Nikah olayını nihayet Karadeniz'le konuşabilmiştik. Aramızda geçen diyalogtan da anlaşılacağı üzere Karadeniz benim nikah olayını öğrendiğinde duygusal bir tepki vermiş, kendi nikâhı hakkında konuşmayı red etmiş, onun yerine beni eşşeğin götüne sokmayı tercih etmişti. Yere bakan yürek yakan Haccecan diyalog sırasında sakinliğini korumuştu ancak içinde fırtınalar kopuyordu. Daha son sözünü söylememişti!!
Nikah kıydığı kızın kendinden hoşlandığını bile bile onunla nikah kıymış, kıza karşı mesafeli ve uzak durduğunu söylemişti. Mesafeli durduğunu söylediği kızla onların mutfağında ayak üstü sohbet ediyorken, salondan birisinin bana seslenmesiyle sohbeti yarıda kesip içeriye gitmiştim. Birileri bu kızla karşılaşmamızı istemiyor muydu? Bu kız bunların evlerine sürekli girip çıkıyor muydu?!!! Karadeniz, benim uyduruk Ferhat'ın benden hoşlandığını bilse ve evimin mutfağında Ferhat ile karşılaşsaydı nasıl düşünüp, ne tepki verirdi acaba?!!! Karadeniz bana karşı da mesafeli ve dikkatli davranıyordu ancak asla ilgisiz ve boş olmadığını da hissediyordum. Nikahlı eşine karşıda aynı şeyi yapıyor olmasın sakın bu!!!
Kızla ayak üstü bir dakika sohbet etmiştim ancak ondan çok farklı bir elektrik almıştım. Merak, ilgi, sevgi yüklüydü bu kız. Ondan hoşlanmıştım. Karadeniz'i gerçekten sevdiğini hissediyordum. Karadeniz bu kızla arasına neden mesafe koyuyordu? Kızın karşısına; nikahlı eşinin Likya yolunu beraber yüreyeceği arkadaşı olarak çıkmıştım. Beni görünce hayal kırıklığına uğrayıp çok üzülmüş müydü? Hemcinsimin duygularına karşılık bu kadar tepkisiz kalan Karadeniz'e karşı içten içe kızıyor, bana da aynısını yaşattığı için kızla kendimi kaderdaş olarak görmeye başlamıştım. Ah canım hemcinsim neler çektiğini çok iyi anlıyorum! Bu erkeklerin hepsi odun zaten!!!! Nikahlı eşiyle beni evlerinde karşı karşıya getirmesi ise affedilemez büyük bir hataydı!!! Karadeniz nikahlı eşine kendisini asla sevemeyeceğini göstermek için beni mi kullanmıştı yoksa!!!
Bu ve bunun gibi yüzlerce soru-düşünce kafamda dönüp dolaşıyor, beni uykularımdan ediyordu. Karadeniz'le msn'de yaptığımız sohbetimizde sorularımın cevaplarını öğrenememiş, aksine gösterdiği tepki nedeni ile kafamda yeni yeni soruların oluşmasına neden olmuştu. Bana bu yaşattıklarının cezasını Karadeniz'e çektirmeli, kafasında benim nikahım hakkında cevapsız sorular bırakmalıydım.
Bu ve bunun gibi yüzlerce soru-düşünce kafamda dönüp dolaşıyor, beni uykularımdan ediyordu. Karadeniz'le msn'de yaptığımız sohbetimizde sorularımın cevaplarını öğrenememiş, aksine gösterdiği tepki nedeni ile kafamda yeni yeni soruların oluşmasına neden olmuştu. Bana bu yaşattıklarının cezasını Karadeniz'e çektirmeli, kafasında benim nikahım hakkında cevapsız sorular bırakmalıydım.
Karadeniz'in nikahlı olduğunu öğrenmemden tam iki ay sonra boşandığını söylemişti. Demek ki iki ay daha ben ve uyduruk Ferhat'ın nikahlı olduğumu sanmasında bir sakınca yoktu!!!
Arkadaşlarımın bana gönderdiği, beğendiğim e-postaları bende Karadenizle birlikte diğer arkadaşlarıma gönderiyordum. Gönderdiğim mailler hakkında Karadeniz düşüncelerini yazıp gönderiyor, onun düşünceleri hakkında bende fikirlerimi yazıp ona gönderiyordum. Bir konu hakkında karşılıklı mailleşmemiz bazen günlerce sürüyordu. Aramızda nasıl bir diyalogun yaşandığını artık tahmin edebiliyorsundur okuyucu. İnatlaşma, çekişme, birbirimizi yerden yere vuran diyaloglardı bunlar.
Nikah olayını msnde konuşmamızdan sonra gönderdiğim bir e-posta sonrası aramızda gerçekleşen konuşmaları da olduğu gibi yayınlıyorum.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Haccecan: (Beğenip gönderdiğim e-posta)
-Kız arkadaşın yok mu?
- Cumaya gitti, gelecek.
- Kız arkadaşın yok mu?
-Yok mu derken bir alay mı sezdim yoksa bana mı öyle geldi?
- Yok canım ne munâsebet!
- Yıkıl karşımdan!
- Emredersin abi!
- Kız arkadaşın yok mu?
- Olsa dükkan senin.
- Kız arkadaşın yok mu?
- Dur bakalım bi dakka... Karyolanın altında bi tane olucak..
- Kız arkadaşın yok mu?
- Erkek adamın erkek arkadaşı olur.
-kız arkadaşın var mı senin?
-Olamıyor... Kadınlarla arkadaş olduğunda sana aşık oluyorlar, Sen de kaptırırsan kendini aşka, o zaman arkadaşlık yok deyip, yeni arkadaşlar aramaya gidiyorlar. (Karadeniz'in vereceği cevap tam olarak bu olurdu)
-Kız arkadaşın yok mu senin?
-Yok, karım kızıyo..(kılıbık)
- Kız arkadaşın yok mu?
- Kız arkadaşın yok mu?
- Peki ya senin!
-Abi sana sordum ben !
- Tamam bende sana sordum!
- Ama önce ben sordum!
- Olsun bende sordum!
- Tamam tamam sustum!
- Kız arkadaşın var mı Nurten ?
- Erkek olanı soracaktın galiba baba ??
- Yakaladım demek bi erkek arkadaşın var !
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Karadeniz:
Arkadaşın kızı erkeği ne ola ki? Bu soru sevgilin var mı diye yeniden düzeltilirse daha iyi olur. Yalnız cevaplar çok ilginç. Aslında bu kız arkadaş konusu incelenmeye değer. Eğer bu bir sosyal statü olarak arkadaştan farklı algılansın diye başına kız yada erkek sıfatı ekleniyorsa bunun anlamı şöyle olabilir:
Kız arkadaş = Tam sevgili değil yani sevgili adayı...:(((
Erkek arkadaş = Daha iyisini bulana kadar şimdilik takıldığım şahış :((
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Haccecan:
Bu konuya cevap vereceğim ama henüz zamanı değil!...
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Karadeniz:
Karadeniz:
Bence bugünün işini yarına bırakma :))
Yeni yılın kutlu olsun arkadaşımmmm:)))
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Haccecan:
Yok yok bugün eşşeğin götüne girme günümde değilim. Cevabım için zamanını bekleyeyim en iyisi.
Yeni yıla daha var. Yarının işini bugünden mi yapmak istedin?
Seninde yeni yılın kutlu olsun Karadeniz. Nice senelere hep birlikte.
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Karadeniz:
Yani arkadaş sende birşey belledi mi belliyorsun. Açın çöreği gibi elinden düşmüyor yani. :))) Hayırdır gönül falan mı koyuyorsun. Yoksa küstük falan da haberim mi yok. Bu arada senin blog niye benim hesapla açılmıyor. :(((
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Haccecan:
Yok yahu ne küslüğü. Küsmek çocuk işidir. Bellemek konusunu doğru tespit etmişsin. Bir şeyi bellemem çok zor oluyor ama belledim mi bir daha asla unutmam. Unutmadığım içinde unutturmam. Yeni blog adresim şu adres. Beğendiğim hikayeleri ve düşünceleri artık bu adresten okuyabilirsin.. Bloğumu facebookada aktardım. Nerden istersen oku seçenek çok :))
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Karadeniz:
Karadeniz:
Eski blog ne oldu :)))
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Haccecan:
Haccecan:
Eski blog duruyor. :))) Zamanı gelince açıklamasını yaparım. Şimdi anlatsamda anlamazsın...!!!! Bende anlatamam zaten. Anlatmayı beceremem...
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Karadeniz:
Eksi blog duruyor, giriş iznimiz yok. İlginç! :((( Şimdi ben ne düşünüp nasıl hissetsem acaba????
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Haccecan:
Eşitliği sağlıyor diye düşün!!! Ne hissedeceğine ise sen karar ver.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Karadeniz:
Eşitlik derken!! Bir dengesizlik mi var dı? Madem blogdan atıldık sen bilirsin!!! Demek öyle olduk. Sende sağ ol arakadaş. Bunu da yaşadık ya çok şükür.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Haccecan:
Dengesizlik değil eşitsizlik vardı... (Sende kendinden birşeyler katıyorsun dikkatini çekerim!!!) Bloğumu okuyarak hayatımla ilgili ne var ne yok öğreniyor ve yorum yapabiliyordun. Aynı şey benim için söz konusu değildi. Bu eşitsizlikti.
Senin evli bir adam olduğunu öğrenmemden sonra başladı herşey.
Hayatınla ilgili şeyleri paylaşmak istemeyebilirsin bu senin en doğal hakkın ancak en azından evli bir adamla yola çıktığımı bilmem gerekiyordu. Nikah kıyma amacınla ilgilenmiyorum, senin amacın evli olduğun gerçeğini değiştirmiyor.
Benimde nikahlandığımı öğrenmenden sonra yaptığın karamizahlar ise işin tuzu biberi oldu. Her şakanın altında bir gerçek olduğuna göre; biraz düşününce bu gerçekler şamar gibi yüzüme vurdu.
Evli olman konusunda bana açıklama yapmadığın halde açıklama yapmaktan da sıkılmışsın!!
Sen erkek! olduğun için likya yolunu bekar bir kızla yürüyebiliyorsun ama ben evli bir bayan olarak bilgisayar başında sohbet etmem sorun oluyor ha? Bunda da bir eşitsizlik yok mu sence?
Kadın - erkek ayırdımından hoşlanmayan, feministliği savunan, arkadaşı bile kadın erkek olarak ayırmayan Karadeniz; likya yolunu bekar bir kızla yürürken erkek! oldu birden. Duruma, zamana ve kişisine göre davranışların değişiyor. Söylediklerinle davranışların arasında ise çelişki yok mu sence?
Daha bu yaşadıkların ne ki Karadeniz? Sen olsan bu maili yazmaz açıklama yapma gereği bile duymazdın. Eşşeğin götüne sokulmayı hakediyorsun ama anlamayacağın için onu yapmayacağım. Ama böyle giderse sokacağım günler uzak değil.
Aynı dili konuşmadığımız için bu yazdıklarımı anlamadan geç ve beni yine eşşeğin götüne sok!!!
İç sesim ne zamandır bunları haykırıyordu ve bu haykırdıkları beni acayip rahatsız ediyordu. Ağır gelirse kusura bakma ama inan banada çok ağır geliyor. Kendime kusura bakma diyemiyorum ne yazık ki!!!
İç sesimin haykırdıkları seninle ilgili olduğu için bil istedim.Kendini bilen bir insan olarak bu söylediklerime çok takılacağını sanmıyorum... Nasıl olsa bu sözleri sen hak etmedin ben abarttım!!!.
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Karadeniz:
Karadeniz:
İğneleyici mizah anlayışım sanırım amacından sapıp başka platformlara kaymış. Orta yerde mizahın ciddiye alınışı hatta aşırı ciddiye alınmasına rağmen eğer bu kadar üzüleceğini bilseydim bu tür bir şaka yapmaktan geri dururdum. Zira; hiç bir gülmece konusu bir arkadaşın mutluluğundan ya da huzurundan daha kıymetli olamaz. Herşeyden önce verdiğim rahatsızlık için özür dilerim..!! Zira; bunun bilmeden de olsa başlamasına sebeb oldum.
Eğer, ben gerçekten evli bir erkek olsa idim değil seninle likya yollarına gitmek internette dahi görüşmezdim. Bunuda bilesin. :(( Beni yanlış değerlendirmişsin.
O konu ile ilgili konuşmak istememem gayet doğal. Zira; konuşmaya çalıştıkça çevremdeki insanlara karşı içimde öfke birikiyor. Onun yerine unutmak ve affetmek yolunda hareket ediyorum. Yani bu konuyu hiç kimse ile görüşmedim.Hatta sana bahsettiğim kadar bile konuşmadım.
(Sanada neden bahsettim bilmiyorum..Belki anlayacağını düşündüm.Belki bir an güveneceğim birisine içimi açmak istedim.Sanırım bir zayıflık anıydı.:(( )
Kusura bakma arkadaşım. Kendine iyi bak Dostlara selam!!
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Haccecan:
Haccecan:
Bana zamanında söylemediğin için sana sitem ettiğim konu yüzünden sen; bana bahsettiğin için pişmanlık duygusu yaşıyorsun. Sana bu pişmanlık duygusunu yaşattığım için benimde pişman olmamı sağlıyorsun!!
Otobüste bu konuyu öğrendiğim halde likya yolunda; ne seni yarı yolda bıraktım, ne de sana başka bir laf ettim. Sana güvenme konusunda hiç bir zaman tereddüt etmediğim halde seni yanlış değerlendirmemle itham ettin.
Zayıflık anında söylediğin konu yüzünden seni anlayamayan birisi yaptın.
Msndeki sohbetimizde benim nikah olayı üstünden karamizah yapıp bana iğneli laflar sokmaya çalışırken konu senin nikah olayına döndüğünde "boşver" deyip konuyu kapattın, ben kapatmayınca beni fırçaladın!
Karamizahlarının çok can yaktığını daha öncede söylemiştim. Yaktığın canın acılarını dinledin. İçimde bunlar varken birşey olmamış gibi davranamazdım. Kendime bunu yapamazdım. Söylenmemiş sözler, çelişkiler ve pişmanlıklar üstüne bir hayat yaşamak istemiyorum.Yaşamayacamda.
Bu son mailinde beni yine eşşeğin götüne soktun Karadeniz. Ama bu en kibar sokuşundu. İsteyince pek kibar oluyorsun!!!!
Sosyal bir insan gibi gözüksende özelde iletişime kapalı bir insansın. Söylemek istediklerini ima ederek ve iğneli laflar ile söylüyorsun. Nikah olayı yüzünden de çevrene öfke duymaktan vazgeç. Sana kimse o imzayı zorla attırmadı. En başından beri bildiğin ve sezdiğin halde olayların kurbanı değil ortağı oldun. Hissettiğin bu öfke çevrene değil kendine. Bunuda kendine itiraf et. O zaman bu olayın üstesinden gelirsin. Unutmaya ve affetmeye çalışman boşuna. Ortada affedilmesi gereken kimse yok ki. (Bana anlattığın kadarı ile diyorum)
Bilmiyorum hissettiklerimi duygularımı anlatabiliyor muyum? Aynı dili kullanmasakta anlaşmaya çalışıyorum. Bu seferde olmazsa konuyu kapatalım ve bir daha asla açmayalım.
Bloğum konusunda kararlıyım... Senin hayatın konusunda birşey bilmiyorken, benim hayatım konusunda herşeyi bilip yorum yapabilmen hoşuma gitmiyor. Eşitlik ilkeme ters...
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Karadeniz:
Karadeniz:
Kimseye öfke duymuyorum zaten. Ben o olayı çoktan geçmişe gömdüm gitti.Özel iletişime kapalı olmamanın ne kadar iyi birşey olduğunu son mailinde daha iyi anladım. Artık bu konuda daha titiz olacağım. Blog zaten önemli değil. Sadece bana niçin yasakladığını daha net anlamak için ısrar etmiştim. Sanıyorum anladım. Şimdilik iyi akşamlar.
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Haccecan:
Haccecan:
Beni anladığını hissettim. Bu ilk defa oluyor.
Zamanının geldiğini düşündüğüm kız-erkek arkadaş konusu hakkında ki kendi düşüncemi söyleyeyim. Genel olarak düşüncene katılıyorum. Erkek arkadaş, kız arkadaş günümüzde sevgili anlamında kullanılıyor. Herkes hak ettiğini bulur. Bu özgürlük ortamında herkes istediğini yaşasın, yaşadıklarından hakettikleri tecrübeleri alsınlar.Bu genel bir konuydu.
Özelde ise iznin olursa birşey söylemek istiyorum.
Bir konuda davranışını değiştirmen gerektiğini düşünüyorum.
İlişkiler konusunda çok tecrübem yok ama ilişkilerin ve iletişimin nasıl olması gerektiğini biliyorum. Bilgi, tecrübe, zeka gibi bir çok konuda benden daha iyi olduğunu kabul ediyorum ancak duygular ve hisler konusunda benden daha iyi değilsin. O yüzden kulak ver bana.
Temelde her iki cinsede insan gözüyle bakıp yaklaşman güzel bir şey ama sonuçta insan kadın-erkek olarak ayrılıyor. Her insana arkadaşım, dostum, kardeşim diye hitap ederek karşı cinsin sana- seninde karşı cinse olan duygularının önüne geçiyorsun. Bu konuda bir çok kıza acı çektirdiğine adım gibi eminim. Anlattıklarından da bu anlaşılıyor. Çektirdiğin acıların bedelini ise şu an ödüyorum diyerek kendini de acılara gömüyorsun. Yüreğin, gözlerin acı dolu.
Söylediğin her sözde yaptığın her davranışta gerçekten aşkı hak eden biri olduğu sinyallerini çevrene veriyorsun ancak aşkı yaşamak konusuna gelince bir taş-kaya oluyorsun. Buda sanırım kasıntı Karadeniz yüzünden.
Söylemek istediklerini ima ederek ve iğneli laflar ile söylemenin nedeni ise karşılaştığın sıkıntı ve zorlukların sende bıraktığı izler. Bir tür savunma mekanızması. Nerden mi biliyorum, aynı şeyi bende çok yapıyorum. Bu yüzden bu konuda seni analiz etmem kolay oluyor. Ama bu konuda benden betersin. Beni bile sindirdin.
Valla ben yine söyleyeceğimi söyledim. Güzin ablalık huyum çıktı ortaya. Biri beni durdursun. (Umarım haddimi aşmıyorumdur)
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Karadeniz:
Karadeniz:
HAKLISIN...:(((
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Devam Edecek
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızı Bekliyorum