Görev Beni Çağırıyor... Seni de...

17 Aralık 2008 Çarşamba

Kendime Dönüş...

http://www.fotono1.com/foto.php?id=65646
Döndüm!...
Dönmez olaydım...
Dönüşüm sadece buraya değil, kendime de döndüm.
Sevmiyorum kendimi, insan sevmediği biriyle baş başa nasıl kalır? Bir ömür boyu sevmediğim bedenim, sevmediğim ruhumla bir arada bulunacak. Bu acı gerçekle ne zaman karşılaşsam ruh halim böyle olur.
Sevmediğim bedenimin yazdığı sözler, sevmediğim ruhumdan çıkıyor. Sizde sevmediniz değil mi? Sevgi nedir ki? Sevgi ile acı kardeştir belkide... Acılarım, kendime sevgimden mi ileri geliyor?
Bakmayın siz bana. Kendini sevmeyen ben, aynanın karşısına geçip kendime alıcı gözlerle bakarım. "Ne güzel gözlerim, ne güzel saçlarım var" derim bazen. Bazense aynada bakmak utandırır beni.
Bayrama giderken yolculuk sırasında otobüsün en arka koltuğunda ben, kızkardeşim ve erkek kardeşim oturduk. Yolların bozuk olduğu yerlerde otobüs tekerleğinin üstünde oturan biz hop oturup hop kalktık. Aniden yoldaki bir boşluğa düşen otobüs bizi fena sarstığında benden "ahhhhh" diye bir ses çıktı. Önümüzde oturan 2 yaşlarında ki çocuğun tepkisi çok komikti. Otobüs her sarsıldığında o mavi gözleriyle gözlerime bakıp "ahhhh" diyerek annesinin kucağında hop oturup hop kalktı. Bu hareketi o kadar komikti ki, otobüsün arka tarafında oturan bütün yolcular güldük onun bu masum taklitçilik haline. Çocuk beş on dakika sonra kucağımıza çıkacak kadar samimiydi bizle. Otobüsün arka camından merakla dünyayı seyretti. Erkek kardeşimle arası baya iyiydi. Onun kucağından hiç inmedi. Erkek kardeşim kendi elleriyle çocuğa yanımızdaki yiyeceklerden yedirdi. Onunla oyun oynadı. Sabır konusunda benden çok ilerde maşallah. Erkek kardeşim ilerde çok iyi bir baba olacak. Bekar kızlara duyrulur :))) Sürekli çatışma yaşadığım kardeşimi anlamaya, saygı duymaya başladım. Aramızda ki savaşın yerini barış almaya başladı.
Memlekete gidip gelmek zulümdür benim için. Oraya alışana kadar burdan soğurum, buraya alışana kadar oraya soğurum. Sığıntı gibiyimdir orada. Bir bavulla gidersin. Kıyafetlerim hiç bir yere yerleştirmeden bir hafta durur bavulun içinde. Göçebe hayatı yaşıyorum. Bedenim buranın havasına alışmış, oraya gittiğimde farkına varıyorum buraya alıştığımı. Memleketimin havası soğuk geliyor, sobanın başından ayrılmak istemiyorum. Yattığım yeri, havayı, suyu yadırgıyorum. Abim bu yaz evlendiya, yeni eşinide yadırgıyorum. Artık bayramlarda bir kişi daha gelecek. Kendi varlığımı kabul edemiyorken, anamın, babamın, kardeşlerimin, akrabalarımın varlığını kabul ettim!! şimdi yeni gelini kabul edeceğim. Aile içinde ki ilişkilerimizi anlamaya çalışan, yeni hayatına, yeni yemeklere, yeni iklimlere alışmaya çalışan bu yeni geline alışmaya çalışmam haksızlık. Kendine abimi eş seçip anneme anne, babama baba diyen bu gelinin durumu benim durumumdan daha kötü diyerek, onu yadırgadığım için kendimi suçluyorum. Bütün dünyada olup bitenlerin suçlusu benimya, bu konuda da suçlamışım çok mu?
Komşumuz Ayşe Teyze'nin kızkardeşi vefat etti bayramda. Bayramda ölünün ardından yas tuttu bir can daha. Daha kimler tuttu kim bilir...
Bayramdan bayrama gördüğüm annem ve babamı her gidişimde daha da çökmüş ve yaşlanmış buluyorum. Her gidişimde annemi daha fazla anlıyorum ve gittikçe ona daha fazla benzediğimi farkediyorum. Önceden ona benzemek beni nasılda korkuturdu. Bu korku yerini kabullenişe bıraktı. İsyanlarımda zamanla yerini kabullenişe bırakacak. Bu kabulleniş beni korkutuyor, şimdilik!... Sevmediğim, benimsemediğim, hoşlanmadığım bu düzeni kabulleniş benim sonum olacak. Kabulleniş bir sonmudur?
Tayin işlemlerinin başlatılabilmesi için kızkardeşim ve zatı muhteremin resmi nikâhları kıyıldı. Nikahta zatı muhteremin şahidi olacaktım. Son anda değişilik oldu ve şahit olmadım. Zatı muhteremle aram eskiye oranla baya düzeldi. Kızkardeşim İstanbul'a Zati Muhteremin yanına gittiği zaman telefonda ona "Kızkardeşim sana emanet" demiştim. Kızkardeşim İstanbul'dan geri dönerken Zatı Muhterem telefonla beni arayıp "Emanetine iyi baktım, onu otobüse bindirdim geri gönderiyorum." demesini hiç unutamam. Kardeşime benden daha fazla sahip çıkabileceğini düşündükten sonra Zatı Muhtereme teslim oldum. O günden sonra aramız düzeldi. Kızkardeşim şu anda İstanbul'da. Zatı Muhteremle düğün alışverişi yapıyorlar.
Annemde benimle birlikte geldi. Şu an evde yalnız. Eve gittiğimde yemek hazırlanmış, sobamda yakılmış oluyor. Kadınlar anne olduktan sonra evlatları kaç yaşında olursa olsun onları doyurmak ve dış etkenlere karşı karşı korumak zorunda mı? Anneme karşı kendimi çok borçlu hissediyorum. Bu borcu asla ödeyemem. Bende anne olursam, bu borcu ödemiş olur muyum?
Bayramdan önce güzel dileklerimin hiçbiri gerçekleşmedi. Trafik kazasında 200'e yakın can öldü. Kazalardan ders almadık. Gelirken yolculuk yaptığım otobüsün şoförü 200 sayısını 250 yapmak için baya uğraştı ama başaramadı. Belki başka bir yolculuğa.
Hayvanları çocuklarının gözleri önünde katlederek kesip yiyenler geride hayvanların artıklarını yine bıraktılar. Kendi nefsimizi keserek yok etmemiz gerekirken, bir hayvanın canını alma hazzını hissederek daha da canavarlaştık. Bu canavarı ise kestiğimiz hayvanın etiyle besledik.
Savaşlar bitmedi, yine kan döküldü. Huzurevlerinde, hapishanelerde, çocuk yuvalarında, sığınma evlerinde yol gözleyenlerin hasretinin dinmesi başka bir bayrama kaldı. Güzel dilek tutmam bundan sonra, nasılsa olmuyor, olmayınca üzülmem hiç değilse...
Yine evde kalmış muamelesi görüyorum, yine kızkardeşimle kıyaslanıp koca bulamayan beceriksiz muamelesi görüyorum. Yine evli olanların evlilikten yakınmalarını, bekarların yavuklularıyla sorunlarını dinliyorum. Herşey aynı çok şükür bıraktığım gibi.. Farklı olsaydı ben bocalar, şaşardım... İnsanın alıştığı hayat ne kadar güzel, alıştığı dertleri çekmesi ne kadar kolay...
Ben döndüm...
Kendime döndüm..
Gerçeklere döndüm...

4 yorum:

  1. Yazıda sana ve kendine dair bir şey bulamadım hep dış etkenler ve diğerleri vardı.
    Ancak dönmene sevindim.,,;)
    hoş geldin sefa geldin

    Acı sevgi değildir. Sakın böyle bir eşleme hatasına düşmeyesin.

    YanıtlaSil
  2. neee, bana ait bir şey yok mu?
    Nasıl yani?

    YanıtlaSil
  3. bence yazının aralarına sıkışmış yerlerinde ipuçları veriyorsun ruh halinin bu karmaşasının sebebine dair,sebepleri ortadan kaldırmaksa bizim vesilemizle değil,bundandır bazı acıları çekerek dahada güçlenmek,ama bu demek diyilki kendimize takılıp bir labirentin içindeymişcesine kalakalmak,birde sevgi acı değil elbet,ama sevdiklerimiz bazen acıtabiliyorlar sözleriyle pamukşekeri tadında yüreklerimizi:)
    sevgiler haticecim,hoşgeldin,,,

    YanıtlaSil
  4. biraz karamsar bir yazı olmuş umarım bu karamsarlık kalkar üzerinden ve neşeli yazılaırnı okuruz.

    YanıtlaSil

Yorumlarınızı Bekliyorum