İki gün önce akşam işten çıkarken, binanın önünde karşılaştığım nöbete kalan arkadaşlarla ayak üstü sohbet ediyorduk. Daha doğrusu onlar konuşuyor ben dinliyordum. İnsanlarla konuşacak pek bir şey bulamadığımdan dinleyen ben oluyorum. Buraya yazmak daha keyifli... Yazarken zorlanmıyorum...Konuşmuş olmak için konuşmaya başladığımda, harıl harıl bir şeyler anlatıyorken binayı çevreleyen duvarın arkasından başka bir arkadaş arslan sesi gibi tuhaf ses çıkartarak bağırdı. Korkutmak amacıyla çıkardığı ses amacına ulaşmıştı. Ben ani sese karşılık çığlık atarak tepki verdim. Kontrolsüz olarak çıkan bu ses normal bir çığlık sesi değil. Bu sesin benden nasıl çıktığına hala şaşırıyorum. İkinci defa benden böyle bir sesin çıktığına şahit oldum.
Bir gün kız kardeşimle arabaya yetişmek üzere hızlı adımlarla yürüyorduk. Geçen yıl kış aylarında akşam saat 08:00 sularındaydı. Karanlık ve dar bir yoldan geçmemiz gerekiyordu. O sokağa girmeden yolun başında durup, yoldan gidip gitmeme konusunda kızkardeşimle tereddüde düştük. Bizden önce iki bayanın daha aynı sokağa girmesinden cesaret alıp o karanlık ve dar yola girdik. Biraz yürüdükten sonra bayanlar ortadan kayboldu. On dakika kadar hızlı hızlı yürüdükten sonra 20 metre karşıdan bir adamın geldiğini gördük. Adam bir kaç adım attıktan sonra karanlıkta ortadan kayboldu. Adamın ara sokaktan başka bir sokağa saptığını düşünüp, yola devam ettik. Adamın ortalıkta kaybolduğu yere geldiğimizde ise adamın kenara gizlenmiş olduğunu farkettik. Bu arada kemer sesleri ve kendisinden tuhaf sesler geliyordu. Biz kardeşimle hiç bakmadan yolumuza daha da hızlanarak devam ediyorken; kız kardeşim hafifçe arkasını döndü, adam tam arkamızda idi. Kardeşim adamın nefesini ensesinde hissetmiş. Eli pantolonun içindeymiş. Ben karanlık olduğundan hiç birşey görmedim. Benden öyle yüksek, öyle tuhaf ve anlatılmaz bir çığlık sesi çıktı ki adam geri çekilmek zorunda kaldı. Kardeşimle koşmaya başladık, bir an önce ordan uzaklaşmak istiyorduk. Yüz metre kadar ilerde bir dükkana sığındık. Dükkanda bulunan gençten su istedim. Bu arada olayı anlatıyorum, panikle "polisi çağırın" diyorum. Çocuğun verdiği cevap ise :
-"Bu saatte ne işiniz var orada, ben bile geçmiyorum oradan" dedi. Ne polisi çağırdı, ne de bizi teselli edecek sözler söyledi. Meğer meydan çoktan sapıklara bırakılmış bile. Sapık masum biz suçlu ilan edilip o dükkandan çıktık. O korku ve panikle arabaya bineceğimiz yere gidene kadar o adamın hala bizi takip ettiğini düşünüp, sürekli arkamızı kontrol ettik. Durağa geldiğimizde ise durakta hiç araba yoktu. İşte o an başımdan aşağıya kaynar sular döküldü. O an etraftaki bütün erkekler düşman gibi göründü gözüme. Korku ve panikle beklerken, biraz sonra bir minübüs durdu önümüzde. Minübüs şoförüne gideceğimiz yere gidip gitmediğini sorduk. Gittiğini öğrendiğimizde arabanın içine bir göz attık, arabada başka bayanların olduğunu gördüğümüzde bindik arabaya ve içimizden şoföre bir sürü hayır dua ederek yola koyulduk. Yol boyunca arkamızda oturan yolcuların hiç birisine bakamadık, sanki sapıktı hepsi!!.
Bu olayı kardeşimle atlatmamız uzun zamanımızı aldı. Her akşam kardeşimi "dikkatli ol" diye telefonla aradım. Çok şükür ki o akşam kızkardeşimin yanında ben vardım ve o benim yanımdaydı. Tek başına olsaydık, olayın üstesinden gelinmesi çok daha zor olurdu ve o adam çok daha kötü şeyler yapabilirdi. Hala pişmanlığını hissettiğim konu ise o an dükkandaki çocuğu dinlemeyip, polisi arayıp gelmesini beklememizdi. Kaçmayı kendime hiç yediremedim. Ama korku öyle bir duygu ki, mantığınızı kilitliyor ve başkalarının mantığını uygulamak zorunda bırakıyor. Sonradan olay yerinde buna benzer bir sürü hikayenin yaşandığını duydum. O adamın normal bir insan olmadığı kesin ve tedaviye ihtiyacı olduğu ise aşikâr.
Bizler korkularımıza yenik düşüp, güvenli kalelerimize!! saklanmaya devam ettikçe, onlar gecelere ve ıssız sokak aralarına hakim olacaklar. Yinede sapıkları takdir etmemek elde değil. Bunun gibi adamlar kemerlerini çözüp, fermuarlarını açmakla, bizleri güvenli kalelerimizden! çıkmamamızı sağlıyorlar. Suç onlarda değil.. Gecenin bir vakti o ıssız yoldan geçmek zorunda kalan biz kadınlarda. Ne işimiz var bizim sokaklarda? Belamızı arıyoruz... Tek başına sokağa çıkmaktan korkan hemcinslerim!. Haklısınız korkmakta, haklısınız evlerinizden çıkmamakta ne diyim...
Bu olayı unuttuğumu sanıyordum. Geçen gün arkadaş korkuttuğu zaman aynı tuhaf çığlık sesi benden yine çıktı. Bu kadar korkmamın sebebini hiç birisi bilmiyor tabi. Beni korkutup büyük zafer kazanan arkadaş baya güldü, sonra ise bana su içirdiler.
Belleğinize kazınan bir olay varsa bunu asla unutmuyorsunuz. O olayı hatırlatan, bir ses, bir tat, bir his vs. ile tekrar karşılaştığınızda o ana tekrar dönüyorsunuz. O anı yaşayan siz değilmiş gibi düşünmek istesenizde sizsinizdir. İstediğiniz kadar kaçın, unutmak istedikleriniz peşinizi bırakmayacak. En iyisi kaçmayın onlarla yüzleşin...
İç ses: Kız kardeşin gittiği zaman o yoldan tek başına geçeceksin ve tekrar o adamla karşılacaksın. Bu sefer çığlığında kurtarmayacak seni. Korkunla yüzleşte göreyim seni. Yüzleşemezsin ki, korkaksın sen korkak...
Canım o yoldan gece vakti tek başına geçmen sana birşeyleri ispat etmeyecek inan ki.Ancak adrenalin seviyen belki sende yapıcı bir rol oynayabilir ama ben yine de deneme derim.Söz ver tamam mı?
YanıtlaSilYaşadığın bu kötü olay beyninin unutmaya çalışmasıyla kötü bir anı olarak bilinçaltına itilmiş. Kalabalık bir caddede, meydanda yürüyor olsanda arkandan yürüyen biri bile seni korkutmaya yetecek. Buna korkaklık demek aslında çok doğru değil. Bunun gibi olmasa da aslında hepimizin korktuğu şeyler olmuş, bilinçaltına itilmiştir. Çocukken ailesi tarafından karanlık bir odaya kitlenerek cezalandırılan biri ömrü boyunca karanlıkta kaldığında, dar bir alana girdiğinde o olayı hatırlamasa bile kendisini kötü hisseder. Onda fobi olarak kalır. Yapacağı tek şey dar ve karanlık bir ortama bilerek ve isteğerek girmesi, uzun bir zaman geçirmesi ve yine isteğerek çıkmasıdır. Bunu tekrarladığı taktirde bu sefer bilinçaltı çocuklukta bulunduğu o ortamı yenisiyle karşılaştırarak herhangi birşey olmadığını farkedecektir. Tabi sana aynı sokaktan tekrar geçmek gerektiğini söylemiyorum. O gün sokağa girmeni sağlayan o iki bayan ve durakta gelen araba'nin içinde ki bayanlar nasıl güven duygunu beslemişse şimdi de yalnız kalarak bu anıyı savuşturabilirsin. Dar ve karanlık bir sokakta değil kalabalıkta yalnız başına...
YanıtlaSilnedenn bölee hep kadınlar tırsmak zorundaa acaba bir erkeği karanlık bir yolda kadın tacizz etse ne olurr. aceppp bunu hep yaşadım lise yıllarında akşam okul dönüşü karanlıktaa sapıklar kesin bir vukuat çıkarırdııı..nesli de bu durumu hatırlarr kendime gelemezdim kaç günn.. allahım yarabbim sapıklardan temizle yarabbim dünyayı şimdi kız çocuğu yetiştiriyorum ve tedirgin bira anne olcam hepp..ne denirki dostumm allah ıslah etsin onlarıdaaa..
YanıtlaSilevet arkadaşım yıllar geçsede üzerinden,ufak bi benzerlik hemen getiriveriyor yine aynı olayı gözünün önünne,sanada çok geçmiş olsun bikez daha yaşamaman dileğimle canım,böylesi insanlar heryerde olabilir ama özellikle gecenin karanlığına sinip ortaya çıkıyorlar,Allah karşılaştırmasın,bikerede beni iş dönüşü bi adam takip etmişti,hala daha akşam ezeni okunup hava karardımı dışardaysam arkamı kotrol ede ede giderim:(Rabbim bizleri,sevdiklerimizi evlatlarımızı ve tüm müslümanları korusun böyle sapık insanlardan,,
YanıtlaSilBenim tek tavsiyem bir savunma sporuna gidin..:) ve çocuklarınızında gitmesini sağlayın...
YanıtlaSil:)
Karate kahverengi kuşak sahibiyim. Kafasında sinsi düşünceler olan sizin iki katınız kaslı iri yarı bir erkeğe savunma sporları pekde etkili olmuyor malesef. Kaslı erkeğe, yağ doğulu kadının vuruşları okşama etkisinden başka bir etki yapmıyor. Vur kaç taktiği yaparsanız bilemeyeceğim!!!
YanıtlaSilErkek kardeşimle evde şaka olarak güreştiğimizde bunun canlı örneğini görüyorum. O 18 yaşında. İki kolumu tek eliyle tutabiliyor... Gerisini varın siz düşünün....