Görev Beni Çağırıyor... Seni de...

14 Aralık 2021 Salı

Haftasonu (Ben)

Hafta sonu bir arkadaşın daveti ile bütün iş yerinde ki kadın personel onun evinde toplandık. Benim için harika bir gündü. Bol bol fotoğraf çekip, fotoğraf çekindiğim bol kahkahalı bir gündü. Çocukları eşime bıraktım. İlk önce çocukları bırakacağım için mızmızlandı ama gideceğim dediğimde başka şansının olmadığını bildiğinden itiraz edemedi. Benim kararlılığım ile onun anlayışlı hali çok şükür ortak noktada buluşuyor J Yoksa halim duman. Bu hafta da o gider bir yere telefi ederiz artık.

Deniz kenarında 3 katlı bir villaya ilk defa misafir olmuş bir garip memurun hikayesidir bu. Evi anlatmakla uğraşmayacağım. Ev hakikaten her şeyiyle güzeldi. Ancak ev sahibi arkadaşım ve onun kardeşinin ahlakı benim için daha önemli. Evlerine gelmiş misafirleri ağırlamak için çok uğraştılar. Hakları ödenmez. Ellerine sağlık.

 Kişisel bloğum olduğu için ben kendimden bir şeyler yazmak istiyorum. Bu lüks ve zengin eve sahip olmak istedim mi? Ben niye sahip değilim diye üzüldüm mü? İmrendim mi onlara? Kesinlikle Hayır. O evi gördüğümde ilk aklıma gelen "bu evi nasıl temizliyor" oldu. Gerçi o kadar lüks evi olan temizlik için yardımcı birini evine alıyordur. Ama olsun ben yine de istemem. Büyük yerler bana göre değil. Çocuklar alt katta oyun oynarken, orta katta mutfakta ben uğraşırken üst katta eşimin televizyon seyrettiği bir aile ortamı benlik değil. Şu an 3 katlı bir aile apartmanında kalıyoruz. Alt katta kayınvalidem, orta katta eltim, kaynım, 5 çocuğu ile yaşıyor, üst katta ben, eşim ve iki çocuğumuz kalıyoruz. Arkadaşımın 5 kişi yaşadığı 3 katlı evde biz üç aile sığıyoruz. Bazen kalabalık canıma tak etse de pandemi döneminde bu yaşadığım eve daha çok bağlandım. Herkesin evine kapandığı dönem biz bahçeye çıkabildik. İşteyken veya bir yere gittiğimde çocuklardan yana aklım hiç evde kalmıyor. Sahip çıkacak bir sürü insanın olduğunu bilmek rahatlık ve güven veriyor. Çocuğunun mutlu olduğu yerde sende mutlu oluyorsun.

Evlenirken hiç yeni eşya almadık eşimle. Kaf dağının tepesinde var olan eşya yeter diye düşündük. Yeni taşındığım evde vestiyer dolabı ve banyo dolabı yoktu. Onları borçla yaptırdık sadece. Vestiyer dolabını da gardırop olarak kullandık ilk zamanlar. Düğün borcu altına hiç girmedik. Borcunu ödeyemediğin eşyaların sahibi değil, sıkıntısının sahibi olursun. Evlendikten sonra her şeyi yavaş yavaş aldık. O zamanlar eşimin asgari ücret maaşı 300 TL civarıydı. Maddi açıdan güveneceğimiz hiç kimsemiz yoktu. Düğünde toplanan paranın yarısıyla o zamanlar 7200 TL civarında olan 93 model Brodwey marka araç aldık. Diğer yarısıyla düğün borçlarını ve aldığımız bazı eşyaların paralarını verdik. Arabayı aldıktan sonra Kaf dağının tepesine çıkabilmek için her gün eşimi bir saat kadar arabanın içinde beklerdim. Zor ama güzel günlerdi vesselam. Anlatacak o kadar çok şey var ki. Yazıları çok uzatmak istemiyorum. Aklıma geldikçe yazarım…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızı Bekliyorum