Aşk…Çocukluğunda duygusal gelişimimi tamamlamamış, ruh dünyası karmakarışık olan ben için aşk çok zorlayıcıydı. Benim çapım belliydi. Duygu nedir, nasıl yaşanır, nasıl kontrol edildiğini bilmeyen ben duygu çorbası içinde yüzüyorken birde üstüne aşık olmuştum. Bu çorba yeterince karışıkken üstüne birde aşk el blenderı ile son ayarda karıştırılınca her şey ters düz oldu bende. Bütün ayarlarım bozuldu. Ruh dünyamda tam bir deprem etkisi yaptı. Bu deprem benim ya bitişim olacaktı ya da kendimi yeniden var ettiğim bir fırsata dönüşecekti. Bütün her şey dümdüz olmuşken her şeyi yeniden yapabilirdim. Bu benim içimde ki gücü kullanmayı becerip beceremeyeceğimle ilgiliydi. Bu gücün bende ∞ olduğunu biliyordum ve hissediyordum da. O kitap olmasa bunları düşünüyor bile olmayacaktım. İyi ki karşıma çıktı.
Oysa hayatında her şeyi sütliman olan birisine ne kadar da
yakışırdı aşk… Her şey o kadar sakin, yolunda gidiyorken her şeyin alt üst
olması o kişinin hayatına ne kadar büyük heyecan getirirdi.
Sevgi … Karşıda ki sevgi dolu gözlerle ellerimi tuttuğunda hiçbir
şey hissetmemiştim. Sevgiyle tutulan elden kalbe yol inmiyormuş. Ellerimden ateşler çıkıp, gökyüzüne doğru hava
fişek ışıkları patlamıyormuş… Şimşekler çakıp, fırtınalar kopmuyormuş… Oysa aşkı nasıl öğrenmiştim. Alev
alev yanacaktı ortalık… Hep bu aşk filmleri yüzünden… Filmlerden aşkı
öğrenirsen olacağı bu!! Hiçbir sınır
tanımayan aşk tanımımın sınırlarını daraltma kararı almıştım. Sevgiyi
kimseden dilenmeyecek, ekrana bakarak bir makinadan aracılığıyla almaya
çalışmayacaktım artık. Hayal dünyamda he şey o kadar tos pembeydi ki… Hayal dünyamı gerçeklikle uyumlamam
gerekiyordu. Beni sevecek ve sayacak birisiyle birlikte olacaktım. Bu kadar.
Başka hiçbir beklenti olmayacaktı… İlişki
de aşama aşama ilerleyecektim. Sevgili de neymiş diye düşünürken sevgili
olamadığım biriyle evlenmeme kararını da aldım. Sonu evlilik ile bitmese de
sevgili deneyimini yaşayacaktım. Evlilik kurumuna tecrübesiz girmeyecektim. Bu
konuda ki katı kuralımı da kaldırdım. Öff her taraf kural bu ne ya… Kendimi
kalın duvarlı surların ardında ki şatoya hapsetmeyecektim artık. Aileden gelen
ne kadar empoze edilmiş doğru varsa hepsini sorgulayacaktım. Ruhsal olarak
kaldırabileceğim her deneyime artık kendimi açacaktım. Bu topraklarda kadın
olduğum için uymam gereken ne kadar kural, üzerime atıl ne varsa hepsini
atacaktım. Kendi kurallarımı da sınırlarımı da ben belirleyecektim. Her şey
benim elimde. Sevgi’nin ne olduğunu bilmeyen bana, sevgiyi öğretmesi için Karşıda’kini
seçmiştim. Ona güveniyordum. İlk önce görüşme talebi ondan geldiği için ilk
adımı atma sırası hep ondaydı. Avantaj bendeydi. O adım attıktan sonra ben
atacaktım. Adımlarına göre kendimi ayarlardım nasılsa… Bu konuda uzman olmasam da
zekiyimdir ayıptır söylemesi mutlaka ayak uydururdum. Derin bakışlardan gelen sevgisinin kalbime
inmesine çok daha zaman vardı. Bu
ortadaydı. Sevgide annelik gibi bir süreçmiş… Annelik doğurmakla hissedilecek bir
duygu olmadığı gibi ilişkilerde sevginin oluşması da bir süreçmiş… Sevgiyi hissetmedim diye terk etse imişim
hayatımın en büyük hatasını yapıyor olurmuşum. Artık sezgilerimi de
dinleyecektim. Sezgilerim benim el fenerimdi. Bir sürü bilginin içinde doğrunun
ne olduğuna sezgilerimin karar vermesine izin verecektim. Hata yapsam bile asla
pişmanlık duymayacaktım. Pişmanlıkları da içimde uzatıp durmayacaktım. Pişmanlıklarımı
tecrübe yıldızı olarak alnıma takacaktım. Bu hayatı dibine kadar yaşayacaktım. Ruhumda
hissettiğim her şeyi ortaya çıkartacaktım. Kendimi kısıtlamaktan da artık
vazgeçecektim.
Aşk mı Sevgi mi sorusunun cevabı ise her ikisi de derim. Hangisinin
size nasıl yön vereceğini tecrübe etmeden asla bilemezsiniz. Tecrübelere
kollarınızı açın, korkmayın. Başınıza hangisi gelirse gelsin deneyimleyin. Sevgi’de,
aşk da bitebilir. Çok normal.. Ruhunuza öğrettiklerine teşekkür edip vedalaşın.
Dostça ayrılın… Bu kadar…
Yaşam koçu gibi hissettim kendimi J Umarım ihtiyacı olanlara şifa oluyorumdur. Valla hiçbir kârım yok.. Ama illa para vereceğiz derseniz iban numaramı atarım size olur biter J
Ayrılmak... Hem de hala çok severken, hayatımın her alanına onu yerleştirmişken... O kadar zor, o kadar acı ki şu an.. Umarım en kısa zamanda şifalanırım.
YanıtlaSilEn karanlık gecenin ardından güneş doğar.. Sabret ve güneşi bekle :))) Sevgiler.. Bol şifalar...
YanıtlaSil