Kaynak
Sokak köpekleri ile ilgili çift taraflı haberler internete
düşmeye devam ediyor. Her şeyde olduğu gibi bu konuda da hayvan-insan olarak iki
tarafa ayrıldık. Soyları tükenen, yaşam alanları yok edilen taraf hayvanlar
olduğu halde mağdur yine insanoğlu gibi bir algı var. İnsan bu konunun mağduru
değil, gereğini yapabileceği, çözüm olabileceği halde pasif kalan taraf oluyor insan. Çözüm bizde. Dile getirme, yazıya dökme, videoya
alabilme yeteneği bir tek insanoğlunda olduğu için bu konuda haklı veya haksız
olduğumuzu yine kendimiz dile getirebileceğiz. Dile getirirken adalet ve vicdandan
sapmamaya, hakikati yani herkes için doğru ve iyi olanı yazmaya dikkat edeceğim.
İnternette ki bir kısım haberler sokak köpekleri açısından hiç iç açıcı
değil. Sokak hayvanlarının bacağının, kulağının, kuyruğunun kesildiği, sopa ile
vahşice dövüldüğü, tecavüze uğradığı, kurşunlanarak, üzerine araç sürülerek ve
toplu olarak zehirlenip öldürüldüğü görüntüler düşüyor internete.
Diğer kısım haberler ile sokak köpeklerinin toplu veya tek
olarak insanlara saldırdığı yönünde. Köpekten kaçmaya çalışan çocuklar araç altında
kalarak can vermekte ki Gülüm'de köpekten çok korkar aynı şey onun da başına gelebilir tedirginliğini yaşıyorum. Saldırılar sonucunda insanların kolları, bacakları,
yüzleri parçalanıyor, hastanede uzun ve zorlu tedavi süreçleri geçirmek zorunda
kalıyorlar. Tehlikeli köpek ırkı sınıfına giren köpek sahipleri, köpeklerini
sokak köpeklerinin üzerine saldırdığı görüntüler de düşmekte internete.
Tehlikeli hayvan sınıfına giren köpeklerini kayıt ettirmeyen ve sahip çıkmayan hayvan
sahiplerine aykırı
davranışta bulunanlara, 5199 sayılı Kanun’un 28. maddesinde kapsamında, 11.000
Türk lirası idari yaptırım cezası verileceği açıklanmıştı.
İki tür arasında sorunlar var, bu ortada. İki türün haklarını savunan iki
grup arasında da yoğun tartışmalar süre gelmekte. Bir taraf sokak köpeklerine
karşı, öteki taraf hayvan haklarının sıkı savunucusu. İki tarafında haklı ve
haksız olduğu konular mevcut. Bu sorunu nasıl çözebiliriz peki?
Hayatta ki en temel hak; can taşıyan dünyaya gelmiş her canlının
hayatını idame ettirebilecek yaşam alanı, yemek, su gibi temel ihtiyaçlarının
karşılanması hakkıdır. Akıllı bir tür olan insanoğlu zekasıyla hem hayvan dostlarımızın hem de
insanlar için ortak bir çözüm bulabilir.
Ben bu konu üzerine bir süredir düşünmekteyim. Sokaklar, hayvanlar için de güvenli bir ortam değil. Yaşadığım yerde kaç tane köpek araç altında kaldı, yaralandı ve öldü. Bunu Türkiye ortalamasına vurduğumuzda sayı hiç de azımsanmayacak kadar çok. Yazık bu hayvanlara. Köpeklerin sebep olduğu olaylarda ki ölen ve yaralanan insanlar içinde, yazık o insanlara. Bunların hiç biri yaşanmayabilir. Bir sorun varsa çözümü göremeyişimizden ve harekete geçmememizden kaynaklanıyor. Çözüm hayvanat bahçeleri gibi hayvanlara tahsis edilmiş özel alanlar olarak görmekteyim. Şehir planlamalarımızı baştan sona değiştirmemiz gerek. İnsanların bile mutlu olmadığı bu şehir yapılanmalarında hayvanlara hiç yer ayırmadık ki. Onları binlerce yıl önce ehlileştirip yanımıza alan biz insanlarız. Şimdi ne yapacağımızı bilmeden, bir sorun yok gibi yüzlerine bile bakmıyoruz. Kasabın, şarküteri dükkan sahiplerinin insafına bırakıyoruz. Birileri beslerse ne ala yoksa sokaklarda yılgın yılgın geziyorlar, çöp etraflarını mesken tutmuşlar. Hayvanların özgürce gezip yaşayabileceği, beslenebileceği, bakım ve tedavisinin yapılabileceği park alanlarına ihtiyaç var. Ücra köşelerde değil, hayvan severlerin ziyaretine ve kontrolüne açık bir alanda olmalı. Saldırgan ve huysuz hayvanların kapalı alanda tutulabileceği parkın içinde özel alanlar yapılabilir. Nasıl ki insan canına, malına kast eden insan cezalandırılıyorsa saldırgan yapıda ki hayvanlarda yaptırımı hak ediyor.
Hayvan barınaklarının olumsuz bir imajı
var. Hayvan barınağı isminin de, işletilmesinin amacının da değişmesi gerek. Barınmaya
değil kendilerini özgür mutlu hissettiği ortamlarda yaşam hakları var
onlarında. Hayvanat bahçelerine özgür yaşaması gereken yabani hayvanları hapis
etmişken; gözetim altında tutmamız gereken, bakıma muhtaç hayvanları ise
sokaklara, ormanlara, ıssız yerlere terk etmişiz. HayParkı konusunda
zamanla tecrübe oluştukça hayvan ve insanlar için en doğru davranışı uygulamaya
sokabiliriz. Hayal edin sadece. Gerçeğe dönüşmesi uzun sürmeyecek.
HayPark da tüm sokak hayvanlarının toplanması ile sokaklarda sadece insan türünün olması doğru mu peki? Değil tabi ki. Bir köpeğin şefkati biz insanlara çok şey öğretiyor. Kuyruğunu sallayarak gelmesi, bir bakışı ile sevgiyi ve merhameti öğretebiliyor insana. HayParkı'nda saldırma özelliği olmayan köpecikleri sırasıyla sürü oluşturmayacak sayıda trafiğe kapalı sokaklara bırakabiliriz.
Hayvansever mahalle
kavramı oluşturulabilir. Sokak başlarına özel bir işaret koyarak bu etiketi
almaya hak kazanmış mahallelere ayrıcalık tanınabilir. Evini taşırken araba
park yeri olup olmadığına baktığın kadar hayvansever mahalle olup olmadığına
baktığın yeni bir kültür oluşturulabilir. Hayvansever değilsen bu mahalleye
taşınmazsın mesela. Kimse içinde sevgi yokken hayvanlara sevgi göstermesi
beklenemez. Zarar verme bilinci oluşturulmalı okullarda, hayvanlara zarar verenlere ceza
verilmeli. Hayvanlara zarar verenlerin psikopat olup olmadığı psikiyatristlerce incelenmeli. Psikopatları tespit ve kontrol için önemli bir alan burası. Tramvaya binen, üst
geçitten geçen, yeşil ışıkta yaya geçidinden geçmeyi öğrenen zeki köpeklerden
insanların öğreneceği çok şey var. Sokakları tamamen onlarsız bıraktığımız da
insanlar çok şey kaybeder.
Ben hayallerimi yazdım. Gerçeğe dönüşmesi için hayalime ortak olacaklar aranıyor. Davranışlarına zekayı, sevgiyi ve sürekliliği kazandıran herkese selam ederim.
Edıt: HayPark için yeni isim önerisi HavPark
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızı Bekliyorum