İlişkinin temeline iyi bir iletişim,
saygı ve sevgi atıldıktan sonra temelin üstüne nasıl bir bina inşa
edileceği iki kişinin vereceği karara bağlı. İsteyen bahçeli müstakil bir ev,
isteyen bir apartman, isteyen bir gökdelen inşa eder. İsteyen ise hiçbir ilişki
yaşamak zorunda değil. Kimi insanlar bu hayat yolcuğunu tek başına tekamül etme
kararı vermiş olabilir. Dağ başında ıssız, kimsenin olmadığı yerlere kurulmuş
kulübeler de bu kişiler tarafından özel yapılmıştır. İstediğinde insanlardan
kaçıp dağ başında kendi başına kaldığı sığınağında özüyle ilişki içine girme
kararı vermiş asil bir ruha sahip olabilir.
Kendi aklını, yaşını, başını almış kişiler
arasında yaşanan hiçbir ilişki çeşidi “başkalarına dayatma, zorlama yapılmaması
koşuluyla” yaşanması konusunda özgür
bırakılması gerektiğini düşünüyorum. Eşcinsellik konusunda ki paylaşımda bu
fikrimi açıklamıştım zaten.
İnternet ortamında ki haberler onlara
yapılan yorumlar ile bir değer kazanıyor. Yapılan yorumlar toplum olarak ne
düşündüğümüz üzerine bende fikirler oluşmasına neden oluyor. Yorum yapılması
mümkün olmayan haber kanalları yarım haber anlamına geliyor. İnsanların
düşüncelerini ifade etmediği bir ortam bu bilgi çağına ait değil. Televizyonun
gündüz programlarında kim kimi aldatmış, kim kiminle kaçmış konulu programlarla
ilgili haberler ve onlara yapılan, en çok beğenilen yorumlar toplumun genel
bakışının özeti demek oluyor. Haber habercinin anlatımı iken, hedef kitlenin
düşüncesinin ifadesi ise habere yapılan yorumlardır. Yorumlara olduğu kadar
geri planda haberin ve yorumların da ne kadar okunmuş olabileceği konusu
hakkında da fikirler oluşuyor bende. Çoğu haber veya içeriğe yorum yapmadan
okuyup geçtiğime göre yüzlerce insanda bu şekilde yapıyor olmalı. Haber ile ilgili fikirlerini
yazmayan, yazamayan, insanlardan gelecek tepkilerden korkan bir sürü insan var. Birkaç kere yaptığım yorumlar yüzünden linç edildiğim için bu
konudan eminim. Bu linçler bende sindirme etkisi yapmıyor Allahtan. Daha fazla
bileniyorum, linç yapanlar karşısında susmuyorum. Kendimi uzun uzun ifade edip
yorumlarımın sonunda kırmızı gül emojisi bile gönderdiğim oluyor. Birkaç gün
sonra yorumlarını silip gizli kapaklı kaybolanlar bile oluyor ellerinden öfke akan bu
bireylerden… Linç öyle yapılmaz böyle yapılır işte… Sevgi diliyle insan nasıl
dövülür canlı ispatıyım. Öfkeli muhatabınızı şaşırtmak ve alt etmek
istiyorsanız onun anladığı öfke dilinden değil sevgi diliyle cevap verin.
Şaşırtın ve hiç bilmedikleri başka bir dilin varlığından haberdar edin onları…
Emin olun öfkeye harcadığınız enerji kadar çaba sarf etmeden öfkeliyi alt
ediyorsunuz. Tecrübeyle sabittir. Yeter ki sabırlı, tutarlı ve kararlı olun.
Anneliğin bana kattığı en güzel özellik bunlar. SABIR, TUTAR ve KARAR…
İlişkilerin temeli iletişimken Türk toplumunda bunun karşılığı itişim… İtişim dilinin de Türk toplumuna kattığı çok şey var aslında…Savaşçı yanımızı savaş meydanlarında kılıçla, kalkanla değil de sözlerle birbirimizi yaralayarak, kanatarak formda tutuyor-uz (duk). İnsanlık bedensel savaştan sonra sözel savaş dönemini de deneyimledi. Sözel savaş dönemi bedensel savaş dönemine göre daha barışçıl olsa da algı olarak yükseldiğimiz bu çağda oda artık geride kalmalı. Her şey gibi o da değişmeli. Davranışlarımızın temelinde kullandığımız itişim dilinin etkisi çok büyük. Savaşmaktan, çatışmalardan, sorunlardan, krizlerden ve sorun olarak gördüğünüz her ne varsa hepsinden kurtulmamız mümkün. Düşüncelerimizin temelini oluşturan kendimizle bile konuştuğumuz dil toksik, zehirli bir çok kelime ile dolu. Duygu ve düşüncelerimiz zehirli olduğu için davranışlarımız ve topluma yansıyan karşılığı da şiddet dolu, hatalı ve yanlış. İtişim çağının da sonuna geldik a dostlar…. Artık yepyeni bir dilimiz var. Sevgi çağında artık savaşçı kelimelere yer yok…. Yazılarımda artık bu dili kullanmaya çalışacağım. Güle güle itişim dili… Merhaba sevgi ve barış dolu GÜNE🌞EŞ DiL. Bu dilin yazarının adı buRAK özDEMİR. Dilin değişmesi konusunda fikir öncüsü o. Dilin değişmesi konusunda başka fikir sahibi olup Türkçe'ye binlerce kelime kazandıran başka bir insan ben duymadım. Siz duydunuz mu? Ben de bu yeni dilin insanlığa katkı sağlayacağının farkındalığıyla yazılarımda kullanmaya çalışacağım artık.
Devam Edecek…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızı Bekliyorum