Görev Beni Çağırıyor... Seni de...

10 Kasım 2008 Pazartesi

Kendimi Tanımlıyorum


(Bugün başka fotoğraf yüklemek içimden gelmedi.)

Yıllar önce, ben şimdi ki ben değil iken; düşüncelerim dört duvarın arasında sıkışıp kaldığı zamanlarda, bir tek ben vardım dünyada!!! Düşündüklerimi "bir tek ben düşünürüm" sanırdım. Bu da kendimi çok özel hissetmeme neden olurdu. Benim gibi düşünen insanlarla karşılaştıkça kendimi özel hissetmekten vazgeçtim. Ben değil bizmişiz meğer!!! Kimseyle -varlıklarımızı ortaya döküp- sohbet edecek ortamım olmadığından böyle düşünüyordum belkide. Dar kalıplı düşüncelerime mazeret olarak kabul edin bunu...
"Seveceğim insan kimseyi sevmemiş olmalıydı. Ben onu, oda beni sevmeliydi. Başka hiç bir sevgi bulunmamalıydı kalbinde. Bende başkasını seversem yakmalıydım bu kalbi!!!"
Sevebileceğim insanların daha önce başkalarını sevmiş olduğunu duyduğumda sevmekten de kaçıyordum sevilmektende. Bu kaçış o kadar hızlı ve sert oluyor du ki.. Kimse yetişemedi, kimse sabredemedi...
Artık düşüncelerim dar kalıpların içinde tıkış pıkış durmuyor. Dar düşüncelerim bana bir şey kazandırmadı, sınırlarım beni korudu, herkesi dışarda bıraktı evet ama farkında olmadan bir hapishaneye kilitlemişim kendimi, tek başıma kalmışım!!!
Şimdiki ben ise şöyle düşünüyor; Hiç kimseyi sevememiş bir kalp benide sevemez, Allah'ı da... Sevecek insan bulamamıştır belki... Olur ya, herkes kötü ve iki yüzlüdür!!.. Hep kötüler bulmuştur onu; tıpkı beni buldukları gibi!!! Bir çocuğu, bir çiçeği, bir evi, bir kitabı... da sevememiş olamaz ya insan!!!...
Yarın ki ben nasıl düşünür bilmiyorum ama şimdiki ben şimdilik böyle düşünüyorum.
Bloglarda şunu gördüm. Yalnız değilim. Benim gibi düşünen, düşündüklerinden acı çeken, bedeninin içine sığamayan binlerce can var!!! Yalnız olmadığımı bilmek güzel... Her yeni doğan gün yeni umutlara, yeni düşüncelere, yeni acılara ve eski geçmişe gebeymiş.

1 yorum:

  1. Elbette yanlız değilsin..biz varız..ve biz burada bedensiz ruhlarız...Nasıl gerçek dünyada bedenlerimizin tanışmasına ve karşılaşmasına rağmen ruhlarımız hep bir köşede kalıyorsa..Burada da tam tersi oluyor..Ruhlar (=karakterler) birbirileriyle konuşup tanışıyor..
    Bence bu bile apayrı bir mutluluk vesilesi..Aramızda, evli yada bekar, kadın yada erkek, genç yada yaşlı olanlar var..Ancak, bence herkes hep aynı zira; burada beden olmadığı için diğer tüm kriterler anlasızlaşıyor..Geriye sadece ruhlar kalıyor..Ne genç ne yaşlı ne kadın ne erkek...
    yineliyorum
    Yanlız değilsin biz varız...
    :))

    YanıtlaSil

Yorumlarınızı Bekliyorum