Görev Beni Çağırıyor... Seni de...

15 Ekim 2008 Çarşamba

Allah'ın Yardım Eli


http://www.fotokritik.com/1325821

"Bir kış daha kapıya dayandı işte.... Nasıl geçtiğini anlamadığım koca bir yaz daha geçti, gelmesini istemediğim kış ise kapıya dayandı... Fukaranın korktuğu mevsim ne kadarda çabuk kapımızı çalıyor.Allah'ım bu kış da diğer kışlar gibi yardım et, ne olur..."
Sırtından buram buram ter akan yaz sıcağında serinlemek kolaydı; kirli yakalı, eski, yamalı gömleğinin bir düğmesini daha açabiliyordun veya bir bardak fazla su içip rahatlayabiliyordun. Sıcağa karşı koymak kolaydı tabi. Soğuk öyle değildi işte... Keskin, acı soğuk vücuda değdiğinde insanı titretmeye yetiyordu. Kendisini düşünmüyordu bile... Her akşam sıvasız, kerpiçten evinin kapısından girerken, boynuna atlayıp, "bize ne getirdin baba" diye soran çocuklarındaydı aklı. Kendisi sırtında bir kaç kuruşa yük taşırken üşüdüğünü hissetmiyordu. Narin vücutlu çocuklarının bedenleri soğuktan hastalanmasın diye eve odun- kömür almalıydı. Çocukların okul masraflarını karşılayıp, boğazlarını doyurmak zor geliyorken, bir de kara kışa karşı hazırlık yapmalıydı.... Eve yiyecek ekmek götüremediğinde ise ne çocuklarının ne de eşinin yüzüne bakabiliyordu.
"Allah'ım bu kış da diğer kışlar gibi yardım et, ne olur" dualarıyla Allah'ın bu senede yardım elini uzatacağını düşünüyordu...Kafasında ki düşüncelerle soğuktan üşümüş ellerini birbirine sürterek ısıtmaya çalıştı daha sonra -evine odun alabilmek için- yerdeki odun dolu küfeyi sırtına alıp, son model BMW ve Mercedes arabaların arasından geçerek apartmanın kalorifer kazanına doğru yürümeye başladı....
Allah'ın yardım eli olmaya çalışan insanlardan olmaya var mısınız?
"Ben varım" demekde yeterli değil. Gerçek ihtiyaç sahipleri ile rol yapanlarıda birbirinden ayırabilmemiz gerekiyor. Çoğu zaman ihtiyaç sahibi "yardıma ihtiyacım var" diye sizin kapınıza gelmez. Sizin onun kapısını çalmanız gerekiyor.
Yeri gelmişken konuyla alakalı çok bilindik bir hikaye yazmak istiyorum;
Devesiyle birlikte çölde yürümekte olan bir bedevi, güçlükle yürüyen, susuzluktan dudakları kurumuş bir adama rastlamış. Adam bedeviyi görünce su istemiş. Devesinden inmiş ona su vermiş. Suyu içen adam birden bedeviyi iterek deveye atladığı gibi kaçmaya başlamış.Bedevi arkasından bağırmış:
-“Tamam, deveyi al git ama senden bir ricam var. Sakın bu olayı kimseye anlatma!”Bu isteği tuhaf bulan hırsız biraz duraklayıp, nedenini sormuş:
- " Eğer anlatırsan, bu her yere yayılır ve insanlar bir daha çölde muhtaç birini görünce yardım etmezler.”
Çölde devenizi çalıp giden insanlar için yardım etme duygularınızdan asla vazgeçmeyin. Yardım etmek ihtiyaç sahibinin hem maddi, hem manevi ihtiyaçlarını karşılarken, yardım eden insanada duygusal doyum sağlamaktadır. Bu söylediklerimi "insanın hem bedeninin hem ruhunun beslenmesi gerektiğine" inanan arkadaşlarım anlayacaktır...

3 yorum:

  1. "Allah'ın yardım eli" deyimini Hüseyin SOYKÖK'ün yaptığı bir yorumdan esinlenerek yazdım. İlham kaynağı olduğu için kendisine teşekkürler..

    YanıtlaSil
  2. Gerçketen yardıma muhtaç insanlar bu konuda çok gururlu davranıp sessiz kalıyorlar. Bizler duayrlı olmazsak onları görmeden yanımızdan geçip gidiyorlar. Bu konuda seninle aynı fikirdeyim.

    YanıtlaSil
  3. Yaşadığımız çağ; internet, televizyon ve kutu tipi evleriyle (apartmanlar) insanları daha bir içine kapanık, daha bir vurdum duymaz yapmakta...Onun için eskisi kadar insani iletişim içinde olmayan birey, özellikle bu çağda daha asosyalleşmekte ve çevresine karşı kayıtsız kalmaktadır..
    Çözüm, sosyal devlette, yardım kurumlarını ve yardım vakıflarını adam gibi denetlemekte Ancak bunlar bizi aşan konular olduğu için hiiiç tartışma konusu yapmamalıyım..
    Birey olarak zaten yardıma muhtaç insana ki gerçekten muhtaçsa malum bununda ticaretini yapanlar var..Yardım etmek tamamen bir insani reflextir...her ne kadar yaşadığımız çağ bunları köreltsede...
    :))
    Bu arada ilham kaynağı olduğum için mutlu oldum..:)

    YanıtlaSil

Yorumlarınızı Bekliyorum