Görev Beni Çağırıyor... Seni de...

23 Aralık 2008 Salı

Yerin yedi kat altına girmeyin!....

Erzincan'da Ermeniler tarafından ırzına geçilerek öldürülen Pakize adlı bir Türk kadını.
Aldığım aile terbiyesi gereği, hata yaptığımda özür dilemenin büyüklük olduğunu öğrendim. Hata yapmayı kendime hiç yediremem, birisi bana hata yaptığımı söylediğinde yerin yedi kat altına girmiş gibi hissederim. Ama özür diledikten sonra özrümün kabul edildiğini gördüğümde ise yerin yedi kat altından çıkıp yerin yedi kat yukarısına yükselmiş gibi hissederim kendimi. Benim gibi gurur abidesi!! bile özür dilemeyi erdem sayıyorsa bu topraklarda yetişen her Türk insanıda özür dilemeyi bir erdem sayıyordur eminim!...
Yine aldığım aile terbiyesi gereği; kendimi ezdirmemeyi, haksızlığa uğradığımda hakkımı savunmayı, adaletli olmayı, insanları din, dil, ırk ayrımı yapmadan sevmemi - saymamı, vatanımı-milletimi sevmeyi, bu vatan topraklarının kolay kazanılmadığını, bu topraklar için yüzbinlerce insanın şehit olduğunu, gerekirse kendi canımı da vermekte çekinmemem gerektiğini, dost gibi görünen düşmanlara karşı dikkatli olmam gerektiğini öğrendim. Bu kurulu çarpık düzenden ne kadar şikayet etsemde Türkiye'min bir çakıl taşının bile önemini biliyorum. Bir çakıl taşı için canını veren şehitlere saygı duymazsam hayvanlardan daha aşağı olacağımı da biliyorum.
Tarihini bilmeyen, okumayan, araştırmayan insanların bir meltem rüzgarının peşine kapılıp gitmesini şaşkınlıkla izliyorum. Meltem rüzgarının fırtınaya dönüşüp, kendilerini dipsiz bir uçuruma sürüklediğinin farkına varmalarını istiyorum.
Sadece düşünerek bile insan aklı ile bir sonuca varır. Binlerce yıl Türklerle bir arada yaşayan Ermeniler birden bire neden iddaa ettikleri soykırıma uğratılmış olabilir? Savaşlarda harap bitap hale düşmüş, hasta adam gibi yatakta can çekişen Osmanlı Devletin'in hiç mi işi yoktuda masum!! Ermenilere soykırımda bulundu?
Oku!... Oku!.. Başkalarının dolduruluşana gelmektense oku, aklını kullan, düşün!... Canlı tanıklarının ifadelerini oku!..
"Ermeniler, Türk halkına en büyük zararı, Birinci Dünya Savaşı sırasında giriştikleri katliamlarla vermişlerdir. Bu dönemde Ermeniler; Ruslar hesabına casusluk yapmış, seferberlik gereği yapılan askere alma çağrısına uymaksızın askerden kaçmış, askere gelip silah altına alınanlar ise silahları ile birlikte Rus ordusu saflarına geçerek, "vatana ihanet" suçunu topluca işlemişlerdir. Daha seferberliğin başlangıcında, Türk birliklerine karşı saldırıya geçen Ermeni çeteleri, büyük katliamlara girişmiş, Türk köylerine baskınlar düzenlemek suretiyle sivil halka büyük zararlar vermişlerdir. Örneğin Van'ın Zeve Köyü'nün bütün halkı, kadın, çocuk ve yaşlı demeden, Ermeniler tarafından öldürülmüştür."
Ben, -haksızlar adına- haksızlığa uğramış bütün şehit edilen insanlara özür diliyorum.
Ermeni örgütü Asala 'nın yaptıkları için özür diliyorum.
Abd'nin Irak'ı Saddam'dan kurtarıp demokrasi getirirken!!! ölen binlerce Irak'lı insandan özür diliyorum.
Bosna - Hersekte şehit edilen binlerce müslümandan özür diliyorum.
Girdikleri ülkedeki insanları birbirlerine öldürtüp ülke kaynaklarını çalan sömürge devletleri adına, sömürdükleri ülke insanlarından özür diliyorum.
İnsanları Türk, Ermeni, Kürt, Alevi, Sunni diye ayıran zihniyetin bu topraklarda kardeş kanı dökmesine sebep oldukları için özür diliyorum.
İnsanlıktan nasibini alamamış insanın ırkıda olamaz, milliyetide....
Bakın Atatürk ne diyor: “Bir uydurma Ermeni kırımı meselesi ve bütün dünyayı aldatmak için yaratılan bu kin ve hırs ürünü propagandaların niteliği hakkında uygarlık ve insanlık dünyasının bir kere daha aydınlatılması ve bu suretle haksızlığa uğramış Türk ulusunun iğrenç ve alçakça bir suçlamadan arındırılması…” (7 Mart 1920) M. Kemal ATATÜRK
Özür dilemeyi erdem sayan ben; sözde Ermeni Soykırımı için özür dilemeyeceğim. Özür dilersem kendimi yedi kat göğe değil yerin yedi kat altına girmiş gibi hissedeceğim. Dünyada bu kadar savaş, katliam, soykırım, tecavüz, faili mechul cinayet, canlı bomba maduru, suikast.... varken sözde "Ermeni Soykırımı!!!" üzerinde bu kadar durulmasının, bu kadar gündeme getirilmesinin nedenlerini anlayamayan akıllılara!!! diyecek sözümde yok, özürümde yok!...
Sevgili Vladimir 'e ve Nightologist 'e bu yazıyı yazmamda vesile oldukları için teşekkür ediyorum.

7 yorum:

  1. Ermeni soykırım iddialarının ne kadar boş bir iş olduğunu ve ermenilerin anadolu insanını hala aynı derece düşman ve hasım olarak gördüğünü her vesile ile zaten biliyoruz..
    O dönemde dahi ege'de, Trakya'da, Akdeniz'de yaşayan ermenilere hiç dokunulmamıştır. Bu türk ulusunun ne kadar asil olduğunun ispatıdır. Amerikalar 2.Emperyalistler savaşında Japon uyruklu ABD vatandaşlarını Kamplara doldurmuş ve onları orada halktan techir ederek bir tür tutsak hayatına tabi tutmuştur.
    Şimdi bu sömürgen kemirgenler sözde parlementolarında bu soykırım yalanını hiç araştırmadan ermeni diasporasının gazına gelenlerek kabul edenleri tarih ergeç yargılayacaktır.
    Biz öyle bir ulusun evlatlarıyız tarih boyunca topraklarımız hiç işgal görmemiş ve buyruklarımızın altında yaşayan halklar kışkırtılmadığı sürece hiç isyan etmemiştirler.
    SAYGILARIMLA..
    UMARIM BU BÜYÜK ULUSUN EVLATLARIDA BU BÜYÜK ULUSA LAYIK OLURLAR.

    YanıtlaSil
  2. Şimdiye kadar soykırım da soykırım deniyor ama bu soykırımı diyen tarafları hepimiz görüyoruz. Her ülke nasıl işine geliyorsa öyle konuşuyor. Bugün soykırımı tanıyan ülkelere baktığımız zaman hepsinin Türkiye'ye karşı bir kini,nefreti ve çekememezliğinin var olduğunu görebiliyoruz. Soykırım yaptın diye suçlayabilmek için ilk önce kendi tarihlerine bakıp sonrasında bizlere bu suçlamayı yapmaları gerekir. Tarihleri soykırımlar ile dolu olan bir ülkeye ve bize atmış oldukları böylesine bir iftira için asla özür dilemeyeceğim. Dileyenleride kınıyorum. Dileyen kesiminde neyin peşinde olduğunu görebiliyorum. Sağda solda böyle kampanyalar başlatarak bu işler yürümez. Şimdiye kadar bir tek belge ile karşımıza çıkıp tartışma yapamayanlar bugün özür dilensin diye bekliyorlar. Tarihi belgelerini çıkarmaları için bi dünya para teklif edildi ama yinede tarihi belgeleri açmadılar. İlk önce bunları sorgulamak gerekir. Tarih başkanımız büyük bir rakam ile para teklifinde bulunuyor ama bir türlü kabul etmiyorlar. Hadi onuda geçtim bir kere olsun Ermeni bir tarihçi çıkıpda şunu şunu yaptınız diyerekden belgeli bir şekilde konuşabilsin. Bu konuda yazılabilecek çok fazla şey var.

    Ermenilere karşı herhangi bir soykırım yapılmamış. Biz tarihi böyle öğrendik. Okuyarak,belgelere dayanarak. Peki ya özür dileyenler neye bağlı kalarak özür diliyorlar merak ediyorum.

    YanıtlaSil
  3. Dün tarafta çıkan, Etyen Mahçupyan’ın yazısını okumanızı öneriyorum, konuya dair Ermenilerin nerede durduğuna dair güzel bir yazı. Ve düşüncelerinizi gerçekten merak ediyorum.
    http://www.taraf.com.tr/makale/3248.htm

    YanıtlaSil
  4. Sevgili Fincan,
    http://posthane.blogspot.com/2008/12/ermenilerden-imdi-zr-dilemiyorum.html

    şu linkteki yazıyıda sen okurmusun.. biraz bilgi birikimi yaptıktan sonra bu konuda düşüncelerimi söyleyeceğim.

    genel düşüncem ise yine özür dilemeyeceğim. Babanın yaptığından oğlu sorumlu tutulamaz. Devletin yaptığından halk sorumlu tutulamaz. Türk Devleti ile Ermeni Devletlerinin resmi görüşmeleri ile bir sorun varsa halledilmeli. Bu halka mal edilemez. Halk olaya karışırsa her kafadan bir ses çıkar, ne söylenildiğide anlaşılmaz.
    Türk insanına saldırmaya başlayan, ayaklanan, Devlete ihanet eden Ermeni tebası için sence ne yapılabilirdi? Osmanlı dört bir taraftan savaş halindeyken içerden de isyanlarla mücadele ediyordu.
    Sadece suçlu Ermenileri yakalayıp cezalandırsalar bile artık kardeşlik bozulmuştu. Türkler öldürülen kardeşlerinin acısını unuturmuydu sence? Bu zorunlu göç onlarında iyilikleri adına olmuş bile denebilir.
    "Bende bu kuyruk acısı, sendede evlat acısı varken bu arkadaşlık artık olmaz!!!, herkes kendi yoluna..."" hikayesini biliyorsun değil mi?
    Ermeniler tarafından öldürülen kadın, çocuk, yaşlılar masum değil miydi?
    Ermeniler ittifak devletlerinin ve rusların kışkırtmalarına gelmekle hiç mi hata yapmadı?...
    yine özür dilemem..çünkü bende halkım benim özür dilemek gibi bir yetkim yok. hakkımda olsa özür dilemem, çünkü dedelerimizin arasında olanlar bunlar. Kan davasına dönüştürmek istemiyorum.

    Başka cana kıyarken zevk alan insan ister Ermeni olsun, İster Türk olsun; insanlıktan nasibini almamış bu insanların ırklarının da, milliyetlerinin hiç bir önemi yok!...

    YanıtlaSil
  5. Öncelikle cevabınızın sonundan başlamak istiyorum; "Başka cana kıyarken zevk alan insan ister Ermeni olsun, İster Türk olsun; insanlıktan nasibini almamış bu insanların ırklarının da, milliyetlerinin hiç bir önemi yok!..." Bu sözü söylemeniz vicdan sahibi olduğunuzu göstermek adına bence yeterli ki en azından karşımdaki insanın bu değere sahib olduğunu bilerek yazmak ayrı bir zevk.
    Ancak sanırım sizinde kabul ettiğiniz bir gerçek var ki o da Tehcir sebebi ile masum Ermenilerinde olmuş olduğu gerçek, ve tabi ki bu gerçek Ermenilerin de neden olmuş oldukları acılar için kesinlikle ama kesinlikle bir çıkar yol değildir. Lakin terside bizim için geçerli.
    "Devletin yaptığından halk sorumlu tutulamaz" cümleniz bazı noktalarda haklılık payı içerse de bazı noktalar günümüz Dünya kültüründe artık yer bulmadığını belirtmek istiyorum. Buradaki sorumlu tutulma, suçun cezasını çekme şeklinde değil, yapılanların vicdanı sorgulanması ve eğer yaşanan acılar varsa bunları kabul etmek ve özür dileyerek bu acıları anlamak üzerine. Onun dışında tabi ki halk devletin direk uygulamalarından sorumlu tutulamaz ancak bir noktayı da eklemek istiyorum her ne kadar bu biraz ideolojik bir yaklaşım olsa da ve üzerine eleştiriler getirse de; devlet nasıl halkı üretirse, unutmamak gerekir ki o halk ta devleti tekrar üreterek devamlılığını sağlar.
    "Babanın yaptığından oğlu sorumlu tutulamaz" noktasını da yine vicdan üzerinden anlamak gerekir. Nasıl bir kan davasının kırılma noktası karşılık vicdan muhasebesi ise ardından karşılıklı özür ise burada da aynı durum söz konusu.
    Döneme dair bir kaç şey söylemek istiyorum. Öncelikle Ermenilerin yapmış oldukları isyan ve çeteleşmeler sonucunda ise yapmış oldukları suçlar ortadadır. Dönemin büyük güçleri nasıl Büyük Savaş öncesi kışkırtmlarda bulunmışlarsa İtilaf Devletleride Savaş boyunca aynı şeyi yapmılardır. Bu yüzde konunun çok boyutlu olduğunu tekrar hatırlatmak gereğini duyuyorum. Ancak genelde bizde telafuz edilmeyen Taşnak hizniyetine yakınlığı bence su götürmez olan İtthatçılık. İttihatçılık, Alman Militirazm'in ettisi altında dne yazık ki Doğu'da bir çok baskı unsurunu hayata geçirmiştir. Ermenilerin çeteleşme sürecesinde dış güçlerin etkisi olduğu gibi ne yazık ki iç güçlerinde etkisi büyük olmıştur. Ama bakın tekrar söylüyorum bu Ermeni çetelerinin yapmış oldukları kıyımları haklı çıkarmaz, aynen bizim yapmış olduğumuz Tehciri haklı çıkaramayacağı gibi.
    Soykırım mıdır değil midir konusuna delince; bence dönem itibariyle yaşananları soykırım olarak nitelemek gerçekten büyük insafsızlık olur. Tehcir, dönem itibari Dünya'nın tüm devletlerinde kendi içlerindeki azınlıklar ya da kontrolleri altındaki dış topraklar altında yaşayan halklar için kullanılan, harp okullarında siyasi ve askeri bir uygulama olarak kabul ediliyordu. Bunun yanında o dönemde bu tür büyük acılara dair uluslararası bir kültür ya da hukuk normu yoktu ki bu tür uygulamları bir çok ülkenin tarihinde rahatça görebiliriz. Ancak bizim burda ayrı düştüğümüz bir nokta var ki o da geçmişimizle hesaplaşma. Bir çok ülke tarihlerindeki bu kara dönemler için samimi ya da değil resmi ağızlardan özür dilediler, ama ne yazık ki bizde bırakın devleti bireylerin vicdanı davranışları hain, köpeklik gibi tasvirlerle aşağılanmakta. O yüzden almamız gereken çok yol var. Almamız gereken çok yol var çünkü sadece Ermenilere karşı suçlar işlenmedi bu topraklarda, darbeler, 1 Mayıslar, Maraş olayları, 6-7 Eylül olayları,Varlık Vergisi... Bunların hepsini vicdanımlarımızda tartmamız lazımken 1915 olayları bunlardan sadece biri.
    Benim asıl söylemek istediğim, hep beraber ucu bize dokunsun ya da dokmasın bu tür kanlı geçmişlerin gölgesini bu topraklara düşürmemek için, bir ağızdan "Bir Daha Asla!" demek.
    Bir de konuya dair okuma isteğinizden bahsetmişsiniz. Size 2. DÜnya Savaşı'ndan sonra Dünya üzerinde yerleşmeye başlayan geçmişle hesaplaşma teorilere dair okumalarla başlamanınız, haddimi aşarak öneriyorum. Eğer İngilizceniz yeterli düzeydeyse çok sayıda kaynak bulabilirsiniz. Ancak dil sorunu varsa, Mithat Sancar'ın "Geçmişle Hesaplaşma" kitabını okumanuzu şiddetle tavsiye ederim. Konunun teorik kısmını ayrıntılı olarak işlemesi, ve aynı zamanda Dünya'daki diğer geçmişle hesaplaşma örneklerinide genişçe anlaması bu kitabın okunması gerekliliği üzerine önemli noktalar. Türkiye üzerine yazılanlar sadece son kısımda bize dair sorularla mevcut.

    YanıtlaSil
  6. Benim asıl söylemek istediğim, hep beraber ucu bize dokunsun ya da dokmasın bu tür kanlı geçmişlerin gölgesini bu topraklara düşürmemek için, bir ağızdan "Bir Daha Asla!" demek.

    Sevgili fincan;
    iyi niyetini takdir ediyorum. Gönül isterdi ki bütün savaşlar için, bütün soykırımlar için, bütün haksızlıklar için bütün insanlar bütün insanlardan özür dilesin...
    Fakat bu özürün altında iyi niyet namına pek bir şey göremiyorum. Ermeniler yerine neden diğer devletler Ermenilerden özür dileyin diye karşımıza dikildi? ve neden bu soykırım sürekli gözümüze sokuluyor? Ve başka devletler ermeni soykırımı için heykeller dikti?
    Pembe gözlüklerimizi çıkartıp bakmak gerek olaylara..

    Ben şahsen benim anneme tecavüz edip öldüren bir insanın aynı acıyı yaşayarak ölmesini isterdim. Ama daha vijdanlı birileri çıkıp, annemin katillerini gözümün önünden alıp başka topraklarda yaşaması için göç ettirdi... ki bu yüksek ruhlu insanların yapabileceği bir davranış !.. Uzaklarda yaşadığını bile bile acılar içinde yaşardım...ki geride kalanlar eminim göç ettirilen ermeniler kadar acı çekmiştir. Benim torunlarım kalkıp onlardan özür dilerse kemiklerim sızlarmı sence!... birde göç ettirildikleri için soykırım yaptık diye iftira atılsın!...
    Bunların hepsi unutulmaz... Bir zamanlar dost olanlar düşmanlık yaptıysa, tekrar dost olur mu bilmiyorum...
    Şahsen güvenim sarsıldığında o güven asla ama asla eskisi gibi olmuyor. Özür dilemek yerine, herkes kendi yolunda gitsin, kimse eski yaraları deşip durmasın, yaraları kanatmasın isterdim...
    Soykırım iddaaları karşısında sert tepki veren Türkleri de anlıyorum... onlarada sana saygı duyduğum gibi saygı duyuyorum...

    YanıtlaSil
  7. Ermeniler ile ilgili tüm bu iddiaların yine ermeniler tarafından temcit pilavı gibi pişirilip pişirilip gündeme getirilmesi göstermektedir ki bu işte bir gizil niyet var. Fincan efendi sözde masumane tavırlar ile vicdandan söz ediyor. Hangi vicdan
    Hocalıyı unutmadık..
    karabağın daha dumanı tütüyor..
    Konuş fincan
    konuş ki dostu düşmandan ayıralım artık..

    YanıtlaSil

Yorumlarınızı Bekliyorum