Görev Beni Çağırıyor... Seni de...

6 Ekim 2008 Pazartesi

Çarpık Elli Kız...

Yağlı Boya Tablo- Deniz Feneri
Bağdat'ı kıtlık kasıp kavuruyordu. En çok etkilenenler de hamallardı.Günlerdir eli ekmek görmeyen bir hamal, halini arz ettiği bir evden verilen ekmeği alınca sevinçle evine doğru hızlandığı sırada karşıdan gelen öfkeli bir adamın 'Bu ekmekleri hangi evden adın?' sorusuna muhatap olunca, geriye dönüp parmağıyla ekmek aldığı evi işaretledi. Bunun üzerine hızla yürüyen adam, öfkeyle geldiği evinde, 'Ekmeği kim verdi hamala?' diye bağırdı. Hanım korkudan kızını gösterdi. Güya acıyacağını kızına tepki göstermeyeceğini düşünüyordu. Ancak elindeki sopayla kızının ekmek veren eline öyle bir darbe indirdi ki cimri baba, bilek kemiğinin çat diye kırılmasına bile aldırmayarak söylendi: 'Ben her isteyene ekmek verseydim bu evde ekmek kalır mıydı şimdiye kadar?'
Halbuki Rabb'imiz, 'Verdiğim nimete şükrederseniz nimeti çoğaltırım, etmezseniz elinizden alır, şükür edene veririm. Size de azabım şiddetli olur!' buyuruyordu.
Nitekim bu şükürsüzlüğün sonu da öyle olacaktı. Kısa zamanda şükürsüz adamın işleri bozuldu. Çarşının en işlek yerindeki dükkânını satması dahi kurtarmadı cimri adamı. Bir ara o hale geldi ki, evine ekmek bile alamaz duruma düştü. Nitekim bir akşam eve gelmiş, kızcağıza da acı haberi vermişti:
-'Bugün ekmek alacak kadar da para kazanamadım. Çarşıya in, tanıdığımız birinden ekmek parası iste!' Kızcağız çarşıya inmiş, sattıkları dükkânın karşısında bir köşeye utana sıkıla büzülerek para isteyeceği bir tanıdık beklemeye başlamıştı. Bu sırada karşıdaki dükkândan kendini seyreden bir genç yaklaştı. 'Sen masum birine benziyorsun, ne bekliyorsun burada?' diye ısrarla sordu. O da mecburen anlattı durumu.
-'Hiç paramız kalmadı, bir tanıdıktan ekmek parası istemekiçin bekliyorum burada!' deyince elini cebine sokan genç hatırı sayılır miktarda bir parayı uzattı. Ancak, kızcağız elinin birini arkasına saklayarak tek elle parayı almak isteyince gencin dikkatini çekti.
-'Elini neden saklıyorsun, bir yara bere varsa tedavi ettireyim, saklama. Allah bana imkân ihsan etti, şükrünüyapmalı, iyilik etmeliyim. Yoksa verdiği nimetini alır elimden.' diye ısrar edince kızcağız durumunu açıklamaya mecbur kaldı:
- Ben, dedi, bir yoksula ekmek vermiştim, yolda rastladığı babam sormuş, yoksul da ekmek aldığı evimizi gösterip bizi haber vermiş. Babam eve gelince elindeki sopayı ekmek veren elime öylesine bir indirdi ki, elim çarpık kaldı, kimseye göstermekten utanır oldum. Onun için saklıyorum elimi!
Bu açıklamayı dinleyen genç bağırmaya başladı:
-'Komşular! Çabuk buraya gelin,ben hayalimdeki altın kalpli kızı buldum, işte karşımda, siz de şahitolun..' diyerek toplananlara başladı gerçeği anlatmaya:
- Ekmeği isteyen yoksul genç bendim. Demek ki elinin çarpık kalmasına bensebep olmuşum. Hem sebep olayım, hem de seni bu halle baş başa bırakayım, buna Allah razı olmaz. Seni görünce içimden bir sevgi selinin koptuğunu hissettim, bana ekmek veren kızcağıza ne kadar da benziyor, diye düşündüm. Yanılmamışım. Baban şükürsüzlük ettiğinden Allah onun dükkânını elinden alıp bana nasip etti. Şimdi ise imtihan sırası bana geldi. Ben de aynı şükürsüzlüğe düşersem benden de alır bir başka şükredene verir. Haydi gel, nikâhımızı yaptırıp ekmek götürelim şükürsüz babana."
Birlikte yürüdüler ekmek veren eli kıran, şükürsüz babaya doğru.

3 yorum:

  1. Yorumdan ziyade bilenlere bir kaç sorum olacak..
    1) Allah niçin sadece adamı referans alarak şükürsüzlüğünden dolayı ona kızdığı halde sırf ceza vermek adına aileyide aynı cezaya tabi tutmakta..Kadının ve kızın hiç mi kul olarak Allah katında hakkı yada itibari yok.!!

    2) Kız hikayenin sonunda neredeyse güdümlü füze gibi oğlanı takip ediyor.onun evlilik konusunda hiç mi seçim hakkı yok..yada kendisi duyguları olmayan bir makinemi.

    3) Çarşıya dilenmeye kız niye gidiyor..

    Bana bu dini hikaye içerisinde özellikle kadın kahramanlara figüratif bir rol verilmiş gibi geldi..
    Oysa;
    Allah katında herkes başrol oyuncusudur..
    Yani;
    hikaye kurgu ise yazanın dini bilgisi ya çok iyi yada çok cahil..
    Ayrıca kötü bir yazar

    .))



    3)

    YanıtlaSil
  2. düşünen ve sorgulayan bir beyin!.. ben susma hakkımı kullanıyorum...
    soruların cevabını bilen arkadaşlarım versin..

    YanıtlaSil
  3. Ben, Allah'ın bir kişinin suçundan ötürü bir başkasını cezalandırdığını inanmıyorum.
    Dinimiz o kadar yüce bir din ki! Kuran tam anlamıyla okunup, yorumlanmadığı için, herkez kendi yorumuna göre inançlarını kabulleniyor.
    Basit bir misal; çok hak yemiş bir insanın çocuğu, babasının suçu için yargılanmaz ve cezaldırılmaz.
    Ne demek istediğimi anlatabildim mi? bilmiyorum.
    Çünkü bu konu çok derin ve uzun yorumlara yönelir.
    Sevgiler...

    YanıtlaSil

Yorumlarınızı Bekliyorum