Ne zamandır evde kalmış kız gibi hissetmemin sebebini kendime yeni itiraf etmiş durumdayım. Kız kardeşim evlenmeyi düşündüğünü iki-üç ay kadar önce aile meclisine söylemişti. Damat adayının yakınları, memlekette ki baba evini iki üç kez ziyaret edip kız isteme törenini gerçekleştirmişlerdi. Babam "kızım bilir" demiş, "kızımla yüz yüze görüşmeden bir şey diyemem" cevabını vermişti. Abimin düğününde ise babam Kızkardeşimle hiç yüz yüze konuşmamış, İstanbul'da benimle konuşmuştu. Kızkardeşinden büyük sensin evlilik sırası ilk önce senin hakkın, Kızkardeşinin evlenmesi hakkında ne düşünüyorsun? diye sorduğunda "evlilik işi nasip kısmet işidir, benim evlenmeyi düşündüğüm kimse yok, şu an evlenmek gibi bir niyetimde yok, benim belli olmayan düğün tarihi için Kızkardeşimin mutluluğuna engel olamam" demiştim. Bu sözlerle evlilik sıramı Kızkardeşime vermiş oldum. Gel gör ki olaylar bundan sonra başladı.
Annem, ben ve kızkardeşim abimin düğünü için memlekete gittiğimizde arka balkonda oturmuş çaylarımızı yudumlarken aramızda geçen diyalog ise şöyleydi:
Annem: Kaç kardeşler zatı muhterem?
Kızkardeşim: ... kardeşler.
Annem: Kardeşlerinin kaçı evli kaçı bekar?
Kızkardeşim:Kendisinden büyük ablası evli, kendisinden küçük erkek kardeşi evlenmiş.
Annem: Bak hele zatı muhteremden küçük olan evlenmiş de o niye evde kalmış?
Benim gözler fal taşı gibi açıldı, şaşırdım, afallamış bir durumda iken
Ben:Anne ne diyorsun? Kendinden küçük evlendiği zaman evde mi kalınmış oluyor? Ne yani ben evdemi kaldım? Annem kırdığı potu anlayıp, nasıl toparlacağını düşündü bu arada kahkahalar atarak:
Annem: Yok evde kalmış demek istemedim. Evlenmemek için bir nedenimi var onu anlamaya çalışıyorum.
Ben: Çocuk sırasını vermiş işte, bir büyüklük yapmış. Diyerek zatı muhteremin tarafını tuttum. Çocuğu benimsemeye başladığım, onu tuttuğum ilk olay buydu. Kardeşimi krallara bile layık göremiyordum yoksa.
Annem bile evde kalmış olarak düşünüyorsa evde kaldığım tescillenmiştir diye düşünürken, evlilikle ilgili yapılan baskılar, şakalar ve bana takılmalar bu işin tuzun biberi oldu. Üstüne dünki yaşadığım diyaloğuda anlatayım bari.
İşten çıkmışız, mesai arkadaşlarımla yolda beraber evlerimize doğru yürüyoruz. Mesai arkadaşlarımın hepsi evli olduğu için gözlerine ben batıyorum tabi
A: Bayramda napıyorsun Hatice?
Ben:Yarın akşam memlekete gidiyoruz, yolculuk var, bayramda evdeyiz.
B: Oh ne güzel, gez toz
Ben:Yok pek gezme olmayacak, hayırlı bir iş için koşturacağız. dedim. İkisininde gözleri açıldı, şaşırdı. Hayırlı iş dediğim için benimle ilgili olduğunu düşündüler.
A ile B hep birlikte: O nişanlanıyor musun? Sözleniyormusun? Hayırlı olsun....
Ben: Yok ben değil, kız kardeşim sözlenecek, seneye düğün düşünüyorlar.
A: Sen niye evlenmiyorsun? Güzelliğine mi güveniyorsun?
Ben: durum oldum, ne cevap verebildim, ne sesim çıkartabildim. Gözlerimi kocaman açtım, şaşırdım, küçük dilimi yuttum. Ben konuşamazken B imdadıma yetişti.
B: Güzellik için bir sivilce, zenginlik için bir kıvılcım yeter.
Ben B yi tasdik ettim.
Kendi aralarında benim adıma konuşup, benim adıma sohbet ettiler ve sohbet benim güzelliğime güvenmemle bitti. B'yi çok seviyorum Allah biliyor. Bu işyerinde anlaşabileceğim en kafadengi insan. Güleç, halden anlar, mütevazi... Ama A'nın lafına bozuldum. Aramızda bir problem yokdu. Düşünmeden konuştu.
Bu ne ya. Benim ağzımdan güzelliğime güvendiğimi duyan varmı? Birincisi ben kendimi güzel bulmuyorum. Ve bir bayanın güzelliğini kullanarak bir şeyleri başarmasına karşıyım ve ben bu yaşıma tırnağımla kazıya kazıya bir yerlere ulaştım. İnsanların kalbine güzelliğimle değil ben olarak Haccecan olarak girdim. Bunun içinde asla rol yapmam. Güzelsin diyenlerle de dalga geçtim. İkincisi güzel olduğumu düşünmüyorum ki güzelliğime güveneyim. Kadının güzelliği en fazla kırk yaşına kadardır. Kırkından sonra buruşmaya, çökmeye, yaşlanmaya başlarsın. Kırkımdan sonra elimden uçup gidecek bir şeye asla güvenmem. Herkesin görebileceği bloglarımdan bütün fotoğraflarımıda kaldırdım. Kendini göstermeyi seviyor diye düşünmesinler diye... Fotoğraflarını bloglarına koyanlar bu lafıma alınmasınlar. Ama usta fotoğrafçılar fotolarımı çektiğimden beni fotoşopta afeti tufan yapıyorlar. Ben bile kendimi tanıyamıyorum. Burda düşüncelerime yer var, fotoğraflarımı yayınladığım blogumuda göremiyorsunuz zaten....
Bu laf bana çok koydu çok... Burda herkesle arama mesafe koyuyorum işim nedeniyle. Herkesle de aramın iyi olması gerek. İş yaptırıyorum ve işler benim elimde döner dolaşır. Biraz samimi olduğumda işlerini tepeme yıkıyorlar ve hak etmediğim sözleri duyuyorum onlardan. Arada bir sohbet ettiğimizde de hep aynı şey oluyor. Ya kılık kıyafetime, ya özel hayatıma ya da işlerime karışıyorlar... Kimseye bu hakkı vermedim ki... Ben kimseye karışıyor muyum?
Kızkardeşimlede dün bu konuyu konuştuk. Kendimi suçlu hissetmeye başladım dedi. Dün Kızkardeşimin yüzüne bakıp bakıp güldüm, ben güldüğümde oda güldü, o güldüğünde bende güldüm. Hayatının kararını veriyor kız, üzülmesini istemem ama ne düşündüğümü ve ne yaşadığımıda bilsin. Gülmeyi seviyorum ben, niye sinirlerimi zıplatıyorlar ki hiç yoktan.
Bu akşam bayram tatili için gidiyoruz. On gün yokum. Bu arada herkesin Kandili Mübarek olsun. Herkesin Bayramı kutlu olsun. Herkesin birbirini anladığı, dinlediği, sevdiği, daha güzel bir dünyada yaşamak dileklerimle....
The End
kadir geceniz kutlu olsun canım,iyi bayramlar vede hayırlı işiniz içinde tebrik ediyorum,kardeşinin tüm yaşamı adına başladığı bu yolculukta allah tamamına erdirsin ve utandırmasın sizleri diyorum,sevgiler haticecim,,
YanıtlaSilHaticeden beklediğim gibi bir yazı olmuş..Ancak benim yine de içimden bu çağda hala böyle düşünebilen insanlar var demek geldi..
YanıtlaSilbende kendimi yanlız hissederdim..Demek aynı yanlızlığa maruz kalanlarda varmış..
İyi bayramlar hatice ayrıca iyi tatiller..ongün sonra görüşmek umuduyla
şimdilik hoşçakal
kardeşine de ömür boyu mutluluklar..!!
teşekkürler z.m.
YanıtlaSilHepimizin bayramı ve kandili kutlu olsun. En iyi sözlere ve dualara dilim yetmiyor. Rabbim her şeyin en güzelini nasip etsin..
Teşekkürler H.SOYKÖK
Hala böyle, şöyle, öyle düşünen insanlar var ve genelde beni bulurlar. Baş edebiliyorum o yüzden olsa gerek...
Kardeşim için dilekleriniz için sonsuz teşekkürler. En büyük duam onun mutlu olması.
Sevgilerimle