Şurada bahsettiğim inşaat için iç mimarın proje çizdirmesini beklediğim yerden devam ediyorum. Beklemek en tatlı aşama diye yazıyı bitirmişim. Yok öyle bir şey!! Orada polyana ruh halindeyken yazmışım. Bekleyip durmanın bir işe yaramadığını bir kez daha tecrübe ettim. Gül’ün yapacak o kadar işi var ki beni erteleyip duruyordu. Mütahit telefonla artık projeyi getirmem gerektiğini elektrik ustalarının başka proje için gideceğini söylediğinde beni sardı bir telaş. Elektrik tesisatsız bir evde lüküs veya mum ışığında otururken, evin dışında kara ateşte, kazanlarda su kaynatıp Pazar günleri haftalık banyo yaptığımız çağlara gidip günümüze geri döndüm hayalimde.
Elektriksiz ev
olmaz!!!! Olamaz!!! Baktım oturduğum
yerden proje gelmiyor iç mimar Gül’ün evine gittim. Öğlen gittiğim evden akşam
08:00 gibi çıktım. Proje çizmek çok detaylı bir işmiş orda deneyimledim.
Bilgisayar düşük modelde olunca çizim programlarını çalıştırmakta baya zorlanıyordu.
Yaptığın bir değişikliği kaydetmesi için pc başında bekleyip durduk. Aslında bir proje hazırlamıştı ama benim
kafamdakine hiç uymuyordu. Onların evinin salonunda ben nerede ne istediğimi
anlattım o çizdi. Elektrik ve su tesisatının nasıl döşeneceğini ölçülerini
yazarak e-posta olarak attı bana. Ölçüler hep 17,5 veya 168,5 küsuratlı.
Bilimsel çalışıyoruz biz boru değil bu!!!
Ertesi gün projenin çıktıların alıp Mütahitçiğimin yanına
gittim. Yüzünün şekli acayip değişti projeyi görünce. Bu kadar profesyonel bir proje beklemiyordu
sanırım. Basit kara kalem çizimi beklemiyordu ya benden. Ben basit işlerin
adamı mıyım!!! 1 aydır beklediği proje nihayet elindeydi. Sevinçten delilere
danalara döneceğini sanmıştım. Sanmak hayatta ki benim en büyük yanılgılarımdan
bir tanesi. Sanmanın sonu genelde hüsranla bitiyor. Projeye bakıp anlamaya
çalışıyorken orada bulunanlardan bir tanesi bu işleri takip etmek erkek işi. Sana mı kaldı bu işler? gibisinden laf söyledi. Erkek işi!! Erkek işi ne ki?! Eşim il merkezine sabah
gidiyor akşam dönüyor. Birisinin bu işleri takip etmesi gerek diye cevap
verdim. Kimi erkekleri günümüze uyarlamak mümkün değil. Erkek işinde takılı
kaldı o. Onu takılı kaldığı yerde bırakıp mütahitçiğimle beraber kalkıp gittik
inşaata. Aman Allah’ım projeyi bekliyoruz, projesiz bir şey yapamayız diyen
adamlar kafalarına göre su tesisatını yapmışlar. Cam duvar gelecek yere duvar
örmüşler. Çizdirdiğim proje boşuna gitti. Tekrar ölçü almak zorunda kalıp
tekrar bir ay daha beklemek zorunda kalacağım diye kudurdum. Orada bir celallendim. Bu projeyi çizdirmek
için boşuna mı bu kadar para verdim ben diye. Hani projeyi bekleyecektiniz
diye. Mütahitçiğim hiç cevap veremedi. O susunca kendimi suçlu hissettim.
Keşke o da sesli cevap verseydi. Sonradan anladım, bu işleri döndürebilmek için
her şeye tamam diyen bir yapısı var ama gene bildiğini okuyan bir adam. Öyle
bir karakter olmasında sorun yok da bende ağzından çıkan sözlere fazla takan
bir tipim. Söz namustur. Projeyi bekliyoruz dedilerse bekleyeceklerdi. En
azından telefonla arayıp sorabilirdi. Ama telefonla ne zaman arasam ya gelmedi,
ya erteledi. O kaçtı ben kovaladım. Hiç telefonla aramadı. Bir tek para konularında sözünün eri!!
Diğerlerinde erteleyip, oyalayıp duruyor!!! Kafasında sıradan, parmağında
oynatacağı bir kadın hayal ediyordu. Oda benim hakkımda sanmıştı!! Oda yanılıp
üzülecek, uğraşacak. Yapacak bir şey yok!!!
Sonra elektrikçi başka bir projeye başladı. Bir ay elektrikçi ustasına ulaşmaya çabaladı mütahit. Telefonlarına bile cevap vermedi. Sonradan anladım bizim mütahit işçilerin sigortalarını yatırmadığından, herkeste onu oyalıyor diye. Ekonomi o kadar kötü ki. Bütün inşaat malzameleri 2 hatta 5 katı fiyatına çıktı. Mütahit yapıp çıksın bitirebilsin diye dua ediyorum. İnşaatı bitirirse çok büyük bir şey başarmış olacak gerçekten. Çoğu mütahit artık iş yapamıyor. Mütahitin elektrikçiye ulaşamadığı o bir ay süre içerisinde evin içine sıva yapıldı. Duvarlara iç mimarla el ile yazdığımız bütün ölçüler silinmiş oldu. Kağıdın üzerine detaylı yazdığımız hiçbir şeyi yapmıyorlar da. Adamlar ölçü mölçü hak getire. Kafalarında ki şablondan çıkamıyorlar. 17,5 ölçüde ki 0,5 ölçü hatalarından vazgeçtim. En sonunda lanet olsun yeter ki yapsınlar diye kafamda ki projeden vazgeçecektim ki…. Kafamda her şeyi olsun diye diretmemeye karar verdim. Onların yapmadığı konularda ben kafamdan başka proje çizmeye başladım, evde ki çoğu şey zaten benim istediğim gibi oldu. Kendimi avutuyorum burada. İstediğim gibi olmayan o detaylar beni uykularımdan ediyor aslında. Bir senedir kafamda çizdiğim proje bu vazgeçmek kolay mı? Sonra karakterimde ki esnetmem gereken konular üzerinde yoğunlaşmaya başladım. Her farklı bir durum, her farklı yol aslında kendime yaptığım bir yolculuk. Bazı konularda esnek davranmak, düşüncelerimi değiştirmem gerektiğini anlıyorum.
Bir gün yabancı bir numara aradı üstüne çok durmadım. Meğersem
elektrik ustasıymış. Onun aradığını bilsem açmaz mıyım!!! Ertesi gün mütaahite
uğradığımda elektrik ustaları sizin dairede çalışıyor, projeyi tekrar çıkartıp
verebilir misiniz dedi. El mahkum. Projenin üstünde ki bütün değişmiş ölçüleri
tekrar geçirerek oda oda ayırarak teslim ettim. Kendime de ayrı bir proje çıkartım.
İnşaata gittiğimde bir çırak çalışıyordu, usta başka yere gitti diye çırağa her
şeyi anlattım ama anladığından çok ta emin değilim. Sonra tekrar gittik eşimle,
çırak gene uğraşıyordu. Sonra tekrar ben gittim yaptıklarını kontrol etmek için yanlışlıklar ve eksiklikler vardı . Sonra
tekrar mütahit, sonra elektrik ustasına ulaşmaya ulaştık. Ve iki hafta sonra
ustayla nihayet yüzyüze geldik. Ustacığım bir kere aradığında telefona bakmadım
diye alınmış bana!!! Mesaj atsaydınız diyorum, yok mesaj atmam ben öyle diyo. Ulan bir aydır sana uğraşmaya çalışıyoruz. Orda
onu bir güzel sıvardım ama işim düşmüş eline, gelmesini ne zamandır beklediğim adamı ürkütmek istemedim. Canavar yanımı içime hapsettim. Alttan alıyorum mecbur. Oda benden dilli ay. Konuştukça sevdim adamı. Mutfağa
kayar spot lamba takacağım diyorum, yanlış anlamayın da burası dükkan mı olacak
diyor bana. Ay sonra ne güldüm bu lafına. Şimdi gittiği yerlerde spot kayar
lambayı tavsiye etmeye başladı. Dün evini yaptığı bir müşterisiyle telefonla
konuşturdu beni. Projemi duyanların hepsinin ilk tepkisi olmazzzzz, olamazzzz..
Şimdi benim fikirlerimi başkalarına satıyorlar. Üstüne bana para vermeleri
gerek ama neyse…
Çizdirdiğim proje ile gerçek inşaat arasında uçurum var. O
uçurumu kapatmak için iç mimar Gül’ü tekrar inşaata götürmem gerek. Oda haziran
ayında Amerika’ya gidiyor. Onun gitmeden Elimi çabuk tutmam gerek. Bu konularda
akıl aldığım biriydi gidecek gitmesi kötü oldu. Bu iş bana yine kaldı.
Şu ara mutfak penceresini sürgülü pencere ile değiştirmesi için
mütahitçiğime gidip geliyorum. Bürosu tam yolumun üzerinde. İşe gidip gelirken
sürekli uğruyorum. Bazen benden bıkmış olduğunu fark ettiğimde çikolata alıp
gidiyorum. Arada o bana esip gürlüyor, arada ben ona. Böyle böyle olacak bu ev.
Hayatta uğraşmadan, didinmeden hiçbir şey sahibi olamadım. Mücadele benim
varoluş sebebim. Bütün kader kurgusu bu mücadele yapımı güçlendirmek için uğraşıyor farkındayım. Napayım uğraşacağım başka yolu yok. İnşaat anılarım şimdilik
bu kadar.
Arada da eşimle tartışıyoruz bu konu yüzünden. Bu apartmanın bir projesi varmış. Ben projeyi kafama göre değiştirirsem kimse benle uğraşmazmış. Mütahit söz verdi bana diyorum. Söz vermeseydi o zaman. Sözünü tutsun!! Uğraş dur o zaman diyor. Oda haklı valla. Dünya benim istediğim yönde dönmüyorsa o dünyayı kendi rotama döndürmek zor ve zahmetli bir iş... Zoru sevmeyen yanaşmasın.
Bu yazımda Mimar Sinan ‘ı anmadan geçemeyeceğim. Saygıyla yad ediyorum. O çağda, o insanlarla nasıl uğraştı, o eserleri nasıl yaptı, çizdi, yaptırdı. İmkansızı başarmış. Ben burda 0,5 cm ölçülü bir şeyi yaptıramıyorum. Bu kupa Mimar Sinan'a . Hem de en büyük puntoda bir kupa. Kimseye vermedim daha önce.
🏆
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızı Bekliyorum