Görev Beni Çağırıyor... Seni de...

10 Mart 2009 Salı

Gözün çıksın şoförrrr



Ben eski başkanımı özledim. Onu mumla arıyorum. Kıymetini bilememişim. Eski başkan; kızkardeşinin vefatından sonra daha duyarlı, daha sakin, daha saygılı olmuştu. (Kızkardeşlerinin ölmesi ailede tam bir yıkım oldu, bugün yolda gördüğüm annesinin bütün saçları kar gibi beyazlaşlamıştı.) İşler yoğun olduğunda " Boşver haccecan, herşey boş diyordu" önceden sorun yaptığı ve benide telaş ettiği konuları artık bana sorunda yaptırmıyordu. Hatta artık bana "Haccecanım" diyordu. "Hocam okuyunda öyle imzalayın evrağı" dediğimde, "ben sana güveniyorum, sen imzala de, ben boş kağıda bile imza atarım" diyordu bana. Öyle güvenmişti ve sevmişti beni. Bir sorun olduğunda bana karşı tepkili olanlara karşı beni savunurdu, bir derdim olduğunda gider yanında ne sorunum olursa anlatırdım, O'da sağolsun dinlerdi, elinden gelen birşey olursa da yapardı. Birşey yapmayı bırak, dinlenildiğimi bilmek bile beni mutlu etmeye yetiyordu.
Bir gün sabah mesaiye yeni geldiğimde cep telefonum çaldı. Arayan kızkardeşimdi. Telefonu açtığımda sesi çok kötüydü ve ağlamaklıydı. Bilirdim kızkardeşimi, o ben gibi değildi, duygularını karşı tarafa belli etmez, kolay kolay ağlamazdı, ağlarsa gerçekten onu üzen bir olay olmuştu. O saatlerde işte olması gerekirken, telefondan araba sesleri geliyordu. Yol kenarında yürüyordu. Sesimden aldığı kuvvetlede olayı anlatmaya başladı. Kızkardeşim;
- "Sabah dolmuşa bindim. Şoförün tam arkasında oturuyorum. 15 kişilik dolmuşa yine 20 kişiyi aldı. Tıklım tıkış gidiyoruz. Millet arkadan parayı uzatıyor şoföre. Yolculardan bir tanesi bütün 50 Tl uzattı. "Bozuk para yokmu?" diye sordu. Ardından iki- üç yolcuda bütün para uzattığında şoför söylenmeye başladı. "Dolmuşa bindiğinizde yanınıza neden bozuk para almıyorsunuz? Her sabah aynı şeyle uğraşıyorum." gibi sözleri peş peşe söyleyerek söylenmeye başladı. Sesi o kadar yüksek ki, resmen bizi azarlıyor, kulağımda mp3 çalar en yüksek seviyede çalmasına rağmen adamın bitmek bilmeyen yüksek sesle konuşmalarından rahatsız oldum ve dayanamayıp, "Artık biraz sessiz olurmusunuz?" dedim. Bunun üstüne şoför "Sen kim oluyorsunda bana sus diyorsun? Seni istesem şimdi burada indiririm" dedi. Adam arabayı durdurdu bende inmeye çalıştım ama arabada ki yolcular inmeme izin vermedi. Yolcular olayı ört bas etmeye, beni sakinleştirmeye çalıştılar. Biraz sonra bir yolcu inmek için arabayı durdurduğunda artık duramadım ve arabadan indim ve hala yürüyorum" dedi. İneceği duraktan iki durak erken inip, yarım saatten fazladır yürüyordu ve sinirleri bozulduğundan ağlıyordu.
O yaşadığı bu olayı anlatıyorken telefonun diğer ucundada benim sinirlerim bozuldu. Kızkardeşime teselli verecek bir kaç söz söyleyip telefonu kapattım sonra hemen benim eski başkanın yanına gittim. O zamanlar o amirimdi. Bir taraftan gözlerimden yaşlar akıyor, bir taraftan "ne hakla bunu kardeşime yapar" diye öfke kusuyorum. Beni sakinleştirecek sözler söyledi. O şoförün araç plakasını öğrenmelerini rica ettim. O şoförün yaptığınıda yanına bırakmayacağımı söyleyip çıktım başkanın yanından. Olaylar yeni başlıyordu.
Kızkardeşime bir dilekçe yazdırdım, üstünde yapılması gereken değişiklikleri yapıp, İl ve İlçe Emniyet Amirliklerine ayrı ayrı dilekçelerle başvurduk. Bu olayın bir kaç gün sonrası; şoförü ve kızkardeşimi ilçe emniyetten çağırıp ifadelerini aldılar. Şoför; yeminler ederek öyle bir şey yapmadığını, müşterinin velinimet olduğunu, müşteriye saygısızlık yapmayacağına dair bir ifade verdi. Bu ifadeye göre kızkardeşim hiç yokken ağlayıp, hiç yoktan dilekçe yazmış oluyordu. Kızkardeşim de kendi ifadesini verip; olan biteni tekrar anlattı. İl Emniyet Müdürlüğünden de kızkardeşimi arayıp oradada ifadesini aldılar. Şoförüde arayıp orada da ifadesini almışlardır fakat oradaki sonuçtan haberimiz yok.
O olayın üstünden bir ay kadar geçtikten sonra; dolmuşla eve dönüyorken arabada tek yolcu ben kalmıştım. İneceğim yer vardığımda şoföre "müsait yerde ineceğimi" söyledim. İnmek için hazırlanıyorken, şoför beni kızkardeşim sanarak, benim konuşmama müsade etmeyecek şekilde; "Sizden özür diliyorum. O gün çok sinirliydim, evden kavga edip çıktım, geçinemiyoruz, ben size inin demedim siz kendiniz indiniz, müşteri benim velinimetimdir" tarzında klişileşmiş sözleri peşi peşine sıraladı. Bende ise "O gün dolmuştan attığınız kişi ben değildim, o benim kızkardeşimdi, bizde ekmek paramız için gurbette çalışıyoruz, bizde geçinmekte zorlanıyoruz, sizin sinirli olmanız başkasına kızmanıza ve onu arabadan atmanızı gerektirmez, burada bizi sahipsiz sanıp her istediğinizi yapabileceğinizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz, kaç senedir buradayız, bir kişiye yanlış davranışımızı gördünüz mü? Kardeşim o davranışı hak edecek en son kişidir, onu gördüğünüzde de kendisinden özür dileyin, bu özürü ben kabul edemem" deyip indim arabadan. Bu sözleri söylerken pek dinlediğini sanmıyorum, arada da bir şeyler söylüyordu, davranışını haklı göstermeye çalışıyordu.
Dolmuş şoförlerinden canım bağrım yandı desem abartmam. İki sene önce karate kursuna gidiyordum. Kahverengi kuşağa kadar ilerlemiştim. Yazları 17.30 da işten çıkar, koştura koştura dolmuşa biner yarım saat dolmuşun içinde arabanın kalkmasını beklerdim. Dolmuştan inip 20 dakika yürür, kurs yerine varır, iki saat antreman yapar, gittiğim yolu geri dönerek gece 22.00-23.00 arası evime varırdım. Dolmuşun içinde beklemekten usandığım için karateyide bırakmıştım.
Ben eski başkanımızı özledim yaa. Bu koca yazıyla ben bunu demek istiyorum aslında. Ne istediğini, ne dediğini bilen, konuya hakim bir amirle çalışmak ne büyük rahatlıkmış. Yeni başkanın ne demek istediğinide anlamıyorum, açık konuşmuyor, derdini, isteğini anlatamıyor. Anlayamadığım birinide sayıp, sevemiyorum ama dediğini yapmak zorundayım... Ah bu zorunluluklar ahh...

6 yorum:

  1. Darwin 200 yaşında ve evrim kapımıza dayanmış durumda...Ne demişti. hazret, doğada en güçlü olan değil, değişen koşullara en iyi uyum sağlayan yaşar ve üreme hakkında sahip olarak bu özelliğini gelecek nesillere aktarma başarısı gösterir..
    Mutluluğun sırrı da burada belki..Eskiye öykünmek yerine yeniye hızlı bir birşekilde uyum sağlamakta....
    Gerçi bunun adı bağzı dillerde farklı anlamlara geliyor yaaa

    dolmuş şoförlüğü zor meslektir..üzellikle insan kalitesiz ve karaktersizse bu yolcular içinde zor duruma gelir.:)

    YanıtlaSil
  2. Gözü çıkacası şoför ile evrim arasında nasıl bir bağ kurdunuz merak ettim ?
    Değişen koşullara ayak uydurmaya çabalarken mutluluk bulunamayabilir.... mutluluk kişiden kişiye değişebilir, kimisi için mutluluk bir lokma ekmek bulabilmek, kimi için yüreğini güven duyduğu başka bir yüreğe yaslamak, kimi içinde hiçbirşeydir; mutluluğa sebep gerekmez...
    Darvin gibi bir sürü düşünce akımı varken özellikle neden insanlar darvine inanır? neden inanma ihtiyacı hisseder?... biri bunu bana açıklasın...

    YanıtlaSil
  3. Darwin hazretlerinin kuramı (= buraya dikkat teori değil kuram) öyle bir bilimsel açıklama ki tepeden tırnağa hayat mücadelesini ve bu mücadele sonucundan şekillenen yaşam formlarını açıklamakla kalmıyor..
    sosyolojik evrim
    psikolojik evrim
    ekonomik evrim gibi kendi bilim dalı olan biyolojinin dışına kadar dahi uzanıyor..
    Kapımızı çalan kişi bu kez darwin ve son derece ciddi..(Global ısınma ve ekolojik etkileri)
    Ayrıca;
    Sosyolojik evrim kapımıza dayandı..zira; değişen dünya konjenktürü türkiyemizi toplum psikolojisi açısından sosyo-kültürel hayatınıda hızlı bir şekilde etkiliyor..bunun neticesinde bireylerinde hızlı bir şekilde değişmeleri gerekecek..

    yorum açıklama oldu ve uzun oldu en iyisi kısa kesmek..:)

    YanıtlaSil
  4. kuram veya teori

    http://tr.wikipedia.org/wiki/Kuram

    YanıtlaSil
  5. http://www.evrim-teorisi.org/

    http://www.populerbilgi.com/evrim/evrim1.php


    Modern bilimde kuram, tutarlı bir bütün oluşturan gerçekler ve açıklamalardır. Modern fiziğin temel taşlarından olan Görelilik ve Kuantum kuramları, şu an üzerinde deliller toplanan, yeteri kadar test edilip güven verdiklerinde kanun konumuna yükselecek hipotezler değillerdir. Evrim kuramı da aynı statüye sahiptir.
    kaynak:http://tr.wikipedia.org/wiki/Evrim

    YanıtlaSil
  6. Oooo bu ne ki!
    Maalesef gittikçe bataklığı genişleyen bir zamandayız.
    Yine de özürünün kabul eden bir kişiye rastlamışsınız.Sile tokat döven dahası hınç almak için her yola başvuranlar da var bu ülkede.
    Hüseyin kardeşim çok güzel bağ kurmuş yorumunla yazına, anlayabilene.
    Sevgiler...

    YanıtlaSil

Yorumlarınızı Bekliyorum