Sessizliğin
binlerce kelimesi varmış, öğrenilmesi gereken
Suskunluğunda
neler söylediğini nihayet anladım.
İçine
sığdırdığın anlamlar o kadar çok ve derin ki
Anlamak yıllarımı aldı, kabullenmek ise bir anımı
“O an”
içimde inleyen sızı olarak yerini aldı
Her zerreyi,
herkesi, durumu, koşulu kabul ettim
Susmanı
çözdüm de, bir tek durmanı kabullenemedim.
Sen, kabul edebildin
mi?
Peki sen
anladın mı sahiden beni?
Suskunluğuma
hangi anlamları yükledim bildin mi?
Gittiğimde
ardımda kalanlarla yetinebildin mi?
Sana ne
yaşattım bilmem mümkün değil ardımda kalanlarla
Durarak bana yaşattıklarınla aynıysa vay gelenler başına!!
Yaşayabildin
mi? Yaşadığını mı sandın? Neydi ki yaşamak?
Bunu
anlayabilmem için yıllara ihtiyacım var
Onu
anladığımda yeni bir sızı mı alacak içimdeki yerini?
Hep düşledim
ben, hiç bıkmadan usanmadan düşledim..
Düşlemekten
daha çok ise bekledim…
Beklemek ile
düşlemenin sonuna vardığımda ne anladım?!
Düşlediğim
kadar var olduğumu, beklediğim kadar yok olduğumu
Var oluş ile
yok oluş arasında gidip gelmelerin sonunda ise
Hiç
olduğumu, hiç olamayacağımı, hep sanacağımı..
Yaşatamadıkların
üstüne şiirler yaşadım, romanlar kurguladım
Üstüne
yepyeni hayatlar var ettim, canlara can, una ekmek oldum
Hayat oldum,
kan oldum, yaşam doğurdum, acıdan merhem oldum
Artık sıra geleceğe
fener tutmak, ışık olmakta
Düşlerimde ki gökyüzünde, yıldız olarak beklemekte...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızı Bekliyorum