Görev Beni Çağırıyor... Seni de...

6 Kasım 2008 Perşembe

Günaydın... Ben Geldim...


Hayat ne tuhaftır böyle, bize istemeden ne garipliklerin ortasına iter. Yaşadığım ve gözlemlediğim kadarıyla; kendini kendi gibi yaşayan öyle az insan var ki... Toplum vermiş rolleri, herkes hayattaki rolünü kapmış ve büyük ciddiyetle oynuyoruz. Hiç yanılmadan oynuyoruz hem de. Gerçek isteklerimiz bu rollerle örtüşüyor mu acaba? İçimizden hiç yaşadığımız ortama ters düşen davranışlar yapmak gelmiyor mu acaba? Benim geliyor... Bütün davetlilerin şirin kadın ve ağır abi maskelerini taktığı bir davette deli gibi oynamak istiyorum, kahkahalarımı tutmadan savurmak istiyorum, ağzımdan çıkan kelimelerin seçilmiş kelimeler değil de içimden geldiği gibi, doğal, belki argo, belki küfür olmasını istiyorum. Bütün bunları sadece istiyorum.Gelin görün ki ben de herkes gibi yapamıyorum. Evliyim, belirli bir sosyal çevrem var, bir kızım var ve anneyim. Hanım gibi olmam, hanım gibi görünmem, hanım gibi tebessüm etmem, hanım gibi konuşmam, hanım gibi yürümem......gerekiyor. Tamam kabul ediyorum ''hanım''olmak kötü bir şey değil, aslında iyi bir rol ama geriyor, çünkü içimden gelmeden hanım olmak zorunda kalıyorum.

Rol yapılmayan tek şeyin ''annelik'' olduğunu sanıyordum. Yanılmışım... Annelik de rol yapmayı gerektiriyor. Sayıyorsun bir saat içinde 54 kere anne diyor çocuğun. İçinden ''artık bana anne deme'' diye bağırmak geliyor ama çocuktur üzülmesin, kırılmasın, incinmesin diye sabırla ''efendim anneciğim'' deyip akıl almaz sorularına cevap vermek zorunda kalıyorsun. Sonra dünyanın en değerli sevgisini sana yaşatan çocuğuna nasıl olur da kızmayı aklından geçirirsin diye kendinle hesaplaşmaya oturursun. Annelik de rol... Araba kullanırken trafikte arkandan onlarca kere sellektör yakan ve bir hızla ve sinirle yanından geçip, geçerken de el-kol işareti yapan adama karşılık olarak okkalı bir el hareketi yapmak gelir içimden. Biraz ilerideki ışığa takılmış olan aynı adamın yanına tesadüf denk gelir ve durursun, işte o anda da camı açıp avazım çıktığı kadar küfür etmek de isterim. Bütün bunları da sadece isterim, yapamam.Çünkü ''hanım''ım... Sadece beni mi etkiliyor bu istediklerini yapamamak. Bütün insanlar rollerini çok mutlu oynuyorlar, ya da bana öyle görünüyor. İşin gerçeği bana da dışarıdan bakan insanlar benim de mutluluk rolünün bana çok iyi uyum sağladığını görüyorlardır. Kimse bilmez ki içimde ne fırtınalar kopar... At resmi niye mi? En sevdiğim hayvan attır, özgürlük, tutku, ihtiras, güç, estetik, parlaklık, cesaret, savaş ruhu... daha bir çok şeyi at ile özdeşleştirebilirim. Bir gün uyansam aynaya baktığımda kabuğumun kırılmış olduğunu, içimdeki gerçek yüzümü, gerçek gözlerimle görsem, etrafımdaki insanlar bu durumu hiç yadırgamasalar, gönlümce konuşsam, gönlümce gülsem, gönlümce dalga geçsem hayatla. Sadece gerçekleri paylaşmanın ferahlığı ile güne başlasam, hayata ilk defa, tüm coşkumla birlikte '' GÜNAYDIN BEN GELDİM'' diyebilsem...

İnternetten alıntıdır...

1 yorum:

Yorumlarınızı Bekliyorum