http://www.evliliksiteleri.com/modules.php?name=dugunfotografi#
Biyolojik ihtiyaçlarımız bizi evliliğe yöneltir. Genlerimizin bizi evlenmeye sevk ettiğini bilmeliyiz. Bu olgu, insan neslinin devamı içindir. Genlerimizde, en iyi adayı bulmak, onunla birlikte yaşamak ve çocuk meydana getirmek gibi bir talimatname vardır.
Ayrıca psikososyal ihtiyaçlar da ancak evlilikle karşılanabilir. Onun dışında bu ihtiyaçları tam olarak karşılamak mümkün değildir. Ancak doğa gereği olan evlenme kuralının da istisnası vardır. Evlilik, kültürel bir olgudur. Eğer kişi, ilgi ve zevk alanlarının çeşitli hale getirebilir, hormonlarını %30-40 oranında kontrol edebilirse, kendini evlenmeden de mutlu edebilir.
İnsanlar modernitenin değerlerini ne derece benimserse, evlilik kurumuna olan bağları da o kadar zayıflar.Modernizm, evli çiftlere "özgür yaşa, bağımsız ol, canının istediğini yap; çocuk seni engeller!" tarzında bir mesaj vermiştir.
Mesela kadın, fiziki özelliklerinin aşırı yüceltilmesi sonucu, bu görüntüsünü kaybedince kendini çok kötü hisseder. Evlilik ise kadını fiziksel olarak yıpratır. O bu durumda, çocuk doğurması sonucunda oluşacak beden yıpranmasını düşünerek, kadınsı özelliklerini kaybetmemek ve aşınmamak maksadıyla annelik rolünden kaçınır. Meselâ bazı kadınlar, doğumdan sonra güğüslerinin bozulmaması için çocuklarını emzirmezler. Çocuk sahibi olmayı istememe de, aynı düşüncenin bir sonucu, modernitenin sunduğu modellerin birer uzantısıdır.
Hatta aileler, kız çocuklarının meslek sahibi olmasını, kocasıyla geçinemezse boşanabilmesi için istemektedir. Onların eğitimine bu kadar önem verilmesinin sebeplerinden biridir bu. Böylece bir düşüncenin arkasında da bencil olmaya yapılan özendirme söz konusudur. Savunma silahı olarak düşünülen bu durumun evlilik kurumuna sağladığı fayda tartışılır. Bu niyet ve amaçlar evlilik bağını zayıflatmaktadır.
Hatta aileler, kız çocuklarının meslek sahibi olmasını, kocasıyla geçinemezse boşanabilmesi için istemektedir. Onların eğitimine bu kadar önem verilmesinin sebeplerinden biridir bu. Böylece bir düşüncenin arkasında da bencil olmaya yapılan özendirme söz konusudur. Savunma silahı olarak düşünülen bu durumun evlilik kurumuna sağladığı fayda tartışılır. Bu niyet ve amaçlar evlilik bağını zayıflatmaktadır.
Gençlere, "Evlendikten sonra ne kendini ezdir, ne de karşı tarafı ez; evlilik bağlarını güçlendirmeye çalış!" fikri aşılanmalıdır. Bizim kültürümüzde, evlenilen insanın ailesine "kaim valide ve kaim peder" denilir. Bu tabir, " anne yada baba yerine geçen" anlamına gelir. Kayınvalide ve kayınpeder, oğlunu evlendirdiği kişiyi "kızı" gibi görmelidir. Büyükler, gelin ne kadar yanlış yaparsa yapsın, kendi kızında hissettiği duyguları hissetmeli, hak duygusunu elden bırakmamalıdır. Aksi halde, "Geçinemezse, bırakır gider!" düşüncesi, karşı tarafta kendini gerçekleştiren bir ön kabul olur. Şimdi bu insanların yerini, gelinini kızı, damadını oğlu yerine koyamayan aile büyükleri almaktadır. Bu bağlar zayıfladığından, evlilikler de zayıflamaktadır.
Psikolojinin gizli yasalarından bir tanesi, "İnsan, neye inanırsa ona göre davranır." kuralıdır.
Mesela kişi, birini kötü kabul ettiği zaman, farkında olmadan ona kötü davranmaya başlar, karşındaki de fark etmeden olumsuz tepki verir. İnsanlar kötü olmadığı halde ilişkiler kötüleşir, muhatabı birden kişinin düşmanı oluverir. Burada anne babanın, gelin ya da damadı kendi evlatları yerine ikame edememesinin getirdiği hoşnutsuzluk vardır.
Bu noktoda boşanmaların artması sadece bir sonuçtur. Bu olgular, pek çok kavramın zayıflamasının, toplumsal bağların ve insandaki erdemlerin azalmasının, ahlaki çöküntünün ve kişiler şekle fazla önem vermesinin neticesidir. İnsanlar çok güzel giyinmelerine rağmen, gönülleri zayıflamıştır. Öncelikler değişince de boşanmalar, evlilikten korkmalar ve çok eşliliklerin sayısı artmaktadır. İnsanımız Batının iyi değerlerini alırken maalesef hastalıklarını da almıştır.
Kadın Psikolojisi (Prof. Dr. Nevzat Tarhan /Sayfa 203-204)
Çağımızın sorunu dışarığa içerikten daha fazla değer vermesi..insanlar kendilerini yetiştirmeden sadece bedensel olarak gelişmekte ve böyle oluncada yetişkin bedeninde hala çocuksu tavırlar sergileyen erkek ve kız erginler ortalıkta gezmektedir..
YanıtlaSilBunlar toplumun baskısı ve kendi iç cinsel dürtülerininde itkisi ile evlenmekte ve evliliği evcilikle karıştırdıkları için bu sorumluluk zor hatta yıpratıcı gelmektedir..
Evlilik ne zordur ne de yıpratıcı ona aşırı beklentiler yüklemek sonucu yaşanan hayal kırıklıkları yani beklentilerin karşılanılmaması insanları birbirine düşeren ana etkendir..
Ne yapmalı ?
Eğer olgun ve ergin bir insansanız ister kadın olun ister erkek...evliliğe karar verdiyseniz sorumluluğa hazır olmalısınız...
Yoksa sorunlu biri olur çıkarsınız...
Not; TV çocuklarının hiç şansı yok...:))
sevgilerimle
"Eğer kişi, ilgi ve zevk alanlarının çeşitli hale getirebilir, hormonlarını %30-40 oranında kontrol edebilirse, kendini evlenmeden de mutlu edebilir."
YanıtlaSilBurası dikkatimi çekti. Bahsedilen insanlar da bir süre sonra toplum tarafından kendine aşılanan "evlilik" güdülemesi sonucu evleniyorlar. Tabi bu gözlem benim etrafımdaki insanlarla geçerli sınırlı sayıdaki insanı kapsıyor.
Evlilik aslında çok kapsamlı birşeydir.Fakat şimdilerde görüyorum ki evlilik çocuk oyuncağına dönüşüş birşey.Hergün şu saçma tv programları yapılanlara az birşey bakarsak nelere umut bağlandığını görebiliriz.Yat,kat,parası olacak.Herşey bunlara bağlanmış vaziyette.Bunlarda olmalı denilebilir fakat evlilik amacından uzaklaştı.Durmak bilmiyor.
YanıtlaSil