İnsanlar bilinç baskısı hissetmedikleri, kendilerini bir nevi çıplak düşündükleri, gözetlenmediklerini varsaydıkları bu alanda, şuur kontrolü olmaksızın düşündüklerini ifade ediyorlar. Hatta sanal dünya pek çok kimse için rahatlıkla yalan söyleyebildiği, rol yaptığı, içinde ki menfi yönleri serbestçe dışa vurduğu bir saha gibi görülmektedir. Sanal dünyadaki kişi, bugüne kadar bastırdığı duygularını, hayalinde ki ideal benliğini, hatta başkalarınca yanlış kabul edilebilecek eğilimlerini paylaşarak ego doyumu yaşar. Bu gerçek dışı dünyayı insan için ilginç ve çekici hale getiren şey, daha önce kendi kendine düşündüğü, genel kabule sığmayacak pek çok fikri cevaplayan, buna karşılık veren birilerini bulmuş olmasıdır.
Sanal dünya kadınlar için olduğu kadar erkekler için de müthiş bir kültürel değişime neden oldu. Bu ortamda gerçek kimliğini kullanmak zorunluluğunu hissetmeyen kadın, kendisine yönelik toplumsal baskılardan uzuklaşarak mutlu olmaya çalışmaktadır.
Özellikle genç kızlar, bu farazi dünyanın en büyük tutkunu durumundalar. Bu tutkunun sebebi şöyle izah edilebilir:
Bir genç , çocukluktan gelen tazyiklerin olmadığı bu özgür alanda hem kendisi hem de başkaları hakkında dilediği gibi konuşma hürriyetine sahiptir. Sanal alemin kıyılarında dolaşarak kendini mutlu hisseden kişinin, bu ortamda sahte bir kimlikle bulunuyor olması kuvvetli bir ihtimaldir.
Sanal dünyada ki ilişki şekli daha çok amaçsız kimselerin yaşadığı türdendir. Başlangıçta insanı mutlu eden sanal ilişkiler ilerleyip yüz yüze görüşme safhasına geldiğinde kişiyi hayal kırıklığına uğratabilir. Demek ki, farazi alemin getirdiği sınırsız ve sorumsuz yaşantı, insanın mutluluğuna hizmet etmiyor. Ayrıca bu hayali dünyada ki alışkanlıklar gerçek dünyaya da yansıyabilir. O sebeple sınırların iyi çizilmesi gerekmektedir. Bunu yapabilmek için de kişinin yalnız dış dünyadakini değil, iç dünyasındaki özgürlüğünüde disipline etmesi önerilebilir. Soyut hedeflerini somut hedeflerinin önünde götüren insan, sanal dünyaya girdiğinde bu ego idealine uygun hareket edecektir. "Kendime çizdiğim yol haritama uygun davranıyor muyum? Bu farazi danyadaki ilişkilerim, hedeflerime nasıl hizmet ediyor?" sorularını soracak ve buna vereceği cevaplara göre ilişki şeklini belirleyecektir. Bu hassasiyet, kadın erkek ayırımı yapmadan herkesin sergilemesi gereken hassasiyettir.
Prof.Dr. Nevzat TARHAN (Kadın Psikolojisi adlı kitabından Sayfa 136-137)
Bu kitaptan çok şey öğrendim, öğrendiklerimi paylaşmak adına, zaman zaman bazı bölümleri yazıp yayınlayacağım.
İnternet aleminden faydadan çok zarar gördüm diyenler var mı aranızda?
Peki;İnternetten bana asla zarar gelmez, hem duygusal, hem de teknik her türlü tedbirimi aldım. diyenler var mı aranızda?
Bu silahın namlusunun hedef alanı dışında olduğum aşikar...Ben sanal alemde de gerçek alemde de neysem oyum...
YanıtlaSilBu daha çok kişilik gelişimi ile sorunu olan tipler için geçerli gibi geldi..,
:))
Sevgili Hüseyin SOYKÖK;
YanıtlaSilYa olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.. Mevlananın bu sözü benim hayat amaçlarımdan bir tanesidir..
Yalnız insan anasının karnından kişilikli olarak doğmuyor. Kişiliğinin oluşmasına ve ben böyleyim diyeceği vakte kadar bir çok süreçten geçmesi gerekiyor. Günümüzde bu süreçlerden bir taneside internet şüphesiz. Belli bir yaşa gelmiş bizler, ne olduğunu biliyoruz fakat ne olduğunu bilmeyenler ile kişiliği oturmamış gençler burdan nasibini alanlar arasında.
Değil mi?
Eskiden:
YanıtlaSilİktisadi anlamda; üretim araçlarının gelişmesi, yada değişmesi toplumsal yaşantıdada değişimlere neden olurdu..
Şimdilerde ise iletişim çağını yaşıyoruz..Her türlü bilgi ışık hızı ile kitlelere ulaşmakta.. Elbette; bu değişimden toplumda, geleneklerde, insanlarda nasibini alacak..buna fazla takılmamak gerek diye düşünüyorum..
Seneca'nın bir sözü vardır..
" Vaktinden önce acı çeken insan, gereğinden fazla acı çekmiştir.."
sevgilerimle