Görev Beni Çağırıyor... Seni de...

16 Ocak 2009 Cuma

Bukce dilinden nağmeler...

Fotoğraf
Üç haftadır evde internetimiz yoktu. Sorunun ne olduğunu anlayabilsek çözecektik ama sorunun ne olduğunu da anlayamadık. İki kere Telekomdan geldiler. "Bağlantıda bir sorun yok, Adsl cihazınız ağrızalı" dediler. Cihazı üç kere tamirciye gönderdik. "Cihazda bir sorun yok, gayet iyi bağlanıyor" diye geri gönderdiler. Git gel derken iki hafta geçti. Sonra yeni bir cihaz getirdik. İki gün bağlanmakla uğraştık yine bağlanamadık. İnternet bağlantısı var gibi görünüyor ama bağlanmıyordu. Bugün komşumun arkadaşı gelmiş eve biz evde yokken. Annem evde ya... Ben telefonun ucunda, arkadaşım evde konuşarak sonunda bağladılar interneti. Gözümüz aydın...
.....
Erkek kardeşim 3 hafta önce okulu tatil olupta eve geldiği zaman ne hayallerle tatile girdiğini söylemişti. İnternette oynadığı oyunda birinci olacakmış. Tatil süresince internete giremediği için hayalleri suya düştü tabi garibimin. "İnsanda bu kadar kötü şans olur" diye ahlandı vahlandı. Filistinde tepesine bomba yağan insanlarla kendini kıyaslama yeteneği yok kardeşimin napayım.... Bir hafta önce öğle arası eve geldiğimde onu sehpanın üstünde ders notlarını temize geçerken gördüğümde, "internetsizlik insanı ne hale getiriyor" diye düşünmüştüm. Evde ders çalışmak en son yapacağı işti. Sıkıntıdan ne yapacağını şaşırmıştı garibim... Tatil sonunda ise evden kaçar gibi kaldığı yurda gitti...
....
Bu sabah, işteyken odama bir adam geldi. Bakışlarıyla kapıda bir beni süzdü.. bir öğrencimi süzdü... bir beni süzdü, bir öğrencimi süzdü... Sonra odaya girdi.... İncelemeye devam etti bizi. Öğrencimin odada bulunmasından rahatsız olmuş gibi ona bir bakış fırlattı. Sonra bana dönen adam:
-"Burası x birimimi" diye sordu. Ben:
-"Evet buyrun x birimi burası." Adam:
-"Daha önce alt katdaydı bu oda, iki saattir burayı arıyorum. Ben yirmi senedir antideprasan ilaç kullanıyorum, ilacımı yazdıracağım, reçete kağıdı almaya geldim" dedi. Antideprasan kullanıyorum demeseydi de psikolojik sorunları olduğu anlaşılıyordu zaten. Adam bunları söylerken bir masama doğru yaklaşıyor, bir geri çekiliyor. Ben:
-"İlk önce doktorunuzun yanına uğramanız gerekiyor. Doktorunuzun yanına uğradınız mı?" Adam:
-"Yok, direkt buraya geldim."Ben:
-"Burada artık uygulamalar değişti. Aşağıya doktorun yanına inin, o size ilacınızı yazacak. Reçetenizi ben vermeyeceğim" dedim. Adam sert bir şekilde:
-"Bakın oraya gittiğimde reçete almak için beni tekrar buraya göndermesinler. Reçete verilecekse bana verin, bir daha buraya çıkmayayım." dedi. Adam böyle tehditkar konuşunca ben tereddüte düştüm. "Acaba reçeteyi ben veriyordum da, sevmediğim işi yapmamak için hafızam bana bir oyunmu oynuyordu? gibi düşünceler kafamda dolanırken, adama; " doktorun yanına gitmesi gerektiğini" bir kez daha söyledim.
Adam gittikten sonra, " inşallah doktoru bulurda bir daha gelmez" diye düşündüm. Sanki öğrencim odada olmasaymış, bana bir zarar verecekmiş gibi hissettim. Tırstım...
.....
Hafızam beni bu aralar çok aldatıyor... Geçen gün kızkardeşimle konuşurken ben;
-"Hatırlıyor musun? Ben küçükken göz kapağım kaşınıyordu, gözümü kapatmadan gözkapağımı kaşımaya kalkınca olan olmuş, parmağımı gözüme sokmuştum." dediğimde kızkardeşim:
-"Gözü kaşınıp, parmağını gözüne sokan sen değil bendim." demez mi? Ben ise:
-"Nasıl olur, parmağını gözüne sokan bendim. Hatta olayı hatırladığımda gözümün acısını bile hissediyorum." diye itiraz ediyorum. Sen soktun, ben soktum diye uzun tartışmanın sonunda ben:
-"Senin şanına parmağını gözüne sokmak yaraşmaz, bırak bu olayı ben yaşamış olayım. Böyle bir utançla sen yaşama!.." diyorum. Oda kabul ediyor....
Yaşlandığım zaman demans olacağım der dururdum. Yaşlanmaya kalmadan demans olmuşum dostlar... Bu olayı yaşadım diye anlattığım arkadaşa burada gerçeği ilan ediyorum!!.
Başkalarının yaşadığı olayı, ben yaşamışım gibi hatırlıyorum, reçeteyi doktor verecekken, adamın bir lafıyla "acaba ben mi verecektim" diye kendimi yokluyorum... Sonum hiç iyi değil...
....
Bugün öğleden sonra iki gündür uğraştığım formları müdürlüğe götürdüm önemli iş diye. Formları verirken, bunlara gerek yoktu demezler mi... Artık işleri önemsememe kararı verdim...
Akşam kız kardeşimle dürümcüye gittik. Bir dürüm alıp, ikiye bölüp kardeş kardeş yedik. Dürümü yerken, dükkanın kapısında bir deli!! durdu, içeriye bir küfür savurup yoluna devam etti. Arkasından ise dükkanda çalışanlardan bir tanesi delinin peşine bir küfür savurdu....
Delilerle aram çok iyi maşallah... Neredeysem gelip buluyorlar beni....
Alın Bukce diliyle yazılmış bir yazı size. Anlayabilenlere armağanım olsun...

2 yorum:

  1. Delilerin seni bulması onları anlayabileceğini gönülden bilmelerindendir, yoksa sen deli ya da demans olduğundan değil.Bir daha kendine sakın ha bir hastalığı yakıştırma olur mu canım.Bir duyan olur ha.Sevgiler dilek.

    YanıtlaSil
  2. Tamam dilek :) Sevgiler..

    YanıtlaSil

Yorumlarınızı Bekliyorum