Görev Beni Çağırıyor... Seni de...

30 Kasım 2010 Salı

Kuş Dili


Yukarı da ki cik'leyen kuş fotoğrafının altına;  "Kuş dili: Cccccccccciiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiikkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkk)  
Tercümesi:(Günaydınnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnn)" yazıp  Karadeniz'e mail olarak göndermem ile aramızda yaşanan diyaloğu da yayınlıyorum. 
 
Karadeniz:
Amanın bu kuşun niyeti "günaydın!" demek değil, insana beyin travması geçirtmek galiba. Ne o öyle bağıra çağıra günaydım mı olur efendim? Hafifçe "-Günaydınlar .!" denir. :))))
Günaydın..
 
Haccecan:
(Hafifçe!) "-Günaydınlar .!" O kuşa aldırmayın siz. Kibarlıktan ne anlar o? Günaydın demenin adabını bilmiyordu (k) sayenizde öğrendi (k). İç ses: Hafiflik o kuşa sökmez ama neyse!!!
 
Karadeniz:
Efendim kibarlık hiç bir zaman kaybettirmez. Kuş da olsa kibar ve nazik olmalı değil mi? Zaten ne çekiyorsak, kaba kuvvet, kaba anlayış ve zorbalıktan çekmiyor muyuz? Daha güzel bir dünya için daha güzel bir insan olmak gerekir. :)))
 
Haccecan:
Sağırlar karşısında haykırmak gerekir bazen. Sahte bir kibarlıktan ve naziklikten, güler yüzün- tatlı dilin altında kapkara bir kalp varsa, sahtecilik varsa kuşların bana beyin travması yaşatmasına razıyım. Belanın bir çoğu yüze gülerek gelir. Tecrübelerim bana bunu öğretti.
Amacı "günaydın" demek olan Kuş bir "cikkkkk" dedi diye bu kadar lafı hak ettimi onu da düşünmek gerek? Niyetiyle değil de sözleriyle bu kadar eleştiri alan kuşun "günaydın" deme hevesini söndürebilirsiniz. Dikkat! Size bir daha günaydın demez. Gerçi bununda sizin için sorun olacağını sanmıyorum. "Kuş benim niyetimi anlamadı ne yapabilirim?" diyerekten kendinizi haklı ilan edeceksiniz büyük ihtimal. Kaybeden kuş olur demi?
 
Karadeniz:
Kibarlıktan uzak hala kendi öncelikleriyle yaşayan, kural tanımaz bir kuş... Tavırlarını haklı çıkartmak için samimiyeti bir yana bırakıp işi demagojiye döküyorsa O'nun daha çok kanat çırpması lazım.
Sevgili Kuş..! Sağırlar karşısında bağırmak ancak ve ancak insanı komik duruma düşürür. İletişim kurmak için ya yazıyı kullanırsın yada işaret dili öğrenirsin. Ayrıca şunu da belirteyim ki. Nezaket teslim olmak değildir. Su da çok yumuşaktır ama asla teslim olmaz. :)))))
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Bu son cevabından sonra Karadeniz'e cevap yazmadım. Bozuldum cevabına resmen. Ulan herifi adam yerine koyup fotoğrafın altına "günaydın" yazıp mail atıyorum bana söylediklerine bak!!!! Sen kimsin kiiii? Karadeniz'in hiç bir lafın altında kaldığına şahit olmadım. Lafları, sözleri öyle bir döndürüp dolandırır ki "onu şimdi alt ettim işte!" diye galibiyetim için! sevinip dururken bir bakmışım ki o beni alt etmiş!!! Bunu kaldırabilir miydim? Tabi ki hayır. Güçlü, kuvvetli, bileği bükülmez, zor olan benimmmmm!!! 


Ertesi gün ise yukardakine benzer bir kuş fotoğrafının altına "cik!" "Günaydın!" yazıp mail olarak Karadeniz'e gönderdim. Ben de rahat durmuyorum ayol...  Maile karşılık Karadeniz; "Hımmm kuş tavır mı yapıyor yoksa bana mı öyle geldi? :)))))" dediğinde ben; " Size öyle gelmiş. Kuş ağzını açsa "nezaketsiz", ağzını kapatsa tavır almış oluyor! Kuş sadece kendi dilinde "günaydın!" diyor. Diğer yüklediğiniz bütün anlamlar size ait, kuşa değil." dediğimde aşağıda ki fotoğrafı mail olarak gönderdi bana.

 

Gönderdiği fotoğrafın üstüne aramızda hiç bir diyalog yaşanmadı. Ama benim kafamın içinde ki çark dönmeye, kurmaya başladı tabi hemen. Bu fotoğrafta bir bebek, bir kadın ve bir erkek eli var!!! Karadeniz bana bir imada mı bulundu!! Yok canım biz çok iyi arkadaşız, arkadaşın gönderdiği maili diğer türlü düşünmek bana yakışmazdı.
Likya yolu yürüyüşü öncesinde sanal olarak görüşmemizin dışında yüz yüze bir kez karşılaşmıştık. Bu fotoğraf karşısında içimin yağları da eriyip bitti. Fonda, "Bir ben, bir Karadeniz, bir bebek!" şarkısı eşliğinde hayallarin birinden ötekine atlamaya başladım. Sanal olan bir arkadaşlığın, aramızda yaşanan sohbetin diğer türlü anlaşılması ve farklı bir yöne doğru sürüklenmesi doğru olmazdı. İçimde büyük meydan harbi yaşamaya başladım. Bir tarafım; "Kontrolü elinden bırakma sakın Haccecan!!!! Kendine gel!" diyorken diğer tarafım; " Boş ver Haccecan, akan ırmakların önüne baraj kurmayı bırak artık?" diyordu. "Boş ver Haccecan!" diyen tarafın sesi daha yüksek tonda çıkıyor, silah ve mühimmat bakımından daha kuvvetli iken, o sese karşı "kontrolü elinden bırakma!" diyen tarafın karşı koyması gittikçe zorlaşıyordu. "Çağlayan ırmağın önünde ki setleri kaldır!" diyen sesimin geldiği tarafa silah ve mühimmat yardımını yapan ise bizzat kendimdim. O tarafın kazanmasını istiyordum. 

2 yorum:

  1. sakııııın,sakın yapmaa..ahenk..güzel şey bizce:)
    uyum sağlanınca aşk kaçıyor:)aşk varsa uyum olmucak,muhalefet olcak:)
    kendi ellerinle kendine yapma,herkesin silahı kendine di mi ama:PP

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Allımorlu... yıllar geçmiş aradan.. Umarım iyisindir... burdan cevap yazdığımda umarım görürsün... Seviliyorsun...

      Sil

Yorumlarınızı Bekliyorum