Hayallerin de cennette yaşarken aslında dünya da bir kaosun
ortasında yaşadığını bilmek… Bu tam bir çelişki ve insanın ruhuna ağır gelen
bir durum… Ruh, Rabbin kendi parçası… Sonsuzluk boyutunu ve sonsuz gücü,
mutluluğu, huzuru onun katında bırak gel ve bu dünya denen çelişkilerin içinde
bir bedenin içinde hapsolup üzerine biçilen rolü oyna.!! Ey hat ne kadar zor…Bu
tam zoru seven bana göre.. Zihnimde
hayal etmesi, ol deyip gerçeğe dönüşmesi o kadar kolay ki ve orada o kadar mutluyum
ki… Zihin dünyamda ki güzellikleri dünyada görmek için çabaladığımı söylesem
bana güler misiniz acep! Gülsen de umurumda olmaz gerçi. Kafama taktığım bir
şeyi ağlasam da, sızlasam da yapana kadar uğraşıyorum… Dünyanın şu gidişatından
memnunsan asıl sen kendine gülmesin bence.
Coğrafi konum… Türkiye’nin coğrafi konumuyla, kendi ruhsal
konumumu birebir benzetiyorum. Ben bu Türkiye’de boşuna doğmadım. Tıpkı senin
boşuna doğmadığın gibi. Okuyor musun bu satırları? Anlıyor
musun beni? Henüz değil ama okumaya devam et. Anlayacaksın beni…
Türkiye’nin coğrafi konumunun önemini Hz. Muhammet 1400 yıl önce “ İstanbul’un fetih eden ne güzel komutan, fetih eden asker ne güzel asker” diyerek vurgulamış aslında. Bu coğrafya göçlerin ve sorunların merkezi konumunda. Dünyada yaşanılan bütün sorunların merkez üstü burası çünkü çözüm üssüde burası. Dünya için bu coğrafyanın ve üzerinde ki insanlarının değerinin henüz farkında değiliz.
Yeri geldiğinde üç kıtaya yayılabilirken yeri geldi mi Anadolu’da sıkışıp kalabiliyoruz. Çünkü biz her kalıba girebiliyoruz. Göç ettiğimiz her yere uyumlu yaşıyoruz ama ana vatanımızdan da kopmuyoruz. Her sorunu öyle ya da böyle aşıyoruz. Çeşitliliğimiz çok fazla, çeşitliliğin getirdiği kavgalarımız da bitmek bilmiyor. Fikir olarak bir çok konuda ayrı kutuplara bölündük. Atatürk ve Muhammet gibi iki büyük iki değeri çatıştırarak birbirimize rakip olarak gördürdüler. Kadın ile erkek olarak ayırıp ikiye böldüler. Kürt ve Türk olarak ayırıp ikiye böldüler. Alevi ve Sunni olarak ayırıp ikiye böldüler. Zengin ve Fakir olarak ayırıp ikiye böldüler. Modern ve gerici olarak ayırıp ikiye böldüler. Dinci ve laikçi olarak ayırıp ikiye böldüler. Dünyada ki bütün kutuplaşmaların hepsini çatışarak deneyimliyoruz ama yine de bir aradayız. Hiç anlaşamayan kardeşler gibi görünsek de birbirimize bağlıyız. Merhamet ile güç bizde fazlasıyla mevcut. Bilginin getirdiği zeka ve hakikat eksiğimiz var bir tek. Onu da yaşayacağımız olaylarla tamamlayacağız. Bunca yıl darbeleri, ekonomik krizleri, savaşları, mültecileri, terör olaylarını… bunca sıkıntıları boşuna yaşamadık. Sen farkında değilsin ama bütün bu sıkıntılar hepimizi güçlendirdi. Dünyada ki büyük değişim henüz yeni başlıyor. Dünyaya bu değişim dalgası Türkiye üzerinden çıkacak. Milletçe gelecekte ki günler için hazırlanıyorduk, güçleniyorduk. Yeninin gelmesi için eskinin yıkılması gerekiyordu. Eski yıkılırken ortaya çıkan toz ve duman görüşümüzü kısıtlıyor. Toz ve duman ortadan kalktığında yeniyi inşaa etmeye başlayacağız.
Türkiye doğu ile batı arasında bir köprü görevi görürken,
bende kutuplaşan insanlar arasında köprü görevini yerine getiriyorum. Değişim
de ki rolümü yerine getirmeye çalışıyorum. Yaş itibariyle artık olgunluğa
döndüm, iç çatışmalarım tam olmasa da barışa doğru döndü. Kendi iç barışımı
sağladıktan sonra ülkemde ki insanlar arasındaki barış ve huzurun oluşması için katkıda bulunmak istiyorum. Daha sonra da dünya
insanları arasında ki köprü görevime devam etmeyi planlıyorum. Bu konuyu
kendime görev edindim…
Yazılarımın ve paylaşımlarım da hedeflediğim şey bu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızı Bekliyorum