
Uzun süredir hiç böyle mutlu olmamıştım. Dün ayaklarım yere basmıyordu. Televizyonla ve siyasetle sıkı fıkı alakası olmayan ben Davos Zirvesi'nde yaşananları dün öğle saatlerinde öğrendim. İlk defa televizyonumun uydu ayarlarını yaptırmadığım için kendime kızdım.
Bütün haber kanalları başbakanımızın Davos Zirvesinden kalkıp gitmesini baş haber olarak veriyordu. Görüntüleri önyargısız, tarafsız, duygularımı ön plana çıkartmadan, ölen masum insanları düşünmeden izlemeye çalıştım.
B.M yi temsil eden konuşmacı, Arap Emirliklerini temsil eden konuşmacı, İsrail Cumhurbaşkanı, Türkiye Başbakanı ve Konuşmayı yöneten gazeteci moderatör bir sahnede oturuyor ve herkes kendi düşüncesini söylüyordu. Neyse olan biten şurada yazıyor. Ben ikinci baskı yapmayayım. Başbakanımız bu Davos Zirvesinde iki panale katılıyor. Kimsenin önem vermediği bir zirve olmalı ki: Başbakanımız katıldığı ilk panelde yarım saatten fazla (konuşmacılardan kimse gelmediği için) bekliyor. Başbakanımızın kızmaya başladığı ve Davos zirvesinin gözünden düşmeye başlaması böylece başlamış oluyor.
Katıldığı ikinci panelde ise; İsrail Cumhurbaşkanı yaptığı konuşma ile neredeyse İsraillilerin baskı ve zulüm gördüğünü! o yüzden Filistine saldırdıklarını söylüyor. Yarım saatten fazla konuşuyor. Konuşma süresince sesini çok yükseltiyor ve birebir başbakanımıza dönerek konuşuyor (bağırıyor). Oysa karşısında B.M temsilcisi ve Arap Emirlikleri başkanıda vardı. Bağırarak haklılığını ispat edeceğini düşünen İsrail Cumhurbaşkanı, psikolojik açıdan ne zor durumda olduğunu ispat etmiş oluyordu.
Moderatörün ciddiyetle işini yapmadığını, panelde yüzünde anlam verilemeyen tebessümü aşan mutluluk ifadesini gördüğünüzde anlıyordunuz. Moderatör orada adaleti sağlayıp herkese eşit davranmalıydı. Moderatörün, İsrail başbakanının konuşmasını, elini kolunu tutarak böldüğünü hiç görmedim. Ölen insanların konuşulduğu paneldeki alkışlarıda doğru bulmadım. Kim haklı olursa olsun, ortada öldürülen insanlar vardı. Onların anısına saygı gösterilmesi gerekiyordu. İnsan ölümünden haz alan insanların bir arada bulunduğu bir paneldi bu.
Bütün haber kanalları başbakanımızın Davos Zirvesinden kalkıp gitmesini baş haber olarak veriyordu. Görüntüleri önyargısız, tarafsız, duygularımı ön plana çıkartmadan, ölen masum insanları düşünmeden izlemeye çalıştım.
B.M yi temsil eden konuşmacı, Arap Emirliklerini temsil eden konuşmacı, İsrail Cumhurbaşkanı, Türkiye Başbakanı ve Konuşmayı yöneten gazeteci moderatör bir sahnede oturuyor ve herkes kendi düşüncesini söylüyordu. Neyse olan biten şurada yazıyor. Ben ikinci baskı yapmayayım. Başbakanımız bu Davos Zirvesinde iki panale katılıyor. Kimsenin önem vermediği bir zirve olmalı ki: Başbakanımız katıldığı ilk panelde yarım saatten fazla (konuşmacılardan kimse gelmediği için) bekliyor. Başbakanımızın kızmaya başladığı ve Davos zirvesinin gözünden düşmeye başlaması böylece başlamış oluyor.
Katıldığı ikinci panelde ise; İsrail Cumhurbaşkanı yaptığı konuşma ile neredeyse İsraillilerin baskı ve zulüm gördüğünü! o yüzden Filistine saldırdıklarını söylüyor. Yarım saatten fazla konuşuyor. Konuşma süresince sesini çok yükseltiyor ve birebir başbakanımıza dönerek konuşuyor (bağırıyor). Oysa karşısında B.M temsilcisi ve Arap Emirlikleri başkanıda vardı. Bağırarak haklılığını ispat edeceğini düşünen İsrail Cumhurbaşkanı, psikolojik açıdan ne zor durumda olduğunu ispat etmiş oluyordu.
Moderatörün ciddiyetle işini yapmadığını, panelde yüzünde anlam verilemeyen tebessümü aşan mutluluk ifadesini gördüğünüzde anlıyordunuz. Moderatör orada adaleti sağlayıp herkese eşit davranmalıydı. Moderatörün, İsrail başbakanının konuşmasını, elini kolunu tutarak böldüğünü hiç görmedim. Ölen insanların konuşulduğu paneldeki alkışlarıda doğru bulmadım. Kim haklı olursa olsun, ortada öldürülen insanlar vardı. Onların anısına saygı gösterilmesi gerekiyordu. İnsan ölümünden haz alan insanların bir arada bulunduğu bir paneldi bu.
Davos zirvesi ciddiyetten, çözüm bulmaktan, insanlığa fayda sağlamaktan uzak bir zirveydi. Kendisine konuşma hakkı verilmeyen ve susturulmaya çalışan Başbakanımız en doğru şeyi en doğru zamanda yaptı. Moderatör zaten paneli bitirmek için uğraşıyordu, son sözü söyleyip paneli terk ederek tepkisini ortaya koydu. Haklı bir tepkiydi.
Başbakanımız Türkiye içindede bildiğimiz, Türkiye dışındada bildiğimiz başbakandı.... İçerde ve dışarda farklı bir kişilik sergilemedi. Haksız gördüğü insana her zaman aynı tepkiyi veriyordu. Duruma ve zamana göre farklı kişilik taşıyan, konuşması gereken yerde susan, tırsan bir insan olmadığı için sevindim. Herkes bu cesareti gösteremezdi. Tarihte bu cesareti gösteren liderlerde çok azdır.
İktidar partisinin çalışmalarını doğru bulmayan, başbakanı yerden yere vuran bir çok insan Davosdaki tavrından dolayı başbakanı haklı gördü.
Başbakanımız Türkiye içindede bildiğimiz, Türkiye dışındada bildiğimiz başbakandı.... İçerde ve dışarda farklı bir kişilik sergilemedi. Haksız gördüğü insana her zaman aynı tepkiyi veriyordu. Duruma ve zamana göre farklı kişilik taşıyan, konuşması gereken yerde susan, tırsan bir insan olmadığı için sevindim. Herkes bu cesareti gösteremezdi. Tarihte bu cesareti gösteren liderlerde çok azdır.
İktidar partisinin çalışmalarını doğru bulmayan, başbakanı yerden yere vuran bir çok insan Davosdaki tavrından dolayı başbakanı haklı gördü.
Empati yaptığım zaman ise şu karara varıyorum. Daha önce bir devlete başbakanlık yapmamış kimse oturduğu yerden kalkıp başbakanı eleştirmeye hakkı yok. Bu ülkenin, devletin kalkınması için oturduğu yerden eleştirenler ne yapmışki? Eleştirmek kolay tabi...
Ha şunuda söylemeden geçmeyeyim. Benim yakınlık duyduğum bir siyasi parti yok. İnsanları bölen, ayıran dini, siyasi farklılıklarada karşıyım. Kim bu vatan için uğraşıyorsa, emek harcıyorsa, halkın, haklının ve güçsüzün yanındaysa ben onun yanındayım. Aynı tepkiyi başbakanımız değilde başka biriside gösterseydi onu takdir ederdim.
Başbakanın seçimler öncesinde seçim yatırımı yaptığını söyleyenlerde oldu. Allah biliyor ilk önce bende böyle düşündüm. "Bu seçimlerde yine oyları topladı adama bak!" dedim. Sonra "seçimlerden önce ABD'nin karşısınada aynı tavırla biri çıksada oyumu ona versem" diye düşündüm. Seçimlerden önce bir çuval kömür vermekten daha büyük bir yatırımdı bu.
Başbakanın tavrını erkeksi!, maço, ve diplomasiye yaraşmayacak bir tavır olarak görenlerde var şüphesiz. Masum, silahsız insanların üstüne son teknolojili bombaları atmak ne kadar çağdaş, medeni bir uygulamaysa! başbakanımızın bu tavrıda o kadar doğru ve yerindedir. Herkese anladığı dilde konuşacaksın. Sakin, sünepe konuşmacıların barış dilekleri ne zaman barışı sağlamış ki!!! Arap dünyasından bir kişi başbakanın yaptığını yapamadı.
Özet olarak, bir çok Türk vatandaşı gibi bende Başbakanımızın Davos Zirvesindeki tepsini doğru ve yerinde buluyorum.
Ha şunuda söylemeden geçmeyeyim. Benim yakınlık duyduğum bir siyasi parti yok. İnsanları bölen, ayıran dini, siyasi farklılıklarada karşıyım. Kim bu vatan için uğraşıyorsa, emek harcıyorsa, halkın, haklının ve güçsüzün yanındaysa ben onun yanındayım. Aynı tepkiyi başbakanımız değilde başka biriside gösterseydi onu takdir ederdim.
Başbakanın seçimler öncesinde seçim yatırımı yaptığını söyleyenlerde oldu. Allah biliyor ilk önce bende böyle düşündüm. "Bu seçimlerde yine oyları topladı adama bak!" dedim. Sonra "seçimlerden önce ABD'nin karşısınada aynı tavırla biri çıksada oyumu ona versem" diye düşündüm. Seçimlerden önce bir çuval kömür vermekten daha büyük bir yatırımdı bu.
Başbakanın tavrını erkeksi!, maço, ve diplomasiye yaraşmayacak bir tavır olarak görenlerde var şüphesiz. Masum, silahsız insanların üstüne son teknolojili bombaları atmak ne kadar çağdaş, medeni bir uygulamaysa! başbakanımızın bu tavrıda o kadar doğru ve yerindedir. Herkese anladığı dilde konuşacaksın. Sakin, sünepe konuşmacıların barış dilekleri ne zaman barışı sağlamış ki!!! Arap dünyasından bir kişi başbakanın yaptığını yapamadı.
Özet olarak, bir çok Türk vatandaşı gibi bende Başbakanımızın Davos Zirvesindeki tepsini doğru ve yerinde buluyorum.
600 kişiden fazla ve farklı yorum okumak için tıklayın. Bir çoğu abartı gelebilir ama saygı istiyorsak, saygı göstermemiz gerektiğini unutmayalım.