Görev Beni Çağırıyor... Seni de...

24 Kasım 2010 Çarşamba

Sevda Masalları 3



(Bir mum misali, başka insanları aydınlatmak için kendini eritip tüketen öğretmenlerimizin ellerinden öpüyorum)
AŞK ÜZERİNE....
Sevdaların robatlaştığı bir çağda aşk ustalarının yalnızlaşması kaçınılmazdır. Aşkı tanımayan onu anlayamaz. Aşk, Sevginin yakan bir arzuda beden bulmuş, tutkunun demirpençelerini taşıyan ve umudun kanatlarıyla donatılmış bir Anka kuşudur. Masaldır. Masalımsıdır.
Hiçbir çağda gerçekten var olmamış ama gölgesi düşmüştür sevenlerin yüreğine. O karanlık, koyu gölgede kimileri akıllarını yitirmiş, kimileri yolunu kaybetmiştir. Kördür, sağırdır, dilsiz ve elsiz-ayaksızdır. Yani; sürekli bir yalvarma ve yakarma halidir.
Aşk öyle bir magmadır ki
Eritir, onu içeren yürekleri
Tüketir, o yüreği taşıyan bedenleri...
Bence: Birine edeceğin en büyük hayır dua. ' Dilerim ki, aşk kapını çalmasın..!! ' demektir.
İşte bu yüzden aşık olmak için önce adam olmak gerekir..Adam olmayanın aşk'ı da aşk olmaz...Olsa bile iler-tutar bir yanı olmaz.
Bu çağda aşk; Yakan bir arzu ile et peşinde koşan köpeklerin, aç bakışlarının çiğ ışıltılarından ve salyalı ağızlarının köpüklerinden başka birşey değildir.
Oysa; Biz böyle bilmedik aşk'ı, böyle olmasınıda istemedik ve hatta kabul etmedik.
Bizler sevdamızı haykırmadan tevvazu içinde bir mum gibi sevdik sevdanın ateşi bizi yakarken sevdiğimizi aydınlattı hep. Aşkın yanan ateşi ile onu dünyasını renklendirirken sessizce gözyaşlarımızı içimizi akıttık. Tıpkı yanan bir mumdan sızan damlacıklar gibi.
Sevdiğimiz esirse kırdık zincirlerini, ayaksızsa ayak, kanatsızsa kanat verdik terkedebilsin diye. Kalışı çaresizliğinden değil tercihinden olsun diye. Ama hep terk edildik. Giden o kuşun ardından bize hep el sallamak düştü. Anladık ki, onun bir kafesten diğerine yolculuğunu seyretmekmiş bizimkisi. "Kafes kuşudur bunlar oğul" demişti rahmetli babam. "Yanlış yapıyorsun. Kafesinde çıkartma sadece geniş tut" demişti. Ben "Hayır" dedim her seferinde. Ancak, zaman hep onu haklı çıkarttı.
Şimdi, yalnızlığımın sessiz ve sakin sularında yol alan harap bir gemi gibi yırtık yelkenlerimi onarıyor, güverte tahtalarımı yeniliyorum. Diyeceksin ki " Yoksa ufukta yeni sevda fırtınaları mı var?". Hayır, ufukta gelen şey daha çetin ve zorlu. Ancak bu başka bir mailin konusu.
Şimdilik hoşça kal
Karadeniz
 
Karadeniz'in Likya yürüyüşü öncesinde burada yazdığı Sevda Masalları yazısını bana mail olarak göndermiş,  cevaben ben burada ki  yazıyı  yazmıştım. Ardından Karadeniz yukarda ki yazıyı yazarak bana göndermiş, yazının sonunda sorduğum "Birine edeceğin en büyük hayır dua "dilerim ki aşk kapını çalmasın!!" diyor, aşkı bu kadar acı buluyor iken, ufukta gelen daha çetin daha zorlu olan ne?" sorusunu cevapsız bırakmıştı. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızı Bekliyorum