Görev Beni Çağırıyor... Seni de...

27 Mayıs 2009 Çarşamba

Yüzleşme


Bunu kendime nasıl itiraf ettiğimi bilmiyorum. Aslında itiraf edeli çok oldu da burada yazdığıma inanamıyorum. Belkide yazdıktan sonra yayınlamam...
Ben aşığım... Gerçek hayatta kendime yakın bulduğum bir arkadaşıma itiraf edeli aylar oldu bu durumu... Arkadaşım; "Kimdir, necidir?" diye sorduğunda "ne önemi var, ben seviyorum ya yeter" demiştim. Şimdi ise "yetmezmiş" diyorum kendime...
Son zamanlarda her gece rüyamda onu görüyorum. Geceleri her zorluğu beraber aştığımız, maceradan maceraya koştuğumuz, duygulu anlar yaşadığımız, bir an bile ayrılmadığım adam gündüzleri fersah fersah uzaklara gidiyor, varlığından şüphe edecek hale geliyorum. Ama beynimde onun hayaliyle konuşmaya, kavga etmeye, hayali için üzülmeye devam ediyorum. "Beynim benimle yine oyun oynuyor, benimle dalga geçiyor işte" diye düşünüyorum. İçimde iyi olan ne varsa bir hayale yüklüyorum. "Tamam işte o da bana vurgun" dediğimin günün ardındaki başka gün ise buz gibi soğuk ve uzak oluyor. Yada aslında hiç olmadığını fark ediyorum.
Aşk ile sevgiyi birbirinden ayırt etmeye başladım. Aşkın bendeki tanımı acı çekmek, üzülmek, gelmeyeceğini bile bile beklemek, gelmediğini gördüğümde üzülmek, kendimi olmayan hayallere daldırmak, olmayan hayallerin gerçekleşmediğini gördüğümde yine üzülmek.... Boş olan dünyayı daha boş hale getirip üzülüyorum, üzülüyorum, üzülüyorum... İşte benim meselem bu... Bütün duyguları doruklarında yaşıyorum. Buda beni çok yoruyor ve üzüyor...
Cılız ışık zerresini ona hitaben yazmıştım. "Gözlerinin kamaşması için, Beslemen gerek ışığı..." demiştim. Cılız ışık zerresini ben gördüm, içimde ben büyüttüm, şimdi cılız ışık koca bir ateş oldu cayır cayır yanıyorum. Ama ben artık yanmak istemiyorum. Aşk; fırtınalı bir deniz, sevgi ise; huzurlu, güvenli bir liman. Ben fırtınalı denizden kaçıp kurtulmak, güvenli, huzurlu limana sığınmayı istiyorum.
Bunları yirmi dört saat düşünüyorum. Düşünmekten yoruluyorum ama yinede hiç birşey olmamış gibi, çok güçlüymüşüm gibi davranmaya devam ediyorum. Kendimle çelişiyorum yani. Beni asıl yıkan ise bu çelişki...
Ben artık yıkılmak istemiyorum.
Fırtınalı denize bile bile atlamayı tercih ediyor bir yanım. Biliyorum ki, zoru seven ben, zorlukla baş edemediğimde yine veryansın etmeye başlayıp, başaramayacağım. Güvenli limana sığınmayı ise fırtınalı denizle boğuşmaktan daha fazla istiyorum. Şuda var ki böyle bir tercih yapma şansım yok. Aşk yakacağı zavallıyı onun haberi olmadan ele geçiriyor, "seni yakmamı istermisin?" diye sorduğu görülmüş mü?
Kızkardeşim evlilik kararını aldıktan sonra sevginin güvenli kalesi hergün gözümün önüne gelir oldu. Kızkardeşim ve beni üzen ortak konularda o fırtınalardan kaçıp hemen limanına sığınıyor, hiç bir sorun yokmuş gibi hayatına devam edebiliyordu. Çok güçlü bir silahı var artık; her bir parçası sevgiden oluşmuş güvenli bir limanı... Bu limanı bulmak içinde büyük fırtınalar atlatması da gerekmedi. Ben ise hala fırtınanın içinde çırpınmaya devam ediyorum. Kardeşimi kıskandığımı sanmayın sakın. Onun mutluluğuyla mutluyum fakat "kendi mutluluğumu hiç göremeyecek miyim?" diyede sitemkarım.
En kötüsüde bu hayal için hayatımla ilgili kararlar almam... Arkadaşların tanıştırmak istediği beyefendiyle bir olumsuzluk yüzünden tanışamadık diye mutlu oldum. Tanışsaydım kafamda ki hayâle ihanet edecektim çünkü!!! İhanet etmediğim için mutlu oldum peki ya sonrası? İşte sonrası yok....Fırtınanın içinde çırpınmaya devam ediyorum.
Yaşadığım gerçek bir aşk mı, yoksa bu da benim beynimin bana bir oyunumu ona da emin değilim aslında.
Beni böyle hayallerle yaşamaya kim mahkum ettiyse artık ona isyan ediyorum!!!...
Gerçek hayatta beni tanıyan dostlarım ne oluyor ne bitiyor diye sormasın lütfen... Ne düşünüyorsam, ne hissediyorsam onu yapar onu söylerim bilirsiniz.
Limana sığınmadan yaşadığım bu fırtına da geçecek elbet... Umarım çok hasar görmem...

6 yorum:

  1. o fırtınanın geçeceğini sanmıyorum. geçse bile geçtiğinden memnun olmazsın bu sefer. belki beynin bi süre sonra hayatın akışı içinde, o kişiden de iyice uzaklaşırsan hafif hafif unutturabilir sana. böyle olduğunda da kızarsın kendine. tabi bunlar kendimden yola çıkarak söylediğim şeyler. ahkam kesiyomuşum gibi anlaşılmasın :) 1,5 yıldır o fırtınada limana ulaşmaya çalışan bi kaptanın sözleri bunlar :)

    YanıtlaSil
  2. Bir an önce herşey yoluna girer umarım. Filmin birinde "Bilinmezlik ( ikilem içinde olmak ) insanı yer bitirir." derdi. umarım bu bilinmezlik kısa zamanda sona erer, herşey de yoluna girer. İçinde bulunduğun durumun seni mutlu edecek bir sona varması dileğiyle sevgili Haccecan.

    YanıtlaSil
  3. biraz ona duygularını belli etsen belki o da sana karşı boş değildir

    YanıtlaSil
  4. Acılarını ve sancılarını bir mektuba yaz ve gönder arkadaşım
    senin yerine ben yanarım...
    nede olsa ben yanmaya alışkınım
    :)

    YanıtlaSil
  5. Gerçek hayatta beni tanıyan dostlarım ne oluyor ne bitiyor diye sormasın lütfen... Ne düşünüyorsam, ne hissediyorsam onu yapar onu söylerim bilirsiniz.
    BU SAYFAYI OKUYAN GERÇEK HAYATINI BİLEN BİR DOST ?

    YanıtlaSil
  6. gemileri yakmak pahasına bile olsa cesur ol haticecim,karşı tarafta minicik bir ışık dahi görüyorsan,çık karşısına ve açık açık uygun bir dille ifade et kendini,benim böyle bir itirafım vardır hayatta kimselele paylaşmadığım:)evet belki netice benim istediğim şekilde sonuçlanmadı itirafım sonrası,ama gözümde büyüdükçe büyüyen ve bana zarar veren o şeye karşı cesur davrandım ve geçti gitti,şimdi gülümsüyorum hatırlayınca,kaybedilecek olan sadece bu seni boğan çelişkiler,ya olacaktır ya olmayacaktır,bu badar basit denklem,
    sen benden kat kat daha cesursun tanıdığım kadarıyla,hayırlısını diliyorum bu meselede sana ayrıca canım,sevgiler,,

    YanıtlaSil

Yorumlarınızı Bekliyorum