Biz sadece, sezgileri açık, zihni berrak, gönlü güzel insanlara seslenebiliriz. Onlara seslenmek bizim için yeterlidir. Sayıları sandığından fazla olan o insanlar, seçilmiş insanlardır. Ömrü boyunca Rabdan harekete geç emri beklemiş, Tanrının sadık askerleridir. Ve yeminler olsun ki, o emir gelmiştir.
Burada övgülenen, kitaplara iman eden ile kastedilen “kitap kurdu” insanlar değildir. Kitap okumak güzel bir alışkanlıktır. Fakat bazen kitaplar okuduklarımızı hayata geçirmemek için “sığındığımız” limanlar olurlar. Kitaba iman eden ile kastedilen, inançlarını yönetebilen insanlardır. Alıştığına değil ikna olduğuna iman… ( Levhi Mahfuz… BuRAK özDEMİR )
Bir hafta sonu tatilinde denize karşı bir bankta oturuyorum.
Gökyüzü masmavi. Hafif esen rüzgara ayak uyduran deniz de hafif dalgalı. Mevsimlerden
kış. Yanımda da Karşıda ki oturuyor. Sohbet ederken birden işaret parmağını benim sol kulağımın içine
soktu. Napıyor bu be?! Kulağımın içinde ki kulak kirini parmağıyla alıp dışarı
attı. Aman Allah’ım. Utansam mı, mahcup
mu olsam… Pis pasaklı Haccecan. Karşıda ki'nin yüzüne şaşkın şaşkın bakıyorum. Bana “Ben
senden iğrenmiyorum ki” dedi. O esnada ki o rahatlığı, doğallığı, beni zerre
mahcup etmeyen tavrı… Allah’ım sana geliyorum. Benden
utanmayan, benden iğrenmeyen bir adam… Karşıda ki beni her halimle kabul
etmişti çoktan. Benim onu kabul etmem için vakit tanıyordu bana. Derede
ıslandığı gün kurulanmak için pantolonunu çıkarttıktan sonra “Ben senden
utanmıyorum ki” sözü.. O kadar ince naif bir söz ki aslında. Normalde kadınlar
hep utanmalı ve sakınmalı diye genel bir algı varken o sözü ile "normalde ben kadınlardan sakınırım ama seni kendimden sakınmam gereken biri
olarak görmüyorum" mesajını veriyordu. Beni özel alanına sokmaya layık görmüştü. Bunu ne zaman hak ettim ben!!!
Karşıda ki’nin babası büyük bir trafik kazası geçirmiş, kaza sırasında arabadan fırlayarak asfalt yola kafasının üzerine düşmüş kafasına aldığı ağır hasar nedeniyle beyninin bir çok bölümü ağır hasar görmüştü. Onu ameliyat eden doktor “kendine geldikten sonra eski babanızı beklemeyin” demişti. Kendine geldikten sonra ne olacağı tam bir sürpriz olacaktı. Haftalarca beklediği babası gözlerini açtığından günlerce hiç konuşmamış, tepki vermesi için vücudunu sıkıp çekiştirdiklerinde zora ki tuhaf sesler çıkartmıştı. Kazadan sonra ailecek büyük sıkıntılar çekmişler. Karşıda ki “babam hasta” diyordu. Bu hasta sözünün karşılığının ne olduğunu anlamam için daha çok zaman vardı.
Bana acını söyle sana
kim olduğunu söyleyeyim. Rutin giden bir hayat ne kadar da sıkıcıydı. Her şeyin
mükemmel olduğu, her istediğimin önüne geldiği, aşacağın hiçbir şey olmadığı
düz yollar ne kadar da kolay olurdu ama bir o kadar da sıkıcı… Cennet’e
kavuşmak isteyen varsa benim girme hakkımı da kullanabilir. Cennet dedikleri yer bana göre
cehennem… Karşılaştığı acı olayları aşan veya acılarıyla birlikte hayatına devam edebilen insanlar her
zaman gözümde çok değerliydi. Karşıda
ki'nin bende ki değeri her geçen gün artıyordu…
Devam ediyordu...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızı Bekliyorum