Görev Beni Çağırıyor... Seni de...

7 Ekim 2008 Salı

Kaybettikten Sonra Değerini Anlamak....


Bayram'da gelen giden o kadar çoktu ki, evinden çıkıp kimseye bayram ziyareti yapamamıştı. Aklı "O"ndaydı, onu görmek "ben geldim" demek istiyordu. Arada çok uzun mesafeler vardı. Yanına gitmeyi çok istiyordu fakat bu onun istemesiyle gerçekleşmesi mümkün değildi. Evde ki telaşın arasında düşünme fırsatı bulduğu bir kaç dakikada aklına yine "O" geliyordu. Gideli çok olmamıştı. 2 sene, 10 ay, 20 gün olmuştu. Her günü birbirinden uzun, geçmek bilmeyen, hasret kokan 2 sene, 10 ay, 20 gün....
Bayramın son günü içinde ki hasrete artık dur diyemedi.
-Nurcan kızım, bugün annemi ziyaret edelim. Sıkılmıştır, bekler bizi.
-Peki anneciğim. Ama ilk önce şu sofrayı kaldırıp, bulaşığı yıkayayım. Biliyorsun Hasan gelecek, beraber geri döneceğiz. Bizde bayram tatili oldu diye gelebildik yanına...
-Biliyorum kızım biliyorum. Allah razı olsun yinede. Çok şükür bu sene bayram tatili dokuz gün olduda biraz yüzünüzü görebildim. Kaç senedir göremiyordum.
-Ne yapalım anne, yaşam mücadelesi. Can boğazdan gelir... Ben de gurbette çalışmak istemezdim. Ama mecbur..
Mecbur lafı annesinin söyleyeceklerini yutmasına neden oldu. Yoksa onlara duyduğu hasreti, yaşadığı yalnızlığı yüzlerine haykırmak istiyordu. Ama mecburlardı işte... Sabretmeli ve susmalıydı..
Nurcan sofrayı toplamış, bulaşığı yıkamış ve dışarı çıkmak için hazırlanmıştı. Yanına baş örtüsüde almış, çantasına itinayla yerleştirmişti. Nurcan'ın anneside yılların yüzüne yansıttığı yorgun ifadeye inat tebessüm etmeye çalışıyordu. Beraberce Nurcan'ın annennesinin olduğu yere doğru yola koyuldular.
...
..
Nurcan; annesinin ağlarken söylediği sözler karşısında gözyaşlarını tutamamış ağlamaya başlamıştı. Nurcan'ın annesi:
-Anammm kusura bakma bu bayram ziyaretine geç geldim. Beni bırakıp nerelere gittin anammm. Sen gittikten sonra kıymetini anladım, varlığında sana hakettiğin değeri gösteremeğim için affet beni anammm. Bana hakkını helal et anammm. Benide yanına al, benide yanına çağır anamm. Burada çok yalnızım çok sıkılıyorum anammmm..
Nurcan'ın annesi; elinde ki dua kitabından duaları okuyor, arada gözyaşlarını tutamayıp kendisini duyup duymadığını bilmeden mezarda yatan annesiyle konuşuyordu.
Nurcan ise annesi öldüğünde onun mezarı başında da aynı ağıtları yakacağını düşünerek, bu değişmez kadere dur demek istiyordu.
Bu kısa hikayeyi bugün mesaiden çıkmaya 15 dakika var iken yazdım.. Düşüncelerinizi merak ediyor yorumlarınızı bekliyorum.

11 yorum:

  1. 15 dakikalık çalakalem yazılan bir hikaye için fena değil...Ancak, üzerinde çalışılsa daha derli toplu bir hale gelebilir gibi geldi..Temaya verilen aşırı ağırlık buna mesaj verme kaygısıda denir..kahramanları okuyucuya benimsetmeden direkt olayla başbaşa bırakıyor..Bu durumda okuyucu yazarın belleğinden geçenlerin çok az kısmını yazıda bulabilir ve yazarın hislerinin yoğunluğuna erişemez..
    Tasvirlere ve kişilik analizlerine daha dikkat diyorum..Birde yazarken acele etmeyin gerekirse bir taslak hazırlayın sonra yazın..
    ...
    Mezarlık ziyarettine gidecekleri başlangıçtan belli..Hikayenin sonunda anne dolaylı olarak güya annesine hitaben girdiği sesli monologla kızına yanlız olduğu mesajını oldukça iyi bir mekanda ve zamanda veriyor ki Bu da yaşlı kadını bana biraz kurnaz gibi gösterdi...

    Sevgili Hatice Kalem tutan bir eliniz var lütfen acele etmeyin..yazarken daha itinalı ve özenli olun..
    Öykü için teşekkürler daha iyilerini bekliyorum...zira yapabileceğini biliyorum..
    :)))

    YanıtlaSil
  2. biri bana acele etme mi dedi?
    bu mümkün değil :))) zati ben ve sabırsızlık muhteşem ikiliyizdir... yavaş ama güzel olmasındansa, hızlı ama kötü olmasını daha çok seviyorum :D

    öyle bir analiz ettiniz ki, sizin istediğiniz gibi istesemde yazamam...

    Feryal'i size nasıl okutacağım ben? onda daha fazla kurnazlık ve demagoji var...

    yok yok, ben yine işi anlamayanlara sorayım en iyisi :D

    YanıtlaSil
  3. Feryali okumayı bende isterim..Eğer lütuf ederseniz..:
    :))
    Benim de pek anladığım söylenemez
    ancak, yinede dilimizin ucuna gelenleri klavyemiz yettiği kadar yazıyoruz...
    Bence siz yinede muhteşem partneriniz sabırsızlıktan biraz ayrılın...Ne demiş atalar...Acele pişen aş ya tatsız olur yada tuzsuz...

    YanıtlaSil
  4. size davetiye göndermem gerekiyor feryali okumanız için
    davetiye içinde mail adresiniz gerekli...
    size davetiye göndereceğim, mail geldikten sonra oradan giriş yapabilirsiniz...

    YanıtlaSil
  5. Hoş duygulu bir öyküydü ama bana da biraz annenin kızına dolaylı yönden,kurnazca mesajlar vermesi gibi geldi.Ama keyifle okudum.ellerinize sağlık.sevgiler.

    YanıtlaSil
  6. HATCEE İŞİ ANLAMAYANLARA SORMAKK NE DEMEKK. SONUÇTA SEN HİKAYE YAZARISIN BİZ OKUYUCU BİZİM DEĞİL SENİN İŞTEN ANLAMAN LAZIM CANIMM. SEVGİLER.

    YanıtlaSil
  7. HATCEE İŞİ ANLAMAYANLARA SORMAKK NE DEMEKK. SONUÇTA SEN HİKAYE YAZARISIN BİZ OKUYUCU BİZİM DEĞİL SENİN İŞTEN ANLAMAN LAZIM CANIMM. SEVGİLER.

    YanıtlaSil
  8. HİKAYEYE GELİNCE ÇOKANLAMLI ÇOK GÜZEL BENCE MESAJINI TADINDA VERMİŞ. ANNE OLMAYAN ANLAYAMAZZ ANALIĞI ANNE OLMAK ŞART ANNELERİMİZİ ANLAYABİLMEMİZ İÇİN SEVGİLER.

    YanıtlaSil
  9. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  10. selamlar haticecim,uzun zamandır yazamamışlığımın ardından yine burdayım,nacizane bende düşüncelerimi eklemek istiyorum:)
    yazdığın bu kısa hikayenin edebi kurallarının eksikliğinden yada şöyle lması gerekirdi gibiliğinden bahsetmeyeceğim,çünkü teknik boyutuyla ilgili senden daha fazla bilgiye sahip değilim inan:)
    konu itibariyle ise beğendim diyebilirim,insan yaşadığı bir olayı bir çırpıda anlatmak,onu etkileyen bu olayı güsel bi yazıda paylaşmak isteyebiliyorki buda böylesi etkili mesejlar verebiliyor okuyana,bilmiyorum okuyabildinmi bende "bir rabia düşlemesi"ni böyle bi yaşanmışlıkla yazıvermiştim:)neyse,yazılarının devamını diliyorum canım,sevgiler,,,

    YanıtlaSil
  11. mail adresim..huseyinsoykok@gmail.com

    YanıtlaSil

Yorumlarınızı Bekliyorum