukları bunlardan korumak gerek.. Herkesin ortak noktada buluşabileceği bir hakikat mutlaka var. Bunun üzerinde diyaloğa geçip uzlaşabiliriz. Bilge ve barışçı insanların aldığı ortak akıl Allah'ında hoşuna gidecektir...

    YanıtlaSil

Yorumlarınızı Bekliyorum