http://www.fotokritik.com/292257
GEÇ Mİ KALDIK ACABA ..
Beş yaşında idim. Rahmetli anneannem pirinç ayıklıyordu. Bir tane yere düştü. Anneannem eğildi, aramaya başladı. Sağa bakıyor, sola bakıyor, bulmaya çalışıyordu .Çocukluk işte,
-Aman anneanne bir pirinç tanesi için bu kadar çaba harcamaya, yorulmaya değer mi? Rahmetli ilk defa sertleşti bana karşı, öfkeyle doğruldu.
-Sen oturduğun yerden ahkâm kesiyorsun.Hiç pirinç üretilirken gördün mü? İnsanlar ne kadar zorluk çekiyorlar. Bir pirinç tanesinde kaç insanın göz nuru, alın teri, emeği, çilesi var biliyormusun?
'Utancımdan kıpkırmızı olmuştum. Aradan yıllar geçti. Hacettepede öğrenciyim. Alain'in proposlarını okuyorum. Birden irkildim. Anneannemi hatırladım. Alain, "bir insan yerde bir iğne görüp de eğilip almazsa, bütün uygarlığa karşı ihanet etmiş olur" diyordu. İlave ediyordu. "Bir iğnenin üretiminde binlerce insanın alın teri, göz nuru, el emeği vardır" diyordu.
On dokuz yıl evveldi. Stockholm'e gitmiştim. Bir otele indim. Geceydi. Sabahleyin, traş olmak için lavaboya gittiğimde, aynanın yanında ilginç birnot gördüm. 'Lütfen traştan sonra jiletinizi çöpe atmayın, yanda bir kutu var oraya bırakın, bir tek jiletle dahi olsa, İsveç çelik sanayisine yardımcı olun' diyordu. Doğrusu hayretler içinde kaldım. Çocukluğumdan beri çelik eşya denince akla İsveç çeliği gelir. Birçok eşya üzerinde' İsveç çeliğinden yapılmıştır' diye yazardı. İşte o ülke, kullanılmış bir tek ufacık jiletin bile çöpe gitmesini istemiyor, ona sahip çıkıyor, gelen turistlere rica yollu uyarıda bulunuyordu.
İsviçre'de zaman zaman, belli periyotlarda radyolar, televizyonlar bir haberi duyurur. 'Şu tarihte, su saatte, adamlarımız gelecek. Siz lütfen hazırlığınızı yapın. Okumadığınız, ilgilenmediğiniz, kullanmadığınız ne kadar kitap, dergi, gazete, kâğıt, ambalaj, kutu varsa, ve lev ki, bir ilaç prospektüsüdahi olsa, kapının önüne koyun. İsviçre'nin kalkınmasına yardımcı olun. Fazla ağaç ziyanına engel olun.
'Japonlar son derece sade, basit, yalın mütevazı yaşayan insanlardır. Evlerini mobilya ile eşya ile dolduranlar Japonlara göre ruhen tekamül edememiş, hayatın manasını anlayamamış, zavallı kimselerdir. Böyleleriyle; evini mezat salonuna çevirmiş zavallı, diye eğlenirler. Bir insanın gösteriş için eşyanın esiri olması ne kadar acıdır. Vaktiyle Japon ekonomisi darboğazdan geçiyor. İç borçlar, dış borçlar gırtlağı aşıyor. Zamanın başbakanı meclisi toplar. Kürsüye çıkar.Durumu olanca açıklığı ve tehlikeleri ile anlatır ve;
-"Şu andan itibaren Tanrı şahidim olsun ki, Japonların iç ve dış borçları son kuruşuna kadar ödenmeden, pirinçten başka bir şey yemeyeceğim. Şu üstümdeki elbiseden başka elbise giymeyeceğim." Dediklerini yapar, en üstten en alta bir israftan kaçınma kampanyası açılır. Japonya bütün borçlarını öder. Bu durumun toplumun bütün kesimlerini, tek istisna olmadan kapsadığını söylemeye gerek yok.
Geçenlerde Japon imparatorunun sarayını gördüm. Yarabbim, ne kadar sade, ne kadar mütevazı, ne kadar gösterişten uzak...
*Gerekmediği halde elektriği yakmakla, suyu kapamadan boş yere akıtmakta, gece çamurlu ayakkabılarımızı temizlemeden yatmakla, yemek yediğimiz kapları yıkamadan bırakmakla biz de zalimler sınıfına geçmiyor muyuz?*
Hayat çok ince, akıl almaz incelikte ipliklerle örülmüştür. Her şey o kadar birbirine bağlıdır ki... İlk okul okuma kitabımızdaki bir sözü hiç unutmadım. "Bir mıh bir nalı kurtarır. Bir nal bir atı, bir at bir komutanı, Bir komutan bir orduyu, Bir ordu bir ülkeyi kurtarır" diyordu.. Maddi durumumuz ne olursa olsun, ister zengin olalım ister fakir, hepimiz çok dikkatli olmak zorundayız. Burada parayı da, maddiyatı da aşan büyük bir edep ve incelik vardır.
İnternetten alıntıdır....
bu harika alıntıyı nette okumuştum bi ara,ama bikez daha irkilerek okudum yine,çünkü bu yazının ardından bizim ülkemizdeki israfın boyutunu düşününce irkilmemek elde olmuyo tabi,bir jiley yaa diyebilir insan ama ne kadar ince bir edep diyilmi,sağolasın arkadaşım bu yazıyı bi kez daha hatırlattığın için,,
YanıtlaSilSende sağolasın arkadaşım güzel yüreğin ve tatlı yorumların için... Bu yazı çok bilindik ama bloğumda bulunsun istedim. anlayana çok şey anlatıyor çünkü..
YanıtlaSilBirileri bunları dünyanın kaymağını yiyen sözde gelişmiş özde bencilleşmiş ki burada bu yazıda örnek olarak gösterilen devletlere iletmeli Afrika va Asyada milyonlar açlıktan kırılırken bio disel diye bir icatla artık hubatları yakıt diye kullanacak kadar tasarruf ehlidir bunlar..Ve ülkelerini kalkındırırlar ne pahasına bilin bakalım...?
YanıtlaSilÜlkemin insanı israf ediyor olabilir..Ancak, Kimse melek değil..Ne için tasarruf edildiği tasarrufun kendisi kadar önemlidir..
işin arkasında ki gerçekler de önemlidir diyorsunuz yani?
YanıtlaSilişin arkasındaki gerçekler neydir?
Yıllarca kendi ekonomilerini afrikanın, hindistanın ve güney amerikanın yeraltı ve yerüstü zengilikleri ile besleyen ve insanlarını köle gibi kullanan ve eğitim sistemlerini çökerten bu kemirgenler...
YanıtlaSilşimdi ekonomileri daha bir rayına otursun diye aç insanların hakkı olanı yakıta çevirecek kadar cüce gönüllüdürler..
Ülke insanlarının tasarrufları yetmiyor olacak ki Irak'a girerek petrolüne el koydular..orta asyadan uzak asyaya dünyanın tüm halklarını uşağı gibi gören sözde medeniyet sahipleri..Üç beş kuruş tasarruf ediyor olabilir..Elbette olacak..Ancak, benim ülkemin insanı zaten üç kuruşu bir araya getirerek değil tasarruf yapmak karnını zor doyuruyor..Neyi nasıl tasarruf edecekler..550 ytl maaş ile kira verip çocuk okutuyor..
Birilerini dev aynasından izleyip Halkımı hakir görmek..bak işte bu olmuyor..Biz zaten tasarrufun babasının içinde yaşıyoruz...Bırakalımda halkımızın o kadarcık lüksü de olsun..
:))
550 YTL maaş ile çocuk yetiştirip, geçinmek zorunda olan süpermen insanlara değil tabiki sözlerimiz...
YanıtlaSilEvlerine tuvalet kağıdı alamayan insanları fakir olarak değerlendiren insanlar var. Gerçekten fakir ve yoksul insanlar var. Toplumda ki her insanın birbirinden haberdar olması gerek. zengin yoksulu, yoksul zengini anlayabilmeli, aradaki uçurumlar kapatılmalı... Ama nasıl derseniz bende bilmiyorum...
Kan emici politika izleyen sistemleri engellemek için elimizden ne gelebilir? Savaş açıp sistemlerinimi yok edelim? Sistemlerinin yanlışlıklarını bilmeyen yok. Diğer ülkelerin kan emici politikaları için birey olarak benim elimden bir şey gelmez. Ama onların sistemlerinde ki doğruları örnek alıp, birey olarak hayatımda uygulayabilirim. Evimde pirinci israf etmem, ordan artırdığım pirincimi yoksula vermek gibi...
Asıl mesele zaten bu onlar evinde tasarruf ettikleri hubabatı daha yoksul olan başkalarına vermek için değil..yine arabalarında yakıt olarak kullanmak için tasarruf ediyorlar..
YanıtlaSilYoksa;
İsrafın ne dinde ne insanlıkta ne de hayvanlıkta yeri vardır..Ancak, ülkem insanı hayat kavgasına o kadar dalmış ki hayatta kalmaya çalışmaktan böyle detaylara fazlaca dönüp bakamıyor bile...(genelde şehirlerde olur bu israf)
Alıntı makale bana biraz...Adamın üstü başı perişan yoksul bir çocuğa, zengin çocuğunu gösterip bak o nasıl temiz ve düzenli sende biraz öyle olsan demesine benziyor gibi geldi...Yoksa; anadolunun her köşesinde tek bir kırıntı ekmek bile boşa harcanmaz..Bunu sizlerde çok iyi bilirsiniz..Bu toprakların insanları insan emeğine saygı duymak şöyle dursun kutsal sayar yerdeki ekmek kırıntısını alır öper başına koyar sonra el ayak değmeyecek bir yükseltiye bırakır..
Ben bu batının yada başka bir milletin üstün özelliklerinin getirilip mübarek halkımın önüne örnek diye sunulmasından sıkılıyorum artık..Onların özelliklerinden bize ne biz kendi değerlerimize kendi güzelliklerimize konsantre olalım...Onlardan insanlığı değil ilim ve teknolojiyi öğrenelim...
Yoksa Anadolu insanı insalıkta hiç bir milletten yada halktan aşağı değildir..
Kusara bakmayın cevabı size yazıyorum gibi ancak ben genel de bu tür düşünce tarzını ve bu düşünceyi düstur edinmişleri eleştiriyorum..
Yoksa tasarruf mevzunda yerden göğe kadar haklısınız..
sevgiyle kalın.
pes ediyorum
YanıtlaSilbükemediğim eli öperim ben, haklısınız ne diyim....