Kapının önünde durdu. Bir kaç saniye düşündü. Kapıyı açtığında karşısına kim çıkacaktı? Ya bu bir erkekse? Sorusunu sormaya cesaret edemezdi ki... Kapının önünde ne kadar durdu bilmiyordu. Böyle beklerken görülmeside hoş bir şey değildi. Düşüncelerini kafasından dağıtıp kapıyı usulca tıklattı. Kapıyı çalmış mıydı, çalmamış mıydı kendiside farketmedi. Kapıyı usulca açtı. İçeride masada bir kadın oturuyordu. Kendisine bakan, masada oturana ait gözler; "çekinmemesini, kendisine güvenmesi gerektiğini, cesaretli olmasını" söylüyordu.
Köyden Yahya amcanın arabasıyla gelmişti. Sırtına en küçük çocuğunu bağlamış, diğer üç çocuğunu ise evde bırakıp gelmişti. 4 çocuğu olan Halime artık çocuk yapmak istemiyor, zaten olan çocuklarının karnını zorla doyuruyordu. Köyde evlerini bir kaç kez ziyaret eden ebe hanım, Halime'nin korunması gerektiğini söylemiş, korunmak için malzemeleri sağlık kuruluşlarından ücretsiz alabileceğini öğrenmişti.
Halime eşiyle bir kaç kez konuşmayı denemişti ama eşi korunmaya yanaşmamıştı. Erkekliğe yakışmazdı korunmak!...
Doktor son çocuğunu doğurduktan sonra Halimeye: "Artık doğum yapmak sana yasak. Doğurursan ölüm fermanını imzalamış olursun" diye de kesin konuşmuştu. Doktorun uyarısından sonra tekrar hamile kalan Halime iki kez de kürtaj olmak zorunda kalmıştı. Çocuk aldırmaya giderken bu ayıbına kimseyi ortak edememiş, gözyaşları içerisinde Fadime ananın yanına, tek başına gitmiş, eski usül yöntemlerle çocuk aldırmıştı.
Kadınların nasıl korunduğunu öğrenmek için "Yine iş başa düştü" diyerek sağlık kuruluşunun yolunu tutmuştu. Çok vakit kaybetmeden de alacaklarını alıp köyüne geri dönmesi gerekiyordu. Kapının ardında ki bayana utanarak, sıkınarak derdini anlattı. Görevli bayan;
-"Ben size yardımcı olamam, iki oda ileriye gidip Emine ebeyi bulun. O size her şeyi anlatacaktır, ücretsiz olarak malzemede alabilirsiniz." dedi. Kendisine cevap veren görevliye nasıl teşekkür edeceğini bilememişti. Bir cümlelik bu cevapla sanki dünyalar ona bağışlanmış gibi sevinen ve sevinci gözlerinden okunan Halime sırtındaki çocuğuyla usulca girdiği kapıdan yine usulca çıkıp gitmişti.
Her gün kapısına gelen bir çok Halime'ye aynı cevabı veren görevli için ise bu iş sıkıcı hal almıştı. Mutluluk, karşı tarafa verdiğin oranda hissedebileceğin bir duyguydu. Gideceği yeri söyleyerek mutlu olan kadını görmek görevliyi mutlu etmiyordu. Kısır döngü içinde bir düzendi bu. Halk arasında gerçek olmayan düşünceler gerçekmiş gibi kabul ediliyor ve hayatları öyle devam edip gidiyordu. Belirli sınırlar içinde, düşünmekten aciz büyütülen insanlar, sınırlarının içinden çıkmaya korkuyor, bir adım dahi atmaya cesaret edemiyorlardı. Kendi sınırlarımızın içine kendimizi hapsetmiştik. Sınırlarını aşmak isteyenler ise düşman!, suçlu!, hain!, kafir! ilan ediliyordu.
Sınırlarını aşabilenler için ise daha büyük ve zorlu mücadeleler başlıyordu. Artık hiç birşey eskisi gibi olmayacaktı. Her öğrendiğin düşünce, her okuduğun kitap, her izlediğin film, her gördüğün yer, her dinlediğin müzik; seni milyonlarca insanın önüne geçiriyordu. Gördükçe, izledikçe, dinledikçe, düşündükçe büyüyordun, büyüdükçe ise yalnızlaşıyordun. Kendini fark ediyordun, tanıyordun, biz olarak yaşasakta aslında ben olduğunun farkına varıyordun.
Halime'ler küçük dünyalarının, sınırlarının içinde büyük sorunlarıyla uğraşan insanlardı. Ne mutluyduki onlara, ne sınırlarının küçüklüğünün farkındalardı ne de büyük sorunlarının farkında... Görevlinin "iki oda ileriye gidin" demesiyle mutlu olabilecek kadar dünyaları küçüktü...
Özgürrüyaya ilham kaynağı olduğu için teşekkür ederim...
YanıtlaSilheralde devlet dairelerindeki karmaşık yapıda kaybolan insanlara özelliklede hastanelerdee bence, yardım etmek kesinliklee en doğru davranış, zaten korkarak gelmişş ve ona yardım eden biri eminim o iyilği ömür boyu unutmazz... sevglier dostum güzel bir paylaaşımm
YanıtlaSilSon hikayemdeki yorumunuzda, hikayedeki birkaç cümleden ilham aldığınızı yazınca "Acaba nasıl birşey ortaya çıkacak?" diye merak ettim. Hakikaten çok güzel bir hikaye olmuş ve böyle bir hikayeye ilham kaynağı olduğum için çok mutluyum.
YanıtlaSilHem cinsellik ile ilgili hem de eski kültürden gelme bazı davranış ve düşüncelerle ilgili daha çok yol katetmemiz gerekiyor. Bu katetilmesi gereken yol insanların ihtiyaçları ortaya çıktıkça alınacaktır elbet. Halime' ye doktor "Artık doğum yapmak sana yasak. Doğurursan ölüm fermanını imzalamış olursun" demeseydi eğer Halime birşeyleri aşmak için çabalamayacaktı.
Hızla değişen zaman ve hızlı iletişim katetmemiz, aşmamız gereken yolları karşımıza ihtiyaç olarak çıkartacaktır.
Sevgilerle...